Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Kütüb-ü Sitte konuları

Ravi :
Baslik :
ESVED ANSÎ: YALANCI PEYGAMBER
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Bir kere uyurken rü`yâmda bana yerde medfûn hazîneler getirildi. Ve avucumun içine iki altın bilezik konuldu. Bu rü`yâm bana ağır geldi. Sonra Allah bana bunlara üflemekliğimi vahyetti. Ben de üfledim. Hemen ikisi de gitti. Ben bu bilezikleri iki yalancı (türedi Peygamber) ile te`vîl ettim ki, ikisi arasında bulunduğum San`alı (Esved-i Ansî) ile Yemâme`li (Müseylime) dir.
Sıra :
 
Baslik :
NECRANLILARLA YAPILAN MUÂHEDE
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Necrân (hıristiyanların)ın iki ulusu (Abdülmesîh) Âkıb ile Seyyid (Eyhem) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e gelmişlerdi. Resûlullah ile mülâane etmek istiyorlardı. Huzeyfe der ki: Âkıb ile Seyyid`den biri, arkadaşına: - Sakın Muhammed`le mülâaneye girişme! Vallahi Muhammed eğer Peygamberse, bir lâ`n eder (ve dünyâ, âhiret Allah`ın rahmetinden uzak bulunmamıza bir duâ eder) ki, ne biz, ne de bizden sonra gelecek evlâd ve ahfâdımız felâh bulmayız! dedi. Bu mütâlâa üzerine Necranlıların bu iki reîsi, Resûlullah`a gelerek: - (Hıristiyan kalacağız. Fakat) bizden istediğin vergiyi vereceğiz! Şu kadar ki, bizimle Necrân`a emniyetli bir zâtı (me`mûr) gönderiniz! Göndereceğiniz bu kimse her halde emîn olsun! dediler. Resûlullah da: - Ben de muhakkak sûretle sizinle bi-hakkın emniyetli ve mu`temed bir kişiyi gönderirim! buyurdu. Resûlullah`ın bu sözü üzerine Ashâb`ı (bu yüce emniyet ve i`timad kime tevcih buyurulacak diye) intizâr ettiler. Bu halde Resûl-i Ekrem: - Kalk yâ Ebâ Ubeyde İbn-i Cerrâh! buyurdu. Ebû Ubeyde ayağa kalkınca da onu göstererek: - İşte bu gördüğünüz sîmâ İslâm ümmetinin emînidir! buyurdu. Enes radiya`llahu anh`in Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den bir rivâyetinde de Peygamberimiz: Her ümmetin bir emîni vardır. İslâm ümmetinin emîni de Ebû Ubeyde İbn-i Cerrâh`dır! buyurmuştur. (Ve cizye cibâyeti için Ebû Ubeyde`yi göndermiştir).
Sıra :
 
Baslik :
YEMENLİLERİ PEYGAMBER EFENDİMİZ`İN SENÂSI
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (Resûlullah Tebûk seferi hazırlığında bulunurken) biz Eş`arîlerden bir cemâat Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna vardık. Binmek ve zâd ü zahîremizi yüklemek için deve istedik. Fakat Resûl-i Ekrem imtinâ etti. Biz tekrar binit ve yük devesi istedik. Bu def`a Resûlullah veremiyeceğine yemîn etti. Sonra Resûlullah çok beklemedi, kendisine bir deve ganîmeti getirildi. Bunun üzerine bize -iki ile dokuz yaş arasında- beş deve verilmesini emir buyurdu, biz develeri tesellüm edince (kendi aramızda): Biz Resûlullah`a (bize deve veremiyeceğine dâir) yemînini unutturduk. Biz bundan sonra hiçbir zaman necât bulmayız! dedik. Bu mütâlea üzerine ben hemen Resûlullah`ın huzûruna vardım. Ve: - Yâ Resûla`llah! Sen bize deve yükliyemem! (deve veremem) diye yemîn etmiştin, halbuki bize (yükliyecek deve verdin). Resûlullah: - Evet (hakîkaten ben yemîn ettim. Sonra da deve verdim) fakat ben, yemîn edilen şeyin başkasını yemîn edilenden hayırlı sanınca yemînim üzerinde bağlı kalmam. Muhakkak o hayırlı olduğuna kanâat ettiğim şeyi ihtiyâr ederim! buyurdu. Bu hadîsin bir rivâyet tarîkında da vârid olmuştur ki: Ben yemînimi istisnâ etmiştim!
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
YEMENLİLERİ PEYGAMBER EFENDİMİZ`İN SENÂSI
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Ashâbım: Size Yemen hey`eti geldi. Yemenliler gönül zarları çok ince, gönülleri çok yumuşak insanlardır. Îman Yemenlidir. (Allah bilgisi ve korkusu olan) hikmet de Yemenlidir. İftihar ve kibir, azamet deve sâhiblerindedir. Sükûnet ve tevâzu` da koyun sâhiblerindedir.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
RESÛLULLÂH`IN KÂ`BE`DE NAMAZI VE TAVÂFI
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in Kâ`be dâhilinde kıldığı namaza dâir Abdullah İbn-i Ömer radiya`llahu anhümâ hadîsi yukarıda geçti. Buradaki rivâyette İbn-i Ömer (ziyâde olarak): Resûl-i Ekrem`in o namaz kıldığı yerde (kıymetli) kırmızı bir mermer vardı! demiştir.
Sıra :
 
Baslik :
MİNÂ HUTBESİ`NE DAİR EBÛ BEKRE RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ
Hadis :
Rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem devesi üstüne oturduğu ve deveni dizgini birisi (Bilâl) tarafından tutulduğu halde îrâd ettiği hutbesinde şöyle buyurmuştur: "(EY NÂS! Mütemâdiyen dönmekte olan) zaman (ve yıl, ay dediğimiz vakit ölçüsü bugün,) Allah`ın gökleri, yerleri yarattığı günkü (ilk) vaziyetine dönmüştür (ve yıl, ay o ilk hesâba tâbi` bulunuyor ki:) bir yıl, ay ölçüsiyle on iki aydır. Bunlardan dördü haram (yasak) aylardır ki, üçü arka arkaya Zülka`de, Zülhicce, Muharrem`dir. (Dördüncüsü) Mudar`ın ayı olan Receb`dir. O, Cümâd (el-âhir) ile Şa`bân arasındadır". Sonra Resûlullah: - "(Ey mü`minler!) Bu ay hangi aydır?" diye sordu. Biz: - "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dedik. Resûlullah sükût etti. Biz Resûlullah bu aya eski adından başka bir ad verecek sandık. Sonra: - "Zülhicce (ayı) değil midir?" buyurdu. Biz: - "Evet, Zülhiccedir!" dedik. Resûlullah: - "Bu içinde bulunduğumuz hangi beldedir?" buyurdu. Biz: - "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dedik. Resûlullah sustu. Bir derecede ki, biz Resûlullah Mekke`ye yeni ad verecek sandık. Sonra Resûlullah: - "Mekke şehri değil midir?" buyurdu. Biz: - "Evet Mekke`dir!" dedik. Resûlullah: - "Bugün hangi gündür?" diye sordu. Biz: - "Allah ve Resûlü bilir!" dedik. Yine Resûlullah sükût etti. Hattâ biz, bugüne eski adından başka bir ad verecek sandık. Resûlullah: - "Yevmü`n-Mahr (kurban kesim günü) değil midir?" buyurdu. Biz: - "Evet, yevmü`n-nahr`dir!" dedik. (Bu mukaddemelerden sonra) Resûlullah, (mal, can, ırz masûniyetine işâret ederek) buyurdu ki: - "Şu halde iyi biliniz ki, bu şehrinizde, bu beldenizde bu gününüzün haram olduğu gibi (birbirinize) kanlarınız(ı dökmek), mallarınız(ı almak), namuslarınız (ı selbetmek) de haramdır. (Her türlü taarruzdan masûndur.) Muhakkak ki siz, Rabbinize kavuşacaksınız. O zaman bütün bu işlerden sorulacaksınız! EY NÂS! Aklınızı başınıza toplayınız da benden sonra birbirinizin boynunu vuracak sûrette dalâlete, vahşete düşerek (câhiliyet devrine) dönmeyiniz! EY NÂS! Bu nasîhatlerimden mütenebbih olup bunları burada hazır bulunanlarınız, burada bulunmıyanlarınıza teblîğ etsin! Olabilir ki, kendisine teblîğ olunan bâzı kimse, burada bulunup işiten bir kısım kimseden daha iyi anlayıp bellemiş olur!" Bundan sonra Resûlullah iki kere: -"Teblîğ ettim mi?" buyurdu. Biz: - "Evet ettin!" dedik. Resûlullah: - "Şâhid ol yâ Rab!" dedi. Sonra: - "Burada hazır bulunanlar bulunmıyanlara teblîğ etsin!" buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN TRAŞ OLMASI
Hadis :
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Vedâ Haccı`nda başını traş etti. Ashâbından bir kısmı da traş oldu. Bâzısı da saçlarını kestirdi.
Sıra :
 
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN HACC VE GAZÂ SAYISI
Hadis :
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem on dokuz defa gazâ etmiştir. Medîne`ye hicret ettikten sonra da bir defa haccetmiştir. Öbür haccı ki, Haccetü`l-Vedâ`dır, bundan sonra haccetmemiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
EŞ`ARÎLERİN HARBE İŞTİRAKLERİ HAKKINDA EBÛ MÛSE`L-EŞ`ARİ HADİSİ
Hadis :
Rivâyet olunmuştur: Hemşehrilerim Eş`arîler (Tebûk seferinde) kendilerine binit hayvanı istemek üzere beni Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e göndermişlerdi. Çünkü hemşehrilerim Tebûk gazâsında Resûlullah ile berâber güçlük askeri içinde bulunmak istiyorlardı. Bu teklîf üzerine (Resûl-i Ekrem`e gittim): Arkadaşlarım Eş`arîler kendilerine mekkâre hayvanı vermenizi arzetmek üzere beni huzûrunuza gönderdiler! dedim. Resûlullah: Vallahi ben sizi hiçbir hayvana bindirmem! buyurdu. O sırada Resûlullah bilmediğim bir sebeble asabî bir halde bulunduğu için ben de kendisini tasdîk ettim. Ve Resûlullah`ın reddetmesinden mahzûn ve bana karşı gönlünde bir dargınlık bulunmasından endîşe ederek kederli bir halde geri döndüm. Arkadaşlarımın yanına dönüp geldiğimde de Resûlullah ne dediyse onlara haber verdim. Bunun üzerine çok beklemedim, ancak bir saat kadar bir zaman geçmişti. Bilâl`in bana: Ey Abdullah İbn-i Kays! diye seslemdiğini işittim: Ben hemen cevab verdim. Bilâl: Resûlullah seni da`vet ediyor, hemen icâbet et (gel) dedi. Resûlullah`ın huzûruna varınca o sırada Sa`d (İbn-i Ubâde) den aldığı (ikişer ikişer iple bağlı) altı deveyi gösterek bana: Şu çifti al, şu çifti de al. Bunlarla arkadaşlarının yanına git. Ve onlara: "Allah, yâhud Resûlullah sizi bu develere yükle(mek dile)r, artık bunlara bininiz, de! buyurdu". Ben de bu develerle arkadaşlarımın yanına gittim. Ve: - Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem sizi bu develere yüklemek ister. Lâkin ben vallahi sizin bir kaçınız benimle berâber Resûlullah`ın (bundan önce) söylediği sözü işiten bir kimsenin yanına gidinceye (ve bunun mâhiyetini açıklayıncaya) kadar sizin yakanızı bırakmak. İsterim ki siz, Resûlullah`ın söylemediği bir sözü ben size hikâye etmiş olduğumu sanmayasınız! dedim. Onlar da bana: - Vallahi sen bizim nazarımızda doğru sözlüsündür. Bununla berâber ne yapmak arzu edersen onu da yap! dediler. Bunun üzerine Ebû Mûsâ (el-Eş`arî) hemşehrilerinden birkaç kişi ile gitti. Bunlar Resûlullah`ın Eş`arîleri önce reddi, sonra onlara develeri vermesine dâir sözlerini işiten kimselerin yanlarına vardılar. Bunlar da Ebû Mûsâ`nın hemşehrilerine hikâye ettiği gibi Peygamber`in sözlerini anlattılar.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
HAZRET-İ ALÎ`NİN MEDÎNE`DE VEKİL BIRAKILMASI
Hadis :
Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Tebûk gazâsına çıkmış ve (çıkarken) Alî radiya`llahu anh`in (Medîne`de) vekil bırakmıştı. Fakat Hazret-i Alî: Yâ Resûla`llah! Beni çocuklar ve kadınlar içinde vekil mi bırakıyorsunuz? demesi üzerine: Yâ Alî! Bana nisbetle sen, Mûsâ`ya nisbetle Hârun menzilesinde olmağa râzı olmaz mısın? Şu kadar ki, benden sonra Peygamber yoktur! buyurdu.
Sıra :