Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Übey İbn-i Kâ`b
Übey İbn-i Kâ`b - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Fasil :
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ MÛSÂ-HIZIR ALEYHİ`S-SELÂM KISSASI
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûl-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Mûsâ Peygamber (salla`llâhu aleyhi ve sellem bir kere) Benî İsrâîl içinde hutbeye kalkmıştı. Kendisine: "En çok âlim olan kimdir?" diye soruldu. "En âlim benim." diye cevab verdi. (Bu hususdaki) ilmi (Allâhu a`lem diyerek) Allah`a havâle etmediğinden dolayı Allâh (u Azîmü`ş-Şân) ona ıtâb etti. Allâh (u Teâlâ): "İki denizin bitiştiği yerde kullarımdan biri var. O senden daha âlimdir." diye ona vahyetti. "Yâ Rab, ona nasıl yol bulayım?" dedi. Ona: "Bir zenbil içinde bir balık taşı. Onu nerede kaybedersen (o kulum) oradadır." denildi. (Mûsâ aleyhi`s-selâm) gitti. Hâdimi Yûşa` b. Nûn (alehi`s-selâm) ı da (birlikte) götürdü. Bir zenbil içine de bir balık koyup yüklendiler. (İki denizin bitiştiği yerdeki) kayanın yanına varınca başlarını (yere) koyup uyudular. (derken tuzlanmış ölü) balık zenbilden sıyrı(lıp kurtu)ldı. Ve deniz içinde kendine su küngü gibi (bir boşluk bırakarak) yol açtı. (Deniz içinde böyle bir yolun açılması) Mûsâ ile hâdimince (aleyhime`s-selâm) şâyân-ı teaccüb bir şey olmuştu. (Uyandıktan sonra o gecenin bakiyyesi ile bütün gün gittiler. Sabah olunca Mûsâ (aleyhi`s-selâm) Hâdimine: "Kuşluk yemeğimizi ver. Bu seferimizden yorgunluk duy(mağa başla)duk." dedi. (Halbuki) Mûsâ (aleyhi`s-selâm) emrolunduğu o yerin ötesine geçmedikçe yorgunluk duymamıştı. Hâdimi: "Bak hele, taşın dibinde barındığımız zaman balı (ğın gittiğini haber verme) ğı unutmuşum." dedi Mûsâ (aleyhi`s-selâm): "Zâten istediğimiz de bu idi." dedi. Bunun üzerine kendi izlerine baka baka geriye döndüler. Taşın yanına varınca bir de baktılar ki esvâbına bürünmüş bir zât (duruyor) Mûsâ (aleyhi`s-selâm) selâm verdi. Hızır (aleyhi`s-selâm): "Acâyib! Bu (senin bulunduğun yerde) selâm ne gezer?" dedi. "Ben Mûsâ`yım." dedi. O: "Benî İsrâil Mûsâ`sı mı?" diye sordu. "Evet." dedi. Mûsâ (aleyhi`s-selâm sonra yine söze başlayıp): "Sana ta`lîm olunan rüşd (ve hidâyet) den bana (bir şey) ta`lîm etmek üzere sana tebaiyyet edeyim mi?" dedi. Hızır (aleyhi`s-selâm): "Sen, benimle hiç mi hiç edemezsin yâ Mûsâ! Bende Allâh`ın kendi ilminden bana verdiği öyle bir ilim vardır ki sen onu bilemezsin. Sende de Allâh`ın verdiği öyle bir ilim vardır ki onu da ben bilemem." cevâbını verdi. (Mûsâ aleyhi`s-selâm): "Beni inşâ-Allah sabırlı bulursun. Sana hiçbir işinde de karşı gelmiyeceğim." dedi. Gemileri olmadığı için deniz kıyısında söyleştiler. Hızır (aleyhi`s-selâm)ı (gemiciler) tanıdılar. Ve onları navulsuz (gemiye) aldılar. (O sırada) bir serçe, geminin kenarına konup denizden bir iki yudum (su) aldı. Hızır (aleyhi`s-selâm): "Yâ Mûsâ, benim ilmimle senin ilmin, İlmu`llâhı bu serçenin denizden aldığı bir yudum kadar bile eksiltmez." dedi. Ve (ondan sonra) gemi tahtalarından birine el atıp söktü. Mûsâ (aleyhi`s-selâm). "Adamcağızlar bizi (gemilerine) navulsuz almışlarken sen, gemilerine kasdedip içindekileri batırmak için mi deliyorsun." dedi Hızır aleyhi`s-selâm: "Sen, benimle hiç edemezsin demedim mi?" dedi. (Mûsâ aleyhi`s-selâm): "(Şu) dalgınlığımdan dolayı beni muâheze edip de bana güçlük gösterme." cevâbını verdi. (vâkıâ da) Mûsâ (aleyhi`s-selâm`ın) bu ilk muhâlefeti dalgınlık (eseri) idi. Yine gittiler. Bir de baktılar ki bir çocuk (diğer) çocuklarla oynuyor.
Sıra :
Konu :
Ravi :
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir. Übey demiştir ki: (Bir kere) ben bir kese buldum; içinde yüz dînar vardı. (Onu) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e arz ettim. Resûlullah: bunu bir sene (mecâmi-i nâsda) bildir, i`lân et, buyurdu. Ben de bir sene onu i`lân ettim. Fakata onu bir bilene tesâdüf edemedim. Sonra Resûlullah`a geldim. Resûlullah bir sene (daha) bildir!, buyurdu. Onu bir sene daha i`lam ettim. Fakat bir bilen kimseye tesâdüf etmedim. Sonra üçüncü bir def`a daha Resûlullah`a arzettim. Bu def`a Resûlullah: bu paranın kesesini, sayısını, ağız bağını hıfzet! Sâhibi gelir (de sayısını, çıkınını, ağız bağını haber verir) se keseyi ona ver!; gelmezse onunla müstefîd ol, buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
MUAVVİZATEYN SÛRELERİ (KUL E`ÛZÜ Bİ-RABBİ`L-FELÂK VE KUL EÛZÜ Bİ-RABBİ`N-NÂS) SÛRELERİ VE ÜBEY İBN-İ KÂ`B RADİYA`LLÂHU ANHÂ HADİSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e Muavvizeteyn`i (Kur`ân`dan mı diye) sordum. Resûlullah tarafından bana (bu iki sûreyi oku!) denildi. Ben de okudum, demiştir. Übey (Hazretleri) der ki: Resûlullah`ın okuduğu gibi biz de (Kur`ân olarak) okuruz.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
ŞİİRDEN BİR KISMI ŞÜPHESİZ Kİ HİKMETTİR, MEÂLİNDEKİ ÜBEY İBN-İ KÂ`B RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah Salla`llahu aleyhi ve sellem`in: Şi`irden bir kısmı şüphesiz ki hikmettir (ibret-âmiz bir levhadır) buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Sıra :