Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Ebû Hüreyre
Ebû Hüreyre - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
BEY`-İ MUSARRÂT HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ VE BU BÂBTA EİMMENİN İHTİLÂFI
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: [Her kim sütü sağılmayıp göğsünde biriktirilen koyunu iştirâ` edip sağar (da hiyleye vâkıf olur) sa (müşteri muhayyerdir:) bu hâle râzı olursa koyunu alıkoyar, râzı olmazsa (reddeder..) Koyunu sağması (mukabili) nde bir sâ` da hurma verir] buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
ZÂNİYE CÂRİYENİN CEVÂZ-I BEY`İNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet edilmiştir. Bir câriye zinâ eder de zinâ ettiği (beyyine ile veyâ gebelikle, yâhud da ikrâr ile) tebeyyün ederse, efendisi onu celd edip kamçılasın, fakat kavlen levm edip ayıblamasın! Sonra yine zinâ ederse, efendisi onu (yine) kamçı ile döğsün, fakat ayıbını yüzüne vurup ezâ etmesin! Sonra bu câriye üçüncü bir zinâ daha ederse efendisi onu (ayıbını beyân ederek) kıldan (ma`mûl) bir ip (pahası) le bile olas (istihbâben) satsın!
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
ARÂYÂ BEY`İNDE BEŞ VESK İLE BUNUN MÂDÛNUNA MÜSÂADE BUYURULDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Arâyâ bey`inde beş vesk, yâhud beş veskten az mikdâra müsâade buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ İBRÂHÎM VE SÂRE İLE ERDÜN MELÎKİ ARASINDAKİ HARÎKANÜMÂ KISSAYA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle hikâye buyurduğu rivâyet edilmiştir: İbrâhim aleyhi`s-selâm (bir kere refîkası) Sâre ile sefer etmiş de onunla bir şehre gelmişti. Orada mülûkten bir Melîk, yâhud Cebâbireden bir mütegallib hükümrân idi. Bu zâlime: - İbrâhîm, en güzel kadınlardan bir kadınla (şehre) dâhil oldu, diye bildirildi. Melik: -Yâ İbrâhîm! Yanındaki kadın neyindir? diye haber gönderdi. İbrâhîm: - (Din kardeşi) hemşîremdir, diye cevab verdi. Sonra İbrâhîm dönüp Sâre`nin yanına geldi. Ve: - Sakın sözümü tekzîb etme!; Ben bunlara seni kız kardeşimdir, dedim. Allah`a yemîn ederim ki: yer yüzünde (bizim îmân ettiğimiz esaslara) benden, senden başka îmân eden hiç bir kişi yoktur, buyurdu. Ve Hazret-i Halîl Sâre`yi Melîk`e gönderdi. (Saraya varınca) Melîk Sâre`ye kıyâm etti. Sâre de hemen abdest alıp namaza durdu. (Namazı müteâkib:) - Yâ Rab, ben Sana ve Sen`in Peygamberine îmân ettimse, ben kadınlığımı zevcimden başkasına karşı ebedî muhâfaza eyledimse, benim üzerime şu kâfiri musallat etme! diye duâ etti. Herifin derhal nefesi boğuldu. Horlamağa, hattâ ayağiyle yere vurup deprenmeğe başladı. Ebû Hüreyre (devamla) demiştir ki, Sâre: - Allah`ım! Eğer bu herif ölürse bunu bu kadın öldürdü denilir, di(ye endîşe göster) di. Bunun üzerine masrû` sar`asından ıtlak edildi. Sonra Melik Sâre`ye (ikinci bir daha taarruza) kalkıştı. O da derhal abdest alıp namaza durdu. Sonra: - Allah`ım!, Ben Sana ve Sen`in Peygamberine îmân ettimse, ben kadınlık şerefimi zevcim müstesnâ olmak üzere herkese karşı sıyânet eyledimse, şu kâfiri üzerime musallat etme! diye duâ etti. Herifin derhal nefesi tıkandı, horlamağa, hattâ ayağiye yere vurup deprenmeğe başladı. Ebû Hüreyre (rivâyetine devâm ederek) demiştir ki, Sâre: - Yâ Rab! Bu herif ölürse bunu bu kadın öldürdü, denilir, di (ye endîşe izhâr eyle) di. Bunun üzerine masrû` sar`asından ikinci, yâhud üçüncü (def`a) da ıtlak edildi. Bunun üzerine Melik saraydaki kurenâsına: - Siz bana (insan değil) muhakkak bir Şeytan göndermişsiniz. Bu kadını İbrâhîm aleyhi`s-selâm`a geri gönderiniz. Hâcer`i de Sâre`ye veriniz! dedi. Müteâkıben Sâre İbrâhîm aleyhi`s-selâm`a dönüp geldi. Ve ona (hikâye-i hâl ederek): - Anladın mı zevcim! Allah kâfiri tezlîl etti. Bir câriyeyi de hizmetçi verdi, dedi.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
EBÛ HÜREYRE RADİYA`LLÂHU ANH`İN ÎSÂ ALEYHİ`S-SELÂMIN NÜZÛLÜNE DÂİR RİVÂYETİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Hayâtım yed(-i kudret) inde olan Allah`a yemîn ederim ki, muhakkak yanında (Îsâ) İbn-i Meryem, Muhammed ümmeti arasında (Muhammedî) bir hâkim-i âdil olarak (gökten yere) inecektir. (O) salîb-i (Nasârâyı) kıracak, hınzîr katl (ini emr) edecek, (Zimmîlerden cizyeyi kaldıracak, mal çoğalacak hattâ kimse mal kabûl etmez olacak.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
BİR HADÎS-İ KUDSÎDE CENÂB-I HAKK`IN ÜÇ SINIF İNSANLAR HAKKINDA İZHÂR-I HUSÛMET BUYURMALARINA DÂİR EBÛ HÜREYRE`DEN GELEN RİVÂYET
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu dediği rivâyet edilmiştir: Azîz ve celîl olan Allah: [Üç (sınıf insan) vardır ki, kıyâmet gününde ben bunların hasmıyım: 1) O kimse ki, bana (mukaddes ismime) yemîn eder de sonra ahdini bozar. 2) Yine bir kimse ki, hür (bir insan)ı köle diye satar da onun pahâsını yer. 3) Öbir kimse de ki, bir işçi tutar, onu çalıştırır da ücretini vermez] buyurmuştur.
Sıra :
Ravi :
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den rivâyet ederek şöyle nakledilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bir kere): - Allah hiç bir Peygamber göndermemiştir, muhakkak o Peygamber koyun gütmüştür, buyurdu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem`in Ashâb`ı: - (Yâ Resûla`llah!) Sende mi? diye sordu da Resûl-i Ekrem: - Evet, ben de ehl-i Mekke`nin Karârît (mevki) inde koyun güderdim, buyurdu.
Sıra :
Ravi :
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: [Zengin kişinin borcunu ödemeği uzatması bir zulümdür. Sizin biriniz (in matlubunun edâsı) bir zengine havâle edildiğinden (havâleyi kabûl ile ona) mürâcaat etsin!.] demiştir.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre (bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e (muayyen bir yaşta) matlubı (olan bir devesi) ni istemek üzere (bedevî ) birisi gelmişti. Ashâb-ı Nebî bu bedevîye (kavlen veya fi`len) haddini bildirmek istemişlerse de Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bu adamı bırakınız (, dokunmayınız!) Her sâhib-i hakkın (edeb dâiresinde) hakk-ı talebi vardır, buyurmuş, sonra da: - Devesi yaşta bir deve veriniz! di (ye emr et) miş. Ashâb-ı Kirâm: - Yâ Resûla`llah! O yaşta deve bulamıyoruz, ancak onun devesinden daha değerli bir yaşta vardır, demişlerdir. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: - Bunu veriniz!. Sizin en hayırlınız borç verimi en güzel olanınızdır, buyurmuştur.
Sıra :
Ravi :
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem beni Ramazan zekâtını muhâfazaya tevkil buyurmuştu. (Bir gece) bana birisi geldi. Sadaka Hurmasından avuçlamağa başladı. Bunu yakaladım ve: seni elbette Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e götürürüm, dedim. O da: ben muhtâcım, üzerimde de bana son derece muhtâc âile (min nafakası) vardır, dedi. Ben de son derece muhtâc âile (min nafakası) vardır, dedi. Ben de onu salıverdim. Sabahleyin Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Ey Ebû Hüreyre! Dün gece esirin ne işledi? di (ye sor) du. Ben de: - Yâ Resûla`llah! İhtiyâcının şiddetinden, âilesinin kesretinden şikâyet etti. Ben de ona merhamet edip salıverdim, dedim. Resûl-i Ekrem: - Fakat o sana yalan söylemiştir, yakında yine gelir, buyurdu. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem yakında yine gelir, buyurduğu için bunun geleceğini biliyordum da ona intizâr etmiştim. (geldi,) ve hurmadan avuçlamağa başladı. Bunu yakaladım ve seni elbette Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e götürürüm! dedim. O: beni bırak! Ben muhtâcım, üzerimde büyük bir âile (yükü) vardır. Bir daha gelmem, dedi. Ben de merhamet edip salıverdim. Sabaha eriştiğimde Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bana: Ey Ebû Hüreyre! Dün gece esîrin ne işledi? buyurdu. Ben de: Yâ Resûla`llah! Şiddetli ihtiyâcından ve âilesinin kesretinden şikâyet etti. Ben de salıverdim, dedim. Resûl-i Ekrem: Fakat o, sana yalan söylemiştir, yakında yine gelir, buyurdu. Üçüncü (def`a) da onu murâkebe ettim. (Geldi) ve hurmadan avuçlamağa başladı. Bunu yine yakaladım ve: (Bu def`a) seni muhakkak Resûlulah salla`llahu aleyhi ve sellem`e götürürüm. Artık bu, üç def`anın sonudur. Sen, bir daha gelmem dersin, sonra yine gelirsin! dedim. O: Beni bırak! Sana ben birtakım kelimeler öğreteyim ki, bu kelimeler sebebiyle Allah sana hayr-ü bereket ihsân eder, dedi. Ben: Bu kelimeler nasıl şeydir? di (ye sor) dum. O da: yatağına (uyumağa) girdiğinde Âyetü`l-Kürsî`yi, âyetini bitirinceye kadar oku! Sabaha kadar üzerinde Allah tarafından (me`mûr) bir muhâfız (bulunur), hiç ayrılmaz; sana şeytan da yaklaşamaz, dedi. Ben de onu salıverdim. Sabahleyin Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bana: - Dün gece esirin ne yaptı? dedi. Ben de: - Yâ Resûla`llah! Bu esir bana: birtakım kelimeler öğreteceğini, bunların hürmetine Allah bana hayır ve menfaat ihsân edeceğini va`d etti. Ben de salıverdim, dedim. Resûlullah: - Bu kelimeler nasıl şeydir? buyurdu. Ben de: - Yatağına girdiğinde Âyetü`l-Kürsî`yi bitirinceye kadar oku. Yine bana o: üzerinde sabaha kadar Allah`dan (me`mûr) bir muhâfız bulunur, asla ayrılmaz; sana şeytan da yaklaşamaz, dedi, diye cevap verdim. -Ashâb-ı Nebî (aleyhi`s-selâm) da hayır (öğrenmek) e pek hâhiş-kerdiler-. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bu (esir) çok yalancı olduğu halde (nasılsa) sana doğru söylemiş. Ey Ebû Hüreyre! Üç gecedir seninle görüşen kimdir, bilir misin? buyurdu. Ben de: hayır, demekle Resûlullah: - İşte o (insan sûretinde) bir şeytandır, buyurdu.
Sıra :