Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

CENÂZE BAHSİ

Sahih Buhari eserindeki CENÂZE BAHSİ fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Fasil :
Konu :
Baslik :
TEKFÎNİN KEYFİYYETİ VE RESÛL-İ EKREM`İN VÜCÛDÜ PÂKİNİN SÛRET-İ TEKFÎNİNE DÂİR HABERLER
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem, (Âhirete intikâl ettiğinde) pamuktan (ma`mûl), sehûliyye (denilen) üç parça beyaz Yemen bezi içinde kefenlendiği, ve bunların içinde kamîs ve imâme bulunmadığı rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
GASİL, TEKFİN, TAHNİT HAKKINDA VAKS HADÎSİ
Hadis :
İbn-i Abbâs demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birisi (Haccetü`l-Vedâ`da) Arafat`ta vakfe ederken ansızın devesinden düştü. Düşer düşmez de deve, (zavallının) boynunu kırdı. (Ve derhal öldü). Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Bu (ihrâmlı) adamı su ve sidr ile yıkayınız, ve iki kat ihrâmı içinde defnediniz. Ona koku sürmeyiniz, onun başına bez de sarmayınız. Çünkü bu (ihrâmlı) hacı, kıyâmet gününde (başı açık olarak ve) "Lebbeyk Allâhümme lebbeyk = Fermânına uydum, dîvânına geldim..." diyerek ba`s olunacaktır.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
ABDULLÂH İBN-İ ÜBEY ÖLDÜĞÜNDE HEDİYE BUYURULAN KAMÎS-I SAÂDET`LE TEKFÎNİ HAKKINDA İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis :
Abdullâh İbn-i Übey öldüğünde oğlu (Abdullâh) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e gelmiş ve "Yâ Resûla`llâh! (Mübârek) gömleğini bana versen de babamı onunla kefenlesem. (Lûtfen) namazını da kılsanız ve ona istiğfâr buyursanız" demişti. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem, Abdullâh`a gömleğini verdi. Ve: (Cenâze hazırlayınınca) bana haber veriniz, namazınızı kılayım, buyurdu. Abdullâh Resul-i Ekrem`e hazırlandığını arzetti. Resûlullâh İbn-i Übeyy`in cenâzesine namaz kılmak üzere iken Ömer radiya`llâhu anh, Resûlullâh`(ın arkasından rîdasın)ı çekti.Ve: "Yâ Resûla`llâh! Allah sizi münâfıklar üzerine namaz kılmaktan nehyetmedi mi?" dedi. Resûl-i Ekrem: Ben, istiğfâr etmekte ve etmemekte muhayyerim. Allâhu Teâlâ: "Habîbim! Bu münâfıklara sen, ister istiğfâr et, istersen istiğfâr etme (müsâvîdir. Farazâ) bunlar için yetmiş def`a istiğfâr etsen Allan, aslâ onları mağfiret etmiyecektir" buyurmuştur, diye cevâb verdi. Ve Resûlullâh Abdullâh İbn-i Übeyy`in cenâzesine namaz kıldı. Bunun üzerine: "Bu münâfıklardan ölenlerin hiç birisine namaz kılma habîbim!" meâlindeki Âyet-i Kerîme nâzil oldu.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
KABRİN AÇILABİLECEĞİ, CENÂZENİN NAKLİ CÂİZ OLDUĞU AHVAL VE ZAMAN
Hadis :
Hazret-i Câbir demiştir ki: Abdullâh İbn-i Übey defnolunduktan sonra Nebî RS geldi. (Emr-i Nebevî ile) ölü hufresinden çıkarıldı. Resûl-i Ekrem onun cildine tükrüğünden üfledi. Ve ona gömleğini geydirdi.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
MUS`AB İBN-İ UMEYR HAZRETLERİNİN SÛRET-İ DEFNİ HAKKINDA HABBÂB HADÎSİ. VE ULVÎ BİR VASF-I MÜMEYYİZİ
Hadis :
Habbâb Hazretleri demiştir ki: Biz, (dünyâ için değil) rızâ-yı Bârî kasdederek, Nebî RS ile (Medîne`ye) hicret ettik. Artık ecr ü mükâfâtımız (va`d-i ilâhî muktezâsı) Cenâb-ı Hakk`a (şer`an) vâcib oldu. Yoldaşlarımızdan bu ecr ü ni`metten hiç bir şey tatmadan âhirete gidenler vardır ki, "Mus`âb İbn-i Ümeyr" bunlardan birisidir. Dostlarımızdan, kendilerine hicret semeresi ulaşan ve bu meyveyi devşirenler de vardır. Mus`âb, Uhud günü şehîd olmuştu da biz onu saracak bir kefen bulamamıştık. Yalnız şehîdin bir kaftanını bulmuştuk ve bu (azîz) şehîdi ona sarmağa çalışmıştık. Başını bürürken ayakları açılıyordu. Ayaklarını kapatırken başı açığa çıkıyordu. (Bu yoksulluk karşısında) Nebî RS bize şehîdin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de "izhir" (denilen kokulu ottan) koymaklığımızı emreyledi.
Sıra :
 
Fasil :
Ravi :
Baslik :
HÂL-İ HAYATTA TEKFÎN LEVÂZIMININ VE KABİR İHZÂRININ CEVÂZINI İFÂDE EDEN SEHL HADÎSİ
Hadis :
[Sehl demiştir ki: (Bir gün) bir kadın, (elinde) kenarlı dokunmuş bir bürde ile Resûlullâh RS`in huzûruna girdi. (Sehl:) -Bilir misiniz bu bürde nedir? (diye oradakilere sordu). Onlar da: Şemledir, ihrâmdır, diye cevâb verdiler. Sehl, evet öyledir, dedi.] Kadın: -Yâ Resûla`llâh! Bu bürdeyi kendi elimle dokudum. Ve size geydirmek için geldim, dedi. Resûlullâh RS de aldı. Kendisinin böyle bir bürdeye ihtiyâcı var idi. Sonra Resûlullâh, bu bürdeyi giyerek biz (im yanımız)a çıktı. Filân (Sahâbe) de bu bürdeyi tahsîn ederek: Yâ Resûla`llâh! Bu ne güzel imiş? (Lûtfen) bunu bana geydir, dedi. (Resûlullâh: - Pekâlâ, buyurup Hâne-i Saâdet`e girdi. Ve durup o zâte gönderdi). Mecliste hâzır bulunanlar ona: - Bunu iyi etmedin. Nebî RS bu bürdeyi ihtiyâcı olarak geymişti. Sonra sen, Resûl-i Ekrem`den, kendisinin (hiç bir sâili) reddetmediğini bildiğin halde istedin, dediler. O da: - Vallâhi ben, bu bürdeyi geymek için istemedim. (Öldüğümde) kefenim olsun, diye istedim, cevâbını verdi. Sehl (İbn-i Sa`d): - Hakîkaten bu bürde o zâtin kefeni oldu, demiştir.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
KADINLARIN CENÂZE TA`KÎB VE TEŞYÎİNDEN NEHYOLUNDUKLARINA DÂİR ÜMM-İ ADIYYE HADÎSİ VE BU BÂBDA ULEMÂNIN İCTİHADLARI
Hadis :
Ümmü Atıyye demiştir ki: Biz (kadınlar, Resûlullâh RS tarafından) cenâzeyi ta`kîb etmekten nehyolunduk. Cenâzeye ittibâ`, bizim üzerimize farz kılınmadı.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
KADINLARIN ZEVCİNDEN BAŞKA BİR ÖLÜ İÇİN ÜÇ GÜNDEN FAZLA YAS TUTMALARININ CÂİZ OLMADIĞINA DÂİR ÜMM-İ HABÎBE HADÎSİ VE DİĞER RİVÂYETLER
Hadis :
Ümmü Habîbe: Ben Resûlullâh RS`in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: Allâh`a ve Âhiret gününe îmân eden bir kadının zevcinden başka bir ölü için üç günden fazla yas tutması halâl değildir. Lâkin kadın, zevcine karşı dört ay on gün teessürünü izhâr eder.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
SABRIN KEMÂLİ SADME-İ ÛLÂDA SABIRDIR
Hadis :
Hazret-i Enes demiştir ki: Nebî RS, (çocuğunun) kabri yanında (avaz avaz) ağlamakta olan bir kadının yanından geçmişti de o kadına: - (Ey emetu`llâh = Ey Allâhım mahlûku kadıncağız!) Allâh`ın gadabından kork! ve sabreyle, (çığlık koparma!) buyurdu. Kadın: - Haydi benden uzaklaş, sen benim musîbetim ile müsâb değilsin ki, demişti. Halbuki kadın, Resûlullâh RS`i tanımıyordu. Kadına denildi ki: -Bu zât, Nebî RS`dir. Bunun üzerine kadın, Nebî RS`in (hâne-i Saâdetleri) kapısına geldi. Kadın, (saray kapıları gibi) Peygamber`in kapısı yanında kapıcılar, gözcüler bulmadı. (hemen huzûra girdi.) Ve: - Yâ Resûlullâh! Seni bilemedim, (beni affediniz) dedi. Resûlullâh: - Sabrın kemâli, musîbetin birinci darbesi sırasında (tahammül edebilmek) dir, buyurdu.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
ÖLÜYE AĞLAMANIN CEVÂZI HAKKINDA ÜSÂME HADÎSİ. VE BU HADÎSİN RİVÂYET TARÎKLARI
Hadis :
Üsâme Hazretleri demiştur ki: Nebî RS`in kızı (Zeyneb radiya`llâhu anhâ) Resûlullâh`a: - Oğlum öldü, bana geliniz, diye haber gönderdi. Resûlullâh da kızına selâm söyleyip: - Allâh`ın almak ve Allâh`ın vermek istediği her şey kendisine âiddir. Ve her şey`in ilm-i ilâhîde muayyen bir ömrü vardır. Kızım, sabret, ve bu sabrın Allah yanında ecr ü sevâbı olduğunu hatırla! diyerek cevâb yolladı. Bu def`a Zeyneb, Resûl aleyhi`s-selâm`a and vererek: - Her halde geliniz, diye haber gönderdi: Bu haber üzerine Resûlullâh kalktı. Maiyyetinde Sa`d İbn-i Übâde, Muâz İbn-i Cebel, Übey İbn-i Kâ`b ve Zeyd İbn-i Sâbit olduğu halde (Zeyneb`in evine geldi. Hasta) çocuk, Nebî RS (in kucağın) a verildi. Çocuğun hayâtı ihtizârda ve muztarib bir halde idi. Vücûdü (za`fiyetten) eski kırbaya dönmüştü. Resûlullâh`ın iki gözü yaş döküyordu. Sa`d İbn-i Übâde: - Yâ Resûlullâh! Bu yaş, bu ağlayış nedir ya? diye izhâr-i hayret etti. Resûl-i Ekrem: - Bu göz yaşı, Allâh`ın (merhametli) kullarının gönüllerine koyduğu rahmet(-i ilâhiyyenin eseri) dir. Cenâb-ı Hak bu rahmeti, kullarından şefkatli olan (gönül)lere ihsân eder, buyurdu.
Sıra :