Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

KÜTÜBÜ SİTTE HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

CEZÂ-İ SAYD BÂBI

Buhari eserindeki CEZÂ-İ SAYD BÂBI fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Baslik :
CEZÂ-Yİ SAYDIN EN MEŞHÛR VE MUFASSAL OLAN KATÂDE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Hudeybiyye senesi biz de Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber gitmiştik. Dostlarım ihramlanmışlardı. Fakat ben ihrâma girmemiştim. Bir ara bize "Gayka" da düşman bulunduğu haber verildi. (Resûlullah`ın emriyle) düşman tarafına (istikşâf için) yöneldik. Arkadaşlarım bir hımâr-ı vahşî görmüşlerdi. (Ve ihramlı bulunduklarından hayretle) biribirlerine gülmeğe başlamışlardı. Baktım, hayvanı ben de gördüm. Ve atımı ona doğru sürdüm; himâr-ı vahşîyi vurup bulunduğu yerde tevkîfe muvaffak oldum. Havyanı yüklenip getirmek için arkadaşlarımdan yardım etmelerini istedim. (İhramlı olduklarından) bana yardım etmekten çekindiler. (Nihâyet kendim getirdim) ve hepimiz bunun etinden yedik. Sonra ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile hatt-ı muvâsalamızını düşman tarafından kesilmesinden korkarak Resûl-i Ekrem`e mülâkî olmak istedim. Atımı kâh şahlandırarak, kâh seyr-i mu`tâd ile yürüterek giderken gece yarısında Benî Gıfar`dan birisine kavuştum. Ve ona: - Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `i nerede bıraktın? diye sordum. Gıfârî bana: - "Ti`hin" mevkiinde bıraktım. "Sükyâ" (köyün)de kuşluk uykusu uyumak iste (yerek maiyetinin hareketini emretmiş) di, dedi. Nihâyet Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `e vâsıl oldum. Huzûru Saâdet`e girdiğimde: - Yâ Resûla`llah! Keşif kolundaki Ashâb`ın sana Allah selâmı, Mevlâ rahmeti okuyup gönderdiler. Düşmanın sizinle hatt-ı muvâselelerini kesmesinden endîşe ediyorlar; bunların gelmesine intizar buyursanız, dedim. Resûlullah, arkadaşlarım gelinceye kadar bekledi. (Bu sırada): - Yâ Resûla`llah! Bir hımâr-ı vahşî avladık; yanımda bunun etinden artmış bir parça vardır, dedim. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Ashâbına: - Bu av etini yeyiniz, buyurdu. Halbuki Ashâb-ı Kirâm ihramlı idiler.
Sıra :
863
 
Baslik :
HİMÂR-İ VAHŞÎYE DÂİR HÜKÜMLER
Hadis :
Rivâyette bu keşşâf olarak gönderilen Ashab, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `e geldiklerinde Resûlullah bunlara: - Sizden, Ebû Katâde`yi bu himâr-ı vahşîyi avlamağa teşvîk ve yardım eden, yâhud bu hayvana işâret ederek gösteren kimse var mıdır? diye sordu. Bunlar: - Hayır, yoktur, diye cevab verdiler. Resûlullah: - Öyle ise bu av etinden geri kalanı yeyiniz! buyurdu.
Sıra :
864
 
Konu :
Baslik :
HİMÂR-İ VAHŞÎYE DÂİR HÜKÜMLER
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Leysî Sa`b İbn-i Cessâme radiya`llahu anh Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `e "Ebvâ", yâhud "Veddân" da bulunduğu sırada (diri) bir himâr-ı vahşî hediye etmişti. Fakat Resûlullah (kabul buyurmayıp) reddetmişti. Bunun üzerine Resûlullah Sa`b`ın yüzünden âsâr-ı teessür görmekle (tatyîb için): biz hediyeni reddetmiyoruz; ne çâre ki muhrim bulunuyoruz, buyurmuştur.
Sıra :
865
 
Baslik :
HAREM`DE VE HİL`DE KATLİ CÂİZ OLAN HAYVANLAR
Hadis :
Rivâyet edildiğine göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem : yeryüzünde gezen hayvanlardan beş (nevi`) vardır ki, bunların hepsi de fâsıktır (sâir hayvanlara zarar verirler). Bunlar: Harem dâhilinde katlolunurlar ki, karga, çaylak, akreb, fâre, kelb-i akurdur.
Sıra :
866
 
Baslik :
HAREM`DE VE HİL`DE KATLİ CÂİZ OLAN HAYVANLAR
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: bir gün Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber Minâ`daki bir mağarada bulunuyorduk. O sırada "Ve`l-mürselât" Sûresi nâzil olmuştu da Resûlullah bize bu Sûreyi okuyordu, ben de fem-i Saâdet`ten ahz ü telâkkîye çalışıyordum. Resûl-i Ekrem`in (mübârek) ağzı bu Sûrenin başhettiği halâvetle tâzeleniyordu. Ansızın bir yılanın üzerimize hücûm ettiğini gördük. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem : Şu yılanı öldürdünüz! buyurdu. Biz, öldürmeğe teşebbüs ettik. Fakat yılan kaçtı. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem : Siz, nasıl yılanın zararından vikaye olundunuzsa, o da sizin mazarratınızdan sıyânet edildi, buyurdu.
Sıra :
867
 
Baslik :
HAREM`DE VE HİL`DE KATLİ CÂİZ OLAN HAYVANLAR
Hadis :
"Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `in keler cinsinden (sâmi ebreş = alaca keler denilen) muzır ve ağılı hayvancıklar vardır" buyurduğu, fakat bunları öldürmeği bize emrettiğini işitmedim, dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
868
 
Baslik :
FETİHTEN SONRA HİCRET YOKTUR
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `in feth-i Mekke günü (îrâd ettiği bir hutbesinde) şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Feth (-i Mekke) den sonra (artık Mekke`den Medîne`ye) hicret yoktur. (Ba`demâ) Mekke`den yalnız cihad kasdiyle ve tahsîl-i fezâil niyetiyle çıkılabilir. Binâenaleyh (devlet tarafından) cihâda da`vet olunduğunuzda hemen icâbet ediniz!.
Sıra :
869
 
Baslik :
İHRAMLI İKEN RESÛL-İ EKREM`İN BAŞINDAN HACAMAT OLDUĞUNA DÂİR İBN-İ BUHAYNE HADÎSİ
Hadis :
"Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Vedâ` Hacc`ında) ihramlı iken Lahy-i Cemel (denilen mahal) de başının ortasından hacamat ettirdi" dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
870
 
Baslik :
MEYMÛNE RADİYA`LLÂHU ANHÂ`YI DA MUHRİM İKEN TEZEVVÜC BUYURDUĞUNA DÂİR İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `in (Hâris`in kızı Hazret-i) Meymûne`yi (yedinci Hicret yılında ömre için) ihramlı iken tezevvüc buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Sıra :
871
 
Baslik :
İHRAMLI İKEN BAŞINI YIKADIĞINA DÂİR DE EBÛ EYYÛB-İ ENSÂRÎ HADÎSİ
Hadis :
[Abdullah İbn-i Huneyn`den rivâyet edildiğine göre, Abdullah İbn-i Abbâs ile Misver İbn-i Mahreme radiya`llahu anhüm Mekke karîbinde "Ebvâ" mevkiinde muhrimin gasl-i re`si hakkında ihtilâf etmişlerdi. İbn-i Abbâs: muhrim başını yıkayabilir, Misver ise yıkayamaz, demişti. Râvî İbn-i Huneyn demiştir ki: bu ihtilâf üzerine İbn-i Abbâs beni, Ebû Eyyûbi`l-Ensârî`ye gönderdi. Ebû Eyyûb`u ben, bir kuyunun iki direği arasında başını yıkamak üzere buldum. Ebû Eyyûb bir elbîse ile vücûdun setrediyordu. Kendisine selâm verdim. Kimdir? diye sordu. Ben: Abdullah İbn-i Huneyn`im, dedim. Beni Abdullah İbn-i Abbâs size gönderdi] sizden: "Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem muhrim iken başını nasıl yıkardı?" diye soruyor, dedim; Ebû Eyyûb elini, kendini setr eden sevb üzerine koydu. Ve sevbi (başından göğsüne kadar) indirdi. Başı tamâmiyle bana göründü. Bundan sonra su dökmek üzere bulunan adama su dök! diye emretti. O adam da başına su döktü. Ebû Eyyûb iki elini kâh ileri, kâh geri götürerek başını oğuşturdu, ve: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `in başını böylece yıkadığını gördüm, buyurdu.
Sıra :
872