Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Sehl b. Sa`d

Sehl b. Sa`d - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Fasil :
Ravi :
Baslik :
SEHL İBN-İ SA`D`IN HAYBER HÂTIRASI
Hadis :
Sehl İbn-i Sa`d hadîsinin Ebû Hüreyre`den gelen bir rivâyet tarîkinde de Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Kalk yâ Bilâl, halka i`lân et ki: Cennet`e girmez, ancak mü`min olan gider. (Bu müntehirin mücâhedesine gelince) muhakkak ki Allah, İslâm dînini (dilerse) fâcir bir kişi ile te`yîd edip kuvvetlendirir, buyurmuştur.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
MÜLÂANE ÂYETİ VE HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre (Aclâm oğullarından) Uveymir, Benî Aclâ`nın ulusu olan Âsım İbn-i Adiyy`e gelerek şöyle sorar: - Siz ne dersiniz? Bir kimse karısiyle berâber bir kişiyi (zinâ üzerinde) bulsa, kadının kocası zânîyi öldürmeli, siz de onu (kısâsen) öldürmeli misiniz? Yoksa bu kimse ne yapmalı? (Bu halde zevc, dört şâhid getirmeğe gitse zânî işini görüp savuşacaktır. Sükût etse nâmusa taallûk eden bir şeye sükût etmiş olacaktır.) Lûtfen bu müşkül mes`eleyi bir kere Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e benim için sorsanız, der. Bunun üzerine Âsım, Resûlullah`a gelip: Yâ Resûla`llah! Diye (söz başlayıp) sordu. Fakat Resûl-i Ekrem bu sorguları hoşlanmayıp ayıbladı. Sonra Uveymir, Âsım İbn-i Adiyy`e: (Resûlullah ne söyledi? diye) sordu. O da Resûl-i Ekrem`e böyle mes`eleleri çirkin gördü ve ayıbladı, diye cevâb verdi. Bunun üzerine Uveymir: Vallahi ben çekinmem, bunu kendim Resûlullah`a sorarım, dedi, ve gidip: - Yâ Resûla`llah! Bir kimes karısıyle berâber bir kişiyi (zinâ üzerinde) bulsa, kadının zevci zânîyi öldürmeli, sonra siz de (kısâsan) onu öldürmeli misiniz? Yoksa bu adam ne yapmalı? diye sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: - Ey Uveymir! senin ve karın hakkında Allahu Teâlâ Kur`an (âyeti) gönderdi, dedi. Ve bu karı, kocaya Allahu Teâlâ`nın Kur`ân`da ta`lîm ettiği veçhile mülâane etmelerini emreyledi. Ve ilk önce erkek karısına karşı lânetle yemîn etti. (Sonra da kadın kocasına karşı aşağıdaki hadîsde bildirildiği veçhile yemîn eyledi). Sonra Uveymir: - Yâ Resûla`llah (bu kadınla geçinme savdı). Bu kadını nikâhımda tutarsam ona zulmetmiş olurum, deyip kadını boşadı. Ve Uveymir ile karısının bu vak`asından sonra lâ`netleşen çiftlerin -kocanın talâkıyle- ayrılmaları âdet oldu. Sonra Resûlullah meclisde hazır bulunanlara: - Bakınız, eğer bu kadın -vücûdu siyah, gözlerinin siyahı koyu, kıçının iki yanı bükük, baldırları kaba- kıyâfette bir çocuk getirirse, muhakkak ben Uveymir`in bu kadına zinâ isnâdında doğru olduğunu sanırım. Eğer kadın Keler fasilesinden kızılca kurt gibi kızıl bir çocuk doğurursa, bu def`a da ben şüphesiz kadına büthân ve iftirâ ettiğini sanırım, buyurdu. Sonra çocuk Resûlullah`ın Uveymir`i tasdik yollu tasvîr ettiği şekilde doğdu. Ve bu cihetle çocuk anası (Havle kadı)na nisbet ed(ilerek: "ibn-i Havle" diye çağır)ıldı.
Sıra :
 
Fasil :
Ravi :
Hadis :
Rivâyete göre, müşârün-ileyh: Ben Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i, kıyâmet günü ile ben şöyle bahsolundum diye şahâdet parmağı ve onun yanındaki orta parmağiyle işâret buyurduğunu gördüm, demiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Ravi :
Baslik :
FAKÎRLİK KEFÂETE MÂNİ` DEĞİLDİR HAKKINDA SEHL İBN-İ SA`D HADİSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in yanından zengin birisi geçmişti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: - Bu zengin kişi hakkında ne dersiniz? diye onu tezkiye etmişti. Meclisde hazır bulunanlar da: - Bu kimse bir kadının izdivâcına tâlib olsa nikâh olunmağa, birisi hakkında şefâat ve tavsiye ederse şafâati kabul edilmeye, bir mütâlâada bulunsa sözü dinlenmeye lâyık bir kimsedir, diye şahâdet ettiler. Sehl İbn-i Sa`d der ki Sonra Resûlullah sükût etti. Bu sırada müslüman fakirlerinden birisi geçti. Bu def`a da Resûlullah: - Bu fakir kişi hakkında ne dersiniz? diye sordu. Orada bulunanlar: - Bu kimse de bir kadının nikâhına tâlib olsa nikâh olunmağa, birisi hakkında şefâat ederse şefâati kabûl olunmağa, bir rey beyân ederse sözü dinlenmeye lâyık bir kimse değildir, dediler. Bunun üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bu fakir yok mu, öbür zengin gibi dünyâ dolusu insandan hayırlıdır, buyurdu.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
EN AZ MEHİR HAKKINDA SEHL İBN-İ SA`D RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir kere bir kadın gelip kendisini (zevceliğe almasını) teklîf etti. (Resûl-i Ekrem gözlerini indirip sükût etti.) Orada hazır bulunan bir Sahâbî: - Yâ Resûla`llah! bu kadını bana tezvîc etseniz, dedi. Resûl-i Ekrem: - (Mehir olarak dünyâlık verecek) bir şeyin var mı? diye sordu. O Sahâbî: - Hayır yâ Resûla`llah, yanımda hiç bir şey yoktur, dedi. Resûl-i Ekrem: - Haydi git, araştır ve demir bir yüzük olsun (bul, getir, tak) buyurdu. Sahâbî gitti. Sonra dönüp gelerek: - Hayır yâ Resûla`llah, dünyâlık bir şey, demir bir halka bile bulamadım. Ve lâkin şu izârım (belden aşağı ihrâmım) var. Bunun yarısını verebilirim, dedi. Râvî Sehl İbn-i Sâ`d der ki: Bu fakir Sahâbe`nin (izârı üzerine giyecek) ridâsı bile yoktu. Bunun üzerine Resûlullah: - İyi ama izârınla ne iş görebilirsin, neye yarar? Onu sen giyersen kadının üstünde ondan bir şey bulunmaz, açıkda kalır, kadın giyerse sen çıplak kalırsın, buyurdu. Adamcağız bulunduğu yere oturdu. Bu oturuşu uzayınca da kalkıp (me`yûs bir halde) gitti. Resûlullah bu zâtın (ümidsiz) gittiğini görünce onu ya kendi çağırdı, yâhud birisine çağırtarak: - Kur`ân`dan ezberinde bir şey var mı? diye sordu. Fakir Sahâbî: - Ezberimde şu sûre var, şu sûre var, şu sûre var, diye birtakım sûreler saymağa başladı. Bunun üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Kur`ân`dan ezberindeki sûrelerle seni bu kadına mâlik kıldım (tezvîc eyledim) buyurdu.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
EN AZ MEHİR HAKKINDA SEHL İBN-İ SA`D RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ
Hadis :
Bir rivâyete göre: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir kadın gelerek: Yâ Resûla`llah, ben cenâbınıza nefsimi hibe etmek (ve kadınlık kıymetimi mehirsiz bağışlamağa) geldim, demiştir. Resûl-i Ekrem gözünü kadına doğru kaldırıp tasvîb, sonra da indirip başını eğmiştir. Râvî Sehl İbn-i Sa`d bundan önce (1803 numara ile tercemesi geçen) hadîsi rivâyet etmiştir. Hadîsin sonunda da Resûl-i Ekrem`in: Bu sûreleri ezbere okuyabilir misin? suâline karşı fakir Sahâbî`nin: Evet okurum, demesi üzerine Resûl-i Ekrem`in: Kur`ân`dan ezberindeki sûrelerle bu kadına seni mâlik kıldım, buyurduğunu rivâyet etmiştir.
Sıra :
 
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN, ÂHİRET`TE, YETÎM İŞLERİNE BAKANLARIN YANINDA BULUNACAĞINI MÜJDELEMESİ
Hadis :
Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: "Ben, yetim işine bakan kimse ile berâber Cennet`te şöyle bulunacağız!" buyurmuş ve şahâdet parmağıyle orta parmağını bir az açarak işâret etmiş (ve halka göstermiş) dir.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
SEHL İBN-İ SA`D HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre (Ebû Hâzım tarafından) Sehl İbn-i Sa`d`a: - Siz, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında (elenmiş undan yapılmış) arı beyaz ekmek gördünüz mü? diye sorulmuş. O da: - Hayır görmedik, diye cevab vermiş. Sonra: - Siz arpayı (değirmende öğütüldükden sonra) eler miydiniz? - Hayır elemezdik, fakat (kabuğu gitsin diye) üflerdik, demiştir.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
EBÛ HÂZİM`İN SEHL İBN-İ SA`D`İN BENÎ SÂİDE SEKÎFESİNDE RESÛL-İ EKREM`E SU İÇİRDİĞİ BARDAK HAKKINDA VE BU BARDAKTAN TEBERRÜKEN SU İÇTİĞİNE, SONRA BU BARDAĞIN ÖMER İBN-İ ABDÜ`L-AZÎZ`E HEDİYE OLDUĞUNA DÂ
Hadis :
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem bir kere Benî Sâide sofasına gelmişti ve bana: Ey Sehl bize su versen! Buyurdu. Ben de şu kadehle onlara su verdim. Bu hadîsin râvîsi (Ebû Hâzim) der ki: Bu kadehi Sehl bize çıkarıp gösterdi. Bunun içinden (teberrüken) su içtik. Sonra Ömer İbn-i Abdülâzîz (Medîne vâlîsi iken) Sehl`den bu kadehin kendisine hediye edilmesini istedi. O da hediye etti.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
NEBÎ SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM`İN HÂNE-İ SAÂDETLERİNDEKİ BİR PENCEREDEN BİR KİMSENİN İÇERİ BAKMASI HAKKINDAKİ HADİS
Hadis :
Şöyle dendiği rivâyet olunmuştur: Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in hâne-i saâdetlerindeki bir pencereden bir kimse içeri bakmıştı. O sırada Resûlu`llah Midrâ (denilen bir demir) ile başını kaşıyordu. Bunun üzerine (bu münâsebetsiz) kişiye, eğer senin (böyle haremgâha) baktığını daha önce bilseydim şu demiri gözüne saplardım. Çünkü istîzân (vecîbesi) göz (görmesi) için teşrî` kılınmıştır, buyurdu.
Sıra :