Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

KİTÂBÜ`T-TIB

Sahih Buhari eserindeki KİTÂBÜ`T-TIB fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Fasil :
Ravi :
Baslik :
DERD VEREN ALLAH MUHAKKAK DEVÂSINI DA BİRLİKTE VERİR, MEÂLİNDEKİ EBÛ HÜREYRE RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Allahu Teâlâ verdiği her hangi bir derdin şifâsını da verir" buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
İBN-İ ABBÂS RADİYA`LLÂHU ANH`IN ŞU ÜÇ ŞEYDE ŞİFÂ VARDIR: BAL ŞERBETİ, HACAMAT, KEY (=DAĞ), HADÎSİ
Hadis :
"Şifâ üç şeye mühasırdır: Bal şerbeti içmek, hacamat âleti vurmak, ateşle dağlamak. Fakat ümmetimi (son bir ihtiyaç olmadıkça) ateşle dağlamaktan men` ederim" buyurduğu rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
KARDEŞİNİN KARNI AĞRIYAN BİR KİŞİYE RESÛL-İ EKREM BAL ŞERBETİ İÇİRMESİNİ ÜÇ DEF`A SALIK VERİR. HER DEF`ÂSINDA O ADAM KARDEŞİNİN ŞİFÂ BULMADIĞINI SÖYLER. BUNUN ÜZERİNE RESÛL-İ EKREM: "ALLAH SÖZÜNDE DOĞ
Hadis :
Rivâyete göre, Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir kişi geldi: Yâ Resûla`llah! Kardeşimin karnı ağrıyor (ishal oldu) demişti. Resûl-i Ekrem: Bal (şerbeti) içir! buyurdu. Sonra bu adam ikinci bir daha Resûl-i Ekrem`e geldi (ve hastalığın geçmediğini söyledi) Resûlu`llah yine bal şerbeti içir! buyurdu. Sonra üçüncü bir daha geldi. Resûl-i Ekrem yine bal şerbeti içiriniz! buyurdu. Sonra bu adam bir daha geldi. İçirdim (fakat, ishâli ve ağrısı geçmedi, arttı) dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: Allah sözünde doğrudur. Fakat kardeşinin karnı yalancıdır. Haydi yine bal şerbedi içir, buyurdu. Dördüncü def`a içirdi de hastalıktan kurtuldu.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
HAZRET-İ ÂİŞE`NİN HABBETÜ`S-SEVDÂ` HER HASTALIĞINA ŞİFÂDIR, HADÎSİ. VE HABBETÜ`S-SEVDÂ`IN ÇÖREKOTU VE KİMYON İLE TEFSÎRİ
Hadis :
Rivâyete göre, `Âişe (Hazretleri) Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Şu kara dâne (çörekotu) samdan başka (tıbban mücerreb olan) her hastalığa şifâdır" dediğini işittim. Ben de: Sam nedir? diye sordum. Resûl-i Ekrem: Ölümdür! buyurdu.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
ÛD-İ HİNDÎ KULLANINIZ. ONDA YEDİ TÜRLÜ ŞİFÂ VARDIR, HADÎSİ
Hadis :
Mihsan kızı Ümm-i Kays radiya`llahu anhâ`dan Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: Ûd-i hindî kullanmağa devâm ediniz! Ûd-i hindîye yedi türlü şifâ vardır. Uzre (denilen boğaz) hastalığı için bu ilâç buruna çekilir. Zâtü`l-cenb için de (su ile) hastaya içirilir. Hadîsin geri kalan kısmı yukarıda geçti.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
ÛD-İ HİNDÎNİN NEVİ`LERİ HACAMAT VE KUST-İ BAHRÎ İLE TEDÂVÎ
Hadis :
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem (ehramlı iken) hacamat olduğuna ve Ebû Taybe`nin hacamat ettiğine dâir rivâyet olunan bir hadîsi yukarıda geçti. Buradaki hadîsin sonunda Enes İbn-i Mâlik Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem (bir hutbesinde) şöyle buyurdu, demiştir: (Ey Hicaz halkı) sizin kendisiyle tedâvî edeceğiniz şeyin en lüzumlu olanı hacamatla Kust-i bahrîdir. Sakın çocuklarınızı anjinden kurtarmak için bademciği sıkarak azab etmeyiniz! Ûd-i bahrî ile tedâvîye ihtimâm ediniz!
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
MEŞHÛR UKÂŞE HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ABBÂS RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Bana bütün ümmetler arzolunup gösterildi: Bir, iki peygamber yanlarında onar, yirmişer, otuzar, kırkar ümmetleriyle berâber önümden geçmeğe başladılar. Bir peygamber de yanında bir ümmeti bile olmaksızın geçti. En sonu uzaktan büyük bir karaltı gösterildi. Bu (kesîf) karaltı nedir? Bu benim ümmetim midir? Diye sordum. Bu, Mûsâ peygamberle kavmidir? Diye cevab verildi, sonra bana ufka bak! Denildi. Bakınca ufku dolduran sevâd-ı a`zamı gördüm. Sonra bana semâ ufuklarının şurasına ve bu tarafına da bak! Denildi. Bir de ne göreyim! Bir sevâd-ı a`zâm baştanbaşa ufku kaplamıştı. Bana: Bu senin ümmetindir. Bunlar yetmiş bin kişi hesâba çekilmeksizin Cennet`e girecektir, denildi. Resûl-i Ekrem (bu hitâbesinden) sonra (odasına) girdi. Ve (hesâba çekilmeden Cennet`e gireceklerin evsâfı hakkında) mecliste bulunanlara bir şey söylemedi, artık meclistekiler dağıldı. (Ve şöyle münâzara ediyorlardı): Biz, Allah`a îmân ve Resûlü`ne itba` eden kimseleriz. Artık biz, Cennet`e hesapsız gideceğiz, yâhut: O bahtiyarlar evlâdlarımızdır, onlar İslâm câ`miası içinde doğmuşlardır. Biz ise câhiliyyet devrinde doğduk, diyorlardı. Bu münâzara Resûlu`llah`a erişmekle hemen hâne-i saâdetten çıkıp: "Cennet`e hesapsız girecek mü`minler efsun etmiyenler, teşe`üm iylemiyenler, şifânın (Allah`dan olduğuna inanıp) keyden olduğuna inanmıyanlar ve her hususta Allah`a tevekkül edenlerdir" buyurdu. Bunun üzerine `Ukkâşe İbn-i Mihsen: Yâ Resûla`llah, ben onlardan mıyım? Diye sordu. Resûl-i Ekrem: Evet onlardansın! Buyurdu. Sonra başka birisi ayağa kalkarak: Ben onlardan mıyım? Dedi. Resûl-i Ekrem: bu hususta `Ukkâşe senden öne geçti! Buyurdu.
Sıra :
 
Fasil :
Ravi :
Baslik :
CÜZZAMLIDAN ARSLANDAN KAÇAR GİBİ HAZER OLUNMASI HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (İslâm`da) hastalığın (bizâtihi) sirâyeti yoktur, teşe`üm de yoktur, öğey ve baykuş (ötmesinden te`sîri) de yoktur, safer (ayının hayır ve şerle alâmeti) de yoktur (bunlar câhiliyyet hurâfeleridir) fakat (Ey mü`min) cüzamlıdan arslandan kaçar gibi kaç!
Sıra :
 
Fasil :
Ravi :
Baslik :
SÂRÎ HASTALIKLARDAN KORUNMA HAKKINDA RİVÂYETLER
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (Resûl-i Ekrem bundan önceki hadîsi teblîğ buyurduğu mecliste, hazır bulunan) bir A`râbî: - Yâ Resûla`llah (hastalığın sirâyeti yoktur! Buyurdunuz. Fakat) benim geyikler gibi (düzgün sağlam) ve (temiz) kumluk (arâzî) de yaşayan develerime ne dersiniz? Bu develerimin arasına (hâriçten) uyuz deve (gelip) sokulunca develerimi uyuz ediyor! Di(ye ortaya bir şüphe bırak)tı. Resûl-i Ekrem: - Ya ilk uyuz deveye bu hastalığı kim sirâyet ettirdi? Diye cevâb verdi.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
DAĞLAMAKLA TEDÂVÎ HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem Ensâr`dan (Amr İbn-i Hazm) âilesine ağılı hayvanların zehirinden, kulak ağrısından, (nazar değmesinden) (şifâ temennîsi için Allah`a sığınarak) nefes etmelerine müsâade buyurdu. Enes İbn-i Mâlik (rivâyetine devamla) der ki: Ben de Resûlu`llah hayatta iken Zâtü`l-cenbdeb key (dağla tedâvi) olundum. (Üvey babam) Ebû Talha, (amcam) Enes İbn-i Nadar, Zeyd İbn-i Sâbit hazır idiler. Beni Ebû Talha dağlamıştı.
Sıra :