Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Kütüb-ü Sitte konuları

Baslik :
ABDULLÂH İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre (Medîne vâlisi Mervân tarafından kapıcısı Râfi` vâsıtasiyle) İbn-i Abbâs`dan şöyle bir sorgu soruldu: - (Kur`ân`da bildirildiği üzere) kendisine verilen dünyâlıkla ferahlanan ve yapmadığı bir işle medh olunmağa sevinen her (müslüman) kişi azâb olunacak ise bütün müslümanlar her halde azâb olunacak (demek) dir? İbn-i Abbâs bu sûale şöyle cevâb vermiştir: (Âl-i İmrân Sûresi`ndeki) bu âyetle sizin aranızda ne münâsebet var? (Bu âyet yahûdîler hakkında nâzil olmuştur). Bir kere Resûlullah yahûdîleri çağırıp onlara (Tevrat`taki evsâfına dâir) bir suâl sordu. Onlar da suâlin hakîkî cevâbını sakladılar da onun başkasını haber verdiler. Bununla berâber verdikleri bu cevâb ile Resûlullah ındinde takdîr de olunduklarını sandılar ve hakîkati gizliyerek verdikleri cevâba sevindiler.
Sıra :
 
Baslik :
NİSÂ` SÛRESİ ÂYETLERİ YETÎM MALININ SIYÂNETİ BU BÂBDA HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre (bir kere hemşîre-zâdesi) Urve, Azîz ve Celîl olan Allah`ın: (Yetimlerin haklarına adâlet edemiyeceğinizden korkarsanız) kavl-i şerîflerinin tefsîrini sordu. Âişe Hazretleri; şöyle cevâb verdi. Ey hemşîremoğlu, âyetteki "yetâma" ile murâd olunan, öksüz kızdır ki, o, velîsinin velâyet ve vesâyeti altında bulunup mâl hissesinde velîye ortak olur. Ve mâli, cemâli velîsinin hoşuna gider. Bu cihetle o sene velîsi onu zevce edinmek ister. Fakat mihrinde adâlet etmek ve başkasının verdiği kadar mihir vermek istemez. İşte (bu âyette) o çeşit velîlerin velâyeti altındaki yetîme kızları -haklarında adâlet ve onların mihirlerini en yüksek mıkdârına yükseltmedikçe- nikâh etmeleri nehiy olunup bunlardan başka kendilerine halâl olan kadınlardan nikâh etmeleri emrolunmuştur. Hazret-i Âişe (rivâyetine devâm ederek) der ki: Bu âyet nâzil olduktan sonra nâs, Resûlullah`a istiftâ edip sordular. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ`da şu âyeti inzâl buyurdu: "Habîbim senden kadınlar hakkınd fetvâ isterler. Onlara de ki. kadınlar (ın mîrâsı) hakkındaki fetvâyı Allah size veriyor. Kur`ân`da size karşı okunan âyetlerde şol kadınlardan öksüz kızları hakkındadır ki: onlara (ya mâline ve güzelliğine imrenip nikâh ettiği halde) mihr-i mislini vermeyiniz ve (yâhud fakir ve çirkin diye) nikâh etmek istemeyiniz!". Hazret-i Âişe (rivâyetine devâmla) der ki: Azîz ve Celîl olan Allah`ın: ... cümlesinin medlûlü, velâyetindeki öksüz kızcağızın mâli ve güzelliği az olunca onu nikâh etmek istemişdir. Hazret-i Âişe der ki: Bu mâl ve cemâli fakir olan öksüz kızlara rağbet etmediklerinden dolayı malına ve cemâline rağbet ettikleri yetîm kızları -adâlete riâyet etmedikçe- nikâh etmekden evliyâ-yı yetîm nehiy olundular.
Sıra :
 
Baslik :
MÎRÂS ÂYETLERİ BU BÂBDAKİ CÂBİR HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Beni bir hastalığımda Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ebû Bekr radiya`llahu anh ile berâber yaya olarak Benî Selime (yurdun) daki evime gelerek ziyâret etmişlerdi. Resûlullah beni bir şey anlamaz derecede baygın bulmuştu. Bunun üzerine (abdest) suyu isteyip abdest almış sonra abdest suyundan bir mikdârını benim üzeriem serpmişti. Hemen ben ayıldım ve: Yâ Resûla`llah! Mâlimde (verâset husûsunda) ne sûretle tasarruf etmemi emredersiniz? diye sordum. (Şu meâldeki): "Allah çocuklarınız hakkında mîrâsı emrediyor!" kavl-i şerîfi nâzil oldu.
Sıra :
 
Fasil :
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e bâzı kimseler gelerek: Yâ Resûla`llah! Kıyâmet gününde Rabbimizi görecek miyiz? diye sormuşlardı -Müellif Buhârî yukarda rivâyeti geçen Rü`yet hadîsini burada tekmîl zikretti-. Bundan sonra Resûl-ü Ekrem buyurdu ki: Kıyâmet günü hulûl ettiğnde bir dellâl: "Her ümmet neye ve kime tapıyor idiyse peşine düşsün!" diye ilân edecek. Bunun üzerine Allah`dan başka şeylere ve putlara, heykellere tapa-gelen ne kadar müşrikler varsa -onlardan hiç biri geri kalmaksızın- Cehennem`e dökülecekler. Artık ortalıkta yalnız Allah`a ibâdet eden gerek sâlih, gerek fâcir kimselerin (müşrik olmıyan) ehl-i Kitâb bakıyyelerinden başka kimse kalmayınca yahûdîler`den geri kalanlar çağrılacak ve onlara: Siz, kime ibâdet ederdiniz? diye sorulacak. Onlar: Allah`ın oğlu Uzeyre, diye cevâb verecekler. Bunun üzerine onlara: Yalan söylüyorsunuz. Allah hiç bir eş ve oğul edinmedi, denilecek. Şimdi siz ne istersiniz? diye sorulacak. Onlar da: Ey Rabbimi, çok susadık; bize su ihsân et, diyecekler. Bunun üzerine onlara: Haydi suya geliniz., diye işâret olunacak. Ve Cehennem`e doğru sevk olunacaklar. Cehennem onlara serâb gibi görülecek. (Su sanarak) biribirlerini çiğneyerek giderken Cehennem`e düşecekler. Sonra Nasârâ çağrılacaklar. Onlara da: Siz kime kulluk ederdiniz? diye sorulacak. Onlar da: Allah`ın oğlu Mesîh (Îsâ`ya) diyecekler. Onlara da: Yalan söylüyorsunuz. Allah ne eş, ne oğul edinmedi, denilecek ve ne dilekleri olduğu sorulacak. Onlar da yahûdîlerin sevk olundukları gibi Cehennem`e sevk olunacaklar. Artık ortada sâlih veya fâsık olarak Allah`a ibâdet ve ubûdiyyet eden mü`min muvahhidlerden başka kimse kalmayınca âlemlerin Rabbi onlara (mahlûkattan hiç bir şeye benzememek düstûriyle) bildikleri en yakın bir sıfatta tecellî edecek ve Allahu Teâlâ tarafından bu muvahhidlere: - Ya siz ne bekliyorsunuz? (Görüyorsunuz ya) her ümmet ibâdet ettiği şeyin ardına düşüyor, buyuracak. Onlar da: - Ey Rabbimiz biz dünyâda bu şirk ve küfür sâhiblerinden -kendilerine en çok muhtaç olmaklığımıza rağmen (dünyâda)- ayrı yaşadık. (Senin rızân için) bunlarla görüşmedik. (Şimdi onlara uyar mıyız?) Biz şimdi kendisine kulluk edegeldiğimiz Rabbimiz (in kerem ve inâyetin) i bekliyoruz, diyecekler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak iki, yâhud üç def`a: - Ben sizin Rabbinizim, buyuracak. Onlar da her def`asında: - Allah`a hiç bir şeyi şerîk etmeyiz, diyecekler.
Sıra :
 
Baslik :
İBN-İ MES`ÛD`UN PEYGAMBERİMİZE NİSÂ` SÛRESİ`Nİ OKUMASI
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bana: Ey İbn-i Mes`ûd haydi bana Kur`ân oku, diye emretti. Ben de: - Yâ Resûla`llah! Kur`ân sana gönderildiği halde onu size nasıl okuyacağım? dedim. Resûl-i Ekrem: - Kur`ân`ı ben başkasından işitmeği çok hoşlanırım, buyurdu. Ben de Sûre-i Nisâ`yı okumağa başladım. Okurken ... âyetine gelince Resûl-i Ekrem: - Sus, buyurdu. O sırada gördüm, ki Resûlullah`ın iki gözü yaş döküyordu.
Sıra :
 
Baslik :
MEDÎNE`YE HİCRET ETMİYEN MÜNÂFIKLARIN FECÎ ÂKIBETLERİ
Hadis :
Rivâyete göre müslümanlardan (Mekke`de kalıp hicret etmiyen) bir takım kimseler Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında müşriklerle berâber olarak onların şirk câmiasını çoğaltıyorlardı. Bedir harbi sırasında düşman safları arasında bulunan bunlara ok atılıyor ve atılan ok varıp bunlardan birisine dokunarak öldürüyordu. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ`nın: ... kavl-i şerîfi nâzil oldu.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ YÛNUS`UN BİR MENKABESİ
Hadis :
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: "Her kim ben Yûnus bin Mettâ`dan hayırlıyım derse yalan söylemiştir" buyurmuştur.
Sıra :
 
Baslik :
MÂİDE SÛRESİ ÂYETLERİ RESÛL-İ EKREM`İN TEBLÎĞ-İ AHKÂMDA SADÂKATİ HİÇ BİR HAKÎKAT SAKLANMAMIŞTIR
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Her kim sana Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem Allah`ın ona gönderdiği İslâmî umdelerden bir şeyi sakladı (teblîğ etmedi) derse, muhakkak ki o yalan söylemiştir. Çünkü Allahu Teâlâ bana: "Ey Peygamberim, sana Rabbin tarafından indirilenlerin hepsini tebliğ et!" diye emrederdi.
Sıra :
 
Baslik :
HADIMLIKTAN NEHİY HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Biz Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber gazâya giderdik. Bizim yanımızda kadınlar bulunmazdı. (Cins-i münâsebete şiddetli ihtiyâç duyardık.) Bunun üzerine: Yâ Resûla`llah: Erkekliklerimizi çıkarıp hadım olalım mı? diye sorduk. Resûlullah bizi iydişlenmekten nehyetti. Bundan sonra (muayyen bir zamân için) elbîse (gibi ücret mukabilinde) kadın eş almamıza izin verdi. Bundan sonra Abdullah İbn-i Mes`ûd ... âyetini okudu.
Sıra :
 
Baslik :
ŞARABIN SÛRET-İ TAHRÎMİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (İçkinin harâm kılındığı sırada) bizde Fadîh denilen (ve hurma koruğundan ateşde kaynatılmadan yapılan) içkiden başka hamr nâmına başka bir şey yoktu. (Tahrîm günü) ben (babalığım Ebû Talha`nın evinde) Ebû Talha ile falan ve falan Sahâbe`ye Fadîh dağıtıyordum. O sırada hemen birisi geldi. Ve: Haberiniz yok mu? dedi. Meclisde bulunanlar: O da ne haberi? diye sordular. O da: İçki harâm kılındı, dedi. İşret yârânı bana: Ey Enes küp büyüklüğüne yakın cesâmetteki şarâb destilerini dök, diye emrettiler. Ve ben de emirlerini yerine getirdim. Enes İbn-i Mâlik der ki: Bu bir adamın sözü üzerine meclisde bulunanlar şarabın nasıl ve ne zaman harâm kılındığını araştırmaya lüzum görmediler ve o adamın haberinden sonra hiç şarab içmediler.
Sıra :