Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Ümmü`l-mü`minîn Âişe

Ümmü`l-mü`minîn Âişe - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
HAZRET-İ ÂİŞE`NİN MENÂKIBI
Hadis :
Gelen bir rivâyete göre, Âişe-i Sıddîka kardeşi (Zâtü`n-Nitâkayn) Esmâ`dan âriyet bir gerdanlık almıştı. Sonra bu gerdanlığı (bir seferde Beydâ mevkiinde) kaybetmişti. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem, Ashâb`ından bâzı kimseleri -ki, Üseyd İbn-i Hudayr da aralarında idi- onu aramağa gönderdi. Onlara bu sırada namaz vakti erişmişti. (Su bulamıyarak) abdestsiz namaz kılmışlardı. Sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e gelince, bunu arzetmişlerdi. Bu vâkıa üzerinedir ki, Teyemmüm âyeti nâzil olmuştur. Bundan sonra râvî Urve, hadîsin geriye kalan kısmını rivâyet etmiştir. Hadîsin bu parçası ise Teyemmüm bahsinde geçmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
BUÂS HARBİ EVS VE HAZREC KABÎLELERİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Buâs günü, Allah`ın kendi Resûl`ü salla`llahu aleyhi ve sellem için hazırladığı bir gündür ki, bu (muhârebe) nin (netîcesi) üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (Medîne`ye) hicret etmişti. Bir halde ki (hicret sırasında) muhârib (Evs ile Hazrec) lerin cemiyetleri dağılmış, eşrâfı öldürülmüş ve yaralanmıştı. Bu perîşanlık üzerine Allah, muhâriplerin (Ensâr`ın) İslâm câmiasına girmeleri için bu günü Peygamber`i salla`llahu aleyhi ve sellem`e hazırlamıştır.
Sıra :
 
Baslik :
HAZRET-İ ÂİŞE`NİN HAZRET-İ HADÎCE HAKKINDA KISKANÇLIĞI
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in kadınlarından ihçbirisi hakkında ben; Hadîce`ye karşı kıskançlığım derecesinde kıskanç değildim. Halbuki ben Hadîce`yi (Resûlullah almazdan önce vefât etmişti). Fakat Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem, onu (yanımda) çok anardı. Çok def`a koyun keserdi sonra da etini, budunu parçalardı. Daha sonra Hadîce`nin sâdık (kadın) dostlarına gönderirdi. Bâzı def`a ben, (sabırsızlanarak) Resûlullah`a: - Sanki yeryüzünde hiç kadın yok da yalnız Hadîce mi var! diye ta`rîz ederdim; Resûlullah da: - Hadîce (şöyle) idi, Hadîce (böyle) idi (diye mahâsinini sayar) ve ondan çocuklarım var! buyururdu.
Sıra :
 
Baslik :
HAZRET-İ ÂİŞE`NİN HAZRET-İ HADÎCE`Yİ DİŞİ DÖKÜLMÜŞ KOCAKARI DİYE TAVSÎFİNE RESÛL-İ EKREM`İN DARILMASI
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Bir kere Hadîce`nin hemşîresi Hâle Bint-i Huveylid (Medîne`ye gelip) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna girmek için izin dilemişti. Resûlullah (iki hemşîrenin seslerindek benzeyişle) Hadîce`nin (vaktiyle) istîzânını hatırlayarak hâl-i tegayyür etti ve: Allah`ım, istîzân edeni Hâle kıl! diye duâ etti. Âişe der ki: Artık kıskandım da (Hadîce`yi kasdederek): - Yâ Resûla`llah! (İhtiyarlıktan) ağzının (dişlerini dökülüp) iki tarafında diş etlerinin kızartısından başka bir beyazlık kalmıyan ve zamânın (tekallübâtı) içinde ölen ihtiyar Kureyş kadınlarından bir kocakarının nesini anarsın?. Allah onun yerine sana, ondan daha hayırlısını vermiştir! diye Resûlullah`ı karşıladım.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
EBÛ SÜFYÂN`IN KARISI HİND`E PEYGAMBERİMİZİN CEVABI
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Utbe İbn-i Rabîa kızı Hind, bir kere Resûlullah`ın huzûruna gelerek: - Yâ Resûla`llah! Vaktiyle yeryüzünde ev, bark sâhibi âilelerden hiçbir âile yoktu ki, onların zelîl olmaları, senin hânedânının zelîl olmasından bana daha sevgili olsun! Sonra bugün yeryüzünde hiçbir âile de yoktur ki, onların azîz olmaları, senin hânedânının izzet ve saâdeti derecesinde bana sevimli olsun! dedi. Resûlullah da Hind`e: - Hayâtım yed-i kudretinde olan Allah`a yemîn ederim ki, ben de sana nisbetle senin gibiyim! diye cevab verdi. Hadîsin geri kalan kısmı ise yukarıda geçti.
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBERİMİZİN HAZRET-İ ÂİŞE İLE NİŞANLANMASI
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Ben altı yaşında bir kız iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. (Üç sene sonra) biz Medîne`ye hicret ettik. Hâris İbn-i Hazrec oğullarının menziline indik. Müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. Bu cihetle saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. Ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Nihâyet soluğum biraz yatıştı. Sonra annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: - Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! di(ye alkışla) dılar. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullah`a teslîm ettiler. Beni hiçbir şey sıkmadı. Ancak Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i habersiz görünce sıkıldım. (Resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. Yanında Ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. Beni Resûlullah yanına oturttu). Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdîm ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım.
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBERİMİZİN HAZRET-İ ÂİŞE İLE NİŞANLANMASI
Hadis :
Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Hazret-i Âişe`ye şöyle demiştir: - Ey Âişe sen iki kere rü`yâmda bana gösterildin. Öyle sanıyorum ki ben, bir ipekli kumaş parçasında senin sûretini görmüştüm de (Cibrîl tarafından): Bu resmin sâhibi senin müstakbel zevcendir! denilmişti. -Şimdi ben (yüzünden) anlıyorum ki, o sûret sen idin- Cibrîl`in o sözü üzerine ben: Eğer şu rü`yân Allah tarafından gösterilmiş ise Allah`ın takdîri infâz buyurulur, diyordum.
Sıra :
 
Baslik :
MEDÎNE`YE HİCRET HAKKINDA HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in zevcesi Âişe radiya`llahu anhâ`dan rivâyete göre şöyle demiştir: Babamla anamın İslâm dîniyle mütedeyyin olmıyarak yaşadıklarını hiç hatırlamadım. O zamanlarda bir günümüz geçmezdi ki, o günde sabah ve akşam vakitlerinde Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bize gelmemiş olsun. Müslümanlar (Kureyş müşrikleri tarafından) ezâ ve işkenceye uğrayınca (Resûlullah Habeşistan`a hicrete izin vermiş) Ebû Bekir de Habeşe diyârı tarafına hicret etmek üzere (Mekke`den) çıkmıştı. Ebû Bekir Berkü`l-ğımâd mevkiine gelince kendisine İbnü`d-Değıne kavuşmuştu. İbnü`d-Değıne Kare kabîlesinin ulusudur. Ebû Bekir`e: - Nereye gitmek istiyorsun? diye sordu. Ebû Bekir de: - Beni kavmim (in ezâsı) çıkardı. Şöyle tenhâ bir yere çekilmek ve orada Rabb`ime ibâdet etmek istiyordum! demekle İbnü`d-Değıne: - Ey Ebû Bekir! Senin gibi bir zât, ne yurdundan çıkar, ne de (başkaları tarafından) çıkarılır. Bir hakîkattir ki, sen, herkeste bulunmıyan (en değerli) bir mahı ihsân edersin; akrabânı ziyâret eylersin; reşîd olmıyan âile efrâdının yükünü çekersin; misâfiri ağırlarsın; hayır işlere yardım edersin!. Şimdi ben senin için bir hâmîyim. Haydi (Mekke`ye) dön de kendi memleketinde Rabb`ine ibâdet et! demiştir. Bunun üzerine Ebû Bekir geri dönmüş, İbnü`d-Değine de kendisiyle berâber yollanmıştır. (Mekke`ye gelince) İbnü`d-Değıne o akşam Kureyş eşrâfını dolaşarak onlara: - Ey Kureyş! Ebû Bekir gibi muhterem bir zât şüphesiz ki, ne memleketinden darılıp çıkar, ne de çıkar (ılmağa mecbûr ed) ilirdi. Ey Kureyş! Siz, şu âlî fazîletleri hâiz olan bir adamı memleketinden çıkarmak mı istersiniz? O, hayır işlere yardım eder; o, akrabâyı ziyâret eyler; o, âile yükünü çeker; o, misâfiri ağırlar; o, kimsede bulunmıyan en kıymetli malı ihsân eder! diyerek Ebû Bekir`i emânına aldı. Kureyş de İbnü`d-Değıne`nin Ebû Bekr`i emânına almasını reddetmedi. Hakkındaki bu sözlerini yalanlayıp ahd ü emânını reddetmediler. Ve İbnü`d-Değıne`ye: - Ebû Bekr`e söyle! O, (bir şeye karışmasın!) Evinde Rabb`ine ibâdet etsin; evinde namaz kılsın; ne dilerse okusun! Fakat okuduğu ile bize ezâ vermesin; alenî okumasın!. Çünkü biz, kadınlarımızı ve çocuklarımızı dalâle düşürmesinden korkarız! dediler. Kureyş`in bu sözlerini de İbnü`d-Değıne Ebû Bekr`e söyledi. Ebû Bekir de bu şerâite göre evinde Rabb`ine ibâdet etmek, namazını âşikâre kılmamak, evinin dışında Kur`ân okumamak üzere ikamet etti. Bir zaman sonra Ebû Bekir için bunu muhâlifi bir re`y hâsıl oldu da evinin önünde bir mescid yaptı. Burada namaz kılmağa, Kur`ân okumağa başladı. Bunun üzerine müşrik kadınları ve çocukları Ebû Bekir`in ibâdet ve kırâatine taaccüb ederek ona bakmak için birbirlerini itiyor ve onun üzerine düşüyorlardı. Ebû Bekir ince yürekli idi. Çok ağlardı. Kur`ân okuduğu vakit bir türlü göz yaşların tutamazdı. Ebû Bekr`in bu hâli Kureyş müşriklerinin eşrâfını korkuttu da onlar İbnü`d-Değıne`ye haber gönderdiler. İbnü`d-Değıne de onların yanına geldi. Kureyş: - Biz Ebû Bekir hakkında -evinde Rabb`ine ibâdet etmek üzere- himâye ve siyânetine müsâade etmiştik. Ebû Bekir ise bu haddi tecâvüz ederek evinin önünde bir mescid yapmış, içinde alenî namaz kılmağa, Kur`ân okumağa başlamıştır. Doğrusu biz, kadınlarımızın, çocuklarımızın iğfâl edilmesinden korkuyoruz.
Sıra :
 
Baslik :
BENÎ NADÎR ARÂZÎSİ HARBSİZ ALINDIĞI İÇİN GANÎMET OLMAYIP RESÛL-İ EKREM`E VE BEYTÜ`L-MÂL`E ÂİD OLDU
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in kadınları Osman`ı Ebû Bekir`e gönderip Allah`ın, Resûlü salla`llahu aleyhi ve sellem`e tahsîs buyurduğu hurmalıklardan "sümün (=sekizde bir) hisselerini" istediler. Ben de onları karşılıyarak kendilerine: Allah`dan sakınmaz mısınız? Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: [Biz (Peygamberler câmiasının terikesine) vâris olunmaz. Bizim bıraktığımız her mal sadakadır (mülkiyeti beytülmâle ait vakıftır) derdi. Bu sözle Resûlullah kendisini kasdederek: Ancak Muhammed`in âilesi bu mal (ın gelirin) den istifâde edebilir! buyurdu] dedim. Ve Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in kadınlarının mürâcaatı, benim kendilerine vâkı` olan bu ihbârım üzerine sona erdi.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
MEKKE`YE DÖNEN MÜŞRİKLERİN TA`KÎB OLUNMASI
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Uhud günü Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e isâbet eden istenilmedik fenâlık erişmiş ve müşrikler geri dönmüş ise de Resûlullah geri dönmelerinden endîşede idi. Bu cihetle: Düşmanların ardı sıra kim gidip ta`kîb eder? buyurdu. Bu da`vet üzerine Ashâb`dan yetmiş kişi icâbet etti ki, Ebû Bekir ile Zübeyr radiya`llahu anhümâ bunların içinde idiler.
Sıra :