Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Alî b. Ebî Tâlib

Alî b. Ebî Tâlib - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
PEYGAMBER (S.A. VE S.)İN AĞZINDAN YALAN UYDURANLARIN HÂLİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den işitdim, buyurdu ki benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem`deki yerine hazırlansın. Buhârî`ye göre: Rib`ıyy b. Hırâş, Alî (b. Ebî Tâlib) radiya`llâhu anh`den Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in "Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem`e girsin." buyurduğunu işittiğini kendisinden duymuş.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
MEZÎNİN ABDESTİ BOZDUĞUNA DÂİR HAZRET-İ ALÎ HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Mezî ile müptelâ bir kimse idim. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`e sorsun diye Mıkdâd (b. el-Esved)e söyledim. Sordu. "Abdesti îcâb eder." buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
GECE NAMAZINA TEŞVÎK VE TERGÎBİ İHTİVÂ EDEN ALÎ İBN-İ EBÎ TÂLİB RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
"Bir gece Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in kendisine ve Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in kızı Fâtıma`ya (Ziyâret için) geldiği ve siz namaz kılmaz mısınız? (diyerek teheccüd namazına teşvik) buyurduğu" rivâyet edilmiştir. (Aliyy-i Murtazâ rivâyetine devâmla demiştir ki:) Ben, yâ Resûla`llâh! Hayâtımız Allâhın yed-i kudretindedir, bizi uyandırmak dilerse uyandırır, dedim. Biz böyle cevab verince Resûlullâh geri döndü. Ve bana hiç cevab vermedi. Yalnız yüzünü bizden çevirirken Resûlullâh`ın (mübârek elini) dizine vurarak: (Umûmiyetle insanlar, ne de çok cidalci oluyor) buyurduğunu işittim.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
ALÎ İBN-İ EBÎ TÂLİB RADİYA`LLÂHU ANH`İN KAZÂ VE KADERE DÂİR BİR HADÎSİ
Hadis :
(Biz bir kere) Bakî-i Garkad (kabristanında) bir cenâzede bulunduk. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem de yanımıza gelip oturdu, biz de etrâfına oturduk. Resûl-i Ekrem`in elinde bir asâ vardı. O hazret başını eğdi. Asâsiyle yere vurmağa başladı. Sonra buyurdu ki: - Sizden hiçbir kimse ve nüfûsu mahlûkadan hiçbir nefis yoktur ki, onun (Allâhu Teâlâ tarafından) Cennet`teki ve Cehennem`deki yeri takdîr ve ta`yîn edilmemiş olsun! Onun şakî ve saîd olduğu tesbit olunmamış bulunsun! Bunun üzerine Ashâb-ı Kirâm`dan birisi dedi ki: - Öyle ise yâ Resûla`llâh! Ameli ve ibâdeti bırakıp Cenâb-ı Hakk`ın takdîrine i`timâd edemez miyiz? Bizdenm, saâdet ehli (olması mukadder) olan her kişiyi kazâ-yı ilâhî, ehl-i saâdetin (hayır) ameline sevkeder, (kişi Cennet`e nâil olur). Yine bizden ehl-i şakâvetten (olması mukadder) olan her kişiyi de kazâ-yı İlâhî, ehl-i şakâvetin (şer) ameline sevkeder, (bu da Cehennem`e girer). Resûl-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem cevâben: - Saâdet ehline, saâdet sâhiblerinin (hayır) ameli (sevdirilerek) îfâsı kolaylaştırılır. Ehl-i şakâvete de eşkıyâ zümresinin (şer) işleri (sevdirilerek) îfâsı teshîl edilir, buyurdu. Sonra Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şu mealdeki âyet-i kerîmeyi okudu: - O kimse ki Allah hakkını verir, Allah`tan korkar, güzel kelimeyi, (Lâ ilâhe illâ`llâh) Kelime-i Tevhîd`ini tasdîk eder, muhakkak biz o kimseye hayra karşı yüsrü mûcib bir haslet müyesser kılarız. O kimse ki, hakku`llâh`a buhl edip inâyet-i ilâhiyyeden istiğnâ ve güzel kelimeyi tekzîb eder, ona da hayra karşı usrü şiddet-i mûcib bir haslet müyesser kılarız.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
HAZRET-İ ALÎ`YE RESÛL-İ EKREM NÂMINA KESTİĞİ KURBAN DEVELERİNİN ÇULLARINI VE DERİLERİNİ TASADDUK ETMESİNİ EMRETTİĞİNE DÂİR HAZRET-İ ALÎ`NİN RİVÂYETİ
Hadis :
Müşârün-ileyh: Resûlullâh salla`llahu aleyhi ve sellem bana, kestiğim kurban develerin çullarını ve derilerini tasadduk etmemi emreyledi, demiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
KURBAN ETİNDEN ZEBİH VE KESİM ÜCRETİ VERİLMİYECEĞİNE DÂİR HAZRET-İ ALÎ RİVÂYETİ
Hadis :
Müşârün-ileyh Hazretleri: "Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem buna kurban develerine nezâret etmemi ve bunların zebhi husûsunda kurbandan (ücret nâmiyle) hiç bir şey vermemekliğimi emreyledi" demiştir.
Sıra :
 
Baslik :
HAREM-İ MEDÎNE`YE İHTİRÂM HAKKINDA HAZRET-İ ALÎ RİVÂYETİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Benim indimde (ahkâm-ı şerîatten mektûb olan) şey, yalnız Allahu Teâlâ`nın Kitâbıdır. Bir de Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `den (işitip yazdığım) şu sahîfedir. (Meâli şöyledir:) Medîne`nin şuraya (, Sevr dağına) kadar "Âir" (dağı) arası haremdir, vâcibü`l-ihtirâmdır. Kim ki, Medîne`nin bu harîmi dâhilinde Kitâb ve Sünnet`e muhâlif bir iş işlerse, yâhud ehl-i bid`ate yardım eylerse, Allah`ın azâbı, Melekler`in ilenci, bütün halkın nefreti bu mübtedi`ler üzerine olsun. Bunların ne tevbesi, ne de fidyesi kabûl olunur. Müslümanların emânı birdir; (bir müslimîn kâfire emânı, bütün mìslümanlarca sahîhtir, mu`teberdir). Alî (Hazretleri devamla) demiştir ki: Kim ki, bir müslümanın verdiği ahdi nakzederse, Allah`ın azâbı, Melekler`in ilenci, bütün halkın nefreti onun üzerine olsun. Onun ne farz, ne de nâfile ibâdeti kabûl olunmaz. Her kim de kendi mevâlîsinden ve efendilerinden başka bir kavmi velî ve efendi ittihâz ederse, bu kimse de Allah`ın azâbına, Melekler`in ilencine, bütün insanların nefretine uğrasın! Bu şuursuz kimsenin ne tevbesi, ne de adâleti kabûl olunmaz.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber bulunduğum Bedir (gazâsında o) günü ganîmetten ben, yaşı kemâle ermiş bir deveye nâil olmuştum. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem başka bir ihtiyâr deve de (Bedir`den evvel) vermişti. Bir gün bu develerimi Ensâr`dan bir kimsenin kapısı yanında ıhdırmıştım. Bunlara izhir (otu) yükleyip satmak ve parasiyle Fâtıme`nin velîme taâmına istiâne etmek istiyordum. Kaynuka` kabîlesinden (bu işe vâkıf) bir kuyumcu da benimle berâberdi. Bu sırada Hamze İbn-i Abdülmuttalib bu Ensârî`nin evinde (şarab) içiyor ve berâberinde bir muğanniye tegannî ediyordu. Muganniye: - Ey Hamze, semiz develere bak! demekle hemen Hamze kılıciyle bu iki hayvana doğru sıçrayarak bunları boğazladı. Hörgüçlerini kopardı; böğürlerini yarıp ciğerlerinden birer parça aldı, (gitti). Alî radiya`llahu anh (devamla) diyor ki: - Beni tehdîş eden bu (fecî) manzaraya baktım. Sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e geldim, yanında Zeyd İbn-i Hârise vardı. Hâdiseyi haber verdim. Resûlullah berâberinde Zeyd İbn-i Hârise olduğu halde çıktı. Ben de berâber gittim. Resûlullah Hamze`nin yanına girdi. Ve Hamze`ye karşı gayz ve teessür gösterdi. Hamze de gözlerini kaldırarak: - (Ey Abdullah ve Ebû Tâlib evlâdları!) Siz, babam (Abdülmuttalib) in köleleri değil misiniz? di (ye ihzâr-ı fahr et) ti. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem de (amucasının şuursuzluğundan ictinâb ederek) arka arka çekildi; nihâyet oradakilerin yanından çıktı. Bu vâkıa hamr tahrîm buyurulmazdan evvel vuku` bulmuştu.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
İPEKLİ GİYMENİN ERKEKLERE HURMETİNİ İFÂDE EDEN HAZRET-İ ALÎ HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bir kere) bana Siyerâ` (denilen ipekli) bir hulle hediye etmişti. Ben de onu giymiştim. Bunun üzerine Resûlullah`ın (mübârek) yüzünde gazab (eseri) gördüm. Ben de onu parçaladım, kadınlarım arasında (taksîm ettim).
Sıra :
 
Baslik :
UHUD HARBİNDE RESÛLULLÂH SA`D İBN-İ EBÎ VAKKÂS`A: BABAM, ANAM SANA FEDÂ OLSUN, DÜŞMANA OK AT! DEMİŞ VE BU SÖZÜ KİMSEYE KARŞI KULLANMAMIŞTIR
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in babasını, anasını, Sa`d İbn-i Ebî Vakkas`tan başka bir kişiye fedâ ettiğini söyliyerek hitâb ettiğini işitmedim. (Fakat Uhud günü Sa`d`e): - Ey Sa`d babam, anam sana fedâ olsun! Düşmana ok at! dediğini işittim.
Sıra :