Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
EBÛ BEKR ES-SIDDÎK RADİYA`LLÂHU ANH`İN MENÂKIBI
Sahih Buhari eserindeki EBÛ BEKR ES-SIDDÎK RADİYA`LLÂHU ANH`İN MENÂKIBI fasılı ile ilgili konular ve hadisler
Ravi :
Baslik :
EBÛ BEKR RADİYA`LLÂHU ANH`İN FAZİLETİ HAKKINDA
Hadis :
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna bir kadın gelmişti. (Avdet ederken) Resûlullah kadına (tekrar) mürâcaat etmesini emîr buyurmaları üzerine, kadın sanki Resûlullah`ın vefâtından kinâye ederek: - Ya ben gelir de seni bulamazsam? diye sordu. salla`llahu aleyhi ve sellem: - Şâyet beni bulamazsan Ebû Bekr`e mürâcaat et! diye cevâb verdi.
Sıra :
Ravi :
Baslik :
BEŞ KÖLE VE İKİ KADIN İLE BERÂBER EBÛ BEKR`İN İLK MÜSLÜMAN CÂMİASINI TEŞKÎL ETTİĞİNE DÂİR AMMÂR HADÎSİ
Hadis :
"Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i (ilk) gördüğümde onun berâberinde (ilk müslüman olarak) beş köle, iki kadın, bir de Ebû Bekr`den başka kimse yoktu" dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
Ravi :
Baslik :
EBÛ BEKR İLE ÖMER ARASINDAKİ MÜTEKÂBİL HÜRMETİ BİLDİREN EBÜ`D-DERDÂ` HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere ben, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in yanında oturduğum sıra, bir de Ebû Bekr`in elbîsesinin eteğini dizkapakları açılıncaya kadar toplayarak (telâşla) geldiği görüldü ve Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bize: - Herhalde arkadaşınız birisiyle çekişmiş olacak, buyurdu. Sonra Ebû Bekr gelip selâm verdi. Ve: - Yâ Resûla`llah! Benimle Hattâb-oğlu arasında bir münâzaa vuku` buldu. Fakat bu münâkaşada ben Ömer`e tecâvüz etmiştim. Sonar pişmân oldum da Ömer`den kusûrumun affını diledim. Fakat Ömer imtinâ` etti. Ben de huzûrunuza geldim, dedi. Bunun üzerine Resûlullah üç kere: - Allah seni mağfiret etsin yâ Ebâ Bekr! buyurdu. Sonra Ömer de bu dargınlıktan nedâmet ederek ve Ebû Bekr`in evine giderek: Ebû Bekr burada mı? diye sormuş. Ev halkı: Hayır, burada değil, diye cevap vermeleri üzerine Ömer de Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna geldi. Ve ona selâm verdi. Bu sırada Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in sîmâsı (nın rengi) değişmeğe başladı. Hattâ Ebû Bekr (Resûlullah`ın Ömer`e itâb etmesinden) korktu da iki dizi üzerine çökerek iki kere: - Yâ Resûla`llah! Vallahi bu işde ben Ömer`den ziyâde ileri gitmişimdir, dedi. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (hepimize hitâb ederek): - Şüphesiz ki, Allah beni size Peygamber göndermişti. Bunu size teblîğ ettiğimizde hepiniz beni yalanlamıştınız da (Nübüvvetime yalnız) Ebû Bekr inanmıştı. Ve uğrumda canını, malını fedâ etmişti, buyurdu. Sonra Resûlullah iki kere: - Şimdi Ashâbım! Siz, (bu azîz) dostumu bu nisbetiyle, ve bu husûsiyetiyle bana bırakırsınız değil mi?. buyurdu. (Râvî Ebü`d-Derdâ` der ki:) Ebû Bekr hakkında izhâr olunan bu ta`zîm üzerine ba`de-mâ onun hatırı için incitilmedi.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN: İNSANLARIN BANA EN SEVİMLİ OLANI EBÛ BEKR, SONRA ÖMER`DİR, BUYURDUĞU
Hadis :
Rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Amr`ı, Zât-ı Selâsil (gazâsı için teçhîz olunan) asker üzerine kumandan nasbedip göndermişti. Râvî Amr der ki: (Bu gazâdan döndüğümüzde) Resûlullah`ın huzûruna girdim. Ve: - Yâ Resûla`llah! Ashâb içinde size en sevimli kimdir? diye sordum. Resûlullah: - Âişe`dir! buyurdu. Ben: - Erkeklerden kimdir? dedim. Resûlullah: - Âişe`nin babası! buyurdu. Ben: - Sonra kimdir? dedim. Resûlullah: - Ömer İbn-i Hattâb buyurdu. Sonra Resûlullah bir takım ricâlin adlarını saydı. (Amr İbn-i Âs der ki: Resûlullah beni en sonraya bırakır korkusiyle sustum da başkalarını sormadım).
Sıra :
Konu :
Ravi :
Baslik :
EBÛ BEKR`İN TEVÂZUU HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre: Bir kere Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Kim ki giydiği libâsını kibirlenerek (yerde) sürüklerse, Kıyâmet gününde Allah ona rahmet nazariyle bakmaz, buyurmuştu. Ebû Bekr: - Yâ Resûla`llah! Benim libâsımın iki tarafından birisi -ben onu sürünmekten korumazsam- muhakkak yerde sürünür! (Ne buyurulur?) diye sordu. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem de: - Sen kaftanını sürüklemeyi kibirlenerek işler değilsin! diye cevap verdi.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Baslik :
EBÛ BEKR`İN CENNET`LE MÜJDELENDİĞİNE DÂİR EBÛ MÛSÂ EL-EŞ`ARÎ HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, müşârün-ileyh bir kere evinde abdest alıp dışarı çıkmıştı. Ebû Mûsâ (rivâyetine devâm ederek) der ki: Evden çıkınca: Artık bugün muhakkak Resûlulluh salla`llahu aleyhi ve sellem`in meclisine gitmek, ve bütün gün herhalde maiyyetlerinde bulunmak bana lâzımdır, diye ahdettim. Râvî der ki: Ebû Mûsâ bu niyetle Mescid (-i Saâdet)`e geldi. Ve Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`i sordu. Mescid`de bulunanlar: Resûlullah Mescid`den çıktı ve şu cihete yönelip gitti, dediler. Ben de Mescid`den çıkıp Resûlullah`ı sora sora peşisıra gittim. Nihâyet Resûlullah`ı Erîs kuyusu (nun bulunduğu bosta) na girmiş buldum. Ben de kapının yanına oturdum. Bu bostanın kapısı, hurma dalından yapılmıştı. Nihâyet Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem kazâ-yi hâcet edip abdest aldı. Ben de kalkıp Resûlullah`ın yanına vardım. Gördüm ki, Resûlullah Erîs kuyusuna ve kuyu ağzındaki bileziğinin ortasına oturmuş ve (serinlemek için) iki baldırını açarak kuyuya sarkıtmıştı. Ben Resûlullah`a selâm verdim. Sonra geri dönüp kapının yanına oturdum. Ve kendi kendime: Artık bugün ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in kapıcısı olurum, diye karar verdim. Bu sırada Ebû Bekr radiya`llahu anh gelmişti. Kapıyı çaldı. Ben: O kimdir? diye sordum. Ebû Bekr! dedi. Biraz müsâade ediniz! dedim. Sonra gittim; Yâ Resûla`llah! Şu bekleyen Ebû Bekr`dir; (huzûrunuza gelmek için) müsâade istiyor, dedim. Resûlullah: İzin ver ve onu Cennet`le müjdele! buyurdu. Geri döndüm. Ebû Bekr`e: Giriniz! Hem Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem seni Cennet`le müjdeler, dedim. Ebû Bekr girdi. Ve kuyu bileziğinde Resûlullah`ın sağ tarafına isâbet eden yere oturdu. Ve baldırlarını açarak Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in yaptığı gibi ayaklarını kuyuya sarkıttı. Sonra ben dönüp (kapı yanındaki yerime geldim) oturdum. Ben (evden çıkarken) kardeşimi abdest alıp arkamdan bana yetişmek üzere bırakmıştım. Kardeşimi kastederek: Allah filân hakkında hayır ve saâdet kastederse şimdi o da buraya gelir, diye hatırladım. Bu sırada birisi kapıyı salladı. Kimdir o? dedim. Ömer İbnü`l-Hattâb`dır! diye cevap verdi. Biraz müsâade ediniz! dedim. Sonra Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e geldim, selâm verip: Yâ Resûlullah, şu bekleyen Ömer İbnü`l-Hattâb`dır; müsâade istiyor, dedim. Resûlullah: İzin ver, ve onu Cennet`le müjdele! buyurdu. Geldim ve Ömer`e: Giriniz! Ve Resûlullah seni Cennet`le müjdeledi, dedim. Ömer de girdi. Ve kuyu ağzındaki bileziğin Resûlullah`ın sol tarafına tesâdüf eden yerine oturdu. O da iki ayağını kuyuya sarkıttı. Sonra ben kapı yanındaki yerime dönüp oturdum. Yine (kardeşimi hatırlıyarak): Allah filân hakkında hayır ve saâdet dilerse, o da buraya gelir (bu saâdete erişir) dedim. Yine bir adam geldi, kapıyı depretti. Kimdir o? dedim. Osman İbn-i Affân`dır, dedi. Biraz müsâade ediniz! dedim. Ve Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e gelip haber verdim.. Resûlullah: İzin ver, onu da kendisine erişecek belâ ve imtihan üzerine Cennet`le müjdele! buyurdu. Ben de geldim ve Osman`a: Giriniz! Resûlullah seni, cenâbınıza erişecek belâ ve musîbet üzerine Cennet`le müjdeledi, dedim. O da girdi. Fakat kuyu bileziğini dolmuş buldu da Resûlullah`ın karşısında başka tarafa oturdu.
Sıra :
Ravi :
Baslik :
PEYGAMBER`İN ASHÂB`INA SÖVMEKTEN NEHYE DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ
Hadis :
Gelen rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: (Ey müstakbel müslümanlar!) Sakın Ashâbı`ıma sebb ü şetm etmeyiniz. (Onların şeref ve fazîleti yüksektir. Bakınız!) Sizden birinin Uhud (dağı) kadar altın sadaka verdiği farzedilse, bu (muazzam sadakanın sevâbı) Ashâb`dan birisinin iki avuç (hurma) sadakası (fazîleti)ne erişemez. (Hattâ) bunun yarısına da ulaşamaz.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Baslik :
UHUD DAĞI ÜZERİNDE DUYULAN BİR DEBREM ÜZERİNE PEYGAMBERİMİZ`İN: UHUD USLU OL! ÜSTÜNDE BİR PEYGAMBER, BİR SIDDÎK, İKİ ŞEHİT VAR, HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bir kere Ebû Bekr, Ömer, Osman (radiya`llahu anhüm) ile birlikte Uhud`e çıkmıştı. Orada bulundukları sırada dağ deprendi. Bunun üzerine Resûlullah: Ey Uhud, uslu dur! Bil ki, üstünde bir Peygamber, doğru seciyeli bir zât, iki de şehîd bulunuyor, buyurdu.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Baslik :
PEYGAMBERİMİZ`İN HER VESÎLE İLE: BEN, EBÛ BEKR, ÖMER ŞURAYA GİTMİŞTİK, BURAYA GİTMİŞTİK, ÇIKMIŞTIK, DİYE DÂİMÂ BU İKİ DOSTUNU YÂD ETMESİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ömer İbnü`l-Hattâb (vefât ettiğinde, ve hayır ile şehâdet) ettiğimiz sıra ben, bir cemâat içinde ayakta idim, Ömer (in nâşı) tabutuna konmuştu. Cemâat Ömer İbnü`l-Hattâb için Allah`a duâ ettiler. Birisi omuzuma dirseğini koymuş şöyle diyordu: - Ey Ömer! Allah sana rahmet etti. Ben, Allah`ın muhakkak seni, iki dostunla (Resûlullah ve Ebû Bekr`le) berâber bulunduracağını kuvvetle umuyorum. Çünkü ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in çok def`a bir düziye: "Ben, Ebû Bekr ve Ömer`le şöyle oldum; ben, Ebû Bekr ve Ömer`le şöyle işledim; ben Ebû Bekr ve Ömer`le şuraya gittim" dediğini işitmiştim. Bunun için ben, Allah`ın seni (Hücre-i Saâdet`te) iki dostunla berâber bulunduracağını kuvvetle umardım. (İbn-i Abbâs der ki:) bir de dönüp baktım ki: Bu hitâbe sâhibi, Alî İbn-i Ebî Tâlib radiya`llahu anh`dir.
Sıra :