Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Ebû Hüreyre

Ebû Hüreyre - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Konu :
Ravi :
Baslik :
İNSANLARIN FAZÎLET MİKYÂSI TAKVÂ OLDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: - Yâ Resûla`llah! Nâsın (Allah yanında) en çok kerem ve ihsâna nâil olanı kimdir? diye sorulmuştu. O da: - (Hayır işlemek cihetiyle) nâsın en ziyâde muttakî olanıdır, buyurdu. Suâl soranlar: - Yâ Resûla`llah! Size amel cihetiyle sâhib-i kerem kişiyi sormuyoruz, dediler. Bunun üzerine Resûlullah: - Öyle ise (şeref cihetiyle de) Yûsüf Nebiyyullah`tır. (Yûsüf) Nebiyyullah (Ya`kub`un) oğludur. (O da) Nebiyyullah (İshâk`ın) oğludur. (O da) Halîlullah (İbrâhîm`in) oğludur, buyurdu. Suâl soranlar: yâ Resûlullah, biz size bunu da sormadık, dediler. Bu def`a Resûlullah: - Anlaşılan siz (mensûbiyetleriyle iftihar ettiğiniz) Arab (şeceresin) in usûlünden (anaç soylarından) soruyorsunuz! (iyi biliniz ki) Arabların câhiliyet zamânında hayırlı olanları ilim üzere hareket ederlerse, İslâm devrinde de en hayırlıdırlar! buyurmuş (ve câhiliyet devrinde tefâvüt, neseble, ecdâdın şerefine izâfetle idi. İslâm nazarında ise insanlar arasında fark, fazîlet ve ilm-ü hikmet cihetiyle olduğuna işâret etmiştir).
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HİTÂNIN İBRÂHÎM`İN SÜNNETİ OLDUĞU HADÎSİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "İbrâhîm aleyhi`s-selâm seksen yaşında olduğu halde (Şam mülhakatından) Kaddum köyünde sünnet oldu" dediği rivâyet olunmuştur. Yine Ebû Hüreyre`den gelen bir rivâyette (Kaddum yerinde) muhaffet olarak Kadum vârid olmuştur (ki, marangoz âleti olan keserle sünnet oldu demektir).
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ İBRAHÎM`İN MASLAHATA MÜSTENİD ÜÇ YALANI
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: İbrâhîm aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm yalnız üç def`a, bundan ikisi (kendisine âit bir sebeple değil, münhasıran) (te`vîl ile ve başka ma`nâya çevirerek) yalan söylemiştir. Azîz ve Celîl olan Allah`ın zâtı ve rızâsı için: birisi (putperestlere): hakîkaten ben hastayım! demesi, öbürüsü de: belki putların şu büyüğü bu işi işlemiştir! demesi. Resûlullah (üçüncüsü için de şöyle) demiştir: İbrâhîm günün birinde (bir kadın güzeli olan zevcesi) Sâre ile berâber ansızın Cebâbîre`den azılı bir zâlim (olan Mısır veya Erdün melîkinin bulunduğu şehr) e uğrayıvermişti. (Adamları tarafından) Melîk`e: Şehre müsâfir bir kişi gelmiştir. Berâberinde insanların en güzeli bir kadın vardır! diye haber verildi. Zâlim Melîk İbrâhîm`e haber gönderdi. Geldiğinde Sâre`den bahsederek: - Bu kadın kimdir? diye sordu. Hazret-i İbrâhîm: - (Din cihetinden) kız kardeşim, dedi. Sonra İbrâhîm Sâre`nin yanına geldi... Buhârî hadîsin alt tarafını da rivâyet etmiştir ki (uzunca bir metn ile) yukarıda geçti. Ümm-i Şüreyk hadîsinde Resûlullah`ın zehirli alaca kelerin öldürülmesini emrettiği yukarıda geçmişti. Buradaki rivâyette: kelerin İbrâhîm aleyhi`s-selâm`ın ateşini üflediğini ziyâde etmiştir.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
İBRÂHÎM, LÛT, YÛSÜF PEYGAMBERLERE ÂİT ÜÇ VÂKIA
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (tevâzu` ederek) şöyle buyurmuştur: (ölen bir zî-hayâtın diriltilmesinden şüphelenmeğe) biz İbrâhîm`den daha haklıyız. İbrâhîm Cenâb-ı Hakk`a: - Yâ Rab, ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster! diye niyâz ettiği zaman İbrâhîm`e Rabb`ı: - Yoksa bu işe inanmıyor musun? demişti. İbrâhîm: - Hayır, inanıyorum yâ Rabbî! Şu kadar ki, nasıl diriltildiğine gönlüm iyice kansın, yatışsın istiyorum, demiştir. Allah, Lût Peygambere de rahmet etsin! O da (Allah`a ilticâ edip dururken) kavmine: [Benim size karşı bir kuvvetim olsaydı, yâhut çok sarp bir kaleye sığınabilseydim. (misâfirlerimi şerrinizden sıyânet ederdim) demiştir]. (Sonra) Resûlullah: [Eğer ben zindanda Yûsuf`un kaldığı gibi uzun zaman mahpus kalsaydım (onu) mahbesten çağırmağa gelen kişinin o da`vetine hemen icâbet ederdim (de: haydi efendine git de tahkîkat yapsın!) demezdim] buyurmuştur.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HIZIR VE MÛSÂ ALEYHİME`S-SELÂM
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Hızr`a Hızır denilmesinin sebebini îzâh ederek: "Hızır otsuz kuru bir yere otururdu da ansızın o otsuz yer yeşillenerek peşi sıra dalgalanırdı" buyurmuştur.
Sıra :
 
Konu :
Ravi :
Baslik :
DÂVUD ALEYHİ`S-SELÂM. NİSÂ` VE SEBE` SÛRELERİ ÂYETLERİ
Hadis :
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
SÜLEYMÂN ALEYHİ`S-SELÂM VE İKİ KADIN ARASINDA VESÎLE-İ NİZÂ OLAN BİR ÇOCUK HAKKINDAKİ HÜKMÜNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Gelen rivâyete göre, Ebû Hüreyre Resûlulah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işitmiştir: Benim (insanları Cehennem`den korumak için İslâm`a da`vetteki) benzerimle (bâtıl üzerine ısrarda) insanların benzeri şu bir kişinin hal ve şânı gibidir ki o, (odasında) bir ateş (bir mum) yakmış, kelebekler ve şu (sivrisinek gibi) birtakım hayvanlar kendilerini ateşe atmağa başlarlar. Yine Ebû Hüreyre rivâyetle der ki: (Vaktiyle) iki kadın ve kadınlarla berâber onların iki oğlan çocukları vardı. Bunlar (yolda giderken) kurt gelerek bunlardan birisinin (büyük kadının) çocuğunu hemen kapıp gitmiş. Bunun üzerine (çocuğunu kurt kapan büyük) kadın eşi (küçük) kadına: kurt senin çocuğunu götürdü, der. Öbür kadın da: hayır, senin çocuğunu götürdü, der. Nihâyet bu iki hasım muhâkemelerini Dâvud`a arzederler. O da oradaki büyük kadına hükmeder. (Kurdun kaptığı çocuk küçük kadına âit olur). Bunlar muhâkemeden çıkıp Dâvud`un oğlu Süleymân`a giderler. Ve (babasının hükmünü istinâfen) ona bildirirler. O da: haydi bana bir bıçak getiriniz! Çocuğu iki kadın arasında paylaştıralım, demiş. Bunun üzerine küçük kadın: aman öyle yapma, Allah sana rahmet etsin!. Çocuk bu kadınındır, demekle Süleymân da çocuğun küçük kadına âit olduğuna hükmetmiştir.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ MERYEM`İN HAZRET-İ HADÎCE VE FÂTIMA`YA TAFDÎLİNİ İŞ`ÂR EDEN EBÛ HÜREYRE`NİN BİR RİVÂYETİ
Hadis :
Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: Kureyş kadınları, deveye binen (Arab) kadınlarının hayırlısı (ve en iyisi) dir. Onlar, kadınların çocuğa en şefkatlisi, elindeki zevcinin malını sıyânet husûsunda kocaya en riâyetlisidir. (Bu hadîsin râvîlerinden Saîd İbn-i Müseyyeb der ki:) bu rivâyeti müteâkip Ebû Hüreyre: "Meryem Bint-i İmrân asla deveye binmedi" derdi.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
BEŞİKTE SÖYLENEN ÜÇ ÇOCUĞA DÂİR EBÛ HÜREYRE`NİN RİVÂYETİ
Hadis :
Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Beşikte (bir mu`cize olarak) yalnız üç çocuk söylemiştir: (birincisi) Îsâ`dır. (İkincisi) Benî İsrâil zamânında Cüreyc denilen (ruhban) bir kişidir. Cüreyc bir kere (Savmaasında) namaz kılarken anası gelmiş, kendisini çağırmış. Cüreyc: (namazı bozup) anama cevap mı vereyim? Yoksa namaz mı kılayım? diye düşünmüş. (Anası üç def`a çağırdığı halde o namazına devâm etmiş). Bunun üzerine anası: Allah`ım! Bu oğluma fâhişe kadınların yüzlerini göstermedikçe onun canını alma! diye inkisâr eder. Cüreyc Savmaasında bulunduğu sırada bir kadın gelir, musallat olur. Ve ona zinâ teklîf eder. Fakat Cüreyc imtinâ etmekle bu kızgın kadın bir çobana gider, nefsini teslîm eder. Kadın bu cinsî münâsebetten bir oğlan doğurur, (kendisinden sorulduğunda) bu piçi Cüreyc`ten aldığını söyler. Bunun üzerine halk râhibe gelirler ve zavallının Savmaasını (baltalarla, kazmalarla) yıkarlar. Kendisini dışarı çıkarırlar. Cüreyc abdest alır, namaz kılar. Sonra haram-zâdenin yanına gelir: Ey oğul baban kimdir? diye sorar. Çoban! diye cevap verir. Bu garîbeyi gören halk râhibe: Senin ibâdethâneni altından yapacağız! derler: Cüreyc: Hayır, (eskisi gibi) çamurdan yapınız! der. (Üçüncüsü de şudur): Benî İsrâil`den emzikli bir kadın vardı. Bir gün erkek çocuğunu emzirirken yanından yakışıklı ve haşmetli bir süvâri geçmişti. Bunu gören kadın: Allah`ım! Oğlumu bunun gibi (heybetli) kıl! diye duâ eder. Çocuk hemen anasının memesini bırakır, ve süvârîye döner de: Yâ Rab! Beni bunu gibi kılma! diye duâ eder. Sonra ana memesine dönüp emmeğe başlar. Râvî Ebû Hüreyre der ki: (Resûlullah bunu bize hikâye ederken parmağını ağzına koyarak çocuğun emdiğini temsîl etmişti. Bu vaziyet gözümün önündedir.) Şimdi ben, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in parmağını emdiğini görür gibiyim. Bundan sonra da o emzikli kadının yanından bir câriye geçer. Bu def`a da: Yâ Rab! Benim oğlumu şu câriye gibi (hakir) yapma! diye duâ eder. Bu def`a çocuk anasının memesini bırakır da: Yâ Rab! Beni bunun gibi kıl! der. Şimdi kadın çocuğuna: niçin böyle söyledin? diye sorar da çocuk şöyle cevap verir: o süvârî kibirli zâlimlerden birisi idi. Amma şu câriye (ne zavallı kadındır:) sen çaldın, sen zinâ ettin! di(ye iftirâ ede)rler. Habuki o, bunların hiç birisini işlememiş (ma`sûm) bir kadındır.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ ÎSÂ`NIN ÂLÎ BİR MENKABESİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE`NİN BİR RİVÂYETİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: Ben Meryem-oğluna nâsın en yakınıyım. Bununla berârebr Peygamberler anaları ayrı, babaları bir evlâdlardır. Benimle Îsâ arasında başka bir Peygamber yoktur.
Sıra :