Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Esmâ` b. Ebî Bekr
Esmâ` b. Ebî Bekr - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
KABİRDE GEÇİRİLECEK İMTİHAN HAKKINDA ESMÂ` HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: (Küsûf zamânında) Âişe radiya`llâhu anhâ namaz kılarken nezdine gittim. "(Bu) Halka ne oluyor? (neden korkuyorlar?)" dedim. (Küsûf vukûa geldiğini anlatmak için) gök yüzüne doğru (başı ile) işâret etti. Meğer hep namaza durmuşlarmış. Âişe radiya`llâhu anhâ: "Sübhâna`llâh!" dedi. "Bu bir âyet (-i azâb veya tekarrüb-i Kıyâmet) mi?" diye sordum. Başiyle "Evet." diye işâret etti. Bunun üzerine ben de (namaza) durdum. Üzerime baygınlık gelinceye kadar (durdum). (Yanımdaki kırbadan) başıma su dökmeğe başladım. (Namazdan sonra) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Allâh`a (Hamd ü) senâ edip buyurdu ki "Cennet ve Cehennem`e kadar (evvelce) bana gösterilmemiş hiçbir şey kalmadı ki, bu makamda görmüş olmayayım. Bana vahyolundu ki, siz kabirlerinizde Mesîh-i Deccâl (yüzünden çekilecek) imtihanlara benzer, yâhud ona karîb bir imtihân geçireceksiniz. (Kabre girmiş kimseye) `Bu adam (Yâni Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) hakkındaki ilmin nedir?, diye sorulacak. Mü`min, yâhud sâhib-i yakîn olan kimse: `O (Zât-ı Şerîf) Muhammed`dir. O (Zât-ı Şerîf) Allâh`ın Resûlüdür. Bize (Âyât-ı) beyyinât ile hidâyet getirdi. Biz de da`vetine icâbet ve (isrine) mütâbeat ettik. O (Zât-ı Şerîf) Muhammed (salla`llâhu aleyhi ve sellem)dir., diyecek. (Ve bu söz) üç kere (tekrâr olunacak). Ondan sonra (o kimseye): `(Öyle ise) yat da rahâtına bak. O (Zât-ı Şerîf`in nübüvvetine) yakînin olduğunda şüphe kalmadı., denilecek. (Yok eğer) münâfık ise veyâhud kalbinde şek varsa (o suâle karşı): `Ben ne bileyim? işittim, öteki beriki bir şeyler söylüyorlardı. Ben de söyledim., cevâbını verecek."
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
HAYIZ ESERİ OLAN ELBÎSENİN NE ŞEKİLDE TEMİZLENECEĞİNE DÂİR ESMÂ` (R.A.) HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Bir kadın Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`e gelip: "(Yâ Resûlâ`llâh,) birimiz, elbîse (si) üzerinde hayz (eseri) görürse ne yapsın buyurursun?" diye sordu. (Resûlu`llâl salla`llâhu aleyhi ve sellem): "Elbîsesini (eliyle) uvaladıktan sonra (üzerine) su döküp sıkar. Sonra azar azar üzerine su döker. Ondan sonra onunla namaz (ını) kılar." buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
PEYGAMBER EFENDİMİZ`İN KÜSÛF NAMAZI VE NAMAZIN SONUNDA HALKA, KENDİSİNE CENNET VE CEHENNEM`İN YAKLAŞTIRILDIĞINI BEYAN BURUMALARI HAKKINDA ESMÂ` (RADİYA`LLÂHU ANHÂ) HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz küsuf namazını kıldırdı idi. (Şöyle ki:) Kıyâma durup kıyâmı çok uzattı. Sonra rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başına kaldırıp kavmeyi (çok) uzattı. Sonra (yine) rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra (yine) secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra ayağa kalkıp kıyâmı uzattı. Sonra rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırıp kavmeyi (çok) uzattı. Sonra (yine) rükûa varıp rükûu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra (yine) secdeye varıp sücûdu (çok) uzattı. Sonra namazdan çıktı. -(Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (İyi biliniz,) Cennet bana yaklaştı, (yaklaştı,) o kadar ki, eğer cür`et edeydim salkımlarından bir tânesini (alıp) size getirebilecektim. Cehennem de bana o kadar yaklaştı ki "Ey Rabbim, ben de onlarla berâber miyim" de(meğe başla)dım. (Orada bir de ne göreyim?) bir kadını bir kedi tırmalayıp duruyor. "Buna ne oluyor?" diye sordum. "(Bu kadın) bu kediyi ölünceye kadar haps etti. Ne yiyeceğini verdi, ne de yeryüzündeki haşerattan nafakalansın diye salıverdi." dediler.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
KÜSUF SIRASINDA VÜCÛH-İ BİRRE MÜDÂVEMETE DÂİR ESMÂ BİNT-İ EBÎ BEKR HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem küsûf-ı şems dolayısiyle (rakabe) âzâd etmeği ferman buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ ÖMER`İN SUÂLİNDEN GÂYESİ
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir kerre) hutbe îrâdına başlamış ve kişinin kabirde görüp geçireceği sorgu ve sualleri anlatmıştı. Resûl-i Ekrem kabir ahvâlini böyle tafsîlâtiyle anlatınca müslümanlar dehşetli bir sûrette feryâd edip ağlaştılar.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
ESMÂ` BİNT-İ EBÎ BEKR`E RESÛL-İ EKREM: KESENİN AĞZINI BOĞMA, İNFÂK ET!. SONRA ALLAH DA SANA NASÎBİNİ İMSÂK EDER, BUYURMUŞTUR
Hadis :
Bana Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: (Ey Esmâ`!) Kesenin ağzını boğma!, Allah da sana nasîbini imsâk eder. Bir rivâyette: Malını sayıp zaptetme!, Allah da sana nîmetlerini sayıp esirger. Bir rivâyette de: Sakın çömlekte para saklama! Sonra Allah da senden imsâk eder. (Ey Esmâ`!) Gücün yettiği kadar az olsa da sadaka ver!.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
İFTÂRIN TA`CÎLİ HAYIRLI VE MÜSTEHAB OLDUĞUNA DÂİR SEHL İBN-İ SA`D HADÎSİ
Hadis :
"Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında bir yağışlı günde biz iftar ettik; sonra da güneş doğdu" dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
Ravi :
Baslik :
MUHÂCİR ÂİLELER ARASINDA İLK DOĞAN ÇOCUK
Hadis :
Rivâyete göre müşârün-ileyhâ (Mekke`de iken oğlu) Abdullah İbn-i Zübeyr`e hâmil olmuştu. Esmâ` der ki: Ben gebelik müddetimi tamamlıyarak (Mekke`den) çıktım. (muhâcir olarak) Medîne`ye geldim. Kubâ`ya indim. Abdullah`ı orada doğurdum. Sonra nevzâdı Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e getirdim de kucağına koydum. Bunun üzerine Resûlullah bir hurma istedi. Onu çiğneyip çocuğun ağzına tükürdü. Bu sûretle oğlumun mîdesine ilk giren şey, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in tükrüğü oldu. Sonra Resûlullah hurma çiğnemiyle çocuğun damağını uğdu. En sonra çocuğa duâ buyurdu: Bereket ve saâdet temennî eyledi. Ve nihâyet Abdullah İbn-i Zübeyr, (Hicret`den sonra Medîne`deki muhâcir) müslüman âileleri içinde ilk doğan çocuk oldu.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
RİVÂYET İLMİNE DÂİR BİR MÜHİMME
Hadis :
(Zâtü`n-nitâkayn) Esmâ` radiya`llahu anhâ`dan şöyle rivâyet olunmuştur: Bir kadın (Esmâ`nın kendisi): - Yâ Resûla`llah, benim eşim var. (Kadınlık gayretiyle) kocam (Zübeyr) in bana vermediği şeyi (verdi diye) zevcimden yana eşime gösteriş yapsam bana günâhı var mıdır? diye sordum. Resûl-i Ekrem: - Verilmemiş bir şey ile süs satmak, yalandan iki elbîse giymek gibidir, buyurmuştur.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
ESMÂ` VE ZÜBEYR`İN HAL TERCEMELERİ
Hadis :
Ebû Bekr`in kızı Esmâ` radiya`llahu anhâ`dan şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Zübeyr İbn-i Avvâm benimle evlendi. O zaman Zübeyr`in yer yüzünde mal nâmına, köle ve câriye nâmına, hülâsa dünyâlık olarak su çekilen deve ile atından başka bir şeyi yoktu. Atının otunu, yemini de ben bulup verirdim, ben sulardım. Su kırbasını (söküldüğünde) ben dikerdim. Ben hamur yoğururdum. Yalnız ekmek yapmayı beceremezdim. Onu da Ensâr`dan komşularım kadınlar yapıverirlerdi. Bunlar (komşuluk hakkını gözeten) iyi kadınlardı. Sonra Resûlullah Zübeyr`e bir mikdâr hurmalık ayırıp vermişti. Ben Zübeyr`in bu hurmalığından (deveye yedirmek için) başımın üstünde hurma çekirdeği taşırdım. Bu hurmalık, meskenimden bir fersâhın üçde ikisi uzaklıkda idi. Yine böyle bir gün başımda hurma çekirdeği yüklü olarak evime gelirken (yolda) Resûlullah`a kavuştum. Yanında Ensâr`dan birtakım kimseler vardı. Resûlullah beni çağırdı. Sonra beni arkasında terkisine almak için devesine: ıh, ıh dedi. Fakat ben erkeklerle berâber yolculuk etmekten utandım. Aynı zamanda Zübeyr`i ve onun kıskançlığını hatırladım. Çünkü Zübeyr halkın en kıskancı idi. (Ben Peygamber`in dâ`vetine icâbet edemeyince) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem benim utandığımı anladı ve devesini sürüp gitti. Zübeyr`in yanına geldiğimde ona: "Bu gün Resûlullah başımda hurma çekirdeği yüklü olarak bana rastladı. Yanında Ashâb`ından bir cemâat de vardı. Beni bindirmek için devesini çökertmek istedi. Fakat ben utandım. Aynı zamanda senin kıskançlığını da hatırladım" dedim. Bunun üzerine Zübeyr: "Vallahi senin hurma çekirdeği yükün bana Resûlullah ile berâber deveye binmenden daha güç oldu" dedi. Râvî Esmâ` der ki: Bu âile yükünü Ebû Bekir at seyisliği edecek bir hizmetçi gönderinceye kadar çekdim. Babam (hizmetçi göndermekle) sanki beni câriyelikden âzadlamıştı.
Sıra :