Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Abdurrahmân İbn-i Ebî Bekr
Abdurrahmân İbn-i Ebî Bekr - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Fasil :
Ravi :
Baslik :
EHL-İ SUFFE`NİN BİRER İKİŞER ASHÂB TARAFINDAN EVLERİNE GÖTÜRÜLEREK DOYURULMASI HAKKINDA ABDÜRRAHMÂN İBN-İ EBÎ BEKR HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Ashâb-ı Suffe fakir kimselerdi. Bir def`a Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem: "İki kişilik yiyeceği olan (onlardan) bir üçüncüsünü, dört kişilik yiyeceği olan bir beşincisini, yâhud da altıncısını (alıp) birlikte götürsün." buyurdu. Yâhud buna benzer bir söz. Ebû Bekr (radiya`llâhu anh bunlardan) üçünü (eve) getirdi. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem de onunu birlikte (alıp Hâne-i Saâdetine) götürdü. (Bizim ev halkı) ben (den), peder ve vâlidem (den), bir de bizim ev ile Ebû Bekr (radiya`llâhu anh)`in evinde (müştereken hizmet eden) hizmetci (den ibâret) idi. (Râvî Ebû Osmân Nehdî) "Artık bir de benim zevcemden dedi mi, demedi mi? bilemiyorum" diyor. (Yine Abdü`r-Rahmân radiya`llâhu anh der ki:) Ebû Bekr (radiya`llâhu anh) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in hânesinde (misâfirlerinden ayrı olarak) akşam yemeğini yedi. Yatsı namazı kılınıncaya kadar (orada) kaldı. Sonra (misâfirleriyle birlikde kendi hânesine) dönüp (ve misâfirlerin ağılanmasını ehline emredip) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem akşam taâmını edinceye kadar kaldı. (Sonra yine Hâne-i Saâdete dönüp nezd-i âlî-i Risâlet-Penâhî`de kaldıktan sonra kendi evine döndü.) Geldiğinde gece hayli ilerlemişti. Haremi ona: "Seni misâfirlerinin yanında bulunmaktan alıkoyan nedir?" diye sordu. O da: "Ay, onlara hâlâ yemek vermedin mi?" di(ye çıkış)dı. O da: "Sen gelmedikce yemek yemiyeceklerini söylediler. Yemek çıkardık, kabûl etmediler." dedi. (Abdü`r-Rahmân b. Ebî Bekr radiya`llâhu anhümâ) der ki: Ben savuşup saklandım: O bana: "Behey nâkes herif." di(ye hitâbe)ti. Söğüp saydı. Sonra hiddetle: "İçinize sinmez olsun, yeyiniz. Ben bu yemekten vallah yemiyeceğim." dedi. (Abdü`r-Rahmân radiya`llâhu anh) der ki: Allâh`a kasemler ederim. Biz (yerken) hiçbir lokmaya el uzatmazdık ki altından yemek daha ziyâde çoğalmış olmasın. Nihâyet doydular. Yemek de yenmezden evvelki mikdârından daha ziyâde olarak duruyordu. Ebû Bekr (radiya`llâhu anh) yemeğe baktı. Bir de gördü ki olduğu gibi duruyor. Belki de artmış. Haremine: "Bu ne? Ey Benî Firâs`ın kızı!" dedi. O da "Gözümün nûr(u Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Hazretler)ine kasem olsun ki şimdi evvelkinden üç kat ziyâdedir." dedi. Bunun üzerine o yemekten yedi. Ve ettiği yemîni kasdederek: "O olan şey şeytandan idi." dedi. O yemekten bir lokma yedikten sonra Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`e gönderdi. Orada sabaha kadar durdu. Bizim ile bir kavim arasında bir (muhâdene) ahd(i) vardı. Müddet hitam bulmuş (olduğu için Medîne`ye gelmişler)di. İçlerinden (arîf olarak) oniki kişi ayırdık. Her biri ile berâber kaç kişi olduğunu (ancak) Allah bilir. İşte onların hepsi o yemekten yediler (de öyle ağırlandılar.) (Râvî rivâyetini bitirdikten sonra) yâhud bu elfâza benzer elfâz (ile rivâyet olunmuştur diyor).
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
BERÂ` İBN-İ ÂZİB RİVÂYETİ VE DİYER RİVAYETLER
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Abdürrahmân`a (hemşîresi Hazret-i) Âişe`yi devesinin arkasına bindirip Ten`îm`den (ihramlayarak) ömre ettirmesini emir buyurdu. Sürâka İbn-i Mâlik İbn-i Cu`şum da Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `e (Minâ`da), Akabe`de, Akabe cemresini atarken mülâkî oldu da: - Yâ Resûla`llah! Hac aylarında ömre yapmak. Zât-ı Risâlet-Penâhîlerine mi mahsustur? diye sordu. Resûlullah da: - Hayır, yalnız bize has değildir. Belki (hükmü umûmîdir), Kıyâmete kadar dâimîdir, buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
MÜŞRİKİN VERDİĞİ HİBENİN KABÛLÜ CÂİZ OLDUĞUNA DÂİR ABDURRAHMAN İBN-İ EBÎ BEKR HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: (Biz bir seferde) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in maiyetinde yüz otuz kişi bulunduk. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Sizden birinizin yanında yiyecek bir şey var mıdır? diye sordu. O sırada bir kişinin yanında bir sâ`, yâhud buna benzer bir kab erzak bulundu. Yuğrulup hamur yapıldı. Sonra başı açık perîşân, uzun boylu bir müşrik kişi, koyun sürüsiyle sürerek geldi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem buna: - Koyunları satar mısın, yoksa atıyye veya hediye olarak mı getirdin? diye sordu. Çoban: - Hediye değildir, satılıktır, diye cevab verdi. Resûlullah bundan bir koyun satın aldı. Koyun kesildi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (evvelâ) ciğer takımının pişirilmesini emir buyurdu. (Râvî Abdurrahmân der ki:) - Allah`a yemîn ederim ki (Hey`et-i seferiyedeki) yüz otuz içinde hiç birisi eksik kalmadı, illâ Resûl-i Ekrem bu hayvanın ciğerinden bir parça kesip orada hazır bulunuyorsa hemen verdi. Hâriçte bulunanların hissesini de onlar için alıkoydu. Sonra koyunun eti (pişirilip) iki kaba konuldu. Bu iki kabdan hey`et-i seferiyemizin hepsi yediler. Hep doyduk. İki kab yemek yine arttı da deveye yükledik. (Râvî hadîsin sûret-i ifâdesinde şek ederek) yâhud Abdurrahmân İbn-i Ebî Bekr`in dediği söz gibi (diyor).
Sıra :