Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT

Sahih Buhari eserindeki KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Ravi :
Baslik :
MİSKİN, KAPILARDA DOLAŞAN, HALKTAN, BİR İKİ LOKMA EKMEK, BİR İKİ HURMA ALAN KİMSE DEĞİL, HAKÎKÎ MİSKİN HİÇ BİR ŞEY`E MÂLİK OLMAYIP HALKA İZHÂR-I HÂL ETMİYEN ASHÂB-I İFFETTİR
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Hani o (sadaka için) halkı, (kapı kapı) dolaşıp halkın kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi (yok mu? Bunlar) miskîn değildir. Belki (hakîkî) miskîn, kendini geçindirecek gınâya mâlik olmıyan ve kendisine sadaka vermek için (halkca) zarûreti bilinemiyen, kendisi de kalkıp halktan (sadaka) istemiyen afîf, nezîh kimsedir.
Sıra :
 
Baslik :
TEBÜK SEFERİNE DÂİR EBÛ HÜMEYD-İ SÂİDİ HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Tebük gazvesinde biz de Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte gazâ etmiştik. Resûl-i Ekrem Vâdi`l-Kurâ`ya vardığında kendi bahçesinde çalışan bir kadına tesâdüf edildi. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem Ashâbına: - Şu (bahçedeki) hurmayı tahmîn ediniz! buyurdu. (Biz tahmîn ettik). Resûlullâh da on vesk tahmin buyurdu. Ve bahçe sâhibi kadına: - (Hurma toplarken) buradan ne kadar (kile) çıktığını say! buyurdu. Tebük`e geldiğimizde Resûlullâh (bize): - Bu gece muhakkak şiddetli bir rüzgâr esecektir. Sakın kimse bulunduğu yerden ayağa kalkmasın!. Devesi olanlar da devesini (sıkı) bağlasın! buyurdu. Biz de develerimizi (sıkıca) bağladık. Ve (hakîkaten o gece) şiddetli bir rüzgâr esti. O sırada birisi ayağa kalkmıştı. Rüzgâr onu "Tay" dağına sürükleyip attı. (Bu sefer de) Eyle Melîki Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (Düldül adlı) beyaz bir katır hediye etmiş ve bir bürd(-i yemânî) giydirmişti. Resûlullâh da Melîke sâhil-i bahirdeki beldeleri halkı için bir emannâme yazdırmıştı. (Avdetde) Resûlullâh Vâdi`l-Kurâ`ya gelince, hurmalık sâhibi kadına: - Bahçenden ne kadar hurma geldi? diye sordu. O da: - Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in tahmîni vechile on vesk geldi, diye cevâb verdi. (Hey`et-i seferiyye Medîne`ye yaklaşınca) Resûlullâh: - Ben Medîne`ye (yetişmek için) acele ediyorum. Sizden kim bir an evvel benimle Medîne`ye varmak isterse, acele etsin! buyurdu. Medîne`ye yaklaşıp uzaktan görününce de (eliyle işâret ederek): - İşte Tâbe, (Medîne) buyurdu. "Uhud"ü görünce: - İşte dağcağız! Uhud bizi sever, biz de onu, buyurdu. (Sonra mahiyetindekilere): - Dikkat eder misiniz? Size Ensar mahallelerinin en hayırlısını haber vereyim!, buyrud. Ashâb-ı Kirâm: - Evet, haber ver! dediler. Resûlullâh: - (Evvelâ) Benî Neccar mahallesi, sonra Benî Abdi`l-Eşhel mahallesi, sonra Benî Sâide mahallesi, yâhud Benî Hâris İbn-i Hazrec mahallesi, buyurdu. Hulâsa: bütün Ensâr mahaller(i halkı)nda hayır, necâbet vardır, demek istemişti.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
YAĞMURLA, NEHİR SUYU İLE SULANAN YERİN MAHSÛLÜ ÖŞRE; DOLAPLA, ÂLÂT-İ SINÂIYE İLE SULANAN YERİN MAHSÛLÜ NISIF ÖŞRE TÂBİ`DİR
Hadis :
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`den şöyle buyurulduğunu rivâyet eden Abdullâh İbn-i Ömer radiya`llâhu anhümâ`dan nakledilmiştir: Yağmurun ve pınar (ırmak gibi akar sular) ın ya kökünü; yâhud urûkunu suladığı eşçâr ve mezrûatta (vâcib olan) öşürdür. Dolapla sulananlarda da nısıf öşürdür.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN, HAFÎDİNİ SADAKA HURMAYI YEMEKTEN MEN`İNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Hurma devşirildiği sırada Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e (sadaka) hurma getirilirdi: şu (biri bizzat) hurmasiyle gelirdi. O (biri) de hurmasından (gönderirdi). Bu hurmalar Resûlullâh`ın yanında bir harman, bir tınas olurdu. (Bir kere) Hasen, Hüseyn radiya`llâhu anhümâ bu hurmalarla oynarken çocuklardan biri, (Hasen İbn-i Alî) ansızın (bu sadaka hurmasından) bir hurma alıp ağzına koydu. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem çocuğa (şöyle bir) baktı. (Zekî) çocuk hemen hurmayı ağzından çıkardı. Sonra Resûlullâh: Sen Muhammed`in ehl-i beytinin sadaka malı yemediklerini bilmez misin? buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
SADAKA EDEN KİMSENİN SADAKASINA RÜCÛU SAHİH DEĞİLDİR
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Bir kere yaya bir mücâhide) Allah rızâsı için bir at vermiştim. At tasarrufunda bulunan bir adam, (bakmıyarak) hayva (nın değeri) ni kaybetti. Bu cihetle hayvanı bundan almak istedim. Ucuzca da satar sanıyordum. Bu düşüncemi Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`den sordum. Resûlullâh: (Sakın) bu atı satın alma, sana bir dirheme verse de sadakana rücû` etme! Çünkü sadakasına rücû` eden kişi, kustuğu nesneyi yemeğe dönen kimseye benzer, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
ÖLÜ HAYVAN DERİSİNİN DEBÂĞATLE TAHÂRETİ HAKKINDA İBN-İ ABBÂS HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Ümmü`l-mü`minîn) Meymûne radiya`llâhu anh`in mu`takası, kendisine sadaka malından verilen bir koyunu ölmüş buldu. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Bunun derisinden istifâde eder misiniz? diye sordu. Orada bulunanlar: - Yâ Resûla`llâh! Bu koyun ölüdür, diye cevâb vermişlerdi. Resûlullâh: - Ölü hayvanın ancak etini yemek haram oldu, buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
BAŞKASINA SADAKA OLARAK VERİLEN ETİN PEYGAMBER EFENDİMİZE (S.A.V) İKRAM EDİLMESİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in huzûruna Berîre`ye sadaka edilmiş bir (parça) et getirildi. (Ve Hazret-i Âişe tarafından) bu et, (âzadlım) Berîre`ye sadaka verilmiştir, (yer misiniz?) denilmesi üzerine aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm: - Bu, Berîre`ye sadakadır, bize de hediye, diye cevâb verdi.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
MAZLÛMUN BED-DUÂSINDAN TAHZÎRE DÂİR MUÂZ İBN-İ CEBEL HADÎSİ
Hadis :
Muâz hadîsi ve Resûlullâh`ın Muâz`ı Yemen`e vâli göndermesi keyfiyeti yukarıda (İbn-i Abbâs rivâyetiyle) geçmişti. Buradaki rivâyette de (Resûlullâh`ın): "Ey Muâz, mazlûmun (fenâ) duâsından hazer et!. Zîrâ mazlûm ile Allah arasında (duânın kabûlüne) hiç bir hâil yoktur" (buyurduğu bildirilmiştir).
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN SADAKA SÂHİBLERİNE DUÂ BUYURMASI
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in âdet-i seniyyeleri, huzûruna bir cemâat zekâtlariyle geldiğinde: Resûlullâh (her zekâtını aldığı kimse hakkında): Yâ Rab! Filân âilesine rahmet ve mağfiret ihsân eyle! diye duâ ederdi. Babam Ebû Evfâ da sadakasiyle geldiğinde onun için de: Yâ Rab! Ebû Evfâ âilesine rahmet eyle! diye duâ buyurdu.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
DENİZDEN ÇIKARILAN EŞYA VERGİYE TABİ`MİDİR? BU BABTA RİVAYET OLUNAN HADİS-İ HAŞEBE
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: Benî İsrâilden birisi bâzı vatandaşlarından karz-ı hasen olarak bin dînar ister. Bu parayı (muayyen vâde ile) bir dostu verir. Parayı alınca deniz (seferin)e çıkar. (Parayı mîâdında göndermek ister,) vapur bulamaz. Bunun üzerine bir odun parçası alır. Odun kütüğünü oyarak içine bin dînar (ile bir mektub) koyup: (Allâhım! Sâhibine ulaştır, diye) denize atar. Ödünç veren kimse de (medyûn mîâdında gelir ümidiyle deniz kenarına) çıkmış bulunur. Sâhilde bir odun parçasiyle karşılaşır. Odunu, âilesinin evde yakması için alır. -râvî hadîsin bakiyesini zikrettikten sonra- müstakriz evinde odun parçasını kesip kırınca bin dînârı bulur, (fıkrasını da rivâyet eder).
Sıra :