Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
Abdullâh b. Ömer
Abdullâh b. Ömer - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi
Fasil :
Ravi :
Baslik :
MESCİD-İ NEBEVÎ`NİN İLK ŞEKLİ VE HULEFÂ-Yİ RÂŞİDÎN ZAMÂNINDA TESVÎ` VE TEZYÎNİNE DÂİN İBN-İ ÖMER RİVÂYETİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Mescid(-i Şerîf-i Nebevî) Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem zamânında ham kerpiç ile binâ olunmuş olup sakfı hurma dallarından, direkleri de hurma gövdeleri ağacından idi. Ebû Bekr radiya`llâhu anh (tevsîan ve tezyînen) hiçbir şey ziyâde etmedi. Ömer radiya`llûha anh (yalnız enini, boyunu) artırıp Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in ahd(-i saâdet)indeki (tarz-ı) binâya göre kerpiç ve hurma dallariyle binâ etti. Sonra Osmân radiya`llâhu anh (binâ-yı) Mescidi (tevsîan ve tezyînen) tağyîr edip (hem) çok genişletti, (hem de) duvarını (kerpice bedel) nakılşı taşlarla ve kireçle binâ etti. Ve direklerini nakışlı taşlardan, sakfını da sac ağacından yaptı.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN FETH-İ MEKKE SENESİ BEYT-İ MUAZZAM`DA NAMAZ KILDIĞINA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (fetih senesi) Mekke`yi teşrîf etti. Osmân b. Talha`yı çağırdı. O da (Beyt-i Muazzam`ın) kapısını açtı. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ile berâber Bilâl, Üsâme b. Zeyd ve Osmân b. Talha (radiya`llâhu anhüm) içeriye girdiler. Sonra kapı kilitlendi. (Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm Efendimiz Hazretleri) orada bir saat (kadar) kaldı. Sonra çıktılar. İbn-i Ömer (radiya`llâhu anhümâ) der ki: (Onların çıktıklarını görünce) hemen koştum. Bilâl`e sordum. "Evet, (içeride) namaz kıldı." dedi. "Neresinde?" dedim. "İki direğin arasında." dedi. İbn-i Ömer der ki: Kaç (rek`at) kıldığını sormak aklıma gelmemiş.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
SALÂT-I LEYL HAKKINDA İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir gün) minberde (hutbe îrâd eder) iken biri: "(Yâ Resûlâ`llâh,) gece(nin nâfile) namazı hakkında ne buyurursun?" diye sordu. "İkişer ikişerdir. (Musallî) Sabah vaktin(in girdiğin)den şüphe ettiği zaman bir tek (rek`at) kılar ki (bu tek rek`at evvelce) kılmış olduklarını tekleştirir." İbn-i Ömer radiya`llâhu anhümâ der ki: "Geceleyin son namazınız` Vitir (yâni tek rek`at) olsun. Çünkü Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem bunu emretmiştir."
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
PEYGAMBER (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN NAMAZ KILDIĞI MAHALDE TEBERRÜKEN NAMAZ KILMANIN CEVÂZI HAKKINDA İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
(Medîne ile Mekke) yolunun bâzı yerlerinde namaz kılıp: "Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in buralarda namaz kıldığını gördüm." dediği (sened-i muttasıl ile) rivâyet olunuyor.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN VEDÂ HACCI`NA ÇIKTIĞINDA KONAKLADIĞI VE NAMAZ KILDIĞI MAHALLER HAKKINDA İBN-İ ÖMER RİVÂYETLERİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Umre`ye gittiği zamanlarda ve Hacc(etü`l-Vedâ`)a çıktığı vakitte Zü`l-Huleyfe`de (mukaddemâ) Zü`l-Huleyfe`deki mescidin yerinde duran bir Nugaylân ağacı altında (râhilesinden inip) konaklardı. (Kezâ) güzergâhı o yola uğrayan bir gazâdan, ya hacdan, ya umreden avdet buyurduğunda Batn-ı Vâdî`den (ki, Vâdi`l-Akîk`dir) iner. Batn-ı Vâdî`nin üstüne çıkınca da vâdînin ağzında ve şark cihetindeki Bathâ`ya (yâni kumsal yere) konup âhır-ı leylde oracıkta sabah oluncaya kadar mola verirdi. (Gece istırahatgâhı işte orası olup) ne taş mescidin yanında, ne de üzerinde (öteki) mescit (binâsı) olan Kayatepe idi. (Abdullâh b. Ömer`den rivâyet eden râvî der ki:) Orada Abdullah (b. Ömer)in namaz kıldığı yerde, içinde (müteaddit) kum yığınları olan bir haliç (yâni derin bir vâdî girintisi) vardı ki, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem orada namaz kılarmış. Sel(ler) Bathâ`da (ki kumları getire getire) haliçteki kum yığınlarını düzleyip Abdullâh (b. Ömer)in namaz kıldığı o yeri belirsiz etti. Yine (râvî der ki:) Abdullâh (b. Ömer) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in Şerefü`r-Revhâ`daki mescidin berisine müsâdif küçük mescidin yanında namaz kıldığını söylerdi. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in namaza durduğun vakit sağına düşer." derdi. (Bahsettiği) o mescit de Mekke`ye doğru gittiğin vakit yolunun sağ tarafına gelir. Onunla büyük mescidin arası bir taş atımı, yâhud ona yakın (bir mesâfe) dir. Yine Abdullâh, Munsarafü`r-Revhâ`nın yanındaki Irk`a (yâni) tepeciğe) doğru namaz kılardı. Bu tepeciğin müntehâ-yı tarafı Mekke cihetine gittiğin vakit Munsaraf ile kendi beynindeki mescidin kurbünde caddenin kenarına varır. Oracıkta bir mescit binâ olunmuş ise de, Abdullâh (b. Ömer) o mescitte namaz kılmazdı. Onu ya solunda, ya ardında bırakarak mescidin kıble cihetinde Irk`ın kendisine (müteveccihen) namaz kılardı. Abdullâh, Revhâ`dan zevalden sonra çıktığında salât-ı Zuhru oraya gelinceye kadar kılmayıp orada kılar, Mekke`den döndüğünde de oraya sabahtan bir saat evvel, yâhud âhır-ı seherde yolu düşerse orada tâ Sabah namazını kılıncaya kadar geceleyip mola verirdi. Yine Abdullâh`ın dediğine göre, Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Rüveyse`ye varmadan caddenin sağında ve alnına gelen cihetinde Rüveyse menzilhânesinin iki millik azıcak berisinde bir tepeciğe kadar geniş ve düz bir yerde (bitmiş olan) koca bir ağacın altına konardı. (Bu ağacın) yukarısı kırılmış, içi oyulmuştur. Özdeği (sâkı) hâlâ durur. Dibinde birçok kum yığınları vardır. Yine Abdullâh der ki: Giderken: Arac`in arkasına düşen yokuşca bir sel yatağının kenarında, caddenin sağında ve yolu gösteren kayaların (yâhud ağaçların) yanında ve o kayaların (yâhud ağaçların) arasında Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem genişce bir tepeye doğru namaz kıldı. Namazgâh(-ı şerîf)in yanıbaşında iki üç kabir mevcuttur ki, üstlerinde taş yığınları vardır. Abdullâh Öğlen vakti şemsin zevalinden sonra Arac`dan kalkıp Öğle namazını (işte) o namazgâhda kılardı. Yine Abdullâh der ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem caddenin solunda ve Herşâ (dağı) nın ilerisindeki inişte kâin büyük ağaçların yanında konak ederdi. Bu iniş Herşâ (dağı)nın kenarına mülâsıktır.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
PEYGAMBER (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN BAYRAM NAMAZLARINDA ÖNÜNE BİR HARBE DİKTİRDİĞİNE DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bayram günü (namaza) çıktığı zaman (hâdimine) bir harbe taşımanısı emrederdi. (O harbe namazda) karşısına dikilir, kendisi de ona doğru namaz kılar, halk da arkasından namaza dururlardı. Bunu seferde (de) yapardı. (Râvî der ki:) Ümerânın (bayram namazlarında) harbe taşıtması bundan ileri geliyor.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
NEBİYY-İ MUHTEREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN KÂ`BE`DE NEREDE NAMAZ KILDIĞINA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (evvelce yazılan) Kâ`be`ye duhulleri hadîsi (sened-i muttasıl ile) rivâyet olunuyor. (Müşârün-ileyh bunda) diyor ki: Bilâl (Kâ`be-i Muazzama`dan) çıktığı anda kendisine: "Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ne yaptı?" diye sordum. "Bir direği sağ, bir direği sol, üç direği de arka tarafına aldı." dedi. Beyt(i Muazzam) o zaman altı direk üzerinde idi. Diğer rivâyette "İki direği sağ tarafına." denilmiştir.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN DEVEYİ YÂHUT SEMERİNİ SÜTRE YAPARAK NAMAZ KILDIĞINA DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in binit devesini aykırı (vaziyette) bulundurup ona karşı namaz kıldığı (sened-i muttasıl ile) rivâyet olunur. (İbn-i Ömer`den bu hadîsi rivâyet eden Nâfi`a): "Ya develer ayağa kalkarsa ne (yapmalı) dersin?" diye sorulmuş. O da: "(Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem böyle bir hal vukûunda) semeri (başka tarafa) alıp diker ve semerin art kaşına doğru namaz kıl (makta devâm ed)erdi. İbn-i Ömer de bunu yapardı." cevâbını vermiş.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
İKİNDİ NAMAZINI KAÇIRANLARIN UĞRIYACAKLARI MUSÎBETLERE DÂİR İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: İkindi namazını kaçıran kimse sanki ehl (ve ıyâl) ini de, malını da elinden kaçırmış, (helâklariyle musâb olmuş) gibidir.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
"SİZDEN EVVEL GELEN ÜMMETLERE NİSBETLE SİZİN BEKÂNIZ, İKİNDİ NAMAZINDAN GURÛB-I ŞEMSE KADARDIR". HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den (şu temsîli) işittim. Buyuruyordu ki: Sizden evvel gelen ümmetlere nisbetle sizin (dünyâda müddet-i) bekânız (bütün güne nisbetle) ikindi namazından gurûb-ı şemse kadar (olan müddet gibi) dir. Ehl-i Tevrât`a Tevrat verildi. (Onunla) âmil ol(up çalış)dılar. Lâkin gün yarıyı bulunca çalışmaktan âciz kal(ıp vazgeç)diler. Onlara da birer kırat (olan gündelik) verildi. Sonra bize Kur`ân verildi. Gurûb-ı şemse kadar çalıştık. Ve bize ikişer kırat olarak (gündelik) verildi. Bunun üzerine ehl-i Tevrât ile ehl-i İncil: "Ey Rabbimiz, onlara ikişer kırat, bize ise (yalnız) birer kırat verdin. Halbuki biz daha çok çalıştık." derler. Allah (Celle ve Alâ Hazretleri) de: "(Bütün gün çalıştığınıza göre şart edilen) gündeliğinizden bir şey kestim mi ki?" diye sorar. Onlar: "Hayır, (kesmedin yâ Rab)" derler. O da: "İşte o, benim (kerem ve) fazlımdır ki, dilediğime veririm" buyurur.
Sıra :