Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

KİTÂBÜ`L-İLİM

Sahih Buhari eserindeki KİTÂBÜ`L-İLİM fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Baslik :
PEYGAMBER (S.A. VE S.) İN VEDÂ` HACCINDA HACC MENÂSİKİ İLE İLGİLİ BEYANLARINA DÂİR ABDULLÂH İBN-İ AMR HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiş: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Haccetü`l-Vedâ`da halk sor(ub öğren)sun diye Minâ`da durdu. Yanına biri gelip "Bilemedimde (Kurban) kesmeden tıraş oldum." dedi. "Kurbanını kes, günâhı yok." buyurdu. Diğeri gelip "Bilemedimde Remiy`den evvel (kurban) kestim." dedi "Remyet, günâhı yok." buyurdu. Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (o gün Remy, nahr, halk, tavâf gibi yevm-i Iyd a`mâlinden) takdîm veya te`hîr edilmiş hiçbir şey sorulmadı ki (cevâbında) "Yap, günâhı yok." buyurmasın.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
İLMİN KABZOLUNACAĞINA, KATİL VE FİTNELERİN ZUHÛR EDECEĞİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir kere): "İlim, kabzolunacak (yâni kaldırılacak), cehil ve fiten zuhûr edecek ve herc çoğalacaktır." buyurdu. "Yâ Resûlâ`llâh, herc nedir?" diye sordular. Murâd-ı âlîsi katl imiş gibi elini münharifen indirerek: "İşte böyle!" buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
KABİRDE GEÇİRİLECEK İMTİHAN HAKKINDA ESMÂ` HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: (Küsûf zamânında) Âişe radiya`llâhu anhâ namaz kılarken nezdine gittim. "(Bu) Halka ne oluyor? (neden korkuyorlar?)" dedim. (Küsûf vukûa geldiğini anlatmak için) gök yüzüne doğru (başı ile) işâret etti. Meğer hep namaza durmuşlarmış. Âişe radiya`llâhu anhâ: "Sübhâna`llâh!" dedi. "Bu bir âyet (-i azâb veya tekarrüb-i Kıyâmet) mi?" diye sordum. Başiyle "Evet." diye işâret etti. Bunun üzerine ben de (namaza) durdum. Üzerime baygınlık gelinceye kadar (durdum). (Yanımdaki kırbadan) başıma su dökmeğe başladım. (Namazdan sonra) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Allâh`a (Hamd ü) senâ edip buyurdu ki "Cennet ve Cehennem`e kadar (evvelce) bana gösterilmemiş hiçbir şey kalmadı ki, bu makamda görmüş olmayayım. Bana vahyolundu ki, siz kabirlerinizde Mesîh-i Deccâl (yüzünden çekilecek) imtihanlara benzer, yâhud ona karîb bir imtihân geçireceksiniz. (Kabre girmiş kimseye) `Bu adam (Yâni Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) hakkındaki ilmin nedir?, diye sorulacak. Mü`min, yâhud sâhib-i yakîn olan kimse: `O (Zât-ı Şerîf) Muhammed`dir. O (Zât-ı Şerîf) Allâh`ın Resûlüdür. Bize (Âyât-ı) beyyinât ile hidâyet getirdi. Biz de da`vetine icâbet ve (isrine) mütâbeat ettik. O (Zât-ı Şerîf) Muhammed (salla`llâhu aleyhi ve sellem)dir., diyecek. (Ve bu söz) üç kere (tekrâr olunacak). Ondan sonra (o kimseye): `(Öyle ise) yat da rahâtına bak. O (Zât-ı Şerîf`in nübüvvetine) yakînin olduğunda şüphe kalmadı., denilecek. (Yok eğer) münâfık ise veyâhud kalbinde şek varsa (o suâle karşı): `Ben ne bileyim? işittim, öteki beriki bir şeyler söylüyorlardı. Ben de söyledim., cevâbını verecek."
Sıra :
 
Baslik :
SÜT KARDEŞLİĞİN EVLENMEĞE MÂNİ` OLDUĞUNA DÂİR UKBE HADÎSİ
Hadis :
Ravi, İhâb b. Azîz`in kızını tezevvüc etti. Derken yanına bir kadın gelip "Ukbe`yi de, tezevvüc ettiği kadını da ben emzirdim." dedi. Ukbe, ona: "Ne senin beni emzirdiğinden haberim var, ne de evvelce bunu bana söylediğinden." cevâbını verdi. (Hayvanına) binip Medîne`ye (Huzûr-ı) Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e gitti. (Hükm-i şer`îyi) sordu. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Nasıl olur ya? Bir kere (bu söz) söylenmiş bulundu." buyurdu. Bunun üzerine Ukbe o kadından müfârekat etti. O da başka bir kocaya vardı.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (S.A. VE S.) İN BİR AY ZEVCELERİYLE GÖRÜŞMEMEĞE YEMÎN ETMESİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Ensârdan bir komşum ile berâber Benî Ümeyye b. Zeyd yurdunda (oturuyor) idim. Bu (yurd) Medîne`nin Avâlî denilen semtindedir. (Bir şey öğrenmek ümîdiyle) Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in nezdine nöbetleşe inerdik. Bir gün o iner, bir gün ben inerdim. Ben indiğim zaman o gün vahiy ve sâireye dâir (ne duyarsam) haberini (komşuma) getirirdim. O da indiği zaman böyle yapardı. Ensârî arkadaşım (bir def`a) nöbetinin gününde indi. (Dönüşünde) kapımı pek şiddetli çalarak: "Burada mı?" diye sordu. (Fenâ halde) ürkdüm. Yanına çıktım. "Büyük bir şey hâdis oldu. (Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem zevcâtını tatlîk etti.)" dedi. (Ömer radiya`llâhu anh der ki: Ben zâten böyle bir şey olacağını zannedip duruyordum. Sabah namazını kılınca giyinip kuşandım. Sonra Medîne`ye inip) Hafsa`nın yanına girdim. Baktım ki ağlıyor. "Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem, sizleri (yâni Zevcât-ı Tâhirâtı) tatlîk mi etti?" diye sordum. "Bilmiyorum." dedi. Ondan sonra Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in yanına girdim. Ayak üstü durduğum yerden: "(Yâ Resûlâ`llâh,) Zevcelerini tatlîk mi ettin?" dedim. "Hayır." buyurdu. Bunun üzerine ben de "Allâhu Ekber." demişim.
Sıra :
 
Baslik :
NAMAZDAN BIKTIRMAMAK ÜZERİNE EBÛ MES`ÛD-İ HADİSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: (Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e) biri gelip: "Yâ Resûlâ`llâh, filânca bize (namaz kıldırırken) o kadar uzatıyor ki âdetâ namazı terkedecek gibi oluyorum." dedi. Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`i hiçbir mev`ızada o günkü kadar gazablı görmedim. Buyurdu ki "Ey nâs, sizde tenfîr hasleti vardır. (İçinizden) halka namaz kıldıran olursa hafif tutsun. Çünkü (cemâatin) içinde hastası var, zaîfi var, iş-güç sâhibi olanı var."
Sıra :
 
Baslik :
YİTİK MALIN HÜKMÜ HAKKINDA ZEYD İBN-İ HÂLİD HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Biri, Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`den lukatayı, (yâni yitik malı) sordu. Buyurdu ki: "Bağını, yâhud kabını, kılıfını belle sonra (ötekine, berikine) bir sene ta`rîf et. Ondan sonra onu kullan. (Ondan sonra da) sâhibi çıkarsa (yine) ona ver." O adam: "Yitik deve de (böyle mi?)" diye sordu. (Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) o kadar gazab etti ki mübârek yanakları, yâhud yüzü kızardı. Ve: "Ondan sana ne? (Su) tulumunu, (ayağındaki) markubunu o berâber taşır, (muhtâc oldukca) su başlarını bulur, ağaç (yapraklarından) otlar. Onu sâhibi buluncaya kadar kendi hâline bırak." buyurdu. "Ya, yitik davara ne buyurursun?" dedi, "O ya senindir, ya kardeşinindir, ya kurdundur." buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
YERSİZ VE HOŞLANILMAYAN SORULAR SORMANIN MENHÎ OLDUĞUNA DÂİR EBÛ MÛSÂ HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: (Bir kere) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`den hoşlanmadığı bâzı şeyler soruldu. (Bu gibi) suâller çoğalınca gazab etti. Ondan sonra "Bana istediğinizi sorunuz." diye buyurdu. Birisi (kalkıp) "Benim babam kimdir?" dedi. "Baban Huzâfe`dir." buyurdu. Bir diğeri kalkıp "Yâ Resûlâ`llâh, ya benim babam kimdir?" dedi. "Şeybe`nin âzâtlısı Sâlim`dir." buyurdu. Ömer (b. el-Hattâb radiya`llâhu anh) vech-i Risâlet-Penâhî`deki (âsâr-ı) gazabı görünce "Yâ Resûlâ`llâh, Azîz ve Celîl olan Allâh (u Teâlâ`y)a tevbe ediyoruz." dedi.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (S.A. VE S.)İN SÖZLERİNİ VE SELÂMINI ÜÇ KERE TEKRARLAMASI
Hadis :
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem bir söz söylediği zaman iyice anlaşılsın için üç kere tekrâr ederdi. (Kezâlik) bir kavmin yanına gelip selâm verdiği zaman da üç kere selâm verirdi.
Sıra :
 
Baslik :
ÜÇ SINIF İNSANIN İKİŞER ECRE SÂHİP OLDUĞUNA DÂİR EBÛ MÛSÂ HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Üç kişinin ikişer ecri vardır. Onlardan biri Ehl-i Kitâb`dan olup da hem kendi Peygamberine, hem de Muhammed salla`llâhu aleyhi ve sellem`e îmân eden kimsedir. Diğeri abd-i memlûkdur ki, hem Allâhu Teâlâ`nın, hem de efendilerinin hakkını edâ ettiğinde (o da iki ecre nâil olur.) Üçüncüsü öyle bir kimsedir ki nezdinde tasarruf ede (bile)ceği bir câriy bulunur da onu te`dîb, ammâ (unf ve şiddetden âzâde olarak güzel güzel) te`dîb eder, ta`lîm (lâkin yine rıfk ile güzel güzel) ta`lîm eder, bundan sonra da onu âzâd edip tezevvüc eder. (İşte) böylesinin de iki ecri vardır.
Sıra :