Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Abdullâh b. Ömer

Abdullâh b. Ömer - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Konu :
Baslik :
KADİR GECESİ`NİN İHYÂNIN FAZÎLETİNE VE SEBEB-İ GUFRÂN OLDUĞUNA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in Ashâb`ından bâzı kimselere leyle-i Kadir rü`yâda (Ramazan`ın) seb`-i evâhirinde (taraf-ı ilâhîden) gösterildi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem de Ashâb`ına: "Rü`yânızı biliyorum; Ramazan`ın seb`-ı evâhirine tevâfuk etmiştir. Kim ki leyle-i Kadr`i aramağa cehd ederse, onu Ramazan`ın seb`-ı evâhirinde arasın!" buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
BEY` VE HİBE HAKKINDA İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Müşârün-ileyh şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile biz bir seferde bulunduk. Ben (babam) Ömer radiya`llahu anh`in genç, çetin bir devesine binmiştim. Deve bana galabe ediyor ve kafilenin önüne geçiyordu. Ömer onu men` edip geri çeviriyordu. Sonra devem (tekrar) kafileyi geçiyor, Ömer de men` edip çeviriyordu. Bu sırada Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ömer`e: - Şu (hırçın) deveyi bana satsana! buyurdu. Ömer: - O senindir yâ Resûla`llah! dedi. (Tekrar) Resûl-i Ekrem: - Şu deveyi bana sat! buyurdu. Ömer de Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e sattı. Der-akab Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Ey Abdullah İbn-i Ömer! (Şimdi) deve senindir. Nasıl istersen öyle tasarruf edersin, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
"İSLÂM DÎNİNDE ALDATMAK YOKTUR" KAVL-İ ŞERÎFİNİN ŞEREF VURÛDU VE HABBÂN İBN-İ MUNKIZ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Bir kimse Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e bey` ü şirâda dâima kendisinin aldatıldığını arz etti. Resûl-i Ekrem buna cevâben: - Sen de bir şey almak istediğinde (İslâm dîninde) aldatmak yoktur de, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
MÜŞTERİNİN ALDIĞI ZAHÎREYİ KABZETMEZDEN EVVEL SATMASININ MENHÎ OLDUĞUNA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında kârbân (sâhibi tâcirler) den (mal kabz edilmeden) zahîre alırlardı. Sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bu tâcirlere memur gönderdi. Mallarını zahîre pazarına nakledip getirinceye kadar malı aldıkları yerde satmaktan men` eyledi. Yine İbn-i Ömer`den gelen bir rivâyette: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem iştirâ edilen hubûbâtı (ölçülüp) teslîm edinciye kadar onun (kable`l-kabz) satılmasını nehyetti, demiştir.
Sıra :
 
Baslik :
BEY` EDİLEN TAAM VE ERZÂKIN PAZARA NAKLİNDEN EVVEL ELDEN ELE SATANLARIN ASR-I SAÂDET`TE DARBEDİLDİĞİNE DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
[Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında ben, götürü pazarlık erzak iştirâ eden (ve kabz etmeden âhere satmak isteyen) öyle (muhtekir) ler gördüm ki, bunlar, bu malları yükleyip nakl edinceye kadar döğülürler, (ve kable`l-kabz) satmaktan men` olunurlardı] dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
BEY`İ GARERDEN NEHYE DÂİR ABDULLÂH İBN-İ ÖMER RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ`NIN HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem "Habelü`l-habele"yi (yâni gebe devenin dişi doğan yavrusunun hamlini) satmaktan nehiy buyurmuştur. Câhiliyet halkı (arasın) da (âkıbeti meçhul) böyle bir beyi` (şekli) vardı; (garerle mal alır, satarlardı.) Herkes (meselâ) bir deveyi (veyâ her hangi bir malı), gebe bir devenin doğurmasına, sonra bu doğan dişi yavru da (hâmil olup) karnındaki cenîni doğurmasına ta`lîkan mal alıp satardı.
Sıra :
 
Baslik :
RÜKBÂNI PAZAR MAHALLİNE GELMEDEN YOLDA İSTİKBALDEN NEHİY HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: "Bir metâı ba`zınızın bey` etmesi üzerine diğer ba`zınız bunu beyi` edemez. Siz, (rükbânın pazara getirdiği) satılık eşyâyı da pazara getirilinceye kadar (yolda) karşılayamazsınız!" buyurmuştur.
Sıra :
 
Baslik :
BEY`-İ MÜZÂBENEDEN NEHYE DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ VE ÎZÂHI
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Müzâbeneden nehiy buyurduğu ve (İbn-i Ömer`in) Müzâbene, yaş hurmayı (ağacında) ölçekle (tahmîn ederek) kuru hurma ile satmaktır. Kuru üzümü de yaş üzümle (yine böyle tahmînî) ölçekle satmaktır (dediği) rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
BEY`-İ ARİYYEYE MÜSÂADEYE DÂİR ZEYD İBN-İ SÂBİT HADÎSİ. VE NEVEVÎ`NİN BEY`-İ ARİYYEYİ BİR TA`RÎFİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: yaş meyvayı (yenilmeğe) sâlih olduğu (kızarmak, sararmak sûretiyle) zâhir olana kadar (ağacı üstünde) satmayınız!. Yaş hurmayı da kuru hurma ile tebdîl etmeyiniz!, buyurduğu rivâyet edilmiştir. (Yine) Abdullah İbn-i Ömer Zeyd İbn-i Sâbit`in: [Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem böyle yaş hurmanın, kurusiyle tebdîlini nehyettikten sonra ariyyenin (muayyen bir ağaçtaki yaş hurmanın yerdeki) yaş veya kuru hurma ile tebdîline müsâade buyurdu. Bundan mâadâsına müsâade buyurmadı] diye haber verdiğini söylemiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`den şöyle hikâye buyurduğunu işittim, dediği rivâyet edilmiştir: (Ashâbım!) Sizden evvel gelip geçen milletlerden üç kişilik bir cemâat sefere gitmişler ve yağmura tutulup dağda bir mağaraya ilticâ etmişlerdi. Mağaraya girdikleri zaman dağdan bir kaya parçası aşağı düşüp bunların üzerine mağarayı kapadı. Bunlar görüştüler (içlerinden birisi:) sizi bu kayadan bir şey kurtaramaz, ancak a`mâl-i sâlihanızı yâd ederek Allah`a duâ ve ilticâ halâs eder, dedi. Bunlardan birisi: - Yâ Rab! Benim yaşlı, ihtiyar babamla anam vardı. (Her gün) ben, (koyunlarımı sağıp) bunların akşam sütünü içirmezden evvel âileme ve hizmetçime süt içirmezdim. Günlerden bir gün bir iş taleb etmekte (ki mesâî), beni uzaklaştırmıştı da ebeveynim uyuyuncaya kadar dönüp gelememiştim. Bu ihtiyarların akşam sütünü sağıp geldiğimde ikisini de uyuyor buldum. Bunlara sütlerini içirmezden evvel âileme ve hizmetçime süt vermeği kerih gördüm. İki elimde süt bardağı olduğu halde bunların uyanmalarına intizâr ederek şafak parlayıncaya kadar meksettim. O zaman uyandılar ve sütlerini içtiler. Allah`ım! (Sen pek iyi bilirsin ki) benim, ebeveynime karşı bu ihtimâmım, Sen`in rızâ-yi ilâhîni taleb etmek içindir. Bu, böyle ise, içinde bunaldığımız şu kaya beliyyesinden bize küşâyiş ihsan buyur! diye duâ etti. Kaya biraz açıldı. Fakat çıkmağa muktedir olamadılar. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem buyurmuştur ki: bu def`a da bir başkası: - Yâ Rab! Benim amucamın bir kızı vardı. O bana insanların en sevimlisi idi. Ben ondan nâil-i emel olmak istedim. Fakat o benden sakındı. Tâ ki yıllardan bir (kaht) yılı erişti. Amucamın kızı bana geldi, (arz-ı ihtiyâc etti). Ben de onunla bir haramgâhta bulunmak şartiyle yüz yirmi dînar verdim. O va`dini tuttu. Fakat ben onun şâhika-i ismeti üzerine çıkmak isterken o, bana: (hayır, ey Allah`ın kulu Allah`dan kork! Kudret-i fâtıranın bu bekâret) mührünü senin hiç bir sebeble açmanı halâl etmem, yalnız hakk-ı nikâh ile halâl ederim, dedi. Artık ben de günahtan ictinâb ederek insanlabın bana en sevimlisi olan kızcağızın yanından ayrıldım. Ve ona verdiğim altınları da bıraktım. Allah`ım!! Bne bu günahtan, yalnız Sen`in rızâ ve muhabbetini kazanmak için ictinâb ettimse, içinde kapandığımız şu kayadan bizi kurtar! diye duâ etti. Kaya (biraz daha) açıltı. Şu kadar ki, bunlar içni yine çıkmak müyesser olmadı. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (devam buyurup) üçüncü yolcu da: Allah`ım! (Sen her şey`i pek yakından bilirsin ki) ben bir kere birtakı işçiler istîcâr ettim. İçlerinden bir işçi müstesnâ olmak üzere bunların ücretlerini verdim. Fakat öbür işçi ücretini bırakıp gitti. Bunun ücretini (ticâretle) nemâlandırdım. Hattâ bunun bu ücretinden hayli servet vücûde geldi. Bir zaman sonra bu ecîr bana geldi. Ve: ey allah`ın kulu, ücretimi bana ver! dedi. Ben de ona: şu gördüğün deve, sığır, koyun (ve bunlara hizmet eden) köle hep senin ücretinden vücûd bulmuş bir servettir, dedim. Bu ecîr: ey Allah`ın kulu, benimle istihzâ etme! dedi. Ben de ona: hayır, seninle istihzâ etmiyorum, (bu bir hakîkattir; malını al, götür! dedim). O da bunların hepsini sürüp götürdü. Bunlardan hiç bir şey bırakmadı.
Sıra :