Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Cabir

Cabir - Kütüb-ü Sitte kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Fasil :
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav) bir seferdeydi. Etrafına insanların toplandığı bir adam gördü, ona gölge yapıyorlardı. "Nesi var?" diye sordu. "Oruçlu biri!" dediler. Resulullah (sav): "Seferde oruç birr (Allah`ı memnun edecek dindarlık) değildir!" buyurdular. (Bir rivayette: "Seferde oruç birr`den değildir" denmiştir)
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav), hurma mahsulünden her on vask miktara, fakirler için, bir salkım hurmanın mescide asılmasını emretti.
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
Adamın biri yumurta büyüklüğünde bir altın getirip: "Ey Allah`ın Resulü, şunu bir madende ele geçirdim, bunu alın, tasadduk ediyorum! Bundan başka birşeyim de yok" dedi. Aleyhissalatu vesselam (memnuniyetsizliğini ifade için) ondan yüzünü çevirdi. Sonra adam Resulullah`ın sağ tarafından yaklaşıp aynı şeyleri söyledi. Efendimiz yine adamdan yüzünü çevirdi. Adam bu sefer sol tarafından yaklaştı, aynı şeyleri söyledi. Resulullah yine adamdan yüzünü çevirdi, sonra adam arka cihetinden yine yaklaşıp önceki sözlerini aynen tekrar etti. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onu aldı ve adama attı. Eğer değseydi canını yakacaktı. Buyurdular ki: "Biriniz bütün sahib olduğu serveti getirip: "Bunu sadaka olarak veriyorum" diyor ve sonra da oturup halka avuç açıyor! Hayır. Sadakanın hayırlısı zengilikten sonrakidir."
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir mü`min erkek, bir mü`min kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir."
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şu üçü hariç bütün meclisler emniyettedir; "Haram kan dökülen meclis, haram ferc bulunan meclis, haksız mal taksimi yapılan meclis."
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav)`a gelmiştim. Kapıyı çaldım: "Kim o?" buyurdular. "Benim!" dedim. (Beni almak üzere) çıktı ama: "Ben! Ben!" diye söyleniyordu. (Belliydi ki kendimi tanıtma tarzını) beğenmemişti."
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav) çıplak, olarak kılınç teati edilmesini yasakladı.
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
Yine Ebu Davud`un Cabir`den yaptığı bir diğer rivayette: "Resulullah: "Kim mehir olarak bir avuç kavud veya hurma verirse kadını kendine helal kılmış olur" buyurmuştur.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav), mecusi köpeğinin avladığı avın etini yemeyi yasakladı.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav) bizi gazveye gönderdi. Biz üçyüz kişilik bir gruptuk, komutanımız da Ebu Ubeyde İbnu`l-Cerrah (ra) idi. Kureyş`in kervanını takip ediyorduk. Azığımız da bir dağarcık içine konmuş hurmadan ibaretti. Başka bir şeyimiz yoklu. Ebu Ubeyde bundan bize [önce avuç avuç veriyordu, sonra] tane tane vermeye başladı. Kendisine: "Bununla nasıl idare ediyordunuz?"diye soruldu. Şu cevabı verdi: "Biz hurmayı adeta emiyorduk, bebeğin emmesi gibi. Sonra da üzerine su içiyorduk. Bu bize geceye kadar yetiyordu. Tükendiği zaman yokluk içinde kaldık, iki hafta sahilde ikamet ettik, şiddetli açlık geçirdik. Öyle ki ağaç yaprakları yedik. Ordumuza yaprak ordusu dendi. (Bu esnada) deniz bize anber (balinaya benzer bir balık, adabalığı) denen bir hayvan attı. Ebu Ubeyde (ra) buna önce, "meytedir (yani leştir, yenmesi haramdır)" dedi. Sonra da: "Hayır, meyte değildir, bizler Resulullah (sav)`ın elçileriyiz, Allah için buradayız, üstelik muzdar durumdayız" dedi. Ondan iki hafta boyu yedik. Yağından da süründük. Hatta vücudumuz kendine geldi, eski halini aldı. Ebu Ubeyde, hayvanın kaburgalarından bir kemik alıp yere dikti. Sonra en boylu şahsı ve en boylu deveyi aradı. Adam deveye bindirildi ve kaburganın altından geçti. Hayvanın göz çukurunun içine tam dört kişi oturdu. Gözünden nice külle yağ çıkardık. Etinden kendimize azık yaptık. Medine`ye gelince durumu Resulullah (sav)`a anlattık. "Bu, Allah`ın sizin için (denizden) çıkardığı bir rızıktır. Beraberinizde, etinden hala var mı?" buyurdu. Biz de bir miktar gönderdik. O, bundan yedi.
Sıra :