Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Hz. Peygamber`e gelen elçiler

Sahih Buhari eserindeki Hz. Peygamber`e gelen elçiler konusu ile ilgili hadisler

Baslik :
EŞ`ARÎLER HEY`ETİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (Hicret`in dokuzuncu yılında) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e Temim oğullarından süvârî bir hey`et gelmişti. (Bunlar İslâm olduktan sonra) Ebû Bekir: - Yâ Resûla`llah, bunlara Ka`ka` İbn-i Ma`bed İbn-i Zürâre`yi emîr ta`yîn buyursanız! demişti. Bunun üzerine Ömer: - Hayır, o olamaz, Akra` İbn-i Hâbis`i ta`yîn buyurunuz yâ Resûla`llah! dedi. Ebû Bekir: - Sen muhakkak bana muhalefet etmek istiyorsun! dedi. Ömer: - Hayır, sana muhâlefet etmek istemem! dedi. Bu sûretle Ebû Bekir ile Ömer biribirleriyle mücâdele etmişlerdi. Hattâ sesleri yükselmişti. Bunun hakkında şu mealdeki iki âyet-i kerîme nâzil olmuştur: "Ey îmân eden kullar! Allah`ın ve Resûlü`nün (emirleri) önüne geç (erek nizâ` et) meyiniz!. Ve Allah`tan korkunuz! Çünkü Allah (sizin sözlerinizi) işitir, (işlerinizi de) bilir. Ey mü`minler! Seslerinizi Peygamber`in sesinden üstün yükseltmeyiniz! Ve ona, biribirinize bağırır gibi yüksek söylenmeyiniz! Çünkü ibâdetleriniz hiçe iner de haberiniz olmaz".
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
SÜMÂME İBN-İ ÜSÂL`IN MÜSLÜMÂN OLMASINA DAİR EBÛ HÜREYRE HADİSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Necd tarafına bir süvârî müfrezesi göndermişti. Bu müfreze Benî Hanîfe`den Sümâme İbn-i Üsâl denilen bir kişiyi esîr edip getirdiler. Ve mescidin direklerinden birisine bağladılar: Resûlullah mescide çıktığında Sümâme`ye: - Yâ Sümâme, yanında ne var? (Gönülünden ne geçiriyorsun ve benden ne umuyorsun?) buyurdu. Sümâme: - Gönlümde hayır (ümîdi) var yâ Muhammed! (Çünkü sen zulüm etmezsin, afvedersin). Eğer sen beni öldürsen kanlı bir cânîyi öldürmüş olursun. Ve eğer bana (afv ni`meti) in`âm edersen ni`mete karşı şükreden bir kişiye in`âm etmiş olursun. Eğer (fidye-i necâtım için) mal istersen, ne kadar dilersen, işte malım, (veririm) dedi. Bu muhâvereden sonra Sümâme bağlı olarak bırakıldı. Ferdâsı gün olunca yine Resûlullah Sümâme`ye: - Ey Sümâme gönlünde ne var, ne umuyorsun? dedi. O da: - Yâ Resûla`llah, dün arzettiğim veçhile bana afv ni`meti ihsân edersen ni`mete karşı şükreden kimseye ihsân etmiş olursun! dedi. Resûlullah o gün de bağlı olarak bıraktı. Nihâyet üçüncü gün Resûlullah: - Ey Sümâme, yanında ne var bakalım? buyurdu. Sümâme de: - Dün arzettiğim dileğim var! dedi. Resûlullah: - Artık Sümâme`yi salıveriniz! dedi. Sümâme bırakılınca hemen mescidin yakınında bir suya koştu. Gusledip sonra mescide girdi. (Resûlullah`ın huzûruna vardı) ve: - Eşhedü en lâ ilâhe illâ`llah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah! dedi. Sonra şu sözleri söyledi: - Yâ Muhammed! Vallahi şu yer üzerinde bana senin yüzünden daha düşman hiçbir yüz yoktu. Fakat bu sabah, senin mubârek sîman bana yüzlerin en sevimlisi göründü. Vallahi dinlerden hiçbir din bana senin dîninden ziyâde düşman gelmezdi. Fakat bu sabah senin dînin bana göre dinlerin en sevimlisidir. Vallahi memleketlerden hiçbir şehir bana senin belden kadar menfûr değildi. Yâ Resûl! Ben ömre etmeğe niyet ettiğim sırada senin süvârîlerin beni yakalamıştı. Şimdi siz ne re`y edersiniz? dedi. Resûl-i Ekrem, Sümâme`yi (dünyâ ve âhiret saâdetiyle) müjdeledi, ve ömre etmesini emir buyurdu. Sümâme ömre için Mekke`ye varınca boş boğazın birisi ona: - Dîninden başka bir dîne mi döndün? dedi. O da şöyle karşıladı: - Hayır, vallaih ben dinden çıkmadım. Fakat ben, Muhammed Resûlullah ile berâber müslüman oldum (hak dîne girdim). Vallahi ben (din dediğiniz şirke) dönmem. Ve Peygamber izin vermedikçe size Yemâme`den bir buğday tânesi gelmiyecektir!.
Sıra :