Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Kütüb-ü Sitte konuları

Fasil :
Baslik :
HAZRET-İ ÂİŞE VE HAZRET-İ HUZEYFE HADÎSLERİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: (Erişi ve argacı ipek olan) harîr ve (yine eriş ve argacı ipek olan) atlas elbîse giymeyiniz. Ve altın, gümüş kapdan içmeyiniz, gümüş (ve altın) tabaklardan yemek de yemeyiniz. Gümüş (altın) dünyâda kâfirlerin, Âhiret`te biz müslümanlarındır.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
EBÛ MES`ÛD HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ensârdan Ebû Şuayb denilen bir kişi ve onun kasab bir kölesi vardı. (Bir gün) Ebû Şuayb kölesine: Bana (beş kişilik) yemek yap. Ben Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i beş kişinin beşincisi olarak da`vet edeceğim, dedi. Ve bu sûretle Resûlullah`ı beş kişinin beşincisi olarak dâ`vet etti. Resûl-i Ekrem yanında dört dâ`vetli ile yanlarında (altıncı) bir kişi takıldı. Ebû Şuayb`ın evine varıldığında Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: Ey Ebû Şuayb sen bizi beş kişi olarak dâ`vet etmiştir. Şu (altıncı) kişi bize takılıp gelmiş (bir tufeylî) dir. Bak dilersen izin ver girsin, istersen bırak gitsin, buyurdu. Ebû Şuayb: Onu bırakmak yâ Resûla`llah, izin verdim, dedi.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
CA`FER İBN-İ EBÎ TÂLİB`İN OĞLU ABDULLÂH RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Ca`fer İbn-i Ebî Tâlib`in oğlu Abdullah radiya`llahu anhümâ`dan: "Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i yeşil hurma ile hıyar yerken gördüm" dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
HAZRET-İ PEYGAMBER`İN BİR MU`CİZESİNİ ANLATAN CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Medîne`de bir yehûdî vardı. O yehûdî bana her sene hurma harmanı zamânında kadar va`de ile para ikrâz ederdi. Câbir`in Rûme kuyusu yolunda hurma bahçesi vardı. Bir sene Câbir`in hurmalığı mu`tâd derecede mahsûl vermedi. Borcun ödenmesi teehhür etti. Bunun üzerine yehûdî harman vaktinde geldi. Borcumdan bir şey veremiyeceğini sanarak gelecek harman zamânına kadar tecîlini ricâ ettim. Fakat yehûdî imtinâ etti. Bunun üzerine şu müşkül vaziyetim Resûlullah`a arzolundu. O da bâzı Ashâbına: Haydi yürüyünüz, gidelim de Câbir için yehûdîden borcun te`cîlin istiyelim, buyurdu. Ve Resûl-i Ekrem Ashâbiyle hurmalığıma geldiler. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem yehûdîye (te`cîl için) söyledilerse de yehûdî: Ey Ebe`l-kasım mühlet veremem, dedi. Resûl-i Ekrem yehûdînin isrârını görünce kalktı. Ve hurmalıkda şöyle bir dolaşdı. Sonra geldi. Yehûdîye bir daha va`de teklîf ettiyse de yine imtinâ eyledi. Ben de kalktım. Resûlullah`a bir mikdar yaş hurma getirdim ve Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in karşısına koydum. Resûl-i Ekrem hurmayı yedi. Sonra yâ Câbir senin bostan çardağın nerede? diye sordu. Ben de (şurada diye) haber verdim. Haydi orada bana bir yer döşe diye emretti. Ben de hemen döşedim. Resûl-i Ekrem çardağa girip bir az uyudu. Sonra uyandı. Ben gidip bir avuç daha hurma getirdim, ondan da yedi. Sonra kalktı. Yehûdîye bir daha te`cîl teklîf etti. Yehûdî yine imtinâ eyledi. Sonra Resûlullah kalktı. Hurmalığın içinde ikinci bir daha dolaşdı. Sonra: Ey Câbir ağaçdaki hurmaları toplayıp yehûdînin borcunu ver, dedi. (Ben toplayıhcaya kadar) hurma harmamanın başında durdu. İşte bu topladığım hurmadan yehûdîye borcumu verdim. Borca verdiğim kadar da arta kaldı. Sonra bostandan çıkıp doğru Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna geldim. Ve bu bereketli vaziyeti müjdeledim. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: "Şahâdet ederim ki, muhakkak ben Allah`ın Resûlü`yüm" buyurdu.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
ACVE HURMASININ MUHASSENÂTINA DÂİR SA`D İBN-İ EBÎ VAKKÂS HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Her kim her gün sabahları aç karnına yedi tane (Medîne`nin) Acve hurmasından yerse, o gün içinde o kimseye ne sem, ne sihir zarar vermez" buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: "Sizden biriniz yemek yediği (ve elini yıkamak mümkün olmadığı) zaman yemek yediği parmaklarını yalamadıkça, yâhud (âilesinden birisine) yalatıp temizlemedikçe bir bezle silmesin!" buyurmuştur.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH VE EBÛ ÜMÂME HADÎSİ
Hadis :
"Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında bizim (silinecek) mendillerimiz bulunmazdı. Biz (abdest aldığımızda) ellerimizi, kollarımızı, ayaklarımızı meshederdik" dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH VE EBÛ ÜMÂME HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem yemeğini (yiyip yaygısını) kaldırdığı sırada şöyle duâ buyurmak i`tiyâdında olduğu rivâyet olunmuştur. - Allahım hamd Sen`indir. Sana çok, (riyâdan) temiz ve kendisinde feyz ve bereket olan hamd ile hamd ederiz. Rabbimiz (dîvânından) reddolunmıyan (kabûl buyurulan) ve terk olunmıyan, (ihtizâm buyurulan) ve kendisinden müstağnî olunmayan hamd ile hamd ederiz.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
BİR DİĞER EBÛ ÜMÂME HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem taâmını yedikten sonra şöyle duâ buyurmak i`tiyâdında olduğu rivâyet olunmuştur: - Bize kifâyet derecede ni`met veren ve bizi suya kandıran Allahu Teâlâ`ya hamdederiz. O, bizim hamdimizi reddetmez ve bizi ni`metine küfredenlerden kılmaz, (şükredenlerden kılar).
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
HİCÂB ÂYETİNİN NÜZÛLÜNE DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis :
"Ben hicâb kıssasını herkesten iyi bilirim. Übeyd İbn-i Kâ`b (bile) bu vâkıayı bana sormuştu" diye şöyle anlattığı rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Zeyneb Bint-i Cahş ile evlendiği gün -ki, Medîne`de tezevvüc etmişti- gün yükseldikten sonra nâsı yemeğe çağırmıştı. Yemekden sonra Resûlullah oturdu. Dâ`vetliler de kalkıp gitdikten sonra bâzı kimseler gitmeyip Peygamber`in yanında oturdular. Nihâyet Resûlullah kalkıp yürüdü. Ben de berâber gittim. Hazret-i Âişe`nin odasının kapısına kadar gitti. Sonra bu oturanların çıkıp gittiklerini sanarak geri döndü. Ben de berâber döndüm. Geldiğimizde bu misâfirlerin hâlâ yerlerinde oturdukları görüldü. Resûl-i Ekrem ikinci def`a geri döndü. Ben de berâber döndüm. Bu sefer onların kalkıp gittikleri görüldü. Bunun üzerine Resûlullah benimle kendi arasına bir perde gerdi. Bu sırada Hicâb âyeti inzâl olundu.
Sıra :