Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

İSLÂM`DA NÜBÜVVET ALÂMETLERİ

Sahih Buhari eserindeki İSLÂM`DA NÜBÜVVET ALÂMETLERİ fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN PARMAKLARI ARASINDAN SU FIŞKIRIŞI VE BU SU İLE ÜÇ YÜZ KADAR KİMSENİN İÇMESİNE VE ABDEST ALMASINA DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Bir kere Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Medîne çarşısının bir semti olan) Zevrâ`da iken (ikindi namazının vakti yaklaşmıştı ve abdest suyu arayıp bulamamışlardı. Bunun üzerine) Resûlullah`ın huzûruna bir kap (içinde bir miktar su) getirildi. Müteâkıben Resûlullah elini kab(ın içindeki suy)a koydu. Hemen parmakları arasından su fışkırmağa başladı. Orada bulunan cemâat abdest al(ıncaya kadar devâm et)ti. (Enes İbn-i Mâlik`in râvîsi) Katâde der ki: Ben, Enes İbn-i Mâlik`e: - Orada kaç kişi idiniz? diye sordum. O da: - Üç yüz, yâhut üç yüz kadar, diye cevap verdi.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN SU MU`CİZESİ VE BİR SEFERDE PARMAKLARI ARASINDAN SU AKTIĞI HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ MES`ÛD HADÎSİ
Hadis :
Öyle dediği rivâyet olunmuştur: biz (Peygamber`in Ashâbı) âdet hilâfı olan umûru, bereket ve hayır sayardık. Siz ise bunlar (ın hepsin)i korkutmak (için izhâr edilir) sanıyorsunuz. Biz bir seferde Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber bulunduk. Suyumuz azalmıştı. (Kafile aşırı bir susuzluk karşısında kalmıştı.) Bunun üzerine Resûlullah: - Haydi bana bir mikdar su artığı bulup getiriniz! dedi. Ashâb, içinde az bir mikdar su bulunan bir kap getirdiler. Resûlullah bu kabın içine elini koydu. Sonra Ashâb`a: - Haydi temiz ve mübârek suya geliniz! (Abdest alınız!). Suyun artışı ise Allah`tandır, buyurdu. Ve hakîkaten Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in parmakları arasından su kaynayıp aktığını gördüm. Yine biz, (Resûlullah`ın yanında) yemek yenirken taâmın Subhâna`llah dediğini işitirdik.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN İSTİKBÂLE ÂİT HABERLER VERMESİ MU`CİZESİ HAKKINDAKİ RİVÂYETLER
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den: Siz ayakkapları keçe olan bir kavim ile muhârebe etmedikçe kıyâmet kopmaz! dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN İSTİKBÂLE ÂİT HABERLER VERMESİ MU`CİZESİ HAKKINDAKİ RİVÂYETLER
Hadis :
Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: "Kıyâmet kopmaz, tâ ki, siz Arablar yabancı milletlerden Hûz ve Kirman halkı ile muhârebe etmedikçe" demiş (ve bu iki iklim halkını) yüzleri kırmızı, burunları basık, gözleri küçük, yüzleri -deri üstüne deri kaplanmış kalkanları gibi- kalın etli, ayakkapları da yün (keçe çarık) diye tavsîf buyurmuştur.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
BU ÜMMETİN HELÂKİ KUREYŞ KABÎLESİNDEN BİR KAÇ TECRÜBESİZ GENCİN ELİNDE OLACAĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Gelen bir rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Kureyş`ten bir kısım insanlar (ileride) müslümanları (fitne ile), ölüme sürükleyecekler, buyurdu. Orada bulunan Ashâb: - Yâ Resûla`llah! Bize ne (yolda hareket etmemiz) emir buyurulur? diye sordular. Resûlullah: - Keşki nâs onlardan uzak bulunsalar, buyurdu.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
BU ÜMMETİN HELÂKİ KUREYŞ KABÎLESİNDEN BİR KAÇ TECRÜBESİZ GENCİN ELİNDE OLACAĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur. Kendisi (fıtraten) doğru sözlü (olan ve Allah tarafından) doğruluğu tasdîk olunan Resûlullah`ın: - Ümmetimin ölümü Kureyş`ten bir kaç gencin ellerindedir! buyurduğunu işittim. (Mecliste bulunan Mervân, Ebû Hüreyre`ye: - Gençler mi? demesi üzerine) Ebû Hüreyre: - İstersen filân oğulları, diye adlarını anabilirim! demiştir.
Sıra :
 
Baslik :
İSTİKBÂLE ÂİT PEYGAMBERİMİZİN HABERLERİNİ EN ÇOK NAKLEDEN HUZEYFE İBN-İ YEMÂN`IN MÜHİM BİR RİVÂYETİ
Hadis :
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Nâs, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e (geleceğe âit) hayır (lı işler) den sorarlardı. Ben de (tersine İslâm ümmetine gelecek) şerden -o şerrin bana erişmesinden korkarak- sorardım. Bu endîşe ile bir kere: - Yâ Resûla`llah! Biz vaktiyle câhiliyet devrinde şirk ve küfr içinde idik. Sonra Allah`ın Peygamber`i şu İslâm umdeleriyle bize geldi. Bu hayır ve saâdetten sonra, gelecek bir şer ve fitne var mıdır? diye sordum. Resûlullah: - Evet vardır, buyurdu. Ben: - O şerden ve fitneden sonra bir hayır ve salâh var mıdır? dedim. Resûlullah: - Evet, bir hayır ve salâh vardır. Fakat onun içinde bâzı şerr-ü fesâd bulunacak (hayırı bulandıracak, safvetini bozacak) buyurdu. Ben: - O hayrın (temizliğini bulandıran) kiri nedir? diye sordum. Resûlullah: - O devrin âmirlerinden bir zümre, ümmeti, benim sünnetim hilâfına idâre edecekler. Sen o devrin âmir ve vâlîlerinden bâzılarının hareketlerini (ma`rûf bulup) tasvîb, bâzılarının hareketlerini de (münker bulup) red edeceksin! buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! Bu karışık hayır devrinden sonra yine bir şerr-ü fesad devri hulûl edecek midir? dedim. Resûlullah: - Evet edecektir. O devirde bir takım dâîler (çığırtkanlar) halkı Cehennem kapılarına çağıracak. Her kim onların da`vetine icâbet ederse, onu Cehennem`e atacaklar, buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! Bu da`vetçileri bize vasfetseniz! dedim. Resûlullah: - Onlar bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle (bizim azîz duygularımıza seslenerek) konuşurlar. (Halbuki gönüllerinde hayırdan eser yoktur) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! O (uğursuz) devir bana yetişirse (ben o devirde yaşarsam) nasıl hareket etmemi emredersiniz? dedim. Resûlullah: - İslâm cemâatine mütâbaat, ve onların devlet reîsine mutâvaat eyle! (Devlet reîsi zulmederse, seni divğr, malını alırsa bile sözünü dinle, itâat eyle!) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! Onlar cemâat hâlinde değiller (de bozgunculukla parçlanmışlar) sa, başlarında devlet reîsi de yoksa, dedim. Resûlullah: - O fırkaların hepsinden ayrıl! (Evine çekil!). Velev ki bu i`tizâl, bir ağaç kökünü ısırman sûretiyle (meşakkatli) olsa bile. Artık ölüm erişinceye kadar bu i`tizâl üzere bulun! buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
BU BÂBDA HAZRET-İ ALÎ`NİN HÂRİCÎLERİ KASTEDEREK BİR RİVÂYETİ
Hadis :
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben size Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (dilin) den bir şey haber verdiğimde (onu bir hakîkat olarak kabûl ediniz!) And olsun ki, gökten düş (erek öl) mem bana Peygamber`in dilinden yalan uydurmaktan daha sevimlidir. Fakat benimle sizin aranızda görüştüğümüz sıra size bir şey haber verdiğimde (ta`rîz etmiş olabilirim). Çünkü (muhâvere de bir harptir) harp (ise) hud`adır, (söz üstünlüğü de zaferidir). Ben Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim: - Âhır-zamanda yaşları küçük, tecrübeleri kıt bir zümre yetişecektir. Onlar (Hâricîler gibi mahlûkatın hayırlısı olan) Peygamber`in teblîgatından bahsedecekler. Fakat bunlar (şiddetle atılan) okun av (ı delerek av) dan öte çıktığı gibi İslâm (dînin) den hemen çıkıvereceklerdir. Onların îmanları boğazlarından öte geçmiyecektir. Siz onlara nerede rast gelirseniz hemen öldürünüz. Çünkü (bunlar bozguncudur) bunları öldürmekte, öldüren kişiye kıyâmet gününde ecr-ü sevâb vardır.
Sıra :
 
Baslik :
İSLÂM`IN İLK GÜNLERİNDE RESÛL-İ EKREM`İN ÇOK GEÇMEDEN İSLÂM ŞEVKET VE KUDRETİNİN CEZÎRETÜ`L-ARAB`A YAYILACAĞINI HABER VERMESİ MU`CİZESİ HAKKINDA HABBÂB İBN-İ ERET HADÎSÎ
Hadis :
Rivâyete göre, şöyle demiştir: (İslâm`ın ilk günlerinde bir gün) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Kâ`be`nin gölgesinde kaftanın yastık ederek dayandığı bir sırada kendisine (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden) şikâyet etmiştik: - Yâ Resûla`llah! Bizim için Allah`dan nusrat, (müşriklere galebemizi) dileyemez misin? (Bunların zulmünden) halâsımız için Allah`a duâ edemez misin? demiştik. Resûlullah şöyle buyurdu: - (Ashâbım, sabrediniz!) Sizden önceki ümmetler içinde öyle (mazlûm) kişi bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır, o (zavallı) kişi o çukura (başı meydanda kalarak) gömülürdü. Sonra bir testere getirilir. Başı üstüne konularak ikiye bölünürdü de (bu işkence) o mü`mini dîninden döndüremezdi. (Bir başkasına da) demir taraklarla etinin altındaki kemiği ve siniri taranı (larak işkence edi)lirdi de işkence o mü`mini dîninden çeviremezdi. Ashâbım! Allah`a yemîn ederim ki, şu İslâm dîni her halde ve muhakkak sûrette kemâle erecektir. Bir derecedeki, bir süvari (yalnız başına) San`a`dan Hadramut`a kadar (selâmetle) gidecek, Allah (Azze ve Celle) den başka hiç bir şeyden korkmıyacaktır. Yâhut (yolcu) koyun sâhibi (ise) koyunu üzerine kurt saldırmasından korkacaktır. Fakat Ashâb`ım acele ediyorsunuz!
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN SÂBİT İBN-İ KAYS (RADİYA`LLÂHU ANH) İ CENNETLE MÜJDELEMESİ VE SÂBİT`İN DE YEMÂME MUHÂREBESİNDE ŞEHÎD OLMASI HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bir ara Sâbit İbn-i Kays`i kaybetmiş (görememiş) ti. (Sâbit İbn-i Kays`e ne oldu; hiç görünmiyor? diye sordu.) Ashâb`dan birisi: - Yâ Resûla`llah! Ben Sâbit`in hâl ve şânını sizin için öğrenirim! dedi. Ve o zât Sâbit`e gitti. Onu, evinde başını eğerek oturur bir halde bulmuş ve: - Ne haldesin? diye sormuş. O da: - Hâlim yaman kötü!. (Sâbit:) sesini Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in sesinden ziyâde yükseltir bir kimsedir. Onun şimdiye kadar işlediği hayır ve ibâdet hiç olmuştur. Artık Sâbit cehennemliktir, diye cevap vermiş. Bu adam da Resûlullah`a gelerek Sâbit şöyle söyledi, diye haber vermiştir. O Sahâbî ikinci def`a Sâbit`in yanına büyük bir müjde ile dönüp gitmiştir. Şöyle ki: Resûlullah Efendimiz o Sahâbî`ye: - Sâbit`e git, ona: Sen cehennemlik kişilerden değilsin, belki cennetlik bahtiyarlardansın, de! buyurmuştur.
Sıra :