Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü
A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y ZHADİSLERİNDE ARAMA YAP
HUNEYN SEFERİ
Sahih Buhari eserindeki HUNEYN SEFERİ fasılı ile ilgili konular ve hadisler
Fasil :
Ravi :
Baslik :
MUÂZ İLE EBÛ MÛSÂ`NIN YEMEN VÂLİLİĞİ
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ebû Mûsâ ile Muâz İbn-i Cebel`i Yemen`e (vâli, hâkim, zekât âmili) göndermişti. Yemen iki mıntıka olup Resûlullah bunlardan her birisini bir mıntıkaya me`mûr etmişti. Sonra (bunlara verilen ta`lîmât cümlesinden olarak): halka kolaylık gösteriniz de zora koşmayınız ve müjde veriniz; (mûnis olunuz) da ürkütmeyiniz! buyurdu. Sonra bunlardan her biri me`mûriyet mahalline gitti. Alî (rivâyetine devamla) der ki: Bu ikisinden her birisi kendi mıntıkasını dolaşıp arkadaşının mıntıkasına yaklaştığında arkadaşını (ziyâretle) dostluğunu yenilemek ve ona âsanlık temennî etmek i`tiyâdında idiler. Bir kere Muâz kendi mıntakasını dolaşıp arkadaşı Ebû Mûsâ`nın vilâyetine yaklaştığında devesine binerek dostunu ziyârete gitmişti. Ebû Mûsâ`nın bulunduğu yere vardığında onu bir yere oturmuş, etrâfına da bir sürü halk toplanmış bir vaziyettebuldu. Aynı zamanda yanında iki eli boğazına bağlı birisinin durduğunu gördü. Muâz (bu garib vaziyeti istiknâh ederek) Ebû Musâ`ya: - Ey Abdullah İbn-i Kays (Ebû Mûsâ`nın adıdır) bu ne iştir? diye sordu. Ebû Mûsâ: - Bu elleri bağlı duran (yehûdî) bir kişidir. Müslümân olduktan sonra irtidâd etmiştir! dedi. Muâz İbn-i Cebel de: - Bu mürted öldürülmedikçe devemden inmem! dedi. Ebû Mûsâ: Bunun katli için mi geldin, haydi in! dediyse de Muâz: Bu mürted öldürülünceye kadar inmem! di(ye ısrâr et)di. Bunun üzerine Ebû Mûse`l-Eş`arî`nin emri ile mürted yehûdî öldürüldü. Sonra da Muâz devesinden indi. (Esnâ-yı sohbette) Muâz, Ebû Mûsâ`ya: - Kur`ân (hatmin)i nasıl ve ne zaman okursun? diye sordu. Ebû Mûsâ da: - Günün müteaddid zamanlarına ayırarak okurum. (Bir saatte ve bir def`ada okumam) dedi. Bu def`a da Ebû Mûsâ: - Ey Muâz! Ya sen nasıl okursun? diye sordu. O da: - Ben gecenin ilk zamânında uyurum. Sonra uykumdan bir kısmını uyumuş olarak kalkarım ve Allah`ın takdir buyurduğu kadar Kur`ân okurum. (Ve namaz kılarım). Namazımda Allah`tan sevab umduğum gibi uykum husûsunda da Allah`dan sevab umarım! dedi.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
HER SEKİR VEREN ŞEY HARAMDIR
Hadis :
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ebû Mûse`l-Eş`arî`yi Yemen`e gönderirken Resûlullah`a Yemen`de yapılan içkiler(in şer`î mâhiyetlerin) den sormuştu. Resûlullah da: - Bu içkiler nedir? dedi. Ebû Mûsâ da: - Biti` (denilen baldan ma`mûl içki) ile Mizr (denilen darı, arpa ve mısırdan yapılan içki) dir! diye cevâb verdi. Resûl-i Ekrem (umûmî bir düstûr olarak): - Her sekir veren şey haramdır! buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Konu :
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ ALÎ`NİN GANÎMET MALI İÇİN YEMEN`E GÖNDERİLMESİ
Hadis :
Rivâyete göre şöyle demiştir: Resûlulah salla`llahu aleyhi ve sellem bizi Hâlid İbn-i Velîd ile berâber Yemen`e göndermişti. Bundan sonra da Alî İbn-i Ebî Tâlib`i, Hâlid İbn-i Velîd`in yerine gönderdi. Ve Alî`ye: Evvelce Hâlid İbn-i Velîd`in yanında Yemen`e giden mücâhidlere i`lân et; Bunlardan seninle berâber düşman ta`kîbine gitmek istiyenler, gidip ta`kîb etsinler, (yeni ganîmetten müstefîd olsunlar) dileyenler de gitmeyip dönsünler! buyurdu. Bu emir üzerine ben de Alî ile berâber düşman ta`kîb edenler arasında bulundum. Berâ` İbn-i Âzib (rivâyetine devamla) der ki: Bu seferde ben pek çok okıyye para iğtinâm ettim.
Sıra :
Fasil :
Baslik :
HAZRET-İ ALÎ`NİN GANÎMET MALI İÇİN YEMEN`E GÖNDERİLMESİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Haccetü`l-Vedâ` `dan önce) Alî`yi (ganîmet malının) beşte birini almak için (Yemen`e) Hâlid İbn-i Velîd`e göndermişti. Bu seferde ben de Alî`den hoşlanmaz oldum. Çünkü Alî (ganîmetten hissesine bir câriye almış, sabahleyin de) gusletmişti. Ben de sinirlenerek Hâlid İbn-i Velîd`e: Şu Alî`yi görmüyor musun (bak ne yaptı?) dedim. En sonu Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna geldiğimizde Alî`nin bu hareketini Resûlullah`a da arzettim. Bunun üzerine Resûlullah: Ey Büreyde, Alî`ye sinirleniyor musun? buyurdu. Ben de: Evet! diye tasdîk ettim. Resûlullah: Hayır Alî`ye darılma!. Çünkü onun ganîmet malının beşte birindeki hissesi, aldığı câriyeden daha çoktur, buyurdu.
Sıra :
Fasil :
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ ALÎ`NİN GANÎMET MALI İÇİN YEMEN`E GÖNDERİLMESİ;YEMEN GANÎMETİNİN TAKSÎMİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Alî İbn-i Ebî Tâlib radiya`llahu anh Yemen`den Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e tabaklanmış bir meşin içinde henüz toprağından tasfiye edilmemiş altın cevheri göndermişti. Ebû Saîd (rivâyetine devâm ederek) der ki: Resûlullah bu altın cevherini şu dört kişi arasında paylaştırdı: Uyeyne İbn-i Bedir, Akra` İbn-i Hâbis, Zeydü`l-Hayl. (Râvî der ki:) dördüncüsü ya Alkame idi, yâhud Âmir İbn-i Tufeyl idi Peygamber`in Ashâbından bir kişi (bu taksîme i`tirâz ederek): Bu ihsâna biz bunlardan müstahak idik, demişti. Bu söz, Resûlullah`a erişince: (Acâib?) siz bana i`timâd etmiyor musunuz? Ben göktekilerin bile emîniyim! Sabah, akşam bana gök yüzünün haberi (vahiy) geliyor! buyurdu. Bunun üzerine -iki gözü çökük, yanağının iki elmacığı çıkık, alnı yüksek, gür sakallı, başı traşlı, izârını yukarı çemremiş (tam vahşî ve mürtecî)- bir kişi ayağa kalkıp: - Yâ Resûla`llah, Allah`tan kork! demişti. Resûlullah onu: - A hortlayası kişi! Ben, yeryüzündeki insanların Allah`tan korkmağa lâyık (ve en çok korkan)ı değil miyim? cevâbiyle karşıladı. Sonra bu kişi arkasına dönüp gitti. Hâlid İbn-i Velîd: - Yâ Resûla`llah (izin ver de) şunun kafasını vurayım! dedi. Resûlullah: - Yok vurma! Bunun da ileride namaz kılan bir kişi olması umulur! buyurdu. Bunun üzerine Hâlid: - Yâ Resûla`llah! Namaz kılanlardan öyle kimseler vardır ki, onlar gönüllerinde olmıyan şeyi dilleriyle söylerler, dedi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - (Ey Hâlid) ben nâsın kalblerini açmağa, karınlarını yarmağa me`mûr değilim! buyurdu. Râvî der ki: Sonra Resûlullah o (mürtecî) kişi dönüp giderken arkasından bakıp şöyle buyurdu: - Şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki, onlar her zaman güzel sesle Allah Kitâbı`nı okuyacaklar. Fakat Kur`ân`ın halâveti onların hançerelerini ileri geçmiyecektir. Onlar -ok avı (sür`atle delip) çıktığı gibi- dinden çıkacaklar! Râvî Ebû Saîd der ki: Öyle sanıyorum ki, sonra Resûlullah: "Eğer ben bunların zamânına yetişmiş olsaydım Semûd (ve Âd kavimlerin) in (toptan) helâk olduğu gibi muhakkak bunları (toptan) öldür (mesini Allah`tan dile)rdim!" buyurdu. Cerîr (İbn-i Abdillah Becelî) radiya`llahu anh hadîsi ve Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in Cerîr`e: Şu Zü`l-Halasa`dan gönlümü rahatlandırmaz mısın? dediği yukarıda geçti. Buhârî buradaki rivâyetinde de şu ma`lûmâtı verdi: Cerîr der ki: Zü`l-Halasa Yemen`de Has`am ile Becîle kabîleleri arasında bir beyt idi. İçinde dikilmiş bir taş vardı. Ona ibâdet olunur (, kurban kesilir)di. Cerîr, Yemen`e vardığında bu put ma`bedinde (muhâfız) birisi oklarla (hayır ve şerden) kısmet arıyordu, (falcılık ediyordu). Bu falcıya: Haberin olsun Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (in me`mûru) şuradadır. Eğer senin fal attığını görürse boynunu vurur!denildi. -Râvî der ki:- Falcı fal oklarını atmakla meşgul olduğu sırada Cerîr cürüm üstüne çıkageldi. Ve falcıya: Şimdi sen ya bu okları kırar ve "Lâ ilâhe illâ`llah" diye şehâdet getirirsin, yâhud senin boynunu vururum! dedi. Muhâfız falcı hemen fal oklarını kırdı. Ve şehâdet getirdi. (Cerîr şirk ma`bedini yaktı, yıktı).
Sıra :