Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Ümmü`l-mü`minîn Âişe - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Fasil :
Ravi :
Baslik :
ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ ÂYETLERİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (Âl-i İmrân) Sûresi`nin: (Allah,) O Zü`l-Celâl`dir ki sana bu (mukaddes) kitâbı indirdi. O (nun âyetlerin) den bir kısmı muhkem (âyet) lerdir (meâlindeki) kavl-i şerîfiyle başlayan âyetini (ve hakîkaten hüsn-i nazâr ve zekâ sâhiblerinden başkası da düşünüp anlıyamaz) cümlesine kadar okudu. Hazret-i Âişe der ki: (Bundan sonra) Resûlullah Salla`llahu aleyhi ve sellem bana: "Yâ Âişe Kur`ân`ın (yalnız) müteşâbih âyetlerine uyan şu dalâlet sâhiblerini gördüğünde -ki, Allah onları (Kur`ân`da) zikr ve zem etmiştir- onlardan sakınınız!" buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
NİSÂ` SÛRESİ ÂYETLERİ YETÎM MALININ SIYÂNETİ BU BÂBDA HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre (bir kere hemşîre-zâdesi) Urve, Azîz ve Celîl olan Allah`ın: (Yetimlerin haklarına adâlet edemiyeceğinizden korkarsanız) kavl-i şerîflerinin tefsîrini sordu. Âişe Hazretleri; şöyle cevâb verdi. Ey hemşîremoğlu, âyetteki "yetâma" ile murâd olunan, öksüz kızdır ki, o, velîsinin velâyet ve vesâyeti altında bulunup mâl hissesinde velîye ortak olur. Ve mâli, cemâli velîsinin hoşuna gider. Bu cihetle o sene velîsi onu zevce edinmek ister. Fakat mihrinde adâlet etmek ve başkasının verdiği kadar mihir vermek istemez. İşte (bu âyette) o çeşit velîlerin velâyeti altındaki yetîme kızları -haklarında adâlet ve onların mihirlerini en yüksek mıkdârına yükseltmedikçe- nikâh etmeleri nehiy olunup bunlardan başka kendilerine halâl olan kadınlardan nikâh etmeleri emrolunmuştur. Hazret-i Âişe (rivâyetine devâm ederek) der ki: Bu âyet nâzil olduktan sonra nâs, Resûlullah`a istiftâ edip sordular. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ`da şu âyeti inzâl buyurdu: "Habîbim senden kadınlar hakkınd fetvâ isterler. Onlara de ki. kadınlar (ın mîrâsı) hakkındaki fetvâyı Allah size veriyor. Kur`ân`da size karşı okunan âyetlerde şol kadınlardan öksüz kızları hakkındadır ki: onlara (ya mâline ve güzelliğine imrenip nikâh ettiği halde) mihr-i mislini vermeyiniz ve (yâhud fakir ve çirkin diye) nikâh etmek istemeyiniz!". Hazret-i Âişe (rivâyetine devâmla) der ki: Azîz ve Celîl olan Allah`ın: ... cümlesinin medlûlü, velâyetindeki öksüz kızcağızın mâli ve güzelliği az olunca onu nikâh etmek istemişdir. Hazret-i Âişe der ki: Bu mâl ve cemâli fakir olan öksüz kızlara rağbet etmediklerinden dolayı malına ve cemâline rağbet ettikleri yetîm kızları -adâlete riâyet etmedikçe- nikâh etmekden evliyâ-yı yetîm nehiy olundular.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
MÂİDE SÛRESİ ÂYETLERİ RESÛL-İ EKREM`İN TEBLÎĞ-İ AHKÂMDA SADÂKATİ HİÇ BİR HAKÎKAT SAKLANMAMIŞTIR
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Her kim sana Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem Allah`ın ona gönderdiği İslâmî umdelerden bir şeyi sakladı (teblîğ etmedi) derse, muhakkak ki o yalan söylemiştir. Çünkü Allahu Teâlâ bana: "Ey Peygamberim, sana Rabbin tarafından indirilenlerin hepsini tebliğ et!" diye emrederdi.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ RESÛL`ÜN ÂİLE HAYÂTI VE AHZÂB SÛRESİ ÂYETİ
Hadis :
Şöyle dediğ rivâyet olunmuştur: Ben, nefislerini Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e hibe eden (ve mihirsiz nikâh olunan) Peygamber`in kadınlarını ayıplardım. Ve "Hiç kadın, kadınlığını (mihirsiz) hibe eder mi?" derdim. Vaktâki Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ: ... âyetini inzâl buyurdu. O zaman (anladım ki, Allah Peygamber`ine mü`minlerin fevkınde bir hak ve yüksek bir irâde vermiştir) Ben Resûlullah`a: "Rabb`in Teâlâ (kadınlarının değil) ancak senin arzunun tahakkukuna müsâraat ediyor" dedim.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ RESÛL`ÜN ÂİLE HAYÂTI VE AHZÂB SÛRESİ ÂYETİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: ... âyet-i kerîmesi nâzil olduktan sonra Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem biz kadınlarından nevbetinde bulunduğunu kadının gününde (öbür kadına gitmeğe teveccüh etmek isteyince) her zaman istîzân ederdi. Benden izin isteyince ben de ona: Yâ Resûla`llah, eğer izin vermek bana âid (bir hak) ise, ben senin üzerine hiç bir kimseyi ihtiyâr etmek istemem, diye cevâb verirdim.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
TAHYÎR ÂYETİ HÂNE-İ SAÂDET`E GİRME ÂDÂBI;HİCÂB ÂYETİ KADINLARIN SÛRET-İ TESETTÜRLERİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Peygamberin kadınlarından Sevde -Hicâb âyeti nâzil olduktan sonra- bir lüzûm ve ihtiyâç üzerine evden çıkmıştı. Sevde iri yapılı bir kadındı. Bu cihetle onu (vaktiyle) bilenler (çarşaf içinde de endâmiyle) anlarlardı. Bu cihetle Ömer İbn-i Hattâb onu görünce (onun evi dışına) çıkmasına i`tirâz ederek: - Yâ Sevde, iyi bil ki, Vallahi sen bizce tanınmamış değilsin. Düşünsene sen, ne cesâretle evinin dışına çıkıyorsun? dedi. Hazret-i Âişe (rivâyetine devâm ederek) der ki: Bunun üzerine Sevde evine dönüp geldi. O sırada Resûlullah benim odamda akşam yemeğinde idi. Elinde de etli bir kemik vardı. Bu halde iken Sevde girdi ve: - Yâ Resûla`llah! Bâzı hâcetim için evimden çıkmıştım. Ömer bana şöyle şöyle söyliyerek i`tirâz etti, diye şikâyet eyledi. Hazret-i Âişe der ki: Bunun üzerine Allahu Teâlâ Resûl-i Ekrem`e vahiy gönderdi. Vahiy âsârı, Resûl-i Ekrem`den kaldırıldıktan sonra -ve elinde tutmakta olduğu et parçasını yere koymaksızın- Sevde`ye şöyle cevâb verdi: - Siz kadınların lüzûm ve ihtiyâç üzerine (mestûre olarak) evlerinden çıkmalarına izin verildi, buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
SÜT-AMUCA KADINININ MAHREMİ KADININ ÖRTÜNMİYECEĞİ AKRABÂSI
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Hicâb (âyeti) nâzil olduktan sonra (süt babam) Ebû Kuays`in kardeşi Eflah bana (ziyârete) gelip izin istemişti. Ben: - Bu hususta Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den istîzân edinceye kadar izin veremem. Çünkü beni Eflah`ın kardeşi Ebû Kuays`in karısı emzirdi, dedim. Bunun üzerine Resûlullah geldi. Ona: - Yâ Resâla`llah! Ebû Kuays`in kardeşi Eflah gelmiş benden izin istedi. Ben de senden istîzân etmeden izin vermekten çekindim, dedim. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - (Süt) amucana izin vermeğe ne mâni` var? buyurdu. Ben de: - Yâ Resûla`llah! Beni erkek emzirmedi. Ebû Kuays`in karısı emzirdi, dedim. Resûlullah bana: - Vay sağ eli tozasıca! Haydi izin ver, o senin (süt) amucandır, buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
AHKAF SÛRESİ HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in eşi Âişe radiya`llahu anhâ`dan şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in -küçük dilini görünciye kadar (ağzını açarak)- güldüğünü görmedim. O, yalnız gülümserdi. Hazret-i Âişe hadîsin gerisini de zikretmiştir ki, hadîsin bu parçası " ... " bahsinde geçmiştir.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
KAMER SÛRESİ VE HZ. ÂİŞE HADİSİ
Hadis :
... âyeti Mekke`de nâzil oldu. O sırada ben oyun oynıyan bir kızdım, dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
TAHRÎM SÛRESİ PEYGAMBER`İN KADINLARININ GAYRETİ VE HZ. ÂİŞE HADİSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Zeyneb Bint-i Cahş`ın nöbetinde bal şerbeti içerdi ve bu sûretle onun yanında çok kalırdı. Bunun üzerine Hafsa ile ben ittifâk ederek ikimizden hangimizin yanına Resûlullah gelirse ona: Yâ Resûla`llah, megafîr mi yediniz? Sizde megafîr kokusu duyuyorum, desin, diye söz birliği yaptık. (Resûl-i Ekrem geldiğinde Hafsa tarafından böyle söylendi.) Resûl-i Ekrem: Hayır ben magafîr yemedim. Yalnız Zeyneb Bint-i Cahş`ın yanında bal şerbeti içmiştim. Artık bir daha onu içmem, diye and içti. Ve "İşte yemîn ettim, sakın bunu (ne Âişe`ye ne de) başka bir kimseye duyurma!" diye tenbîh buyurdu.
Sıra :