Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Kütüb-ü Sitte konuları

Fasil :
Baslik :
İPEKLİ GİYMENİN ERKEKLERE HURMETİNİ İFÂDE EDEN HAZRET-İ ALÎ HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bir kere) bana Siyerâ` (denilen ipekli) bir hulle hediye etmişti. Ben de onu giymiştim. Bunun üzerine Resûlullah`ın (mübârek) yüzünde gazab (eseri) gördüm. Ben de onu parçaladım, kadınlarım arasında (taksîm ettim).
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
MÜŞRİKİN VERDİĞİ HİBENİN KABÛLÜ CÂİZ OLDUĞUNA DÂİR ABDURRAHMAN İBN-İ EBÎ BEKR HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: (Biz bir seferde) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in maiyetinde yüz otuz kişi bulunduk. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Sizden birinizin yanında yiyecek bir şey var mıdır? diye sordu. O sırada bir kişinin yanında bir sâ`, yâhud buna benzer bir kab erzak bulundu. Yuğrulup hamur yapıldı. Sonra başı açık perîşân, uzun boylu bir müşrik kişi, koyun sürüsiyle sürerek geldi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem buna: - Koyunları satar mısın, yoksa atıyye veya hediye olarak mı getirdin? diye sordu. Çoban: - Hediye değildir, satılıktır, diye cevab verdi. Resûlullah bundan bir koyun satın aldı. Koyun kesildi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (evvelâ) ciğer takımının pişirilmesini emir buyurdu. (Râvî Abdurrahmân der ki:) - Allah`a yemîn ederim ki (Hey`et-i seferiyedeki) yüz otuz içinde hiç birisi eksik kalmadı, illâ Resûl-i Ekrem bu hayvanın ciğerinden bir parça kesip orada hazır bulunuyorsa hemen verdi. Hâriçte bulunanların hissesini de onlar için alıkoydu. Sonra koyunun eti (pişirilip) iki kaba konuldu. Bu iki kabdan hey`et-i seferiyemizin hepsi yediler. Hep doyduk. İki kab yemek yine arttı da deveye yükledik. (Râvî hadîsin sûret-i ifâdesinde şek ederek) yâhud Abdurrahmân İbn-i Ebî Bekr`in dediği söz gibi (diyor).
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
MÜSLÜMANIN KÂFİRE HEDİYE VERMESİ CÂİZ OLDUĞUNU İFÂDE EDEN ESMÂ BİNT-İ EBÎ BEKR HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, şöyle demiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında müşrike olan vâlidem (bir kere kuru üzüm, yağ hediyeleriyle) bana gelmişti. Ben, (hediyelerini kabûlden, kendisini de evime koymaktan imtinâ` ettim de) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`den istiftâ ederek: - Yâ Resûla`llah! Vâlidem (oğlu Hâris`le berâber) bana geldi. Bana sokulmak ve mukabele görmek istiyor. Anama sıla ve iltifat edebilir miyim? dedim. Resûlullah: - Evet anana sıla ve iltifat eyle! buyurdu.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
PEYGAMBERİMİZİN SUHEYB İBN-İ SİNÂN`A İKİ EV VE BİR DE EVDEN MÜFREZ BİR ODA HEDİYE BUYURDUKLARINA DÂİR ABDULLÂH İBN-İ ÖMER`İN ŞEHÂDETİ VE RİVÂYETİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh Hazretleri Mervân` (ın Medîne vâliliği) zamânında Suheyb`in çocukları lehine: "(Vallahi) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Suheyb`e iki ve ve bir hücre hediye etti" diye şahâdet etmiş. Mervân da İbn-i Ömer`in bu şahâdeti (ve tâlibin yemîni) ile Suheyb`in çocukları lehine hükmetmiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
BİR KİMSENİN ÖBİR KİMSEYE: "ÖMRÜN OLDUKÇA MESELÂ BU EVİMİ SANA BAĞIŞLADIM!" YÂHUT: "BEN SAĞ OLDUKÇA BU EVİMİ SANA BAĞIŞLADIM" DİYE HİBE ETMESİ Kİ, BUNA ŞERÎAT ÖRFÜNDE UMRÂ DENİR, CÂİZ OLDUĞUNA DÂİR CÂ
Hadis :
[Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Umrânın (sıhhati ve) hibe olunan kimseye âidiyyeti ile hükmetti] dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
ZİFÂF İÇİN GELİN VE GÜVEY SÜSLENMEK ÜZERE ELBÎSE İSTİÂRE ETMEK CÂİZ OLDUĞUNA DÂİR HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre (bir kere) Âişe-i Sıddîka`nın huzûruna (Habeşî) Eymen girmişti. O sırada (Hazret-i) Âişe`nin üzerinde kalın Yemen bezinden ma`mûl, beş dirhem kıymetinde bir libâs bulunuyordu. (Darlık zamanlarını yâd ederek): - Ey Eymen, gözünü câriyeme doğru kaldır da bak!. O, (üzerimdeki libâsı şimdi) ev içinde giymekten arlanır. Halbuki Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında benim bu nevi`den bir libâsım vardı. Medîne`de zifâf için süslenen her kadın onu âriyet almak üzere muhakkak bana haber gönderirdi, demiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
MEKKE MUHÂCİRLERİ MEDÎNE`YE GELDİKLERİNDE ENSÂR`IN HURMALIKLARINI, MENÎHA OLARAK MUHÂCİRLERE VERDİKLERİ VE HAYBER`İN FETHİNDEN VE MUHÂCİRLER DE BAHÇELERE MÂLİK OLDUKTAN SONRA ENSÂR`A MENÎHALARINI İÂDE
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Muhâcirler Mekke`den Medîne`ye ellerinde (bir şey) olmıyarak hicret etmişlerdi. Ensâr ise (Medîne`de) arz, akar sâhibi idi. Bu cihetle Ensâr, her sene mallarının (yarı) mahsûlünü kendilerine vermek, ve Ensâr`ın yerine bağ ve bahçe işini ve külfetini Muhâcirler îfâ etmek şartiyle mallarını Muhâcirlere ortağa vermişlerdi. (Râvî) Enes`in anası -ki, Ümm-i Enes`tir- Ümm-i Süleym (denilmekle meşhur) idi. Abdullah İbn-i Ebî Talha`nın anası idi. (Bu sırada) Ümm-i Enes de Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir kaç hurma ağacı hediye etmişti. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem de hurma ağaçlarını (mahsullerinden istifâde etmek üzere) Üsâme İbn-i Zeyd`in anası olan câriyesi Ümm-i Eymen (Bereke) ye vermişti. Enes İbn-i Mâlik demiştir ki: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Hayber halkıyle muhârebeden fâriğ olup da Medîne`ye döndüğü zaman Muhâcirler meyvasından istifâde ettikleri Ensâr`ın âriyet verdikleri menîhalarını Ensâr`a iâde etti. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem de Ümm-i Enes`e hurma ağaçlarını verdi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Ümm-i Eymen`e de hurma ağaçları yerine kendi bostanından bir kısmını verdi.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
PEYGAMBERİMİZİN KIRK HASENE VARDIR Kİ, KİŞİ BUNLARDAN BİRİSİNİ İŞLERSE, ALLAH ONU CENNET`E KOR. BU KIRK HASENENİN A`LÂSI DA SAĞMAL, SÜTLÜ DAVAR MENÎHASIDIR, BUYURDUĞUNA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Kırk hasene vardır ki, bunların en a`lâsı sağımlı ve sütlü keçi menîha ve hediyesidir. Hayır-perverlerden bir kişi bu kırk haseneden birisini -onun sevâbını umarak, va`d olunan ecrini tasdîk ederek- işlemez, illâ o kimseyi Allah, bu hasene sebebiyle Cennet`e idhâl eder.
Sıra :
 
Baslik :
İNSANLARIN EN HAYIRLILARI BENİM İÇİNDE BULUNDUĞUM DEVİRDE YAŞAYANLARDIR Kİ, ASHAB DEVRİDİR, SONRA TÂBİÎ, DAHA SONRA ETBÂ-İ TÂBİÎ DEVİRLERİDİR. ONDAN SONRA YALAN YERE ŞEHÂDET ŞÂYİ` OLUR HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Nâsın hayırlısı benim asrım (daki Ashâb`ım) dır. Sonra onlara yakın olan (Tâbiî) lerdir. Sonra onlara yakın (Etbâ-ı Tâbiî) lerdir. Sonra birtakım kavimler gelir ki, onlardan birinin şehâdeti (ihtirâs ile) yemînine, yemîni de şehâdetine takaddüm eder.
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBER EFENDİMİZ`İN, YALAN YERE ŞAHÂDETİ, ALLÂHU TEÂLÂ`YA ŞERİK KOŞMAKLA, ANA VE BABAYA ÂSÎ OLMAKLA MÜSÂVİ VE BÜYÜK GÜNAHLARIN EN BÜYÜĞÜ OLDUĞUNU BİLDİRDİĞİ EBÛ BEKRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet olunmuştur: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Ashâb`a) üç def`a: - Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi? buyurdu. Ashâb: - Evet bildir, yâ Resûla`llah! dediler. Resûlullah: - Allah`a şirktir, anaya babaya ezâdır, buyurdu. (Sonra) dayanmakta iken doğrulup oturdu. Hemen: - İyi dinleyin, bir de: yalan yere şehâdettir, buyurdu. Resûlullah bu sözü durmayıp tekrâr ediyordu. (O derece tekrarladı ki) hattâ biz (Resûl-i Ekrem`e acıyarak:) kâşki sussa, diyorduk.
Sıra :