Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
BÂBU BED`İ`L-EZÂN
Sahih Buhari eserindeki BÂBU BED`İ`L-EZÂN fasılı ile ilgili konular ve hadisler
Fasil :
Ravi :
Baslik :
ENES İBN-İ MÂLİK`İN, RESÛLULLÂH (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN NAMAZINI TA`RÎFİNE DÂİR SÂBİT İBN-İ ESLEM HADÎSİ
Hadis :
(Sened-i muttasıl ile Sâbit b. Eslem-i Bünâhî) Enes (b. Mâlik) radiya`llâhu anh`den (bahs ile) demiştir ki: (Enes radiya`llâhu anh) bize Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in namazını ta`rîf ederdi. Namaz kılardı da başını rükû`dan kaldırdığı vakitte secdeye varmayı (gâlibâ) unuttu diyecek kadar ayakta kalırdı.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
NEBİYY-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN NAMAZDA TESMÎ`, TAHMÎD VE TEKBİRLERİNE; RÜKÛ`DAN DOĞRULDUĞUNDA DA MÜ`MİN VE MÜŞRİKLER İÇİN YAPTIĞI DUÂSINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunuyor ki, Ebû Hüreyre radiya`llâhu anh farz olsun, olmasın; (kezâ) Ramazan`da olsun olmasın, her namazda tekbîr alırdı. (Şöyle ki, namaza başlayıp) durduğu vakit tekbîr alırdı. Sonra rükûa varırken tekbîr alırdı. Sonra ... der, daha sonra secdeye varmazdan evvel ... derdi. Sonra secdeye indiği vakit ... der, daha sonra başını secdeden kaldırırken tekbîr alırdı. Sonra (ikinci) secde(yi) ederken tekbîr alırdı. Sonra secdeden başını kaldırırken tekbîr alırdı. Sonra ikinci rek`attaki cülûsdan (yâni ka`de-i ûlâdan) ayağa kalktığı zaman tekbîr alırdı. Namazı bitirinceye kadar her rek`atta da bunu yapardı. Sonra namazdan kalktığı zaman: "Nefsim yed(-i kudret)inde olan (Allâhu zü`l-Celâl)`e kasem olsun ki, içinizde Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in namazına en çok benzeyen namazı kıldıran benim: (Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in) dünyâdan müfârekat buyuruncaya kadar namazı vallâhi işte böyle idi" derdi. -Yine (râvî Ebû Bekr b. Abdü`r-Rahmân ile Ebû Seleme b. Abdü`r-Rahmân) Ebû Hüreyre radiya`llâhu anh`den rivâyeten derlerdi ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (mübârek) başını rükû`dan kaldırırken ... der, isimlerini söyliyerek bir takım kimseler için duâ buyurur ve: "İlâhî Velîd b. el-Velîd`i, Seleme b. Hişâm`ı, Ayyâş b. Ebî Rebîa`yı (küffâr elinde bunalıp) zaîf (ve âciz) görülen (diğer) mü`minleri kurtar. İlâhî, Mudar`ı daha bedter çiğne. (İlâhî, içinde bulundukları) bu yılları Yûsuf (aleyhi`s-selâm) ın (o şiddetli) yıllarına benzet" derdi. -(Ebû Hüreyre radiya`llâhu anh) der ki: O sıralarda Mudar`ın ehl-i maşrık olanları Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e henüz muhâlif idiler.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
KIYÂMET GÜNÜNDE MÜ`MİNLERİN ALLÂH`I RÜ`YETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: (Bir def`a) öteki, beriki: "Yâ Resûlâllâh, Kıyâmet gününde biz Rabbimizi görecek miyiz?" diye sordular. (Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm Efendimiz Hazretleri de mukâbeleten): "Ayın on dördüncü gecesi rü`yete mâni` hiçbir bulut yokken Kamer(i görmek husûsun)da şek ve ihtilâf eder misiniz?" diye suâl buyurdu. "Hayır, yâ Resûlâllâh (bunda ihtilâf etmeyiz)" denince tekrar: "Ya, rü`yete mâni` hiçbir bulut yokken Güneş (i görebileceğiniz) de şek ve ihtilâf eder misiniz?" diye suâl buyurdu. (Yine): "Hayır, yâ Resûlâllâh. (Bunda da ihtilâf etmeyiz)" denince buyurdu ki: İşte O`nu siz böyle (açık) göreceksiniz. Kıyâmet gününde nâs haşrolunacak (yâni bir araya toplanacak. Rabbimiz Teâla ve Tekaddes Hazretleri): "Her kim her neye tapıyor idiyse onun ardına düşsün" buyuracak. (Yâhud Hakk`ın emriyle bu sözü diyen diyecek.) Artık kimi Şems`in, kimi Kamer`in, kimi tâğutların ardına düş(üp gid)ecek. Yalnız bu ümmet, içlerinde münâfıkları da olduğu halde (yerinde durup) kalacak. Allah (Tebâreke ve Teâlâ Hazretleri) onlara (evvelce tanıdıklarından başka bir sûrette) gelip: "Ben sizin Rabbinizim" buyuracak. Onlar (Rabb-i Müteallerini o tecellî ile tanımıyacakları için: "Sen`den Allâh`a sığınırız.) Rabbimiz bize gelinceye kadar bizim yerimiz burasıdır. (Yerimizden ayrılmayız). Rabbimiz bize geldiğinde biz O`nu tanırız" diyecekler. Allâhu Azze ve Celle (Hazretleri) onlara (Bu def`a tanıdıkları sûrette) gelip: "Ben Rabbinizim" buyuracak. Onlar da: "(El-Hak) Sen bizim Rabbimizsin" diyecekler. Ve Allâhu Teâlâ(nın) onları da`vet buyur(ması üzerine ona tâbi` ola)cak(lar). Cehennem`in de (tam) ortasına Sırât (yâni köprü) kurulur. Ümmetini (onun üstünden) en evvel geçirecek ben olacağım. O gün Rüsül(-i Kirâm) dan başka hiçbir kimse (hevl ve dehşet dolayısiyle) tekellüm edemez. Rüsül(-i Kirâm)ın da o günkü kelâmı "İlâhî, selâmet ver, selâmet ver" (den ibâret) olacaktır. Cehennem`de sa`dân dikenlerine benzer çengeller vardır. Sa`dân dikenlerini (hiç) görmüşlünüz var mı? -Evet (vardır.)- İşte bu çengeller sa`dân dikenlerine benzer. Ancak şu var ki, ne kadar büyük olduklarını yalnız Allâhu Teâlâ bilir. İşte bunlar nâsı (kötü) amellerinden dolayı kapıp alırlar. Kimi (kötü) ameli dolayısiyle helâk olur. Kimi hardal gibi ezim ezim ezildikten sonra necat bulur. Nihâyet Allâhu Teâlâ ehl-i nârdan her kimlere rahmet buyurmayı dilemişse (onları çıkaracak. Dünyâda iken) Allâh`a ibâdet etmiş olanları çıkarmalarını meleklere emredecek, onlar da onları çıkaracaktır. (Melekler) onları âsâr-ı sücûddan (yâni secde a`zâlarındaki izlerden) tanıyacaklardır. Ve (işte onlar öylece) çıkarılacaklardır. Allâhu Teâlâ eser-i sücûdu ye(yip mahvet)meyi nâr(-ı Cahîm)e harâm kılmıştır. Binâenaleyh Âdem-oğlunun bütününü (Cehennem) ateş(i) yer de yalnız eser-i sücûdu yiyemez. Bunlar ateşten kavrulup kapkara olarak çıkarılacaklar. Üzerlerine Âb-ı hayât dökülecek de seyl uğrağında biten yabânî reyhan tohumları nasıl (çabuk) biterse (yeniden) öylece biteceklerdir. Sonra Allâh(u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri) kulları arasında (hüküm ve) kazâyı hitâma erdirir. (Ancak) Cennet ile Cehennem arasında yüzü ateşe dönük bir kimse kalır ki, o, Cennet`e girecek ehl-i nârın sonuncusu olacaktır. (O kimse): "Yâ Rab, yüzümü (şu) ateşden döndür.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN YEDİ A`ZÂ ÜZERİNE SECDE ETMEKLE EMROLUNDUĞUNA VE NAMAZDA ELBÎSE İLE, SAÇLA MEŞGÜL OLMAKTAN NEHYOLUNDUĞUNA DÂİR İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Biri) alın -(mübârek alnını gösterirken mübârek eliyle) burnuna da işâret etti-, (ikis) eller, (diğer ikisi) dizler, bir de (ikisi) ayak uçları olmak üzere yedi kemik (yâni a`zâ) üzerine secde etmekle emrolundum. (Namaz kılarken) elbisemizle saçımızı (durumu bozulmasın, yâhud tozlanmasın diye) toplamaktan da nehyolundum.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN YEDİ A`ZÂ ÜZERİNE SECDE ETMEKLE EMROLUNDUĞUNA VE NAMAZDA ELBÎSE İLE, SAÇLA MEŞGÜL OLMAKTAN NEHYOLUNDUĞUNA DÂİR İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis :
"Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem bize nasıl namaz kıldırdı ise size de öylece namaz kıldırmaktan vazgeçmiyeceğim..." dediği rivâyet olunmaktadır. Hadîsin alt tarafı (yukarıda) geçmişti.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛLULLÂH (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN: "SECDEDE İ`TİDÂL ÜZERE BULUNUNUZ. HİÇBİRİNİZ DE KOLUNU (SECDE ESNÂSINDA) CANAVAR KOLUNU YAYAR GİBİ YAYMASIN" HADÎSİ
Hadis :
(Sened-i muttasıl ile) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in: "Secdede i`tidâl üzere bulununuz. Hiç biriniz de kolunu (secde esnâsında) canavar kolunu yayar gibi yaymasın" buyurduğunu rivâyet etmiştir.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN NAMAZIN TEK REK`ATLERİNDE CELSE-İ İSTİRAHAT BUYURDUKLARINA DÂİR MÂLİK İBNİ`L-HUVEYRİS HADÎSİ
Hadis :
"Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i namaz kılarken gördüm. Namazının tek rek`atlarında ol(ub da rek`atı tamamla)dığı zamanlarda (bir müddet) oturmadıkça (sonraki rek`at için) ayağa kalkmazdı" dediği (sened-i muttasıl ile) rivâyet olunmuştur.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛLULLÂH (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN SECDEYE VARIRKEN, BİRİNCİ SECDEDEN DOĞRULURKEN VE İKİNCİ SECDEDEN KALKARKEN TEKBİRLERİ CEHREN ALDIĞINA DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ
Hadis :
(Sened-i muttasıl ile) mervîdir ki (bir def`a) namaz kıldırmış ve (bu namazda) secdeden başını kaldırırken, (ikinci) secdeye varırken, (bu) secdeden başını kaldırırken, ikinci rek`attan (yâhud ikinci secdeden) kalkarken tekbîr(ler)i cehren almış ve: "Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`i (namazı) böyle (kılar) gördüm" demiştir.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
NAMAZLARDA SAĞ AYAĞI DİKİP SOL AYAĞI BÜKMENİN SÜNNET OLDUĞUNA DÂİR ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunmuştur ki, Abdullâh b. Ömer radiya`llâhu anhümâ namazda iken (teşehhüd-i ahîr için) oturduğunda bağdaş kurardı. (Bir gün) oğlunun (da) böyle yaptığını gördü de kendisini bu (oturuşu)ndan nehyetti. Ve: "Namazdaki sünnet ancak sağ ayağını dikip sol ayağını bükmektir" dedi. (Oğlu): "Sen bunu yapıp duruyorsun" deyince: "(Evet, yapıyorum. Çünkü) ayaklarım beni taşıyamıyor" cevâbını verdi.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN İFTİTAH TEKBÎRİNDE, RÜKÛ`DAN DOĞRULUŞUNDA, SECDESİNDE VE TEŞEHHÜD İÇİN OTURDUĞUNDA A`ZÂLARININ DURUMUNA DÂİR EBÛ HÜMEYD HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in namazını en iyi belleyeniniz ben idim. Görürdüm ki (iftitah) tekbîr(ini) aldığında ellerini omuzları hizâsına getirir, rükûa vardığında da elleriyle dizlerini tutardı. Sonra belini (kanburlaşdırmadan) büker, başını kaldırdığında omurga kemiklerinden her biri yerli yerine gelinceye kadar doğrulur, secde ettiğinde kollarını yere yaymaksızın ve birbirine yanaştırmaksızın (yere) koyup ayaklarının parmaklarını kıbleye karşı getirir, (ilk) iki rek`at başında (teşehhüd için) oturduğunda sol ayağının üzerine oturup sağ ayağını diker, son rek`atta oturduğunda (ise) sol ayağını ile alıp ve diğerini dikip mak`adesi üstüne oturur idi.
Sıra :