Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Câbir b. Abdullâh

Câbir b. Abdullâh - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
RESÛL-İ EKREM BİR SEFERDEN DÖNÜŞÜNDE ÂİLESİ YANINA KUŞLUK VEYÂHUD ZEVAL VAKTİ GELİRDİ VE GECE GELMEKTEN NEHYEDERDİ
Hadis :
"Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (kişinin seferden) âilesi (nezdi) ne gece gelmesini nehyeyledi" dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
DECCÂL`A DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kerre) bir A`râbî Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `e gelip İslâm üzere arz-ı bîat etmişti. Ferdâsı günü bu adam mahmûn olarak (huzûr-ı Risâlet`e) geldi. Ve: - Yâ Resûla`llah beni ikale buyurursunuz. (Hâl-i bedeviyete avdetime müsâade ediniz!) dedi. Resûlullah bu teklîfi üç def`a kabulden imtinâ` etti. Ve sonra: - Medîne şehri demirci körüğü gibidir; temizi alıkor; kiri, pası dışarı atar, buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
BU BÂBDA CÂBİR, EBÜ`D-DERDÂ`, ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSLERİ
Hadis :
Şöyle haber verdiği rivâyet edilmiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bir seferde idi ki, o, halkın izdihâmını ve birisini (güneşten) gölgelediklerini gördü. Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm: - Bu adamın zoru nedir? diye sordu. Ashâb-ı Kirâm: - Oruçludur yâ Resûla`llah! dediler. Resûlullah: - Seferde (böyle meşakkatle) oruç tutmak (matlub) ibâdet cümlesinden değildir, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
CUM`A ORUCUNA DÂİR CÂBİR VE CÜVEYRİYYE HADÎSLERİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Cum`a günü orucundan nehyetti mi? diye sorulmuş. Câbir de: - Evet nehyetti, diye cevap vermiştir.
Sıra :
 
Baslik :
SATARKEN ALIRKEN, BORCUNU EDÂ VE ALACAĞINI TALEB EDERKEN İBRÂZ-I SÜHÛLETİN FAZÎLETİ HAKKINDA CÂBİR HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: - Satarken, alırken, alacağını taleb, borcunu edâ ederken sehâ (ve sühûlet) gösteren kimseye Allah rahmet eylesin!, buyurduğunu rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH`DAN RİVÂYET OLUNAN MEŞHÛR HADÎS-İ BAÎR
Hadis :
Şu haber rivâyet edilmiştir: (Feth-i Mekke) gazâsında ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber bulundum. (Avdetde) devem beni (kafileden) geri bıraktı ve yürümez oldu. Bu sırada Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem yanıma geldi. Ve: - Ey Câbir! (Sen misin?) diye seslendi. - Evet, (benim) diye cevab verdim. Resûlullah: - Zorun nedir (ki, ordudan geri kaldın?) diye sordu. Ben: - Devem yürümedi, beni geri bıraktı da arkada kaldım, dedim. Resûlullah hemen (devesinden) indi. Mihceni ile devemi çekti. Sonra bana: - Haydi şimdi bin! buyurdu. Ben de bindim. Bu def`a da devem (in fevka`l-mu`tâd seyrin) e şâhid oldum. Onu ben, Resûlullâh salla`llahu aleyhi ve sellem (in devesini geçmek) den men` ediyorum. Resûlullah: (yol hasbihali olmak üzere) bana: - Evlendin mi? diye sordu. Ben de: - Evet, evlendim, dedim. Resûlullah: - Kız mı, yoksa dul mu? (aldın) diye sordu. Ben de: - Dul, diye cevab verdim. Resûlullah: - (Bâkir) bir câriye (tezevvüc etmek) istemez miydin?. O sana, sen de ona mülâabe ederdiniz! di (ye lâtîfe et) ti. Ben de: - (Bakımları) bana borç kızkardaşlarım var, (babam Abdullah öldü. Fakat dokuz, yâhud yedi kız bıraktı. Doğrusu ben de bunların arasına kendileri gibi bir bebek getirmeği hoşlanmadım) da (yaşlı, başlı dul) bir kadınla evlenmeği bunun da çocukları toplamasını ve saçlarını başlarını taramasını ve (elhâsıl) bunlar üzerinde bir mürebbî ol (up yetimlerin salâh-ı ahvâline bak) masını hayırlı buldum, dedim. Resûlullah: - (Allah eşini hakkında mübârek ve hayırlı kılsın!) Şimde sen (Medîne`ye) varıyorsun. Vardığında artık "Ailene karşı âkıl, reşid, bağlı ol! Allah`dan evlâd taleb ediniz! buyurdu. Bundan sonra Resûl aleyhi`s-selâm: - Deveni satar mısın? diye sordu. Ben de: - Evet satarım, dedim. Resûl-i Ekrem benden devemi bir okıyye (kırk dirhem) e iştirâ etti. Sonra Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem benden önce (Medîne`ye) gitti. Ben de kuşluk vakti vardım. (Arkadaşlarımla berâber) Mescid (-i Saâdet) e geldik. Ve Resûlullah`ın Mescid`in kapısı (önü) nde bulduk. Resûl aleyhi`s-selâm bana: - Şimdi mi geldin? diye sordu. Ben de: - Evet şimdi geldim, diye cevab verdim. Resûl-i Ekrem: - Artık deveni bırak da (Mescid`e) gir; iki rek`at (kudûm namazı) kıl! buyurdu. Ben de: girdim, kıldım. Sonra Resûlullah Bilâl`e bir okıyye (gümüş) tartıp bana vermesini emretti. Bilâl de terâzi ağır basarak tartıp verdi. Ben arkamı çevirip evime giderken bir de Resûl-i Ekrem (Bilâl`e): - Câbir`i bana çağır! buyurdu. Ben zannettim ki, Resûlulah devemi (beğenmedi de) şimdi geri verecek. Halbuki (dünyâda) bana bu deve kadar sevimsiz bir şey yoktu. Resûlullah: - Deveni al, bedeli de senin olsun! buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
KEYL VE VEZİN MASRAFLARININ BÂYİE ÂİD OLDUĞUNA DÂİR CÂBİR HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Babam) Abdullah İbn-i Amr İbn-i Harâm, üzerinde (şuna, buna) borcu olduğu halde (Uhud`de şehîden) vefât etmişti. Alacaklıların bu borctan (bir mikdârını) bırakmaları husûsusnda Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in yardım buyurmasını diledim. Nebî aleyhi`s-selâm bunlardan böyle bir sulh taleb etti ise de alacalılar (Yehûdî olduklarından) bir şey bırakmadılar. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bana: - Ey Câbir, haydi (bahçene) git; hurmanı (toplayıp) tasnîf et: Acve (denilen iyi)yi bir boy, Azk-ı Zeyd (denilen engin) i de bir boy yap; sonra bana (haber) gönder! buyurdu. Ben bu emr-i Nebevî`yi yerine getirdim, sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e (haber) gönderdim. Resûl-i Ekrem geldi. Hurma (harmanı)nın başına yâhud ortasına oturdu. Sonra (orada bekleşen alacaklılara işâret ederek): - Haydi şu kavmin matlubâtını ölç! buyurdu. Ben de ölçüp dâyinlere tamâmen haklarını verdim. Geri kalan hurmamın sanki aslından bir şey eksilmemişti?
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
MÜZÂYEDE İLE SATIŞIN CEVÂZINA DÂİR CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre (Benû Azre`den Ebû Mezkûr nâmında) bir Sahâbî (ben öldükten sonra hürsün! diye) Müdebber olarak (Ya`kub ismindeki) kölesini âzâd etmişti. Sonra Ebû Mezkûr (fakir düştü, bu kölenin bedeline) muhtac oldu. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem de bu köleyi alıp: - Bunu benden kim satın almak ister, di (ye müzâyedeye arz et) di. (Müzâyede netîcesinde) Nüaym İbn-i Abdillah onu şöyle şöyle dirhemle satın aldı. Resûl-i Ekrem de kölenin bedelini Ebû Mezkûr`e: - (Bu para daha ziyâde senin hakkındır; Allah bundan müstağnîdir, diyerek) verdi.
Sıra :
 
Baslik :
ARÂYÂ HAKKINDA CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: Salâhı zâhir oluncaya dek (ağaç üstündeki) yaş meyvayı satmağı nehyetti. Ve bu yaş meyva ancak dînâr ile, dirhem ile (, ticâret metâı ile) satılır. Yalnız arâyâ müstesnâdır, (o, yaş veya kuru hurma ile satılabilir,) buyurdu, demiştir.
Sıra :
 
Baslik :
MEYVALARIN SATIŞ ZAMÂNI İHMİRAR VE İSFİRAR İLE YENİLMEĞE TEKARRÜB DEVRESİ OLDUĞUNA DÂİR CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH HADÎSİ
Hadis :
"Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem meyva teşakkuha (yâni koruğu renklenmeğe) başlamadıkça bunu satmaktan nehiy buyurdu" dediği rivâyet edilmiştir. (Hadîsin râvîlerinden Süleym tarafından şeyhi Saîd İbn-i Minâ`ya): - Meyva nasıl teşakkuh eder? diye sorulmuş. O da: - Meyva (nev`ine göre) kızarmağa, sararmağa başlar (ve böylece) onun yenilmek devri hulûl eder, diye cevab vermiştir.
Sıra :