Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Ümmü`l-mü`minîn Âişe

Ümmü`l-mü`minîn Âişe - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
CEHENNEM VE EHL-İ CEHENNEMİN VASFI VE NEBE` SÛRESİ ÂYETİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: "Hummâ (hastalığı) Cehennem harâretinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz!" buyurmuştur.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
NEBÎ SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM`E SİHİR YAPILDIĞINA DAİR HZ. ÂİŞE HADİSİ
Hadis :
Rivâyete göre demiştir ki: bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e sihir yapılmıştı. Hattâ (şahs-ı Nebevî) bâzı işi işlemediği halde yaptım sanırdı. Nihâyet günün birinde tekrar tekrar duâ etti. Sonra bana: - Ey Âişe, bilir misin? Allah, bana kendisinde şifam olan şeyi bildirdi ki: bana iki kişi geldi (Cibrîl ve Mîkâil). Bunlardan biri baş ucumda, öbürüsü de ayak ucumda oturdu. Ve biri öbürüsüne: bu zâtın hastalığı nedir? diye sordu. O da: sihirlenmiştir, diye cevap verdi. Kim sihir yapmıştır? diye suâline de öbir Melek: Lebîd İbn-i A`sam! diye cevap verdi. Sonra bu sihir ne ile yapılmıştır? diye sordu. O da: Bir tarak, saç ve sakal tarantısı, erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı ile, diye cevap verdi. Nerede yapılmıştır? Suâline de: Zervan kuyusunda diye cevap verdi. Sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bâzı Ashâb ile berâber) çıkıp bu kuyuya gitti. Sonra dönüp geldi. Geldiğinde bana: - Ey Âişe! Kuyunun etrâfındaki hurma ağacının uçları şeytan başları gibidir? buyurdu. Bunun üzerine ben: - Yâ Resûla`llah! Siz o sihri çıkar (ıp çöz) dünüz mü? diye sordum. Resûlullah: - Hayır çıkarmadım. Çünkü Allah bana şifâ verdi. Bir de o sihri çıkarıp çözmekle halk arasında sihir şerrinin şuyûundan endîşe ettim. Sonra kuyunun kapatılmasını emrettim, buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
TÂÛN VE MÜSTEVLÎ HASTALIKLARDAN KORUNMAK HUSÛSUNA DÂİR ÜSÂME İBN-İ ZEYD İLE HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSLERİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in kadını Âişe radiya`llahu anhâ`dan rivâyete göre, Hazret-i Âişe: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e tâûndan sordum da bana şöyle cevap verdi, demiştir: Tâûn şüphesiz bir azâbtır; Allah dilediği kuluna gönderir. Yine muhakkak ki, Allah, tâûnu mü`minler hakkında şehâdet vesîlesi kılmıştır. Bir yerde tâûn zuhûr eder de orada bulunan bir mü`min -sabır ederek, sevab umarak, bu tâûn yalnız Allah`ın takdîr ettiği kimseye isâbet eder, kanaatini besliyerek- bulunduğu şehirde eğlenirse, muhakkak Allah ona şehid ecrine benzer sevab takdir buyurur.
Sıra :
 
Baslik :
KİŞİNİN ANASINA, BABASINA VE ATALARINA İLGİ VE MUHABBET BESLEYİP ONLARA SÖZ GELMESİNE KARŞI KISKANÇ OLMASINA DÂİR HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (Şâir) Hassân, (Kureyş) müşriklerini hiciv ve zem etmek husûsunda Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den müsâade istemişti. Resûlullah: - (Kureyş içindeki) benim mesebim ne olacak? diye sordu. Hassân: - Yâ Resûla`llah! Hiç şüphesiz ben, seni (n soyun Benî Hâşim`i) Kureyş soyları arasından hamurdan kıl çeker gibi muhakkak çeker çıkarırım, diye cevab verdi.
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBERİMİZ SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM`İN 63 YAŞINDA VEFÂT ETTİĞİNE DÂİR HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem altmış üç yaşında vefât etti, dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛLULLÂH`IN AHLÂKI KUR`ÂN İDİ. HER EMRİN KOLAYINI İLTİZÂM EDERDİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (dünyâ işlerinden) iki şey arasında muhayyer kılındı mı o, muhakkak onlardan en kolayını alırdı. Şu kadar ki, o kolay şey günah olmaya. Eğer günâhı mûcib olursa, o kolay şeyden halkın en uzak bulanın Resûlullah olurdu. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem kendisi için kin tutup öç almamıştır. Meğer ki, Allah`a karşı hürmetsizlik edilmiş ola. Bu halde irtikâb edilen hürmetsizlik sebebiyle Allah için (öfkelenir,) intikâm alırdı.
Sıra :
 
Baslik :
BİR ŞEYİ ANLATIRKEN DÂNE DÂNE SÖYLERDİ. VE SÖZLERİNİN KELİMELERİ SAYILMAK ARZU OLUNSA SAYILABİLİRDİ
Hadis :
Şöyle rivâyet olunmuştur: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bir hâdiseyi hikâye ettiği olurdu. (Anlatırken tefhimde mübâlâğa ederdi de) onun söz (lerinin kelime) lerini saymak isteyen kişi saysaydı muhakkak sayabilirdi, demiştir.
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBERİMİZ ZİNCİRLEME SÖZ SÖYLEMEZDİ. HAZRET-İ ÂİŞE`NİN BU HUSÛSA DÂİR RİVÂYETİ. VE EBÛ HÜREYRE`Yİ TENKÎDİ
Hadis :
"Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem sözü, -sizin biribirine zincirlediğiniz gibi- oyalıyarak îrâd etmek i`tiyâdında değildi. (O, sözü ayıra ayıra söylerdi, dinleyenlerin gönüllerine sinerdi)" dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Baslik :
BİR KÂİFİN BABA, OĞULUN NESEBİNE ŞEHÂDETİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem yanımda iken (müdleci) bir kaif bir izci gelmişti. Üsâme İbn-i Zeyd ile Zeyd İbn-i Hârise (küçük bir kaftan altında) yan yatmışlar (ayakları meydanda uyuyorlar)dı. Kaif (şöyle baktı: - Şu ayakların bâzısı öbürlerinden olmuştur! dedi. Kaifin bu sözü ile Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in (hutût-ı veçhiyesi şimşek çakar gibi nurlar saçarak) yüzü güldü. Ve buna hayret ederek bu hayretini bana da bildirdi.
Sıra :
 
Baslik :
ÜSÂME`YE PEYGAMBERİMİZİN BÜYÜK SEVGİSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet olunmuştur: Mahzûm oğulları (eşrâf)ından (Fâtıma adlı) bir kadın (mücevherat) çalmıştı. (Kureyş): - Bu (kadının cezâdan affı)nı Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e kim arzedebilir? diyorlardı ve hiç bir kimse Resûlullah`a söylemeğe cesâret edemiyordu. Nihâyet Üsâme İbn-i Zeyd (cesâretlenerek) söyledi. Bunun üzerine Resûlullah: - (Tuhaf şey? Vaktiyle) Benî İsrâli, bunların arasında büyükler ve nüfûz sâhipleri çalarsa, onları bırakırlardı da zayıf olanlar çalarsa, onların ellerini keserlerdi. (Emîn olmalıdır ki:) Eğer (kızım) Fâtıma çalmış olsaydı, onun da elini keserdim! buyurdu.
Sıra :