Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Misver İbn-i Mahreme

Misver İbn-i Mahreme - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
BU HUSÛSA DÂİR MİSVER İBN-İ MAHREME HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `in (Hudeybiye`de) tıraş olmazdan evvel kurban kestiği ve ashâbına da kurbanı tıraşa takdîm etmelerini emir buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Huneyn seferinde) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e Hevâzin (kabîlesi) meb`usları müslüman olarak geldikleri ve Resûl-i Ekrem`den mallarının ve esirlerinin reddedilmesini istedikleri zaman Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bunlara: - Bana sözün en sevimlisi, en doğrusudur. Şimdi siz iki şıkkın birisini ihtiyâr ediniz: ya esîrinizi, ya malınızı. Ben siz(in vürûdunuz) e intizâr (en üserâ ve ganâimin taksîmine te`hîr) ettim, (gelmediniz!) buyurdu. Ve hakîkaten Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Tâif`ten (Ciirrâne`ye) avdet buyurduğunda on bu kadar gece Hevâzin hey`etinin vürûduna intizâr etmişti. Hevâzin hey`eti nazarında Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in kendilerine ancak iki şıktan birisini iâde buyuracağı tebeyyün edince bunlar Resûl-i Ekrem`e: - (Yâ Resûla`llah!) Biz, esirlerimizin iâde buyurulmasını ihtiyâr ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (musallaya gitti) müslümanlar arasında kalktı, (bir hutbe îrâd edip) Allahu Teâlâ`yı lâyık olduğu sıfât-i kemâliye ile senâ etti. Sonra "Emmâ ba`dü" (fasl-ı hitâbiyle başlıyarak): - (Ashâbım!) Bu Hevâzin meb`usları kardeşleriniz kusurlarından rucû` ederek bize geldiler. Ben de (benim ve Abdülmuttalib oğullarının nasîbi olan) esirleri kendilerine iâde etmemi muvâfık buldum. Sizden her kim, esirlerini bu sûretle (meccânî vererek) kardeşlerinizin gönlünü hoş etmeği severse bunu yapsın!. Sizden her kim kendi hissesi üzerine (bağlı) kalmak, (ıvazsız vermemek) arzu ederse (bu bedeli) ona biz, Allahu Teâlâ`nın bize ihsân edeceği ilk ganîmet malından veririz. Bu kanâatle o da böyle yapsın!, buyurdu. Bunun üzerine halk (bir ağızdan): - Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in hatırı için Hevâzin reislerine esirlerini vermekle mutayyeb oluruz, di (ye bağrış) tılar. Bu (gulgule) nin sonunda Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Şimdi biz, sizden esîrini vermeğe rızâsı olan kimseleri, rızâsı olmıyanlardan bile (rek ayırd ede) miyoruz. Haydi siz gidiniz de bize emr-i muvâfakitinizi iş bilir nukabânız arz etsin! buyurdu. Halk (yerlerine) çekildiler. Urefâ-yi kabâil, kabîleleri halkıyle görüştüler. Sonra Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e geri gelip her biri kavminin esirleri iâdeden memnûn olduklarını ve Resûl-i Ekrem`e izin verdiklerini bildirdiler.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
PEYGAMBERİMİZİN MİSVER İBN-İ MAHREME`YE KAFTAN HEDİYE BUYURMASI
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre müşârün-ileyh demiştir ki: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Ashâb`a) birtakım kaftanlar dağıtmıştı da bunlardan (babam) Mahreme`ye bir şey vermemişti. Mahreme (bana): - Ey oğulcağızım! Haydi berâber Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e gidelim. (Resûlullah`ın bunlardan bir tâne de bana vermesi çok yakındır.) dedi. (Misver diyor ki:) babamla berâber gittim. O bana: - Haydi (Hâne-i Saâdet`e) gir, Resûlullah`ı bana çağır! dedi. (Ben Resûlullah`ı çağırmağı ağır buldum. babam bana tekrar:) - Haydi oğlum git! Peygamber mütekebbir değildir, dedi). Misver diyor ki: Peygamber`i babama da`vet ettim. Resûlullah omuzlarında bu elbîselerden bir kaftan bulunduğu halde babama çıktı. Ve: - Bunu senin için sakladım! buyurdu. Misver diyor ki: Babam kaftana (nazar-ı memnûniyetle) baktı. Resûl-i Ekrem de: - Artık Mahreme râzı oldu mu? buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛLULLÂH`IN KIZLARI ÜZERİNE DÂMATLARININ EVLENMELERİ HARÂM OLDUĞUNA DÂİR RİVÂYETLER
Hadis :
Rivâyete göre: Alî bir ara Ebû Cehl`in kızı ile nişanlanmak istemişti. Alî`nin bu arzusunu Fâtıma duyarak Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e gelip: - Babacığım! Herkes seni kızlarına darılmış (da onlara bakmıyor) sanıyor. Bak işte Alî, Ebû Cehl`in kıziyle nişanlanıyor! dedi. Bunun üzerine Resûlullah kalktı (bir hutbe îrâd etti). Misver der ki: Resûlullah bu hıtbesinde şahâdet getirdikten sonra şöyle dediğini işittim: - Besmele, Hamdele ve şahâdetten sonra derim ki: (Zeyneb`i) ben, Ebü`l-Âs İbn-i Rebî` a nikâh ettim. O bana (Zeyneb üzerine evlenmeyeceğine) söz verdi. Ve bana karşı (verdiği sözde) doğru hareket etti. (Yalan çıkmadı). Fâtıma da benden ayrılmış bir cüz`dür. Muhakkak ki, ben, ona karşı fenâlık yapılmasını çirkin görürüm. Vallahi, Resûlullah`ın kızı, Allah`ın düşmanı (Ebû Cehl`) in kızı ile, bir erkeğin yanında birleştirilmez!. Bunun üzerine Alî, Ebû Cehl`in kızı ile evlenmeyi bıraktı.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛLULLÂH`IN KIZLARI ÜZERİNE DÂMATLARININ EVLENMELERİ HARÂM OLDUĞUNA DÂİR RİVÂYETLER
Hadis :
Şöyle dediği de rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Abd-i Şems oğullarından dâmâdı (Ebü`l-Âs`)ı bir kere yâd etti ve onun hısımlığını pek güzel övdü: - O, bana söz verdi, sözünde gerçek çıktı ve bana verdiği va`di yerine getirdi, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
HUDEYBİYE SEFERİNİN SAFAHÂTI HAKKINDA MİSVER HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Hudeybiye yılında Ashâb`dan yüzer bölüklü on bu kadar kıt`a (nın başın) da sefere çıkmıştı. (Medîne`nin mîkatı yâni ihramlanma yeri olan) Zülhuleyfe`ye geldiğinde kurbanlık develerinin boyunlarına kurban nişânesi olan boğmuklarını taktı; hörgüçlerini bıçakla çizip kanatarak nişanladı. Ve buradan i`tibâren ömre (niyeti) ile ihramlandı. Resûlullah Huzâa (kabîlesin) den (Yüsr İbn-i Süfyân adlı) bir gözcüsünü de (intikşâf için) ileri gönderdi. Kendisi de (maiyyetiyle berâber) yollandı. Tâ Gadîrü`l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada Resûlullah`ın gözcüsü Yüsr geldi. - Yâ Resûla`llah! Kureyş, senin aleyhinde birçok halk toplanmış ve Ehâbîş (denilen kabîleler)i de aleyhinde ittifâkına almıştır. Müşrikler seninle muhakkak harb edecekler, ve Kâ`be`yi ziyâretten seni men` edip Mekke`ye girmeğe mâni` olacaklar! dedi. Bu haber üzerine Resûlullah (Ashâbını toplayıp istişâre sûretiyle onlara): - Ey nâs, bana fikrinizi söyleyiniz! Bizi Kâ`be`yi ziyâretten men` etmek istiyen şu müşriklerin âilelerine ve evlâtları üzerine akın etmeyi muvâfık buluyor musunuz? Bakınız, bu sırada müşrikler bize karşı gelirlerse (onlara harb ederiz ve galib geliriz). Çünkü Allah Azze ve Cell câsûsumuzu müşrikler (in gözün) den esirgendi. Eğer müşrikler üzerimize gelmezse, bu düşmanlarımızı (evlâd ve ıyalleri, malları) nehb ü garât edilmiş bir halde bırakırız! buyurdu. Resûlullah`ın bu mütâleası üzerine Ebû Bekir: - Yâ Resûla`llah, sen şu Beyt-i Harâm`ı ziyâret kasdederek yola çıktın; ne bir şeyi öldürmek, ne de bir kişi ile harb etmek istemezsin! Şu halde Kâ`be`ye doğru yürü! Her kim bizi Kâ`be`yi ziyâretten men` ederse onunla vuruşuruz! dedi. (Bunun üzerine) Resûlullah: - Allah adına güvenerek haydi yürüyünüz! buyurdu.
Sıra :