Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Kütüb-ü Sitte konuları

Baslik :
GENÇ KIZLARIN ZAFER MENKABELERİNİ TERENNÜMÜ
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir. Ben gelin olduğumun kuşluk vaktinde Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem evlenme törenime gelmişti. O sırada birtakım kızcağızlar def çalarak babalarımızdan Bedir gazâsında şehîd olanların menkabelerini yâd ediyorlardı. Nihâyet bu kızlardan birisi: - İçimizde bir Peygamber vardır ki, o yarın ne olacağını bilir! dedi. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem câriyeye: - Kızım öyle söyleme, evvelce söylemiş olduklarını inşâd eyle! buyurdu.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
İÇİNDE CANLI HAYVAN RASMİ BULUNAN EVE RAHMET MELEKLERİ GİRMEZ
Hadis :
Ravi, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile Bedir`de hazır bulunmuştu- rivâyete göre Resûlullah: İçinde kelb ve (canlı hayvan) sûreti bulunan eve (rahmet) melekler(i) girmez! buyurmuştur.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
HAZRET-İ HAFSA`NIN İLK KOCASI BEDİR ŞEHÎDİ HUNEYS (RADİYA`LLÂHU ANH)
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Ömer`in kızı (hemşîrem) Hafsa Sehim`li Hufâze`nin oğlu Huneys`ten dul kalmıştı. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in Ashâbından olan Huneys, Bedir muhârebesinde hazır bulunmuş (ve oradan yaralı gelerek) Medîne`de ölmüştü. (Babam) Ömer demişti ki: Osmân İbn-i Affân`a kavuştum; ona Hafsa`yı (almasını) teklîf ettim ve: - Ey Osmân! İstersen Ömer`ın kızı Hafsa`yı sana nikâh edeyim? dedim. O da: - Bu işi bir düşüneyim, dedi. Birkaç gün bekledim. Sonra kavuştuğumda: - Şu günümde evlenmek doğru olmadığını anladım! dedi. Sonra Ebû Bekir`e kavuştum. Ona da: - İstersen Ömer`in kızı Hafsa`yı sana nikâh edeyim! dedim. Sonra Ebû Bekir sustu; ve bana bir cevab vermedi. Ben de Osmân`a kızmaktan ziyâde Ebû Bekir`e sinirlendim. (Osman bir cevab olsun vermiş ve özür dilemişti). Birkaç gün daha eğlendim. Sonra Hafsa`yı Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem istedi. Ben de Resûlullah`a nikâh ettim. Bu ara Ebû Bekir bana kavuştu da şöyle özür diledi: - Ey Ömer! Hani sen, Hafsa`yı bana teklîf edip de sana bir cevab veremediğim zaman bana darılmıştın sanırım! Öyle mi? diye sordu. Ben de: - Evet, doğrudur! dedim. Bunun üzerine Ebû Bekir: - Senin teklîfine cevab vermekten beni bir şey men` edemezdi. Ancak şu var ki ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Hafsa`yı almak istediğini bana söylediğini iyi biliyordum da Resûlullah`ın sırrını duyurmak istemiyordum. Şâyed Resûlullah Hafsa hakkındaki düşüncesini bıraksaydı onu, muhakkak ben kabûl ederdim.
Sıra :
 
Baslik :
BAKARA SÛRESÎNİN SON İKİ AYETİNİN TEFSİRİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Bakara Sûresi`nin sonunda iki âyet (var) dır ki, onları her kim bir gecede okursa (o gece düşmandan eminlik ve Allah`a kulluk için) bu âyetler ona yetişir!" buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Baslik :
SAVAŞ ANINDA TEVHİD KELİMESİNİ GETİREN ÖLDÜRÜLMEZ
Hadis :
Rivâyete göre -ki, müşârün-ileyh Mikdâd, Zühre oğullarının andlaşmış dostu idi ve Bedir`de hazır bulunan Ashâb`dandı- şöyle demiştir: Ben bir kere Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e: - Yâ Resûla`llah! Şöyle bir mes`ele hakkında ne buyurulur? Ben kâfirlerden bir kişi ile karşılaşıp vuruşsam da, o, benim iki elimden birisini kılıciyle vurup koparsa, sonra benden kaçıp bir ağaca ilticâ etse de: Ben Allah için müslümân oldum:... dese, ben onu tevhîd kelimesini söyledikten sonra öldürebilir miyim? dedim. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Hayır, onu öldürme! buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah: O, benim iki elimden birisini kesti, kopardı da tevhid kelimesini elimi kopardıktan sonra söyledi! dedim. Bunun üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - Sakın onu öldürme! Eğer öldürürsen o, senin onu öldürmezden evvelki vaziyetindedir! (Çünkü müslümân olmuştur; kanı ma`sumdur, taarruzdan mahfuzdur). Sen de, onun söylediği tevhîd kelimesini söylemezden evvelki vaziyetindesin! (Çünkü kanın kısâs ile mubâh olmuştur.)
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
MUT`İM İBN-İ ADİY HAKKINDA RESÛL-İ EKREM`İN YÜKSEK TEVECCÜHÜ
Hadis :
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem müşriklerin Bedir maktulleri hakkında şöyle buyurmuştur: Ey Cübeyr! Eğer (baban) Mu`tim İbn-i Adiy sağ olsaydı, sonra şu kokmuş cîfeler hakkında şefâat etseydi hiç şüphesiz ben bunları Mut`im`e (diri diri ve fidye-i necât almaksızın) bağışlardım.
Sıra :
 
Baslik :
MEDÎNE YEHÛDÎLERİNİN ÜÇ KISMI
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Resûlullah`a karşı (önce) Nadîr, (sonra) Kureyza (oğulları) harb açtılar. Bunun üzerine Resûlullah Benî Nadîr`i (yerlerinden) sürüp çıkardı. (Benî) Kureyza`yı ise yerlerinde bıraktı. Ve onlara (bir şey almamak sûretiyle) lûtfetti. Nihâyet Kureyza da (ahdini bozarak) harb etti. Resûlullah da onların erkeklerini öldürdü ve kadınlarını, çocuklarını, mallarını da müslümanlar arasında bölüştürdü. Şu kadar ki bunlardan bâzıları Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e dehâlet etmişlerdi, Resûlullah onlara aman verdi. Onlar da müslümân oldular. Bu sûretle Resûlullah Medîne yehûdîlerinin hepsini -ki bunlar, Abdullah İbn-i Selâm`ın kabîlesi olan Kaynuka` oğullarıdır- ve Benî Hârise yehûdîlerini, (hulâsa) Medîne yehûdîlerinin hepsini Medîne`den sürgün etti.
Sıra :
 
Baslik :
HURMA AĞAÇLARININ KESİLMESİ VE YAKILMASI
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (muhâsara sırasında) Benî Nadîr`in (yaş) hurma ağaçlarını (harb îcâbı olarak) yaktırdı. Ve kes (ilmesini emret)ti. Bu harb mıntıkası (Benî Nadîr`in hurmalığı olan) Büveyre (mevkii) dir. Bunun üzerine şu (meâldeki) âyet nâzil oldu: Herhagni hurma ağacını kestinizse, yâhud kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa (bu hareketiniz) hep Allah izniyledir. Ve fâsıkları perîşan etmek içindir.
Sıra :
 
Baslik :
BENÎ NADÎR ARÂZÎSİ HARBSİZ ALINDIĞI İÇİN GANÎMET OLMAYIP RESÛL-İ EKREM`E VE BEYTÜ`L-MÂL`E ÂİD OLDU
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in kadınları Osman`ı Ebû Bekir`e gönderip Allah`ın, Resûlü salla`llahu aleyhi ve sellem`e tahsîs buyurduğu hurmalıklardan "sümün (=sekizde bir) hisselerini" istediler. Ben de onları karşılıyarak kendilerine: Allah`dan sakınmaz mısınız? Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: [Biz (Peygamberler câmiasının terikesine) vâris olunmaz. Bizim bıraktığımız her mal sadakadır (mülkiyeti beytülmâle ait vakıftır) derdi. Bu sözle Resûlullah kendisini kasdederek: Ancak Muhammed`in âilesi bu mal (ın gelirin) den istifâde edebilir! buyurdu] dedim. Ve Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in kadınlarının mürâcaatı, benim kendilerine vâkı` olan bu ihbârım üzerine sona erdi.
Sıra :
 
Baslik :
YEHÛDÎ ŞÂİRİ KÂ`B İBN-İ EŞREF`İN KATLİ
Hadis :
Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bir kere Ashâb`a: - Kâ`b İbn-i Eşref (i öldürmek) için kim hazırdır? diye sordu. Çünkü o, Allah`a ve Resûlüne ezâ etmiştir! buyurdu. Muhammed İbn-i Mesleme: - Yâ Resûla`llah! İster misin onu ben öldüreyim? dedi. Resûlullah: - Evet, isterim! buyurdu. İbn-i Mesleme: - Öyle ise (Kâ`b`a hakkınızda hoşlanacağı) bir şey söylememe müsaade buyurunuz! dedi. Resûlullah: - Ne istersen söyle! buyurdu. Bunun üzerine Muhammed İbn-i Mesleme Kâ`b`a vardı: - Şu kişi (yâni Resûlullah) bizden sadaka istedi. Ve bize güç vergi teklîf etti. Ben de ödünç bir şey almak için sana geldim! dedi. Kâ`b da İbn-i Mesleme`nin dediği gibi söylendi: - Muhakkak o, sizin usancınızı daha artıracaktır! sözünü de ekledi. Muhammed İbn-i Mesleme: - (Ne yapalım) bir kere ona uymuş bulunduk. Onu derhal bırakmak istemiyoruz. Bakacağız, onun hâli ne olur, sona erinceye kadar bekliyeceğiz. Şimdi biz, senin bir vesk, yâhud iki vesk ödünç (hurma) vermeni istiyoruz! dedi. Bunun üzerine Kâ`b: - Pek iyi, siz bana rehin veriniz! dedi. İbn-i Mesleme ile refikleri: - Rehin olarak ne istersin? diye sordular: Kâ`b: - Kadınlarınızı! dedi. Onlar: - Kadınlarımızı sana nasıl rehin edebiliriz. Bugün sen arabın en güzel bir sîmâsısın! (Kadın gönlü akıverir!) dediler. Kâ`b: - Öyle ise oğullarınızı rehin veriniz! dedi. Onlar: - Oğullarımızı nasıl rehin ederiz? Sonra bunların biri hakkında: Bir, iki deve yükü hurmaya rehin olundu! diye sövülür ki, bu bize ebedî bir ardır (silinmez bir lekedir); lâkin biz sana silâhımızı, zırhımızı terhîn edelim! dediler. (Kâ`b muvâfakat ederek) kendisine gelmesi için İbn-i Mesleme`ya zaman ta`yîn etti. Muhammed İbn-i Mesleme bir gece Kâ`b`a geldi. (Kale dışından seslendi.) Yanında Kâ`b`ın süt kardeşi Ebû Nâile vardı. Kâ`b bunları kale içine da`vet etti ve misâfirleri karşılamak için onların yanına indi. Kâ`b`ın karısı kocasına: - Bu saatte nereye çıkıyorsun? diye i`tirâz etti ise de Kâ`b: - Bu seslenen Muhammed İbn-i Mesleme ile kardeşim Ebû Nâile`dir! diye karşıladı. Kadın: - Emîn ol ben bir ses işittim ki, ondan kan damlıyor (şer seziliyor)! dedi. Kâ`b: - O benim kardeşim Muhammed İbn-i Mesleme ile süt kardeşim Ebû Nâile`dir. Hem, kerîm olan bir genç, geceleyin kılıç darbesine çağrılsa bile, o çağrıya muhakkak icâbet eder, dedi (ve yanlarına indi). Muhammed İbn-i Mesleme kendisiyle berâber iki kişi de kaleye soktu. Bir rivâyette bunlar Ebû Abs İbn-i Cebr, Hâris İbn-i Evs, Abbâd İbn-i Bişr (olmak üzere üç) dür. Muhammed İbn-i Mesleme bu arkadaşlarına (önce) şöyle kumanda etmiş: Kâ`b gelince ben onun başını tutup saçını koklarım. Siz benim Kâ`b`ın başını sıkıca yakaldığımı görünce hemen kılıçlarınızı çekip Kâ`b`ı vurunuz! demişti. (Hadîsin râvîsi Amr İbn-i Dînâr) bir kere de İbn-i Mesleme`nin arkadaşlarına: Kâ`b`ın başını size de koklatırım! dediğini de rivâyet etmiştir: Şimdi Kâ`b İbn-i Eşref mükellef giyimli ve hamâilli olarak, etrâfına güzel koku saçarak misâfirlerin yanına indi. Bunun üzerine İbn-i Mesleme: - (Aman bu ne güzel koku) bugünkü gibi güzel koku (ömrümde) duymadım! diye yaklaştı. Kâ`b: - (Ne sanıyorsun) Arabın en âsil ve en güzel kokulu kadınları sînemde yaşıyor! dedi. Muhammed İbn-i Mesleme: - Başını, saçını koklamama müsaade eder misin? dedi. Kâ`b: - Evet ederim! dedi. İbn-i Mesleme kendi kokladı. Sonra arkadaşlarına da koklattı, sonra: Bana bir daha koklamağa müsaade eder misiniz? dedi. Kâ`b: - Evet dedi. Bu defa İbn-i Mesleme Kâ`b İbn-i Eşref`in başını sımsıkı yakaladı. Ve arkadaşlarına: - Haydi kılıç darbesine tutup vurunuz! dedi. Bu sûretle İbn-i Eşref`i öldürdüler. Sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e gelip haber verdiler.
Sıra :