Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Ebû Bekre Nufey` b. Hâris

Ebû Bekre Nufey` b. Hâris - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
KATLİN VE KATLE TEŞEBBÜSÜN NEHYİNE DÂİR EBÛ BEKRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den işittim, "İki müslüman kılıçlariyle karşılaştıkları zaman kâtil de maktûl de Cehennem`dedir." buyuruyordu. "Yâ Resûlâ`llâh, kâtil böyle, ya maktûle ne oluyor?" diye sordum. "(Maktûl) arkadaşını öldürmeğe harîs idi de ondan." buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
VEDÂ` HACCINDA PEYGAMBER (S.A. VE S.) İN BÂZI NASÎHATLARINA DÂİR EBÛ BEKRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (Haccetü`l-Vedâ`da) devesi üzerinde oturdu. Devenin dizginini bir adam tutuyordu. "Bu gün hangi gündür?" diye sual etti. sükût ettik, o derecede ki başka bir isim ile tesmiye edecek zannetdik. "Kurban günü değil mi?" buyurdu. "Evet." dedik. Sonra: "Bu ay hangi aydır?" diye sordu. Yine sükût ettik, o derecede ki isminden başka bir isim ile tesmiye edecek zannettik. "Zilhicce değil mi?" buyurdu. "Evet." dedik. (Sonra): "Bu hangi şehirdir?" diye sordu. Yine sustuk, o derecede ki isminden başka bir isim ile tesmiye edecek zannettik. "Mekke değil mi?" buyurdu. "Evet." dedik. (Bunun üzerine) buyurdu ki "Kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız bu şehir içinde, bu ayda bu günün hürmeti kadar yekdiğerinize haramdır. Hâzır olanlarınız, gâib olanlarınıza (bunu) teblîğ etsin. Olabilir ki hâzır olan kimse, bunu daha iyi anlar bir kimseye teblîğ etmiş bulunur."
Sıra :
 
Baslik :
SAF DIŞINDA NAMAZ KILMANIN, CEMÂATE YETİŞMEK İÇİN NEFES NEFESE KOŞMANIN NEHYİNE DAİR EBÛ BEKRE HADİSİ
Hadis :
(Sened-i muttasıl ile) rivâyet olunmuştur ki, Ebû-Bekre (Nüfey` b. el-Hâris b. Kelede) radiya`llâhu anh (bir def`a koşa koşa) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (in Mescid-i Şerîf`in)e vardı. (Aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm Efendimiz) rükû`da idi. O da saffa (kadar) vâsıl ol(ub içine gir)meden (hemen olduğu yerde) rükûa varıverdi. (Sonra) Bu keyfiyeti Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`e haber verdi. O da: "Allah hırsını arttırsın. Lâkin bir daha (bunu) yapma" buyurdu.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
AHD-İ NEBEVÎ`DE GÜN TUTULMASI VE HAZRET-İ RESÛL`ÜN KÜSÛF NAMAZI HAKKINDA EBÛ BEKRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: (Bir def`a) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in yanında idik. (Derken) güneş tutuldu. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (acele ile ve) ridâ-yı şerîfini ardından sürükleye sürükleye (kalkıp yürüdü) ve (Mescid-i Saâdet`e) girdi. Biz de girdik. Güneş zulmetten sıyrılıncaya kadar (orada) bize iki rek`at (namaz) kıldırdı. Sonra: "Güneş ile ay hiçbir kimsenin mevtinden dolayı münkesif olmaz. (Bunların böyle münkesif olduklarını) gördüğünüzde başınıza gelen bu hâl zâil oluncaya kadar (hemen) namaza durup duâya koyulunuz" buyurdu. Yine Ebû Bekre radiya`llâhu anh`den gelen bir rivâyete nazaran: "Lâkin Allâhu Teâlâ bu iki âyet ile kullarını tahvîf (etmeği murad) eder." buyurulmuştur. Küsûf hadîsi Buhârî`de çok tekerrür etmiştir. Nitekim Mugîre İbn-i Şu`be radiya`llâhu anh`den gelen bir rivâyette şöyle denilmiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in zamânında (necl-i mükerremleri) İbrâhîm (salevâtu`llâhi ve teslîmâtühû aleyhi ve alâ ebîhi) vefât ettiği gün güneş tutuldu. Halk: "Güneş İbrâhim`in mevtinden dolayı tutuldu" dediler. Bunun üzerine salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Güneş ile ay hiçbir kimsenin ne mevtinden, ne hayâtından dolayı tutulmazlar" (Bunu) görünce (hemen) namaza durup Allâh`a duâya koyulun" dedi.
Sıra :
 
Baslik :
BERÂ` İBN-İ ÂZİB RİVÂYETİ VE DİYER RİVAYETLER
Hadis :
(Abdullah İbn-i Keysân`ın rivâyetine göre) Esmâ` her ne zaman Hacun mevkiine uğrarsa şöyle dermiş: Allah, (Resûlü) Muhammed`e salât (ve selâm) buyursun! Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile biz, (esnâ-yi) hacda) bu Hacun mevkiine inmiştik. O günlerde biz, yükü hafif, biniti az, azıkları az kimselerdik. Ben, kardeşim Âişe, Zübeyr ve (bizim gibi hedy sevk etmeyen) fülân ve fülân (haccı fesh ile) ömre ettik. Biz, Beyt-i tavâf edip (sa`y ve taksîrden sonra) ihramdan çıktık ve sonra hac için yeniden ihrâma girdik.
Sıra :
 
Baslik :
BİR ZAMANLAR MEDÎNE`NİN METRÛK KALACAĞINA DÂİR RİVÂYETLER
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `in: "Medîne`ye Mesîh Deccâl`ın (değil kendisi) korkusu (bile) giremeyecektir. O fitne günlerinde Medîne`nin yedi kapısı olacak, her kapıda (muhâfız) iki Melek bulunacaktır" buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
RAMAZAN VE ZİLHİCCE AYLARININ ADED-İ EYYÂMI HAKKINDA EBÛ BEKR`E HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: iki ay (dâhilindeki ibâdetler, hükmen tamdır), nâkıs olamazlar. (Sayıca eksik olsalar bile). Bunlar iki bayram ayı olan Ramazan ile Zi`l-Hicce`dir.
Sıra :
 
Baslik :
BEY`-Ü TEBDÎLİN MÜSÂVÎ MİKDARDA OLMASINA DÂİR EBÛ BEKRE NUFEY` İBNÜ`L-HÂRİSİ`L-SAKAFÎ HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: (Sikkeli, sikkesiz) altunu altun ile bey` etmeyiniz!. Meğer ki ikisi müsâvî (mikdarda) ola. (Yine sikkeli, sikkesiz) gümüşü gümüş ile de bey` etmeyiniz!. Meğer ki, ikisi müsâvî ola. Altunu gümüş ile, gümüşü de altun ile (mütefâdıl veya mütesâvî) nasıl isterseniz (peşin olarak) öyle bey` ediniz!
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBER EFENDİMİZ`İN, YALAN YERE ŞAHÂDETİ, ALLÂHU TEÂLÂ`YA ŞERİK KOŞMAKLA, ANA VE BABAYA ÂSÎ OLMAKLA MÜSÂVİ VE BÜYÜK GÜNAHLARIN EN BÜYÜĞÜ OLDUĞUNU BİLDİRDİĞİ EBÛ BEKRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet olunmuştur: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Ashâb`a) üç def`a: - Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi? buyurdu. Ashâb: - Evet bildir, yâ Resûla`llah! dediler. Resûlullah: - Allah`a şirktir, anaya babaya ezâdır, buyurdu. (Sonra) dayanmakta iken doğrulup oturdu. Hemen: - İyi dinleyin, bir de: yalan yere şehâdettir, buyurdu. Resûlullah bu sözü durmayıp tekrâr ediyordu. (O derece tekrarladı ki) hattâ biz (Resûl-i Ekrem`e acıyarak:) kâşki sussa, diyorduk.
Sıra :
 
Baslik :
ŞÂHİDİ TEZKİYE HAKKINDA EBÛ BEKRE HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre şöyle demiştir: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûrunda bir kişi öbür kimseyi senâ etmişti. Bunun üzerine Resûlullah tekrarlayarak: - Tuhaf şey? Sen (böyle övmekle) arkadaşının boynunu vurdun, yazıklar olsun sana! Sen arkadaşının boynunu vurdun, buyurdu. Sonra da: - Sizden her kim (din) kardeşini her halde medhetmek mevkiinde bulunursa: - Fülân kişiyi (görünüşe göre iyi) sanırım. Onun muhâsibi Allah`dır. Ben, Allah`a karşı kimseyi (siyretiyle) tezkiye edemem. Onu şöyle şöyle kimse zan ederim, desin!. bunu da (hakîkaten) o kimseyi bu sûretde zan ediyorsa, öyle söylesin! buyurdu.
Sıra :