Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Abdullâh b. Abbâs
Abdullâh b. Abbâs - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Fasil :
Ravi :
Baslik :
KIYAME SURESİNİN 16, 17, 18, 19 NOLU ÂYET-İ KERÎMELERİNİN TEFSÎRİ HAKKINDA İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem tenzîl olunan Âyât-ı Kerîme (nin zabtı yüzün)den güçlük çekerler ve bundan dolayı çok kereler mübârek dudaklarını kımıldatırlardı. Bunu söylerken İbn-i Abbâs radiya`llâhu anhümâ: "İşte bak Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem dudaklarını nasıl kımıldatıyor idiyse ben de (sana) öylece kımıldatıyorum." da demiş. Bunun üzerine Allâhu Teâlâ Hazretleri ona ... Âyât-ı Kerîme`sini inzâl eyledi. ... Kur`ânı senin sadrında cem` edip Onu okuyabilmen bize âitdir.", ... "Kur`ân`ı (lisân-ı Cibrîl ile) sana okuduğumuzda Onu dinle ve (sükût ederek) Ona kulak ver.", ... "Ondan sonra da Onu (dürüst) okumanı biz tekeffül ederiz." demektir. İşte bundan sonra Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e ne zaman Cibrîl (aleyhi`s-selâm) nâzil olursa sükût buyurup onu dinlerlerdi. Cibrîl (aleyhi`s-selâm) gidince getirmiş olduğu Âyât-ı Kerîme`yi o nasıl tilâvet etmiş idiyse Nebîy- (yi Muhterem) salla`llâhu aleyhi ve sellem de öylece tilâvet ederdi.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RESULULLÂH HALKIN EN CÖMERDİ İDİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem halkın en cömerdi idi. En cömerd olduğu zamân da Ramazan`da idi ki (bu ây) Cibrîl aleyhi`s-selâm kendisine çokca mülâkî olduğu zaman idi. Cibrîl (aleyhi`s-selâm) Ramazanın her gecesinde Zât-ı Şerîf`lerine mülâki olur, kendisiyle Kur`ân-ı Kerîm`i müdârese ve müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (ibzâl-i) hayrda (esmesi) mâniaya uğramayan (mübârek) rüzgârdan daha cömerd idi.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RUM KAYSERİ HİRAKL`İN EBÛ SÜFYÂN VE ARKADAŞLARI İLE PEYGAMBERİMİZ VE MÜSLÜMANLAR HAKKINDA GÖRÜŞMESİNE DÂİR İBN-İ ABBÂS HADÎSİ;RESÛL-İ EKREM`İN RUM KAYSERİ HİRAKL`E GÖNDERDİĞİ MEKTÛB-İ ŞERÎF
Hadis :
Şöyle demiştir: Ebû Süfyân b. Harb bana haber verdi ki gerek kendisiyle, gerek küffâr-ı Kureyş ile Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (Hudeybiyye sulhiyle) akdeylediği mütâreke müddeti içinde ticâreti için Şam`a giden bir Kureyş kâfilesi içinde bulunduğu sırada (Kayser-i Rûm) Hirakl tarafından da`vet olunmuş. Ebû Süfyân ile rüfekâsı Hirakl`in nezdine gelmişler. (O zaman) Hirakl ile etbâı, İlyâ (yâni Beytü`l-Makdis) de imiş. Uzemâ-yı Rûm, yanında iken Kayser bunları meclisine çağırmış. Huzûruna celb ve tercümânın gelmesini emretmiş. Tercümân: "Peygamberim diyen bu zâta neseben en yakın olan hanginizdir?" diye sormuş. -Ebû Süfyân der ki "Neseben en yakınları benim." dedim. Bunun üzerine Hirakl: "Onu bana yakın getiriniz. Arkadaşlarını da yakına getiriniz. Lâkin arkasında dursunlar." dedi. Ondan sonra tercümânına dönüp dedi ki bunlara söyle, ben bu zât hakkında bu adamdan (bâzı şeyler soracağım. Bana yalan söylerse tekzîb etsinler. -Ebû Süfyân der ki "Va`llâhi arkadaşlarım yalanımı ötede beride söylerler diye utanmasaydım onun (yâni Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) hakkında yalan uydururdum."- Ondan sonra bana ilk sorduğu şu oldu: "Sizin içinizde nesebi nasıldır?" "Onun içimizde nesebi pek büyüktür." dedim. "Sizden bu sözü, ondan evvel söylemiş (yâni ondan evvel da`vây-ı nübüvvet etmiş) hiç kimse var mıydı?" dedi. "Yoktu." dedim. "Âbâ ve ecdâdı içinde hiçbir melik gelmiş midir?" dedi. "Hayır." dedim. "Ona tâbi` olanlar halkın eşrâfı mı, yoksa zuafâsı mıdır?" dedi. "Halkın (eşrâfı değil) zuafâsıdır." dedim. "Ona tâbi` olanlar artıyor mu, yoksa eksiliyor mu?" dedi. "Artıyorlar. (eksilmiyorlar)" dedim. İçlerinde onun dînine girdikten sonra beğenmemezlikten dolayı irtidâd eden var mıdır?" dedi. "Yoktur." dedim. "Şu dediğini demezden (yâni da`vetden) evvel hiç yalan ile ittihâm ettiğiniz var mıydı?" dedi. "Hayır." dedim. "Hiç gadreder mi?" (yâni nakz-ı ahd eder mi?)" dedi. "Hayır gadretmez, ancak biz şimdi onunla bir müddete kadar mütâreke hâlindeyiz. Bu müddet içinde ne yapacağını bilmiyoruz" dedim. Ebû Süfyân der ki bana (kendiliğimden) bir şey katmağa imkân verecek bu sözden başkasını bulamadım. "Onunla hiç mukâtele ettiniz mi?" dedi. "Evet ettik." dedim. "Onunla mukâtelâtınız (ın netâyici) nasıldır?" dedi. "Aramızda (tâli-i) harb nöbet iledir. Kâh o bizi izrâr eder, kâh biz onu izrâr ederiz." dedim. "Peki, size ne emrediyor?" dedi. "Bize yalnız Allâh`a ibâdet ediniz, hiçbir şeyi O`na şerîk etmeyiniz. Dedelerinizin ibâdet ettiğini terkediniz diyor. Bize namazı, (sadakayı, yâni zekâtı), sıdk ve afâfı, sıla-i rahmi emrediyor." dedim. Bunun üzerine tercümâna dedi ki ona söyle, nesebini sordum. İçinizde âlî neseb olduğunu beyân etsin. Peygamberler de (zâten) böyle kavimlerinin (Ashâb-ı) nesebi içinden ba`s olunur. İçinizden bu sözü ondan evvel söylemiş hiçbir kimse varmıydı? diye sordum. Hayır dedin. Ondan evvel bu sözü söylemiş bir kimse olaydı bu da kendisinden evvel söylenmiş bir söze peyrev ol(mak iste)muş bir kimsedir diyebilirdim diye düşünüyorum. Âbâ ve ecdâdı içinde hiç bir melik gelmiş midir? diye sordum. Hayır dedin. Âbâ ve ecdâdından bir melik olaydı bu da babasının mülkünü istirdâda çalışır bir kimsedir diye hükmederdim diyorum.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
KADINDA KÜFRAN DUYGUSUNUN GÂLİP OLDUĞUNA DÂİR İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Bana Cehennem gösterildi. Bir de gördüm ki ehl-i Cehennem`in ekseri kadınlardır. Onlar küfrederler." (bunun üzerine): "(Yâ Resûlâ`llâh,) Allâh`a mı küfrederler?" diye soruldu. (Cevâben) buyurdu ki: Onlar kocalarına (karşı) küfrân ederler. İhsâna (karşı) küfrân ederler. Birisine dünyâ, dünyâ oldukça ihsân etsen de sonra senden (hoşuna gitmiyen) bir şey görse "Ben senden hiç bir hayır görmedim." der.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
NİYYET HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Abdü`l-Kays Vefd`i (Bahreyn taralarından) Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in huzûruna geldikleri zaman: "Siz kimlerdensizin?" yâhud "Nerenin vefdisiniz?" diye sordu. "Biz Rebîa (kabâilin) danız." dediler. "Hoş geldiniz. (Allâh sizi) utandırmasın, pişmân etmesin." buyurdu. Bunun üzerine "Yâ Resûlâ`llâh, biz sana yalnız şehr-i Harâm`da gelebiliriz. (Bilirsin ki) aramızda kâfir olan (kabâil-i) Mudar`dan şu cemâat vardır. O halde bize kesdirme bir şey emret de geride kalanlarımıza haber verelim, o sebeple de Cennet`e girelim." dediler. (Nebî aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm`a) içkileri (yâhud içki kaplarını) de sordular. (Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) onlara dört şey emretti, dört şeyden de nehyetti. Onlara yalnız Allâh`a îmân ile emrettikten sonra "Bilirmisiniz yalnız Allâh`a îmân etmek ne demektir?" diye sordu. "Allâh ve Resûlü a`lemdir." dediler. "Allâh`dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed`in Resûlu`llâh olduğuna şahâdet, Namaz`ı ikâme, Zekât`ı edâ etmek, Ramazan orucunu tutmak, ganîmetin humsunu vermektir." buyurdu. Kezâlik onları (dört şeyden, yâni) hantem, dubbâ`, nakîr, müzeffet (denilen kaplara hurma, yâhud üzüm şırası koymak)den nehyetti. (İbn-i Abbâs radiya`llâhu anhümâ`nın) müzeffet yerine mukayyer dediği de mervîdir.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
PEYGAMBER (S.A. VE S.)İN KİSRÂ`YA GÖNDERDİĞİ MEKTUP
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bir adama bir nâme verip Bahreyn ulusuna teslim etmesini emretti. Bahreyn ulusu, mektubu Kisrâ`ya îsâl etti. Kisrâ onu okuyunca yırttı. (Arada râvî olan Muhammed b. Şihâb-ı Zührî) der ki: (Zannederim ki Saîd b. el-Müseyyeb`den işittim) Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Kisrâ ile kavmine) parça parça olsunlar diye duâ buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛLULLÂH (S.A. VE S.) İN İBN-İ ABBÂS`A DUÂSI
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem beni kucaklayıp: "İlâhî ona (ilm-i) Kitâb`ı öğret." diye duâ buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
BÜLÛĞ ÇAĞINA VARMIYAN ÇOCUĞUN MÜKELLEF OLMADIĞINA DÂİR İBN-İ ABBÂS RİVAYETİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Minâ`da sütresiz olarak namaz kıldırdığı sırada dişi bir merkebe râkiben karşıdan geldim. O zaman sinn-i bülûğa yaklaşmıştım. Saflardan birinin önünden geçtim. Merkebi otlasın diye salıverdim. Ondan sonra saffa girdim. Bu (yaptığıma) kimse ses çıkarmadı.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
PEYGAMBER (S.A. VE S.)İN KADINLARA SADAKA VERMELERİNİ TERGÎB BUYURMASI
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (Mescid-i Şerîf`de va`z ettikten sonra) kadınlara duyuramadım zanniyle yanında Bilâl olduğu halde (erkek saflarından) çıktı. Kadınlara va`z ederek onlara sadaka vermeği emretti. (Sözleri o kadar te`sîr etti ki,) kadınların kimi (kulaklarındaki) küpeyi, kimi (parmağındaki) yüzüğü (çıkarıp) atmağa başladılar. Bilâl de onları eteği içine topluyordu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (S.A. VE S.)İN SON HASTALIĞINDA BİR VASIYYETNÂME YAZDIRMAK İSTEMESİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (son hastalığında) ağrısı iştidâd edince: "Yazı yazacak şey getiriniz. Size öyle bir kitâb (vasiyyetnâme) yazdırayım ki ondan sonra hiç dalâlette kalmayasınız." buyurdu. Ömer radiya`llâhu anh: "Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in hastalığı ağırlaştı. Elimizde ise Allâhu Teâlâ`nın Kitâb`ı vardır. O bize yeter." dedi. Bunun üzerine (oradaki Sahâbe beyninde) ihtilâf çıktı. Sözleri birbirine karıştı. (Resûlu`llâl salla`llâhu aleyhi ve sellem de): "Yanımdan savulun. Benim yanımda nizâ` olmaz." buyurdu.
Sıra :