Rüya Tabirleri
Açılış  Giriş Sayfası Yap
Favori  Sık Kullanılanlara Ekle
www.ihya.org 4. yilinda
MC ÜYE İŞLEMLERİ
Üyeadi:
Parola :
Kütübü Sitte
Buhari Hadis Kitabi
SPONSOR LINKLERI
Secme Konular
· Gaflet
· Sahih-i Buhârî
· Tevâtür
· Kudsi Hadis
· Cüz
· Sahîfe
· Zındık
· Salih
· Fasık
· Nesh

Burayada Bak
· Akıl
· Mubtedi
· Tarahû Hadîsehû
· Esahhu’l-Ahâdîs
· Fî Hadîsihî Da'fun
· Uhtulife Fîhi
· Zekera Lenâ Fulân Kırâ'aten Aleyhi Ve Ene Esme'u
· Se-Nî
· Ve Âharu
· Dayyiku'l-Mahrec
· Evlâdu's-Sahâbe
· Haddesenâ İcazeten
· Haddesenî Gayru Vâhid Min Ashâbinâ
· Hasâ'is
· Lâ ... İlâ

Son Okunanlar
· el-Kutubu's-Sitte
· Esnâ'u's-Sened
· Er-Rıhle Fî Talebi'l-Hadîs
· Mâ Alâ Şarti Muslim
· 1. Önsöz
· Muhtelit
· Rakş
· Terceme
· Tusâ'iyyât
· Sahibu'l-Hadîs




SAHIH BUHARI HADİSLERİNDE ARAMA YAP
Fasil Ravi Konu Hadis

Hadis » Sahih Buhari » Fasillar » CENÂZE BAHSİ

CENÂZE BAHSİ


CENÂZE BAHSİ faslinda 7 sayfada 69 kayitli hadis var

« geri 1 2 3 4 5 6 7    ileri »

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu : Cenâze namazı
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : CENÂZE NAMAZINDA FÂHİTA KIRÂETİ HAKKINDA İBN-İ ABBAS HADÎSİ
Hadis : Cenâzeye namaz kıldığı ve (nemezde cehren) Kur`ân-ı Kerîm`in Fatîha (sûre) sini okuyup (sonra da) bilsinler ki, Fâtiha okunması sünnettir, dediği rivâyet edilmiştir.
HadisNo : 657

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu : Kabir suali;Münker-Nekir;Ölüye makâmı gösterilir
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : KABİR SUÂLİ HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: (Mü`min) kul, kabrine konulup onun ashâb ve yârânı geri dönüp gittiklerinde -ki meyyit, bunlar yürürken ayakkablarının sesini bile muhakkak işitir- ona (Münker ve Nekîr adlı) iki melek gelir. Bunlar meyyiti oturturlar. Ve ona: - Hâ! Şu Muhammed -salla`llâhu aleyhi ve sellem- denilen kimse hakkında (ki kanâatin nedir?) Ne dersin? diye sorarlar. O mü`min de: - Samîmî bildiğim ve size de bildirmek istediğim şudur ki, Muhammed salla`llâhu aleyhi ve sellem Allâh`ın kulu, ve Allâh`ın Resûlü`dür, diye cevab verir. Bunun üzerine melekler tarafından: - Ey mü`min! Cehennem`deki yerine bak, Allâhu Teâlâ bu azâb yerini senin için Cennet`ten (yüce) bir makâma tebdîl eyledi, denilir. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: "O mü`min, Cehennem ve Cennet`teki iki makâmını birden görür" buyurmuştur. Fakat kâfir veyâhud münâfık olan meyyit (meleklerin bu suâline karşı): - Muhammed hakkında birşey bilmiyorum. Halkın ona (peygamber) dedikleri bir sözü (işitir), ben de halka uyup söylerdim, diye cevâb verir. Bu iki melek tarafından bu kâfir veya münâfıka: - Hay sen anlamaz ve uymaz olaydın! denilir, sonra bu kâfir veya münâfıkın iki kulağı arasına demirden bir topuzla vurulur. O topuzu yiyince kâfir veyâ münâfık şiddetli sayha ile bir bağırır ki, bu feryâdı ins ve cinden başka bu ölüye yakın olan herşey işitir.
HadisNo : 658

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu : Hz.Mûsâ;Mûsâ (A.S.)
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : CENÂB-I HAKK`IN MELEKÜ`L-MEVT İLE HAZRET-İ MÛSÂ`YI İMTİHÂNINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Buhârî`nin tahrîcine göre Ebû Hüreyre demiştir ki: Melek-i Mevt Mûsâ aleyhi`s-selâm`a gönderildiğinde (şedîdü`ş-şekîme olan) Mûsâ, Azrâil`in yüzüne kemâl-i tehevvürle baktı. Bir halde ki, nüfûsu beşeriyyeyi kabza me`mûr olan bu bî-amân melek korktu, gözü karardı. Derin bir haşyet içinde Cenâb-ı Hakk`a: - Yâ Rab! Beni bir kuluna gönderdin ki, o ölmek istemiyor, diye arz-ı hâl etti. Cenâb-ı Hak Azrâil`e eski kudret ve metânetini iâde buyurarak tekrar Mûsâ`ya gönderdi. -Ma`dûd ve bir hudûdü müntehâ ile mahdûd ve muayyen olmak şartiyle kendisine arzu ettiği kadar yaşaması bahşedildiğini şöyle buyurdu. Mûsâ bu bahşâyiş-i ilâhîye muttali` olunca: - Yâ Rabbî! Bundan sonra ne olacak? Ölecek miyim, yoksa daha yaşıyacak mıyım, diye sordu. Taraf-ı İlâhîden: Öleceksin, buyuruldu. Mûsâ: - Öyle ise ölüm şimdi gelsin, niyâzında bulundu. Ve yine Cenâb-ı Hak`tan bir taş atımı menziline kadar kendisini Beyt-i Makdis`e yaklaştırmasını ve orada ölüp oraya defnolunmasını diledi. Ebû Hüreyre demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Eğer ben Mûsâ`nın medfeninde sizinle berâber bulunsaydım, onun yol kenarında olan ve kızıl bir kum tepesinin yanında bulunan kabrini size gösterirdim, buyurdu.
HadisNo : 659

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu : Şehitlerin gömülmesi
Ravi : Câbir b. Abdullâh
Baslik : UHUD ŞEHÎDLERİNİN SÛRET-İ DEFNİ HUSÛSUNDA CÂBİR İBN-İ ABDİ`LLÂH HADÎSİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Uhud (gazâsı) şehidlerinden ikişer kişiyi bir kabirde yerleştiriyordu. Ve bize: - Bunların hangisi Kur`ân`ı daha çok öğrenmiştir? diye soruyordu. Bu çift şehidlerden birisine işâret edilince, onu kabre önce koyuyordu. Ve sonra: - Kıyâmet gününde ben bu mücâhidlerin hayatlarını fedâ ettiklerinin şâhidiyim, buyurdu. Sonra da azîz şehidlerin gasledilmeden ve üzerlerine namaz kılınmadan kanlar içinde defnolunmalarını emreyledi.
HadisNo : 660

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu :
Ravi : Ukbe İbn-i Âmir
Baslik : İRTİHAL BUYURMAZDAN EVVEL RESÛL-İ EKREM`İN UHUD ŞEHÎDLERİNE NAMAZ KILDIĞINA DÂİR UKBE İBN-İ ÂMİR HADÎSİ. VE ŞEHÎDE NAMAZ KILINMASI HUSÛSUNDA ULEMÂNIN İCTİHADLARI
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (irtihâline yakın) bir gün çıkıp Uhud (gazâsı) şehidlerine meyyite namaz kılar gibi namaz kıldı. Sonra (Medîne`ye) gelip minbere çıktı. Ve (ölülere, dirilere vedâ eder gibi bir hutbe îrâd edip) buyurdu ki: Ben sizin Kevser havuzuna ilk erişeniniz olacağım. Sizin Hak yolundaki hizmetlerinize şehâdet edeceğim. Vallâhi ben, şu anda (Cennet`teki) havuzumu görüyorum. Ve emîn olunuz yine şu anda bana hazâin-i arzın yâhud arzın anahtarları verildi, (bütün cihâna İslâm nûrunun intişârı tebşîr edildi). Vallâhi ben, vefâtımdan sonra sizin hâl-i şirke döneceğinizi umarak hiç endîşe etmem. Yalnız sizin (ihtiras ile) nefsâniyet güdüp didişmenizden korkarım.
HadisNo : 661

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu :
Ravi : Abdullâh b. Ömer
Baslik : İBN-İ SAYYÂD HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ
Hadis : Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Ömer radiya`llâhu anh Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem ile berâber bir cemâat içinde İbn-i Sayyâd (denilen bir kâhin) in yanına gitmişlerdi. Resûlullâh ile maiyyetindeki zevât İbn-i Sayyâd`ı (Ensâr`dan) Benî Megâle soyunun kasrı yanında çocuklarla oynarken buldular. İbn-i Sayyâd o sırada henüz erlik çağına ermeğe yaklaşmıştı. Bu genç kâhin Resûl aleyhi`s-selâm`ı bilemedi. Resûl-i Ekrem eli ile buna (hafifçe) vurarak: - Benim Resûlu`llâh olduğuma inanır mısın? deyince anladı. Resûl-i Ekrem`e bakarak: - Senin ümmîlerin peygamberi olduğunu kabûl ederim, dedi. Ve sonra Resûl-i Ekrem`e: - Sen de benim resûlu`llâh olduğuma inanır mısın, dedi. Resûlullâh bunun suâline cevap vermeği bırakıp: - Ben Allâh`a ve Allâh`ın (hak) peygamberlerine inanırım, buyurdu. Sonra da bu küçük kâhine: - Düşte, türede ne görüyorsun bakalım? diye sordu. O da: - Bana gerçek haberler de gelir, yalan haberler de. (Rü`yâmın kimi eğri çıkar, kimi doğru) diye cevab verdi. Bunun üzerine Resûl aleyhi`s-selâm: Öyle ise senin işin çok karışıktır, buyurdu. Bundan sonra Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem İbn-i Sayyâd`a: - Haydi gönlümde senin için bir şey sakladım, şunu bil bakayım? buyurdu. (Ve zihninde Sûre-i Dühân`ı hatırlamıştı). İbn-i Sayyâd: - Gönlündeki "Duh" dur, diye cevab verdi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: - Haydi sus, yıkıl git, haddini tecâvüz etme, buyurdu. Şimdi Ömer radiya`llâhu anh: - Yâ Resûla`llâh müsâade buyur da şu yalancı piçin boynunu vurayım, dedi.. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Bırak şunu, eğer bu deccâl ise sen onu vurmağa me`mûr değilsin. Deccâl değil ise onu öldürmekte senin için ne hayır ve menfaat vardır, buyurdu. Yine İbn-i Ömer radiya`llâhu anhumâ demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bundan başka bir kerre de Übey İbn-i Kâ`b radiya`llâhu anh ile berâber İbn-i Sayyâd`ın bulunduğu bir hurmalığa gitmişti. Resûlullâh onu gâfil avlamak ve İbn-i Sayyâd kendilerini görmeksizin onun husûsî hayâtını görmek ve onun kehânetini ve gayri tabiî hâlini Ashab`a göstermek istiyordu. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem onu kadife kisvesi içinde yan yatmış bir halde gördü. Hırka içinde genizden gelen bir hırıltı vardı. Tam bu sırada bir hurma ağacının arkasına gizlenmiş bulunan İbn-i Sayyâd`ın annesi, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i gördü. Ve hemen: - Yâ Sâfi! İşte Muhammed geldi, diye seslendi. Sâfi, İbn-i Sayyâd`ın adıdır. İbn-i Sayyâd sür`atle ayağa kalktı. Bunun üzerine Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem maiyyetinde bulunan zevâta: - Şu kadın oğlunu o halde bıraksaydı, o, saçma sapan sözleriyle gayri tabiî hâli ile size ne mal olduğunu anlatırdı, buyurdu.
HadisNo : 662

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu : Çocuğa telkin
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : RESÛL-İ EKREM`İN HÂDİMİ BULUNAN BİR YEHÛDÎ ÇOCUĞUNU MARAZ-I MEVTİNDE İYÂDE BUYURUP TA`LÎM-İ DÎN ETTİKLERİNE DÂİR ENES HADÎSİ
Hadis : (Abdü`l-Kuddüs) adlı bir yehûdî çocuğu vardı. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e hizmet ederdi. (Bir ara) çocuk hastalandı. Nebî aleyhi`s-selâm bunu iyâdeye geldi. Ve başucunda oturdu. Ve çocuğa: "Müslüman ol!" buyurdu. Çocuk (yanında bulunan) babası (nın yüzü) ne baktı. Babası oğluna: - Ebü`l-Kâsım salla`llâhu aleyhi ve sellem`in emrini kabûl et! dedi. Abdü`l-Kuddüs de hemen: - (Eşhedü en lâ ilâhe illâ`llâh ve eşhedü enne Muhammeden resûlu`llâh) deyip müslüman oldu. Nebiyy-i Erham salla`llâhu aleyhi ve sellem (hastanın yanından) çıkarken: Şu çocuğu Cehennem ateşinden halâs eden Cenâb-ı Hakk`a hamd ü senâlar olsun, diyordu.
HadisNo : 663

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu : Çocuklar islâm fıtratı üzerine doğar
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : CENÂB-I HAKK`IN İNSANLARI HAKKI KABÛLE MÜSÂİD BİR FITRATTA YARATTIĞI, SONRA ÇOCUĞUN ANASİYLE BABASI KENDİ DİNLERİNİ ÖĞRETTİKLERİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Her doğan çocuk muhakkak İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anasiyle babası onu yehûdî yâhud nâsrâni, yâhud mecûsî yaparlar. Nasıl ki, her hayvanın yavrusu tâmmü`l-a`zâ` olarak doğar. Hiç o yavrunun burnunda, kulağında eksik, kesik bir şey görülür mü? Sonra Ebû Hüreyre radiya`llâhu anh: [Habîbim! Allâh`ın insanları hakkı idrâk ve kabûle müsâid yarattığı fıtrat-ı asliyyesi -ki, fıtrat-ı İslâmiyyedir- rehber-i hareket ittihâziyle Allâh`ın yarattığı bu İslâm ve tevhid seciyyesini şirk ile tebdîl etmek muvâfık değildir. Bu İslâm ve tevhid dîni, en doğru bir dindir] meâlindeki nazm-ı şerîfi okumuştur.
HadisNo : 664

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu : Ölmek üzere bulunana telkin
Ravi : Müseyyeb İbn-i Hazn
Baslik : RESÛL-İ EKREM`İN, AMUCASI EBÛ TÂLİB`E KELİME-İ TEVHÎD ARZETMESİ, FAKAT EBÛ TÂLİB`İN İ`RÂZINA DÂİR MÜSEYYEB HADÎSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ebû Tâlib`e ölüm (alâmetleri) geldiği sırada ona, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem geldi. Ve amcasının yanında Ebû Cehl İbn-i Hişâm ile Abdullâh İbn-i Ebî Ümeyye`yi buldu. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Ebû Tâlib`e: - "Ey ammi! (Lâ ilâhe illâ`llâh) de, nezd-i Bârî`de kendisiyle sana şehâdet ve şefâat edebileceğim (bu mübârek) kelimeyi söyle!" buyurdu. Ebû Cehl ve Abdullâh İbn-i Ebî Ümeyye: - Ey Ebû Tâlib! Abdülmuttalib milletinden yüz mü çevireceksin? diye men` ettiler. Resûl-i Ekrem amucasına bu kelime-i tevhîdi arza devâm ediyordu. Bu ikisi de mütemâdiyen o sözlerini tekrar eyliyorlardı. Nihâyet Ebû Tâlib bunlara söylediği son söz olarak: - "O, (yâni ben) Abdülmuttalib milleti üzredir" dedi, ve "Lâ ilâhe illâ`llâh" demekten çekindi. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: - "İyi bil amcacığım! Yemîn ederim ki ben, hakkında mağfiret dilemekten nehy olunmadıkça herhalde Allâhu Teâlâ`dan senin için af ve mağfiret dilerim!" dedi.
HadisNo : 665

 
Fasil : CENÂZE BAHSİ
Konu :
Ravi : Alî b. Ebî Tâlib
Baslik : ALÎ İBN-İ EBÎ TÂLİB RADİYA`LLÂHU ANH`İN KAZÂ VE KADERE DÂİR BİR HADÎSİ
Hadis : (Biz bir kere) Bakî-i Garkad (kabristanında) bir cenâzede bulunduk. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem de yanımıza gelip oturdu, biz de etrâfına oturduk. Resûl-i Ekrem`in elinde bir asâ vardı. O hazret başını eğdi. Asâsiyle yere vurmağa başladı. Sonra buyurdu ki: - Sizden hiçbir kimse ve nüfûsu mahlûkadan hiçbir nefis yoktur ki, onun (Allâhu Teâlâ tarafından) Cennet`teki ve Cehennem`deki yeri takdîr ve ta`yîn edilmemiş olsun! Onun şakî ve saîd olduğu tesbit olunmamış bulunsun! Bunun üzerine Ashâb-ı Kirâm`dan birisi dedi ki: - Öyle ise yâ Resûla`llâh! Ameli ve ibâdeti bırakıp Cenâb-ı Hakk`ın takdîrine i`timâd edemez miyiz? Bizdenm, saâdet ehli (olması mukadder) olan her kişiyi kazâ-yı ilâhî, ehl-i saâdetin (hayır) ameline sevkeder, (kişi Cennet`e nâil olur). Yine bizden ehl-i şakâvetten (olması mukadder) olan her kişiyi de kazâ-yı İlâhî, ehl-i şakâvetin (şer) ameline sevkeder, (bu da Cehennem`e girer). Resûl-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem cevâben: - Saâdet ehline, saâdet sâhiblerinin (hayır) ameli (sevdirilerek) îfâsı kolaylaştırılır. Ehl-i şakâvete de eşkıyâ zümresinin (şer) işleri (sevdirilerek) îfâsı teshîl edilir, buyurdu. Sonra Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şu mealdeki âyet-i kerîmeyi okudu: - O kimse ki Allah hakkını verir, Allah`tan korkar, güzel kelimeyi, (Lâ ilâhe illâ`llâh) Kelime-i Tevhîd`ini tasdîk eder, muhakkak biz o kimseye hayra karşı yüsrü mûcib bir haslet müyesser kılarız. O kimse ki, hakku`llâh`a buhl edip inâyet-i ilâhiyyeden istiğnâ ve güzel kelimeyi tekzîb eder, ona da hayra karşı usrü şiddet-i mûcib bir haslet müyesser kılarız.
HadisNo : 666

« geri 1 2 3 4 5 6 7    ileri »




Tüm Konular     A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü W V Y Z




· Sevk · Yerfau'l-Hadîse · Âdâbu't-Tâlib · Kale Lenâ Fulân Kırâ'aten Aleyhi · Ekâbir Ve Esâğir · Sâlih Li'l-İ'tibâr · Fîhi Cehâle · İttihâm Bi'l-Kizb · İklâl-i Hadîs · Sâlihu'l-Hadis · Ahkâm · Sâlih Li'l-İhticâc · Esnâ'u's-Sened · Tedvin · Adlun · Ahrecehû · Ferd · Ahberanâ Racul · 1. Önsöz · Hadara · Sebtun-Sikatun · Sulâsî · Gayru Dâbıt · Ebu Dâvud · A'demu's-Sıhha · Muhalefet · Sâmi · Ahbârî · Rivayet · Belağahû · Rivayeten · Lâ Asle Lehu · Mu'an'an · Sunâ’î · Rıhle · Harm · Ulûmu'l-Hadîs · Matrûhu'l-Hadîs · Mahalluhu's-Sıdk · Nahvehû · Aşera -yi Mübeşşere · Muhâlefetu's-Sikât · Dârimî · Ve Hazâ Lafzu Fulân Kale · Haddesenî Ba'du Ashâbinâ · Terekûhu · Eceztu Li-Men Yeşâ'u'l-İcâze · Te'nîn · Lem Ecid Lehu Aslen · Tesmiyetu'r-Ruvât
· Akıl · Mubtedi · Tarahû Hadîsehû · Mudric · Sünen Nese'î · Fıkhu'r-Râvî · Usûl-ü Hadis · İcâze Li'l Mu'ayyen Fi'l-Mu'ayyen · Kibâr-ı Tâbi'în · Da'îfun Cidden · İcâzetu'l-Mu'ayyen Li'l-Muayyen Fî'l-Mu'ayyen · İntikâ · Sefeh · Merdûd · Sünen Ebî Dâvud · Cevâmi'u'l-Kelim · Takrîr · Ef'âlu'r-Resûl · Buldâniyye · Fî Hadîsihî Da'fun · İ'râbu'l-Hadîs · Munkatı’ · Meşkûk · Mucâlese · Telfîk · Ma'lûl · Ale'l-Mesânîd · Men Mislu Fulân · Lem Yervihi İllâ Fulan An Fulân · Ahrecehû · Eserî · Âdâbu Tâlibi'l-Hadîs · Etbâ'u't-Tâbi'în · Esbetu'n-Nâs · Adl · An · Sâkıt · Du'afâ · Sadûkun · İtibâr

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13


Google
 
Web ihya.org
CepAlem Gazeteler E-Kart E-Kitap Saglik Şiirler Sözlük
Kuran Meali Hadis Namaz Vakitleri Ingilizce Samil Fıkıh Fetva Rüya Tabiri
Kamus Hikayeler Forum Dini Terimler Haberler Oyun Resimler Ilahiler
Terimler isimler Sosyal Kavram Hadis Sözlügü imsakiye
Üniversite taban puanları ilmihal Rehber