Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

FAZÂİL-İ MEDÎNE

Sahih Buhari eserindeki FAZÂİL-İ MEDÎNE fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Baslik :
BİR ZAMANLAR MEDÎNE`NİN METRÛK KALACAĞINA DÂİR RİVÂYETLER
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `in: "Medîne`ye Mesîh Deccâl`ın (değil kendisi) korkusu (bile) giremeyecektir. O fitne günlerinde Medîne`nin yedi kapısı olacak, her kapıda (muhâfız) iki Melek bulunacaktır" buyurduğu rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
BİR ZAMANLAR MEDÎNE`NİN METRÛK KALACAĞINA DÂİR RİVÂYETLER
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `in: "Medîne`nin kapılarında ve medhallerinde (muhâfız) birtakım Melekler vardır. Medîne`ye ne Tâûn, ne de Deccâl giremez" buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
BİR ZAMANLAR MEDÎNE`NİN METRÛK KALACAĞINA DÂİR RİVÂYETLER
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: İslâm beldelerinden hiç birisi kalmaz ki, onu Deccâl (orduları) çiğnememiş olsun; yalnız Mekke ile Medîne bu istîlâdan masûn bulunur. Medîne`nin kapı ve medhallerinden hiç birisi bulunmaz ki, orayı saf saf Melekler muhâfaza etmemiş bulunsun. Sonra Meleklerin bu sûretle damân ve muhâfazasında bulunan Medîne şehri ahâlîsi ile berâber üç def`a sarsılır; Medîne`de ne kadar kâfir ve münâfık varsa bunları Cenâb-ı Hak Medîne hâricine atar; (Medîne`de hâlis mü`minler kalır).
Sıra :
 
Baslik :
DECCÂL`A DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in Deccâl (ın ahvâl ve ef`âlin) den uzun boylu bahsettiği sırada şöyle buyurdu dediği rivâyet edilmiştir: Deccâl, (Medîne`ye de) gelecektir. Fakat Medîne kapısından içeri girmek ona haram kılınmıştır. Yalnız Medîne etrâfındaki bazı çoraklı, çakıllı arâzîye inecektir. O gün Medîne halkının en hayırlı bir sîmâsı, yâhud nâsın hayırlı sîmâlarından birisi (Hızır Aleyhi`s-selâm) Deccâl`a karşı çıkar, ve: - Şehâdet ederim ki, muhakkak sen, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem `in bize haber verdiği Deccâl`sın! der. Bunun üzerine Deccâl, başındaki erbâb-ı şakavete: - Şimdi ben bu adamı öldürür, sonra diriltirsem benim (ulûhiyet) iddiamda şübhe eder misiniz? diye sorar. Eşkiyâ gürûhu: - Hayır, şübhe etmeyiniz, derler. Deccâl, (Hazret-i Hızr`ı) hemen öldürür, sonra da diriltir. Ve dirildir diriltmez Hızır: - Va`llâhi benim, senin Deccâl olduğun hakkındaki şimdiki kanâatim, bundan evvelki îmânımdan daha kuvvetlidir, der. Bu def`a Deccâl maiyetine: - Bu adamı öldürünüz! der. Fakat bundan sonra Deccâl (ne) Hızr`ı, (ne de başkalarını) katle muktedir olamaz.
Sıra :
 
Baslik :
DECCÂL`A DÂİR EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kerre) bir A`râbî Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `e gelip İslâm üzere arz-ı bîat etmişti. Ferdâsı günü bu adam mahmûn olarak (huzûr-ı Risâlet`e) geldi. Ve: - Yâ Resûla`llah beni ikale buyurursunuz. (Hâl-i bedeviyete avdetime müsâade ediniz!) dedi. Resûlullah bu teklîfi üç def`a kabulden imtinâ` etti. Ve sonra: - Medîne şehri demirci körüğü gibidir; temizi alıkor; kiri, pası dışarı atar, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
MEDÎNE HAKKINDA RESÛL-İ EKREM`İN DUÂSI VE HAYR-Ü BEREKET TEMENNÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem `in (Medîne-i Münevvere hakkında) şöyle duâ buyurduğu rivâyet edilmiştir: Yâ Rab! (Dünyâ) berekâtından Mekke`ye bahşettiğin lûtf u kereminin iki mislini Medîne şehrine müyesser kıl!.
Sıra :
 
Baslik :
MEDÎNE HAKKINDA RESÛL-İ EKREM`İN DUÂSI VE HAYR-Ü BEREKET TEMENNÎSİ
Hadis :
(Hicret`in ilk günlerinde Medîne`nin Muhâcirler üzerindeki sû-i te`sîri ve Resûl-i Ekrem`in ed`iye-i seniyyeleri hakkında) Hazret-i Âişe radiya`llahu anhâ`dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Medîne`ye hicret ettiğinde (babam) Ebû Bekr ile Bilâl sıtmaya tutulmuştu. Ebû Bekr`i sıtma hummâsı yakalayınca şu meâldeki beyti inşâd ederdi: "Yesrib diyârında her kişi âilesi içinde mes`ûd sabahlamışken bir de ölüm ansızın yakalar, akşama diri bırakmaz". Bilâl-i Habeşî de kendisinden hummâ nöbeti sıyrılınca şu meâldeki rübâîyi söyliyerek sesini yükseltirdi: "Şunu bilmek isterim ki: Mekke vâdîsinde etrâfımı izhir ve celîl otları sararak bir gece olsun geceler miyim?. Bir gün gelip de Ukâz`daki Mecenne sularının başına varır mıyım? Mekke`nin Şâme, ve Tufeyl dağları acaba bir kere daha bana görünürler mi?". Yine Bilâl-i Habeşî: "Yâ Rab! Şeybe İbn-i Rebîa`ya, Utbe İbn-i Rebîa`ya, Ümeyye İbn-i Halef`e gadab eyle! Nasıl ki bunlar (zulmedip) bizi ana yurdumuzdan çıkardılar, vebâ diyârına gelmeğe mecbûr ettiler" diye bed-duâ ederdi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bunları işittikten sonra: Yâ Rab! Mekke`yi bize sevdirdiğin gibi Medîne`yi de sevdir! Yâhud onu daha ziyâde sevdir! Yâ Rab! Sâ` ile Müd ile ölçülen erzak ve ekvâtımıza feyz ü bereket ihsân eyle! Yâ Rab! Medîne`nin havasını bizim için tashîh ve ilel ü emrazdan sâlim kıl! Hummâsını ve sıtmasını da Mekke`nin Cuhfe`sine nakl eyle! diye duâ buyurmuştur. (Duâ-i Nebevî`nin karîn-i icâbet olduğuna işâret ederek) Hazret-i Âişe demiştir ki: Medîne`ye hicret edip geldiğimizde, Medîne, Allah`ın en vebâlı, hastalıklı bir diyârı idi. Medîne`nin Buthân sahrâsındaki vâdîden acı, pis bir su da akardı, demiştir.
Sıra :