Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Ebû Saîd-i Hudrî

Ebû Saîd-i Hudrî - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
DEVE ZEKATI HAKKINDA EBÛ SÂİD-İ HUDRÎ RİVAYETİ
Hadis :
(Bedevî) bir A`râbî Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e hicretten sordu, - (Medîne`ye hicret edeyim mi? dedi). Resûl-i Ekrem cevâben: - Sakın hâ! Hicrete kalkışma! Hicret çok çetin iştir, buyurdu. Ve: - Senin deve nev`inden zekâtı verilmiş malın var mıdır? diye sordu. Bedevî: - Evet vardır, diye cevab verdi. Resûl-i Ekrem: - Öyle ise (beis yok) sen, Medîne`ye uzak olan köyünde çalış!. Allah senin (hayırlı) işi (nin sevâbı) ndan bir şey eksik bırakmaz, (köyünde de sana verir) buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
AKRABÂYA VERİLEN SADAKA HAKKINDA EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (bir bayram günü) musallâya çıktığı hakkındaki Ebû Saîd-i Hudrî radiya`llâhu anh hadîsinin rivâyeti yukarıda geçmişti. Bu rivâyette de Ebû Saîd-i Hudrî demiştir ki: Resûlullâh mescidden dönüp menziline geldiğinde, İbn-i Mes`ûd`un zevcesi Zeyneb gelmiş, Huzûru Saâdet`e girmek için izin istemişti. (Bilâl tarafından): - Yâ Resûla`llâh! Şu izin isteyen kadın Zeyneb`dir, diye arz edildi. Resûl-i Ekrem: - Zeyneb`lerin hangisidir? diye sordu. - İbn-i Mes`ûd`un kadınıdır, diye cevâb verildi. Resûl-i Ekrem: - Evet, ona izin veriniz! buyurdu. Ve Zeyneb`e izin verildi. Zeyneb: - Yâ Nebiyya`llâh! Siz bu gün (Mescid`de) sadaka ile emrettiniz. Benim yanımda kendime âid ziynetlerim vardı. Bunları tasadduk etmek istedim. Fakat İbn-i Mes`ûd, kendisinin ve oğlunun, sadaka vereceğim kimselerden daha ziyâde sadakaya müstehak olduklarını iddiâ etti. (Ne buyurursunuz?) dedi. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem cevâben: - İbn-i Mes`ûd doğru söylemiştir. Zevcin ve oğlun, tasadduk edeceğin kimselerden daha ziyâde sadakaya lâyıktır, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM`İN BİR HUTBESİNDE DÜNYÂ MAL VE İHTİRÂSININ ÜMMETİNİ DALÂLETE SEVK ETMESİNDEN ENDÎŞELENDİĞİNE DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ, BU ENDÎŞELERİNİ İKİ VECHİLE BELÎĞ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Günün birisinde Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem minber üzerinde oturmuştu. Biz de kendisinin etrâfında oturmuştuk. Bu halde aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm buyurdu ki: Ben (ebediyyete gittik) den sonra dünyâ çiçeğinden, dünyâ hüsn ü behcetinden önünüze nice açılacak ni`met sofraları, hayat sahneleri (yok mu? Bu), sizin için korktuğum muhakkak olan şeylerdendir. Bunun üzerine (Ashab`tan) bir zât: - Yâ Resûla`llâh! Hiç hayr ü ni`met, şerr ü mefsedet celb eder mi? (ki, korkuyorsunuz!) diye sordu. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem (vahye intizâr ederek bir müddet) sükût etti. O sâile Ashâb tarafından: - Sen kim oluyorsun ki, Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e sual soruyorsun? (Bak) sana cevab bile vermiyor, denildi. O sırada biz, Resûl-i Ekrem`e vahy geliyor olduğunu anladık. Râvî Ebû Saîd diyor ki: Resûl-i Ekrem dökmekte bulunduğu bol bir teri nâsıyesinden sildi. Ve sual soran kimseyi över bir edâ ile: - Sâil nerededir? diye sordu. Ve sonra buyurdu ki: - Hakîkaten hayr ü ni`met, şerr ü mefsedet getirmez, (fakat sebeb olur. Bakınız!) Baharın bitirdiği otlardan (zehirli) bir kısmı vardır ki, o, (yiyeni) öldürür, yâhud ölüme yaklaştırır. Lâkin yeşil ot böyle değildir. Onu otlayan hayvan, ölüm tehlikesinden masundur. Bu hayvan, o yeşil otu yer, iki böğrünü şişirince bahar güneşini karşılar. Kolayca tersler, işer, genişler. (Yine) bol bol yer. İşte bu dünyâ malı da yeşil ot gibi câzibtir, tatlıdır. Bu ni`metten miskîne, yetîme, vatancüdâ yolculara tasadduk eden zengin müslüman, ne hayırlı kişidir. (Râvî şek ederek diyor ki:) "yâhud Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: haksız haram mal toplayan, harîs de dâimâ yiyen, bir türlü doymayan obur gibidir. Kıyâmet gününde bu mal, kendi sâhibinin buhlüne şahâdet edecektir" buyurduğu gibi.
Sıra :
 
Baslik :
EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HAZRETLERİNDEN RİVÂYET OLUNAN İSTİ`FÂF VE İSTİĞNÂ HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir. Ensâr`dan bâzı kimseler, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den (sadaka) istemişlerdi. Resûlallâh da bunlara vermişti. Sonra bunlar yine istediler. Resûlullâh yine verdi. Sonra (üçüncü) bir daha istediler. Resûlullâh (bu def`a) da verdi. Hattâ yanındaki mal tükendi. Sonra Resûlullâh buyurdu ki: Sadaka malından yanımda bulunanı (verdim. Başkalarına vermek için) sizden kat`iyyen bir şey saklamadım. Kim ki, tese`ülden sakınmak isterse, Allah, o kimseyi afîf kılar. Kim ki, haktan istiğnâ ederse, onu da Allah ganî kılar. Kim ki, sabretmek isterse, Cenâb-ı Hak ona da sabr ihsân eder. Sabırdan daha hayırlı, sabırdan daha vâsi` bir nîmet kimseye verilmemiştir.
Sıra :
 
Baslik :
KENDİSİYLE SADAKA-İ FITR VERİLEN ERZAK HAKKINDA EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem zamânında biz (sadaka-i fıtrı) yevm-i fıtırde her nevi` taamdan bir sâ` olarak verirdik. Bizim (mu`tâd olan) yemeğimiz ise arpa, kuru üzüm (yağı alınmadık) keş ve kuru hurma idi.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
YE`CÛC VE ME`CÛC`UN HURÛCUNDAN SONRA DA BEYTU`LLÂH`IN HACCEDİLECEĞİNE DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ`NİN BİR HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Ye`cûc ve Me`cûc`un hurûcundan sonra da Beyt (u`llâh) haccedilir ve ömre edâ olunur" buyurduğunu rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
ŞEDD-İ RİHÂLE DÂİR EBÛ SAÎD RİVÂYETİ
Hadis :
Ravi, müşârün-ileyh, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber on iki gazâda bulunmuştur. (Bu) Ebû Saîd`den şöyle rivâyet edilmiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `den son derece nazar-ı dikkat ve hayretimi celb eden dört (hikmet) işittim: 1) Yanında ya zevci veyâ mehâriminden birisi bulunmaksızın bir kadın iki günlük mesâfeye sefer etmez, 2) Ramazan ve Kurban bayramlarında oruç tutmak meşrû` değildir, 3) İki namazdan sonra namaz kılmak sâbit değildir: (birisi) ikindi namazından sonra güneş gurûb edinceye kadar, (öbirisi) sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar. 4) Hiç bir mescide (nezr ile) şedd-i rihâl edilmez; ancak üç mescide sefer edilir: Mescid-i Harâm, benim Mescidim, Mescid-i Aksâ.
Sıra :
 
Baslik :
DECCÂL`A DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Deccâl (ın ahvâl ve ef`âlin) den uzun boylu bahsettiği sırada şöyle buyurdu dediği rivâyet edilmiştir: Deccâl, (Medîne`ye de) gelecektir. Fakat Medîne kapısından içeri girmek ona haram kılınmıştır. Yalnız Medîne etrâfındaki bazı çoraklı, çakıllı arâzîye inecektir. O gün Medîne halkının en hayırlı bir sîmâsı, yâhud nâsın hayırlı sîmâlarından birisi (Hızır Aleyhi`s-selâm) Deccâl`a karşı çıkar, ve: - Şehâdet ederim ki, muhakkak sen, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `in bize haber verdiği Deccâl`sın! der. Bunun üzerine Deccâl, başındaki erbâb-ı şakavete: - Şimdi ben bu adamı öldürür, sonra diriltirsem benim (ulûhiyet) iddiamda şübhe eder misiniz? diye sorar. Eşkiyâ gürûhu: - Hayır, şübhe etmeyiniz, derler. Deccâl, (Hazret-i Hızr`ı) hemen öldürür, sonra da diriltir. Ve dirildir diriltmez Hızır: - Va`llâhi benim, senin Deccâl olduğun hakkındaki şimdiki kanâatim, bundan evvelki îmânımdan daha kuvvetlidir, der. Bu def`a Deccâl maiyetine: - Bu adamı öldürünüz! der. Fakat bundan sonra Deccâl (ne) Hızr`ı, (ne de başkalarını) katle muktedir olamaz.
Sıra :
 
Baslik :
SAVM-İ VİSÂLDEN NEHYE DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ VE EBÛ HÜREYRE HADÎSLERİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: bir orucunuzu öbirisine eklemeyiniz!. Hangi biriniz vasl-ı sıyâm etmek isterse, nihâyet sahur vaktine kadar ulaştırsın! buyurduğunu işittiği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
KADİR GECESİ`Nİ DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir sene) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber Ramazan`ın aşr-ı evsatında i`tikâf etmiştik. Resûlullah yirminci (gün) ün sabahı (i`tikâf mahallinden) çıktı, bize bir hutbe îrâd etti de müteâkıben şöyle buyurdu: - (Menâmında) bana Leyle-i Kadr (in bütün alâmâtı) gösterildi. Sonra unutturuldu. Yâhud ben onu unuttum. (Ashâb`ım!) Siz leyle-i Kadr`i Ramazan`ın aşr-ı ahîrinde, tek (gece) de arayınız!. Ben (menâmımda) kendimi su ve balçık içinde secde eder gördüm. Kim ki (benimle yâni) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile i`tikâf ediyorsa, şimdi (i`tikâf mahalline) çekilsin! (buyurdu). Biz de yerlerimize çekildik. (Hava açıktı;) gökte bir bulut parçası (bile) görmüyorduk. Sonra bir bulut parçası geldi. (Yirmi birinci gece gökten şiddetli bir) yağmur boşandı. Hattâ Mescid`in sakfı (Resûlullah`ın secde mahalline) aktı. Mescid`in sakfı hurma ağacından idi. (Sabah) namazı kılındı. Ben Resûlulllah salla`llahu aleyhi ve sellem`in suya ve balçığa secde ettiğini (gözümle) gördüm. Hattâ (namazdan döndüğünde Resûlullah`a baktım;) salla`llahu aleyhi ve sellem`in alnında (ve burnunda) çamur eseri gördüm.
Sıra :