Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Abdullâh b. Mes`ûd

Abdullâh b. Mes`ûd - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
HADIMLIKTAN NEHİY HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Biz Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber gazâya giderdik. Bizim yanımızda kadınlar bulunmazdı. (Cins-i münâsebete şiddetli ihtiyâç duyardık.) Bunun üzerine: Yâ Resûla`llah: Erkekliklerimizi çıkarıp hadım olalım mı? diye sorduk. Resûlullah bizi iydişlenmekten nehyetti. Bundan sonra (muayyen bir zamân için) elbîse (gibi ücret mukabilinde) kadın eş almamıza izin verdi. Bundan sonra Abdullah İbn-i Mes`ûd ... âyetini okudu.
Sıra :
 
Baslik :
GAYRET-İ İLÂHİYENİN BÜYÜKLÜĞÜ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Mü`minleri Allah`tan ziyâde fenâlıklardan koruyan bir kimse yoktur. Mü`minlerin en büyük hâmîsi olduğu için Allahu Teâlâ açık, kapalı bütün fuhşiyâtı harâm kılmıştır. Bir de Allahu Teâlâ`dan ziyâde medh-ü senâyı seven kimse de yoktur. Bunun için Cenâb-ı Hak kendisini (Kur`ân`da bir çok evsâf-ı cemîle ile) medhetmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
RÛM SÛRESİ VE İBN-İ MES`ÛD HADÎSİ;KUR`ÂN`DA ZİKROLUNAN DUHÂN
Hadis :
Rivâyete göre bir kere İbn-i Mes`ûd tarafından Kinde`de birisinin (Kur`an`da zikrolunan duhân hakkında:) - Kıyâmet günü bir duman gelecek. Kâfirlerin, münâfıkların kulaklarını sağır, gözlerini kör edecek. Mü`minler (in sıhhati üzerinde) yalnız nezle hastalığı gibi müessir olacak, dediği haber alınır. Bu haberi duyduğu sıra İbn-i Mes`ûd, bir şeye dayanarak istirahat ediyordu. Bu sözü duyunca (çok ehemmiyet verip) sinirlendi. Hemen toparlanıp oturarak şöyle demiştir: - Kişi bildiğini söylesin, bilmediği mes`ele hakkında da: "Allah bilir" desin. Çünkü insanın bilmediği bir şey hakkında: "Bilmiyorum" demesi de ilimden sayılır. Nasıl ki Cenâb-ı Hak Peygamberine: Yâ Muhammed, sen (kavmine): "Kur`ân`ı teblîğim mukabilinde sizden bir ücret, bir takdîr istemiyorum. Bilmediğim bir şeyi size satmağa çalışanlardan da değilim, de." kavl-i şerîfi ile hasımlarına karşı teblîgatında samîmi olduğunu yâdetmesini emretmiştir. (Duhân = duman mes`elesine gelince) bu (dünyâda cereyân etmiştir.) Kureyş`e âid (bir vâkıa) dır. (Kinde`linin sandığı gibi kıyâmete âid değildir.) Şöyle ki: Kureyş müşrikleri İslâm dînini kabulden çekinmeleri (ve muhâlefette çok ileri gitmeleri) üzerine Resûl-i Ekrem: - Allah`ım Yûsuf Peygamber`in kavmi aleyhine verdiğin yedi (yıl kıtlık) gibi Kureyş`e de yedi (yıl yokluk azâbı) vererek bana yardım et, diye duâ etti. Bunun üzerine Kureyş`i şiddetli bir kıtlık yakalamıştı. Bir çokları açlıktan kırıldı. Ölü etleri ve kemikleri yediler. Yerle gök arasındaki hava tabakasını herkes (göz za`fından, kuraklığın dehşetli sisinden) duman şekli gibi görüyordu. Bu çok ciddî ve şiddetli hal ve vaziyet üzerine (Kureyş reislerinden) Ebû Süfyân Resûl-i Ekrem`e gelerek: Yâ Muhammed, sen bize sıla-i rahm emrediyorsun. Kavmim ise (açlıktan) kırılmıştır. Artık onlar için duâ etsen, dedi. (Resûl-i Ekrem`in duâsı üzerine kaht ü gala kalktı). İbn-i Mes`ûd bu mutâlâaların ardı sıra: ... âyetini ... kavline kadar okudu. (Bu âyetlerde duhân azâbının açılacağı ve açıldığı bildiriliyor. Bu duman Kindelinin dediği gibi âhiret azâbı olsaydı) bu âhiret azâbı bir kere geldikten sonra Kureyş müşriklerinden kaldırılır mıydı? Kureyş müşrikleri (kaht ü galadan kurtulduktan) sonra yine küfürlerine, şirklerine döndüler. Bu dönekliğin cezâsını bildiren Allahu Teâlâ`nın: ... kavl-i şerîfindeki intikam günü Bedir günüdür. (Kindelinin sandığı gibi kıyâmet günü değildir. Alınan intikam da Kureyş`in Bedir`de katlolunmalarıdır.) Lizâm ile marâd da yine Bedir günüdür (ve müşriklerin Bedir`de esâretleridir).
Sıra :
 
Fasil :
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna yehûdî hahamlarından bir âlim geldi. Ve: Yâ Muhammed, biz (kitblarımızda Allah`ın şöyle tavsîf olunduğunu) buluyoruz, diye şöyle nakleyledi: Allah gökleri bir parmağında, yer tabakalarını da bir parmağında, bütün ağaçları bir parmağında, suları ve toprakları bir parmağında, öbür mahlûkatı da (beşinci) bir parmağında tutarak: Ben bütün kâinatın pâdişâhıyım, der. Yehûdî âliminin (Tevrat`tan naklettiği) bu haberi tasdîk ederek Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem o kadar güldü ki, hattâ sondaki dişleri göründü. Sonra Resûl-i Ekrem: ... âyetini okudu.
Sıra :
 
Fasil :
Hadis :
Buhârî metninde bu âyetin tefsîrinde İbn-i Mes`ûd`un bir hadîsi vardır ki, bu hadîs yukarıda Rûm Sûresi`nin tefsîrinde geçti. (Bu cihetle burada Tecrîd`e alınmadı). Müellif Buhârî buradaki rivâyetinde şunu ziyâde etmiştir: "Müşrikler: Rabbimiz bu azâbı (bu boğucu dumanı) bizden kaldır! Biz mü`minleriz" diyecekler. Resûl-i Ekrem`e: Eğer biz, bu azâbı onların üstünden kaldırırsak yine şirke dönerler, denildi. Fakat (müşrikler Ebû Süfyân vâsıtasiyle duâ temmenî eylediklerinden) Resûlullah Rabb`ine duâ etti. Allahu Teâlâ da onlardan azâbı kaldırdı. Fakat onlar hemen şirke döndüler. Allahu Teâlâ da onlardan Bedr günü intikam aldı.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
İBN-İ MES`ÛD`UN RESÛLULLÂH DİLİNDEN YETMİŞ KADAR SÛRE HIFZI
Hadis :
Vallahi ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in (doğrudan doğruya) ağzından yetmiş bu kadar sûre öğrendim, dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Baslik :
İBN-İ MES`ÛD`UN RESÛLULLÂH DİLİNDEN YETMİŞ KADAR SÛRE HIFZI
Hadis :
(Alkame İbn-i Kays`ın) rivâyetine göre Abdullah İbn-i Mes`ûd ben Hıms`da bulunduğum sıra Sûre-i Yûsuf okumuştum. Bunun üzerine bir kimse i`tirâz ederek: - Hayır, bu sûre böyle nâzil olmadı, dedi. İbn-i Mes`ûd da: - Ben Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e okudum da bana: Güzel okudun, diye tahsîn buyurdu, dedi. (Ve böyle görüşürken bir de) İbn-i Mes`ûd herifde şarab kokusu duydu. Bunun üzerine İbn-i Mes`ûd: - Be adam sen Allah Kitâbı`nı yalanlamakla şarab içmeği cem` eder misin? dedi. Ve herife hadd-i (şirb) vurdu.
Sıra :
 
Baslik :
KUR`ÂN`IN FAZÎLETİ HAKKINDA OSMÂN, İBN-İ ÖMER, İBN-İ MES`ÛD HADÎSLERİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Kur`ân sâhiblerinin birisi için: Şu şu âyetleir unuttum, demek ne fenâ şeydir. Belki unutuldu, denilmek gerektir. Ey Kur`ân sâhibleri hâfızlar, Kur`ân`ı dâmiâ okuyup müzâkere ediniz! Çünkü Kur`ân`ın, hâfız kişilerin gönüllerinden ayrılıp kaçması, deve (nin boşanıp kaçmasın) dan daha zorludur.
Sıra :
 
Baslik :
NİKÂH BAHSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Kadın kadına mübâşeret etmesin, (çıplak sürtmesin,) Sonra kocasına öbür kadını -kocası ona bakıp görüyorcasına- vasıf ve ta`rîf eder (de bir fenâlığa sebeb olur).
Sıra :
 
Baslik :
HASTANIN GÜNÂHI AĞAÇ YAPRAĞI GİBİ DÖKÜLÜR, HADÎSİ. RESÛL-İ EKREM`İN HASTALIĞI HUMMÂ İDİ
Hadis :
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in hastalığında vücûdu hummânın harâretinden şiddetle sarsıldığı sırada huzûruna varmıştım. Ve: Yâ Resûla`llah! Hummâ harâretinden çok ıztırab çekiyorsunuz, dedim. Yâ Resûla`llah! Bu hummânın iki kat ıztırâbı var, elbette sizin için iki kat ecri ve mükâfâtı vardır, diye arzettim. Evet, deyip beni tasdîk ederek: "Hiç bir müslüman yoktur ki ona hastalık isâbet etmez, ancak Allahu Teâlâ onun hatâlarını ve günahlarını döker, nasıl ağacın (hazan vakti) yaprakları dökülürse." buyurdu.
Sıra :