Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Ebû Bekre Nufey` b. Hâris

Ebû Bekre Nufey` b. Hâris - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
PEYGAMBER EFENDİMİZ`İN MİNBER ÜZERİNDE YANINDA BULUNAN AZÎZ HAFÎDİ HASAN İBN-İ ALÎ`YE İŞÂRET EDEREK: BENİM ŞU OĞLUM ŞEREF SÂHİBİ BİR EFENDİDİR. YAKINDA ALLAH, OĞLUM SEBEBİYLE İKİ BÜYÜK MÜSLÜMAN FIRKAS
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre müşârün-ileyh şöyle demiştir: (Bir kere) gördüm ki, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem minber üzerinde (hafîdi) Hasen İbn-i Alî radiya`llahu anhumâ`yı yanına alarak, bir kere cemâate, diğer bir def`a da Hasen İbn-i Alî`den yana dönüp ona işâret ederek: - Bu benim oğlumdur, şeref sâhibi bir Efendidir. Umarım ki Allah, oğlum sebebiyle yakında müslümanlardan iki büyük fıkranın arasını ıslah ede, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
GÖKLERİN VE YER TABAKALARININ YARADILIŞI HAKKINDAKİ ÂYETLER
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: Zamân (mikyas olan yıl hesâbı) Allah`ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki (ilk) hey`etine dönmüştür. (Artık) sene on iki aydır. Bunlardan dördü harâm aylardır. Üçü mütevâlîdir ki. Zilka`de, Zilhicce, Muharrem`dir. Receb de Cümâdâ (`l-âhır) ile Şa`bân arasında olarakMudar`ın (ayı)dır.
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBERİMİZ`İN ESLEM, GIFÂR, MÜZEYNE, CÜHEYNE KABÎLELERİNİ ÖVDÜĞÜNE DÂİR RİVÂYETLER. BU KABÎLELERİN MÜSLÜMANLIĞA HİZMETLERİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, bir kere Akra` İbn-i Hâbis Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e: - Yâ Resûla`llah! Sana ancak Eslem, Gıfâr, Müzeyne -zan edersem- Cüheyne kabîlelerinden hacıları soyan hırsızlar tâbi` olmuştur! demişti. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Akra`ı karşılayarak): - Ey Akra`, (sen ne sanıyorsun?) Bana söyler misin ki: eğer Eslem, Gıfâr, Müzeyne, Cüheyne (kabîleleri) Benî Temîm, Benî Âmir, Esed, Gatafân (kabîlelerin) den hayırlı iseler, bu, ikinciler için bir eksiklik ve husrân değil midir? buyurdu. Akra`: - Evet hüsrandır, diye tasdîk etmesi üzerine Resûlullah: - Hayâtım yed-i kudretinde olan Allah`a yemîn ederim ki, onlar (Eslem, Gıfâr, Müzeyne, Cüheyne) bunlardan (Benî Temîm, Benî Âmir, Esed, Gatafân`dan) elbette daha hayırlıdırlar, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
HİCRET SIRASINDA MAĞARADA GEÇİRİLEN TEHLİKELİ BİR ZAMAN HAKKINDA EBÛ BEKR HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Ben (hicrette) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber bir mağarada bulundum. Bir ara başımı kaldırdım, (baktım). O anda Kureyş câsuslarının ayaklarını gördüm. Bunun üzerine: - Yâ Resûla`llah! Bunlardan bir kaçı gözünü aşağı eğse (de baksa muhakkak) bizi görür! dedim. Resûlullah: - Sus yâ Ebâ Bekr! İki yoldaş ki, Allah onların üçüncüsü ola (endîşe edilir mi?) buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
MİNÂ HUTBESİ`NE DAİR EBÛ BEKRE RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ
Hadis :
Rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem devesi üstüne oturduğu ve deveni dizgini birisi (Bilâl) tarafından tutulduğu halde îrâd ettiği hutbesinde şöyle buyurmuştur: "(EY NÂS! Mütemâdiyen dönmekte olan) zaman (ve yıl, ay dediğimiz vakit ölçüsü bugün,) Allah`ın gökleri, yerleri yarattığı günkü (ilk) vaziyetine dönmüştür (ve yıl, ay o ilk hesâba tâbi` bulunuyor ki:) bir yıl, ay ölçüsiyle on iki aydır. Bunlardan dördü haram (yasak) aylardır ki, üçü arka arkaya Zülka`de, Zülhicce, Muharrem`dir. (Dördüncüsü) Mudar`ın ayı olan Receb`dir. O, Cümâd (el-âhir) ile Şa`bân arasındadır". Sonra Resûlullah: - "(Ey mü`minler!) Bu ay hangi aydır?" diye sordu. Biz: - "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dedik. Resûlullah sükût etti. Biz Resûlullah bu aya eski adından başka bir ad verecek sandık. Sonra: - "Zülhicce (ayı) değil midir?" buyurdu. Biz: - "Evet, Zülhiccedir!" dedik. Resûlullah: - "Bu içinde bulunduğumuz hangi beldedir?" buyurdu. Biz: - "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dedik. Resûlullah sustu. Bir derecede ki, biz Resûlullah Mekke`ye yeni ad verecek sandık. Sonra Resûlullah: - "Mekke şehri değil midir?" buyurdu. Biz: - "Evet Mekke`dir!" dedik. Resûlullah: - "Bugün hangi gündür?" diye sordu. Biz: - "Allah ve Resûlü bilir!" dedik. Yine Resûlullah sükût etti. Hattâ biz, bugüne eski adından başka bir ad verecek sandık. Resûlullah: - "Yevmü`n-Mahr (kurban kesim günü) değil midir?" buyurdu. Biz: - "Evet, yevmü`n-nahr`dir!" dedik. (Bu mukaddemelerden sonra) Resûlullah, (mal, can, ırz masûniyetine işâret ederek) buyurdu ki: - "Şu halde iyi biliniz ki, bu şehrinizde, bu beldenizde bu gününüzün haram olduğu gibi (birbirinize) kanlarınız(ı dökmek), mallarınız(ı almak), namuslarınız (ı selbetmek) de haramdır. (Her türlü taarruzdan masûndur.) Muhakkak ki siz, Rabbinize kavuşacaksınız. O zaman bütün bu işlerden sorulacaksınız! EY NÂS! Aklınızı başınıza toplayınız da benden sonra birbirinizin boynunu vuracak sûrette dalâlete, vahşete düşerek (câhiliyet devrine) dönmeyiniz! EY NÂS! Bu nasîhatlerimden mütenebbih olup bunları burada hazır bulunanlarınız, burada bulunmıyanlarınıza teblîğ etsin! Olabilir ki, kendisine teblîğ olunan bâzı kimse, burada bulunup işiten bir kısım kimseden daha iyi anlayıp bellemiş olur!" Bundan sonra Resûlullah iki kere: -"Teblîğ ettim mi?" buyurdu. Biz: - "Evet ettin!" dedik. Resûlullah: - "Şâhid ol yâ Rab!" dedi. Sonra: - "Burada hazır bulunanlar bulunmıyanlara teblîğ etsin!" buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
KİSRÂ`NIN KIZI ŞEHİNŞÂH OLUNCA PEYGAMBERİMİZ, MUKADDERÂTINI KADINA VEREN MİLLET FELÂH BULMAZ, BUYURMUŞTUR
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Cemel (vak`ası) günlerinde cemel yârânına katılarak (Alî`ye karşı) onlarla birlikte harb etmeğe başladıktan sonra -(vaktiyel) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`den işittiğim bir kelime (bir fıkra) ile Allah bana hayır ve menfaat ihsan buyurdu (da cemel yârânına iltihak etmedim). Ebû Bekre (o bir kelime ve cümleyi bildirerek) der ki: Fars halkının Kisrâ Perviz`in kızını kendilerine şehinşâh intihab ettikleri haberi Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e irişince: Mukadderâtını bir kadının eline veren millet felâh bulmaz! buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN HUZÛRUNDA BİR KİMSE BİRİSİNİ LÜZÛMUNDAN FAZLA MEDİH VE SENÂ ETMİŞTİ. BUNUN ÜZERİNE RESÛL-İ EKREM: YAZIKLAR OLSUN, SEN MÜ`MİN KARDEŞİNİN BOYNUNU VURDUN, HADÎSİ
Hadis :
Rivâye göre, Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûrunda bir kimsenin adı anılmış da, orada bulunanlardan bir kişi adı geçen kişiyi hayır ile anmış (ve haddinden aşırı mübâlâğalı övmüştü). Bunun üzerine Resûl-i Ekrem ona: - Vay sana yazıklar olsun! Sen dostunun boynunu kopardın, dedi. Ve (bu merhamet ifâde eden) sözünü bir kaç kere tekrarladı. (Sonra) eğer sizin biriniz muhakkak bir dostunu medih mevki`inde bulunursa: Öyle sanırım ki o, şöyle iyidir, böyle iyidir, desin. Ve bu sözünü medhettiği adımın medhettiği sıfatlarla muttasıf olduğunu bilerek söylesin. (İç yüzünü ise) Allah (bilir ve ameline göre) muhâsebe eder. Binâenaleyh sizin biriniz Allah`ı şâhid tutarak hiç bir kimseyi tezkiye ve medhetmesin, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
HÂKİM KİŞİ SAKIN ASABÎ HALDE HÜKÜM ETMESİN, HADÎSİ
Hadis :
Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`in: iki kimse arasında hüküm edecek olan hâkim sakın asabî bir halde iken hüküm etmesin, buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Sıra :