Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Ebû Mûsâ el-Eş`arî - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Konu :
Ravi :
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Bir def`a) ben, Eş`arîlerden iki kişi ile berâber Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in (huzûruna) varmıştım. (bunlar Resûlullah`dan iş istediler). Müteâkıben ben: - (Yâ Resûla`llah!) Ben, bunların iş, me`mûriyet isteyeceklerini bilmiyordum, dedim. Bunun üzerine Resûlullâh: - İş dileyen kimseyi biz, işimiz üzerinde kullanmayız, buyurdu.
Sıra :
Ravi :
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den naklen şöyle rivâyet edilmiştir: Müslümanlarla Yehûd ve Nasârâ`nın meseli, (yâni Allah`a ve Peygamberlerine karşı bunların vaz`iyetlerinin nazîri) bir cemâatin meseli gibidir ki, bu cemâati bir gün geceye kadar kendisine iş işlemek üzere muayyen bir ücretle bir kimse istîcâr etmiştir. Fakat bunlar günün yarısına kadar müste`cîr hisâbına çalışıp sonra: - Senin bize vermeği şart kıldığın ücrete ihtiyâcımız yoktur, işlediğimiz iş de bâtıldır, (bir ecre muâdil değildir,) demişlerdir. Müste`cîr bunlara: - Mesâînizi heder etmeyiniz, geri kalan işinizi tamamlayınız da ücretinizi kâmilen alınız! dediyse de bunlar çalışmaktan imtinâ edip terk etmişlerdir. Müste`cîr de bunlardan sonra başkalarını istîcâr edip bunlara: - Şu gününüzün geri kalan zamânını siz tamamlayınız da şunlara ücret olarak şart kıldığım ecre siz müstehak olunuz! dedi. Bu def`a bunlar çalışmağa başladılar. Tâ ikindi namazı vakti olunca bunlar da: - Şimdiye kadar işlediğimiz iş bâtıldır, (bir ecre tâbi` değildir). Bu iş senin olsun ve bu husûsta bize vermeği şart kıldığın ücret de senin olsun, dediler (çalışmadılar). Müste`cîr bunlara da: - (Öyle yapmayınız!) Geri kalan işinizi tamamlayınız (da ücretinizi alınız!): gündüzden geri kalan az bir şeydir, dediyse de bunlar da çalışmaktan imtinâ ettiler. Müste`cîr bunların bakıye-i eyyâmını ikmâl ve kendisi için çalışmak üzere bir cemâat daha istîcâr etti. Bunlar güneş gurûb edinceye kadar evvelkilerin bakıyesini tamamlıyarak çalıştılar. Ve evvelki iki kafile amelenin ücretini istikmâl ve istîfâ ettiler. İşte bu da müslümanların ve şu (tevhîd ile nübüvvet-i Muhammediye) nûrunu kabûl edenlerin meselidir.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: [Hakîkaten Eş`arîler, gazâda azıklarını bitirirken, yâhud Medîne`de âilelerin taâmı azaldığında hemen yanlarındaki erzâkı bir sevb derûnunda toplayıp sonra bir kab içinde (ölçerek) aralarında ale`s-seviye taksîm etmiş kimselerdir. Binâenaleyh Eş`arîler bendendir, ben de Eş`arîlerdenim] buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
Ravi :
Baslik :
ALLAH YOLUNDA CİHAD, ALLAH ADINI YÜCELTMEK İÇİN EDİLEN CİHAD OLUP GANÎMET İÇİN, ÖVÜLMEK İÇİN, BAHÂDIR GÖRÜNMEK İÇİN CİHAD DEĞİLDİR
Hadis :
Şöyle demiş olduğu rivâyet olunmuştur: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir kişi geldi de o: - (Yâ Resûla`llah!) Bir kısım kimseler ganîmet malı için muhârebe eder, bir kısım kimseler de (halk arasında) övülmek için muhârebe eder. Bir kısım insanlar da (şecâatte) mevkii görülsün diye cihâd eder. Şu halde Allah uğrunda cihâd eden ya kimdir? diye soruldu. Resûlullah: - Kim ki yalnız Allah adı, (varlığı ve birliği prensibi) yüce olsun diye cihâd ederse o mücâhidin cihâdı Allah yolundadır, buyurdu.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Baslik :
YÜKSEK SESLE DUÂNIN KERÂHETİ VE MÜLK, RA`D SÛRELERİ ÂYETLERİNİN DELÂLET ETTİĞİ MEFHUMLAR
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Biz, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber (seferde) bulunurduk da her vâdî üzerine yükseldikçe sesimiz mu`tâdından ziyâde yükselerek tehlîl ve tekbîr ederdik. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Ey nâs canınıza acıyın, sesinizi yükseltmeyin! Şüphesiz siz, ne sağırı çağırıyor, ne de gaibe bağırıyorsunuz! Duâ ettiğiniz O (Allah), muhakkak ki, sizinle berâberdir. Hem O, sesinizi çok iyi işitir; O, size (uzak değil), çok yakındır, buyurdu.
Sıra :
Ravi :
Baslik :
GÂZÎNİN MUKÎM İKEN DEVÂM EDİP DE CİHAD YOLCULUĞUNDA YAPMADIĞI NÂFİLE İBÂDETİN YAPMIŞ GİBİ SEVÂBININ YAZILMASI
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Âbid) bir kul hastalanır, yâhud (cihâd veya hayır için) sefer eder (de sefer ve maraz hâli mu`tâd ibâdetine mâni` olur) sa mukîm iken, sıhhatte iken işlemekte olduğu ibâdetin benzeri, o gazîye ve o hastaya (ecr-ü sevâb) yazılır.
Sıra :
Ravi :
Baslik :
MÜSLÜMAN ESÎRİ KURTARINIZ; AÇI DOYURUNUZ; HASTAYI İYÂDE VE ZİYÂRET EDİNİZ! HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: [Ânîyi yâni (düşman elinde) esir olan müslümanı (esâretten) kurtarınız; aç olan (zî-rûh) u doyurunuz; hastayı ziyâret edip hâlini, hatırını sorunuz!] buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Sıra :
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ ÂSİYE. VE MÛSÂ`NIN SEBEB-İ HAYÂTI OLDUĞU VE TÂHÂ, KASAS SÛRELERİ
Hadis :
Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Erkeklerden çoğu (fazîlette) kemâle erdi. Halbuki kadınlardan yalnız Fir`avn`in kadını Âsiye ile İmrân`ın kızı Meryem`den başka hiç biri kemâle erişemedi. (Ümmetimin kadınlarına karşı) Âişe`nin fazîleti de tiridin, başka yemeklere karşı fazîleti gibidir.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Baslik :
EBÛ BEKR`İN CENNET`LE MÜJDELENDİĞİNE DÂİR EBÛ MÛSÂ EL-EŞ`ARÎ HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, müşârün-ileyh bir kere evinde abdest alıp dışarı çıkmıştı. Ebû Mûsâ (rivâyetine devâm ederek) der ki: Evden çıkınca: Artık bugün muhakkak Resûlulluh salla`llahu aleyhi ve sellem`in meclisine gitmek, ve bütün gün herhalde maiyyetlerinde bulunmak bana lâzımdır, diye ahdettim. Râvî der ki: Ebû Mûsâ bu niyetle Mescid (-i Saâdet)`e geldi. Ve Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`i sordu. Mescid`de bulunanlar: Resûlullah Mescid`den çıktı ve şu cihete yönelip gitti, dediler. Ben de Mescid`den çıkıp Resûlullah`ı sora sora peşisıra gittim. Nihâyet Resûlullah`ı Erîs kuyusu (nun bulunduğu bosta) na girmiş buldum. Ben de kapının yanına oturdum. Bu bostanın kapısı, hurma dalından yapılmıştı. Nihâyet Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem kazâ-yi hâcet edip abdest aldı. Ben de kalkıp Resûlullah`ın yanına vardım. Gördüm ki, Resûlullah Erîs kuyusuna ve kuyu ağzındaki bileziğinin ortasına oturmuş ve (serinlemek için) iki baldırını açarak kuyuya sarkıtmıştı. Ben Resûlullah`a selâm verdim. Sonra geri dönüp kapının yanına oturdum. Ve kendi kendime: Artık bugün ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in kapıcısı olurum, diye karar verdim. Bu sırada Ebû Bekr radiya`llahu anh gelmişti. Kapıyı çaldı. Ben: O kimdir? diye sordum. Ebû Bekr! dedi. Biraz müsâade ediniz! dedim. Sonra gittim; Yâ Resûla`llah! Şu bekleyen Ebû Bekr`dir; (huzûrunuza gelmek için) müsâade istiyor, dedim. Resûlullah: İzin ver ve onu Cennet`le müjdele! buyurdu. Geri döndüm. Ebû Bekr`e: Giriniz! Hem Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem seni Cennet`le müjdeler, dedim. Ebû Bekr girdi. Ve kuyu bileziğinde Resûlullah`ın sağ tarafına isâbet eden yere oturdu. Ve baldırlarını açarak Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in yaptığı gibi ayaklarını kuyuya sarkıttı. Sonra ben dönüp (kapı yanındaki yerime geldim) oturdum. Ben (evden çıkarken) kardeşimi abdest alıp arkamdan bana yetişmek üzere bırakmıştım. Kardeşimi kastederek: Allah filân hakkında hayır ve saâdet kastederse şimdi o da buraya gelir, diye hatırladım. Bu sırada birisi kapıyı salladı. Kimdir o? dedim. Ömer İbnü`l-Hattâb`dır! diye cevap verdi. Biraz müsâade ediniz! dedim. Sonra Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e geldim, selâm verip: Yâ Resûlullah, şu bekleyen Ömer İbnü`l-Hattâb`dır; müsâade istiyor, dedim. Resûlullah: İzin ver, ve onu Cennet`le müjdele! buyurdu. Geldim ve Ömer`e: Giriniz! Ve Resûlullah seni Cennet`le müjdeledi, dedim. Ömer de girdi. Ve kuyu ağzındaki bileziğin Resûlullah`ın sol tarafına tesâdüf eden yerine oturdu. O da iki ayağını kuyuya sarkıttı. Sonra ben kapı yanındaki yerime dönüp oturdum. Yine (kardeşimi hatırlıyarak): Allah filân hakkında hayır ve saâdet dilerse, o da buraya gelir (bu saâdete erişir) dedim. Yine bir adam geldi, kapıyı depretti. Kimdir o? dedim. Osman İbn-i Affân`dır, dedi. Biraz müsâade ediniz! dedim. Ve Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e gelip haber verdim.. Resûlullah: İzin ver, onu da kendisine erişecek belâ ve imtihan üzerine Cennet`le müjdele! buyurdu. Ben de geldim ve Osman`a: Giriniz! Resûlullah seni, cenâbınıza erişecek belâ ve musîbet üzerine Cennet`le müjdeledi, dedim. O da girdi. Fakat kuyu bileziğini dolmuş buldu da Resûlullah`ın karşısında başka tarafa oturdu.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
BU ADIN VERİLMESİNİN SEBEBİ HAKKINDA EBÛ MÛSE`L-EŞ`ARÎ HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile biz bir gazâya çıktık. Altı kişilik bir çete idik. Bir devemiz vardı. Nöbetleşe biniyorduk. Artık ayaklarımız delinmişti. Benim de iki ayağım delinmiş, tırnaklarım dökülmüştü. Bunun için ayaklarımızda bez parçası sarıyorduk. Ayaklarımıza bu sûretle bez parçası sardığımız için bu sefere Zâtü`r-Rika` gazâsı denildi.
Sıra :