Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Semüre b. Cündeb
Semüre b. Cündeb - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Fasil :
Ravi :
Baslik :
KADININ CENÂZE NAMAZINI KILANIN DURACAĞI MAHAL HAKKINDA SEMURE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Bir kadın lohusalığında vefât etti. Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem namazını kıldılar. (kılarken de bedeninin) ortası hizâsına doğru durdular.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN NAMAZDAN SONRA YÜZÜNÜ CEMÂATE ÇEVİRDİĞİ HAKKINDA SEMÜRE İBN-İ CÜNDEB (RADİYA`LLÂHU ANH) HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Efendimiz) bir namaz kıldımı (selâm verdikten sonra mübârek) yüzünü bize doğru döndürürdü.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
CENÂZE NAMAZINDA İMAM MEYYİTE KARŞI NE VAZİYETTE DURMALIDIR?
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: İbn-i Cündeb demiştir ki: Loğusalığından dolayı vefât eden (Ensâr`dan Ümm-i Kâ`b adlı) bir kadına Resûlullâh`ın arkasında namaz kıldım. Resûl aleyhi`s-selâm cenâzenin (tam) ortası hizâsına doğru durmuştu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
EVLÂD-I MÜŞRİKÎN HAKKINDA SEMÜRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir. İbn-i Cündeb demiştir ki: Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem sabah namazını kılınca yüziyle bize döner, ve: "Bu gece sizden kim rü`yâ gördü? diye sorar, idi. Birisi rü`yâ görmüşse, rü`yâsını Resûl-i Ekrem`e hikâye ederdi. O Hazret de o kimsenin rü`yâsını tâbir ederdi. Yine bir gün bize sordu. Ve: - "Sizden rü`yâ gören var mıdır?" buyurdu. Biz: - "Hayır, yoktur" dedik. Resûl-i Ekrem: - "Lâkin bu gece ben bir rü`yâ, gördüm." buyurdu: Gördüm ki, iki melek bana geldi. Bunlar iki elimi tutup beni düz bir fezâya çıkardılar. Orada bir kimse oturuyordu, diğer bir adam da ayakta duruyordu. Elinde demirden çatal bir kanca vardı. Ayaktaki adam bu çatal kancayı oturanın ağzının sağ tarafına, tâ kafasına kadar sokuyor ve ağzın bu kısmını parçalıyordu. Sonra bu adam ağzın diğer tarafını da bu sûretle tahrîb ediyordu. Bu sırada ağzın sağ kısmı iyi olmuş bulunuyordu. Bu def`a da buraya dönüyor, yine kancayı sokup parçalıyordu. Bu meleklere ben: - "Bu adam kimdir? Ve bu hal nedir?" dedim. Melekler: - "Hiç sorma, ileri yürü!" dediler. Birlikte ileri gittik. Nihâyet arkaüstü yatmış bir adamın yanına geldik. Bunun baş ucunda da bir adam oturmuş, elinde yumruk cesâmetinde bir taş. Bununla yatan adamın başını kırıyordu. Taşı başına her vurduğunda, taş yuvarlanıp gidiyordu. O adam da arkasından taşı almağa koşuyordu. O dönüp gelmeden bunun başı iyi oluyor, eski hâline avdet ediyordu. O adam avdet edince yine başına vurup eziyordu. Bu meleklere ben: - "Bu adam kimdir?" diye sordum. Melekler: - "Hiç sorma, ileri yürü" dediler. İleri gittik. Fırın gibi altı geniş, üstü dar bir deliğe eriştik. Bu deliğin altında ateş yanıyordu. Ateş, alevlenip yükseldikçe içindeki insanlar da yükseliyor, hattâ (delikten) çıkmağa yaklaşıyorlardı. Ateşin alevi sakinleştikçe de aşağı dönüyorlardı. Burada çıplak erkekler, çıplak kadınlar vardı. Bu iki meleğe ben: - "Bunlar kimdir?" diye sordum. Melekler bana: - "Hiç sorma, ileri git!" dediler. Yürüdük, tâ ki kandan bir nehrin içinde ayakta bir adam dikiliyordu. Bu nehrin kenarında da bir adam duruyordu. Önünde -nar gibi "yuvarlak" taşlar bulunuyordu. Nehirdeki adam yüzerek sâhile doğru- gelip çıkmak isteyince sâhildeki adam çenesine bir taş atıyor, nehirdeki eski yerine iâde ediyordu. Çıkmak için sâhile doğru gelmeğe her teşebbüs ettikçe, sâhildeki, hemen çenesine bir taş fırlatıyor, onu eski yerine reddediyordu. Bu iki meleğe ben: - "Bu nedir?" diye sordum. Melekler: - "Sorma, ileri yürü!" dediler. Birlik yürüdük. Yeşil bir bahçeye vardık. Bu bahçede büyük bir ağaç vardı. Bunun dibinde ihtiyar bir adamla birtakım çocuklar bulunuyordu. Bu ağaca yakın bir tarafta da, birisi, önünde ateş yakmakla meşguldü. Melekler benimle bu ağaca çıktılar. Beni bir eve koydular ki, ben bundan güzel bir ev görmedim. Burada ihtayar, genç birtakım erkekler, kadınlarla çocuklar vardı. Sonra melekler beni buradan çıkardılar. Benimle ağaca yukarı çıktılar ve beni eskisinden daha güzel ve daha kıymetli bir eve koydular. Burada da ihtiyarlar, gençler vardı. Meleklere: "Beni bu gece -iyi- gezdirdiniz. Şimdi bana gördüğüm şeyleri bildiriniz!" dedim. Melekler: Evet (anlatalım) dediler: Hani şu ağzı parçalandığını gördüğün kimse yok mu? Bu bir yalancı idi, o, dünyâda dâimâ yalan söylerdi.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Baslik :
İNSANLARIN FAZÎLET MİKYÂSI TAKVÂ OLDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Bu gece bana (rü`yamda) her zaman gelen iki Melek (Cibrîl ile Mîkâil) geldi. Bunlarla berâber gittik, nihâyet uzun boylu bir kişinin yanına vardık. (Semâya doğru yücelen) boynunun uzunluğundan onun başını görmeyeyazdım. O uzun boylu zât İbrâhîm (Halîl) salla`llahu aleyhi ve sellem`dir.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
ARABLARDAN MÜNÂFIKLARIN AHVÂLİNİ TASVÎR EDEN ÂYET VE HADÎS
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bize şöyle hikâye buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur: Bir gece bana iki melek gelip beni uykudan uyandırdı. Bunlar beni bir şehre götürdüler ki, o şehrin binâları altun ve gümüş tuğlalarla yapılmıştı. Bizi orada birtakım kimseler karşıladılar ki, onların vücûdlarının yarısı, senin gördüğün şeylerin en güzeli hilkatinde idi. Öbür yarısı da gördüğün en çirkin insana benziyordu. İki melek onlara: - (Niçin bu halde duruyorsunuz?) Haydi şu nehre gidip giriniz, dediler. Onlar de nehre girdiler. Sonra bize dönüp geldiler. Bir de gördük ki, onlardan o çirkinlik gitmiş ve en güzel bir insan sûretine değişmişti. Bu iki melek bana: - Burası Cennet-i Adin`dir, Şu (muhteşem) binâ da senin menzilindir, dediler. Melekler (sözlerine devâm edip): Hani o yarı vücûdları güzel ve yarı yerleri çirkin insanlar yok mu? Onlar da güzel ve hayır işleri, öbür kötü ve şer işlerle karıştıran kişilerdi. Allahu Teâlâ onların (günâhlarını i`tirâf ederek işledikleri hayır ve hasenât hürmetine) kötülüklerini afvetti, dediler.
Sıra :