Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

KÜTÜBÜ SİTTE HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

CENÂZE BAHSİ

Buhari eserindeki CENÂZE BAHSİ fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Fasil :
Baslik :
NEVHASIZ AĞLAMANIN CEVÂZI HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis :
Hazret-i Enes demiştir ki: Resûlullâh RS`in kızı (Ümmü Gülsüm radiya`llâhu anhâ) nın cenâzesinde bulunduk. Resûlullâh kabrin bir tarafına oturmuştu. Yine Enes: "Resûlullâh`ın iki gözünün yaş döktüğünü gördüm" demiştir. Ve yine demiştir ki: Resûlullâh RS: - İçinizde bu gece günâh işlememiş kimse var mıdır? diye sordu. Ebû Talha: - Ben varım (yâ Resûla`llâh) dedi. Resûlullâh: - Haydi kabre in, buyurdu. Enes Hazretleri: Bunun üzerine Ebû Talha, Ümmü Gülsüm`ün kabrine indi, demiştir.
Sıra :
637
 
Fasil :
Baslik :
HADÎS HAKKINDA ASHÂB-I KİRÂM`IN İHTİLÂFLARI;ÖLÜYE AĞLAMANIN VAZ`-I ŞER`ÎSİ VE BU BÂBDAKİ VÜCÛH-I RİVÂYÂT;HAZRET-İ ÂİŞE`NİN ÖMER VE ABDULLÂH İBN-İ ÖMER RADİYA`LLAHU ANHUMÂ RİVÂYETLERİNİ VEHME NİSBET ET
Hadis :
Osmân radiya`llâhu anh`in kızı (Ümmü Ebân) Mekke`de vefât etmişti. (Namazında ve defninde) bulunmak için biz de bu cenâzeye gelmişdik. İbn-i Ömer ve İbn-i Abbâs radiya`llâhu anhüm de bu cenâzede hazır bulundular. Ben, İbn-i Ömer ile İbn-i Abbâs`ın arasına oturmuştum. Yâhud İbn-i Ömer`in yanına oturmuştum da İbn-i Abbâs da gelip benim yanıma oturmuştu. (Bu sırada evden kadınların feryâdı yükseldi). Bunun üzerine İbn-i Ömer (yanında bulunan Hazret-i) Osmân`ın oğlu Amr`e dedi ki: - Şu kadınları susturamaz mısın? Çünkü Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Şübhesiz ki meyyit, âilesinin kendisine ağlamasından dolayı azâb edilir" buyurdu. Bunun üzerine Abdullâh İbn-i Abbâs da: - "Ömer radiya`llâhu anh, meyyit, kendisine âilesinin her ağlaması yüzünden değil, bâzı gûnâ ağlaması sebebiyle azâb olunur, der idi" dedi. Sonra da İbn-i Abbâs şu hâdiseyi anlattı: - Ben Mekke`den Ömer radiya`llâhu anh ile birlikte hacdan dönmüştüm. Biz, (Mekke ile Medîne arasındaki) "Beydâ`" mevkiinde duraklamakta iken büyük bir ağacın altında develi bir yolcu kâfilesi göründü. Ömer bana: - Git bak bakalım, bu kâfile içinde kim var? dedi. Ben de baktım. Ve derhal "Suheyb"i tanıdım. Ve (Hazret-i) Ömer`e haber verdim. - Öyle ise Suheyb`i bana çağırınız, dedi. Suheyb`in yanına döndüm. Ve: - Emîrü`l-mü`minîn`in yanına buyurunuz, ve (onun mevkibine) iltihâk ediniz, dedim. (Berâber Medîne`ye geldik. Çok geçmedi), Ömer vurulduğunda Suheyb: - Ey Suheyb! Bana mı ağlıyorsun? (Sakın ağlama!), Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Meyyit, âilesinin bâzı gûnâ ağlamalarından dolayı azâb olunur, buyurdu" dedi. (Sonra) İbn-i Abbâs (şöyle) anlattı: Hazret-i Ömer vefât ettiğinde bu vak`ayı Hazret-i Âişe radiya`llâhu anhâ`ya anlattım. O da dedi ki: - Allah, Ömer`e rahmet etsin. Allâh`a yemîn ederim ki, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Allah, ehil ve âilesinin ağlamasından dolayı bir mü`mini azâb eder" dememiştir.L âkin Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Allah, ehl ü âilesinin kendisine ağlamasından dolayı kâfirin azâbını tezyîd eder" buyurdu. Âişe radiya`llâhu anhâ (sözüne devamla): - Size Kur`ân kâfîdir. Cenâb-ı Hak: "Hiç bir günahkâr, başkasının günâhını yüklenmez" buyurmuştur. Âişe radiya`llâhu anhâ`nın sözlerinin naklini müteâkıb Abdullâh İbn-i Abbâs: - "İnsanı Allah güldürür, Allah ağlatır" dedi. (Râvî) İbn-i Müleyke (bunları nakl ü rivâyet ettikten sonra): - Allâh`a yemîn ederim ki, İbn-i Ömer radiya`llâhu anhumâ bundan sonra bir şey söylemedi, demiştir.
Sıra :
638
 
Fasil :
Baslik :
BU HUSUSTA HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Hazret-i Âişe demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bir kerre) âilesi başında ağlaşmakta olan bir Yehûdî karısının (mezarı) yanından geçmişti de: "Bunlar ölülerine ağlıyorlar. Halbuki ölü kabrinde azâb olunuyor" buyurmuştu.
Sıra :
639
 
Fasil :
Baslik :
ÖLÜYE NEVHA VE FERYÂD EDEREK AĞLAMANIN KERÂHETİ HAKKINDA MUĞÎRE HADÎSİ;RESÛL-İ EKREM`İN LİSÂNINDAN YALAN UYDURMANIN CEZÂSI HUSÛSUNDAKİ HABERLER
Hadis :
Mugîre, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: Benim ağzımdan yalan söylemek, başka bir kimseyi dedi diye yalan söylemek gibi değildir. Her kim bile bile benim ağzımdan yalan uydurursa Cehennem`deki yerine hazırlansın! Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu da işittim: Hangi meyyit ki, ona nevha ve figân edilirse, bu nevha sebebiyle azâb olunur.
Sıra :
640
 
Fasil :
Baslik :
YÜZÜNÜ DÖVEREK, YAKASINI YIRTARAK VE CÂHİLİYYET ÂDETİ ÜZERE MÜNÂSEBETSİZ SÖZLER SÖYLİYEREK IZHÂR-I MÂTEM ETMEK MENHÎ OLDUĞUNA DÂİR ABDULLÂH İBN-İ MES`ÛD HADÎSİ
Hadis :
İbn-i Mes`ûd demiştir ki: Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: Kim ki (ölüler için) avuc içi ile yanaklarını, (yüzünü) döver ve yakalarını yırtar ve câhiliyyet âdeti üzere (münâsebetsiz sözler söyleyerek) feryâd ü figân eylerse, bu kimse biz(im ehl-i sünnetimiz) den değildir, buyurdu.
Sıra :
641
 
Fasil :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN SA`D İBN-İ EBÎ VAKKÂS`IN HASTALIĞINDA IZHÂR-I TEESSÜR BUYURMASI
Hadis :
Sa`d Hazretleri demiştir ki: Vedâ` Haccı yılı (Mekke`de) şiddetli bir hastalığımda Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem beni iyâde ve ziyâret ederdi. (Bir ziyâretinde) ben: - Yâ Resûla`llâh! Bendeki hastalık, görüyorsunuz şu müzmin hadde ermiştir. Ben, servet sâhibiyim. Kızımdan başka da bir vârisim yoktur. Mâlimin üçte ikisini tasadduk edeyim mi? diye sordum. Resûlullâh: - Hayır, tasadduk etme, buyurdu. Ben: - Yarısını edeyim mi? dedim. Resûlullâh: - Yine hayır, tesadduk etme, diye cevâb verdi. Ve sonra Resûlullâh (sözüne devâm ederek) buyurdu ki: - Sülüsünü tesadduk et (kâfîdir!) Sülüs (mâlin) de büyüktür. Yâhud çoktur. Ey Sa`d! Senin vârislerini zengin bırakman, muhtâc ve halka (sadaka için) ellerini açar bir halde bırakmandan çok hayırlıdır. Ey Sa`d! Allah rızâsı için infâk ettiğin her nafakadan şübhesiz me`cûr olursun! Hattâ (yemek yerken) hayat yoldaşının ağzına verdiğin lokmadan da me`cûr olursun. Yine ben: - Yâ Resûlullâh! (Siz Medîne`ye döneceksiniz de) ben dostlarımdan geriye mi kalacağım? diye sordum. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: - Hayır, sen (bizden) geri kalamazsın. (Şâyet burada kalır da) amel-i sâlih işlersen elbette onunla derecen artar, merteben yükselir. Sonra öyle zannediyorum ki: sen uzun zaman yaşayacaksın. Hattâ senden birtakım akvâm müstefîd olacak, diğer birtakım akvâm da zarar görecektir. Yâ Rab! Ashâb`ımın (Mekke`den Medîne`ye) dönüşünü tamamla, onları ters izine döndürme! (Bunun üzerine Sa`d İbn-i Ebî Vakkâs demiştir ki): - Lâkin en bîçâre Sa`d İbn-i Havle`dir. Eğer Sa`d Mekke`de ölürse, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem ona çok acır, mahzûn ve mükedder olur.
Sıra :
642
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN MUSÎBET ZAMÂNINDA SAYHA EDEN, SAÇINI YOLAN, ELBÎSESİNİ YIRTAN KADINLARDAN HOŞLANMADIĞINA DÂİR EBÛ MÛSE`L-EŞ`ARÎ HADÎSİ
Hadis :
Ebû Bürde demiştir ki: (Bir kere babam) Ebû Mûsâ şiddetli bir hastalıkla hastalanmıştı. Bu sıra başı, âilesinden bir kadının göğsünde olarak bayılmıştı. Bunnu üzerine haremi (Ümm-i Abdullâh Bint-i Ebû Devme şiddetle bağırarak) ağlamaya başladı. Fakat Ebû Mûsâ`nın hal ve vaziyeti kadının bu hareketini men` etmeğe bir türlü müsâid değildi. Ebû Mûsâ bu baygınlığı atlatıp açılınca demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (hoşlanmayıp) uzak bulunduğu herkesten ben de uzağım. Resûlullah salla`llâhu aleyhi ve sellem musîbet zamânında sayha eden, saçını yolan, elbîsesini yırtan kadınlardan uzak bulunurdu.
Sıra :
643
 
Fasil :
Baslik :
MÛTE KUMANDANLARI, MÛTE ŞEHİDLERİ VE MÛTE HARBİ
Hadis :
Hazret-i Âişe demiştir ki: Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem (Mûte şehidleri Zeyd) İbn-i Hârise`nin, Ca`fer`in İbn-i Revâha`nın haber-i şehâdetleri geldiğinde Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem (Mescid`de) oturmuştu. Yüzünde âsâr-ı hüzn ü keder görülüyordu. Ben de kapının, Resûlullâh görülebilecek bir aralığından kendisine bakıyordum. Bu sırada Resûlullâh`a birisi geldi. Ve: - Ca`fer`in (haremiyle âilesi) kadınları (ağlaşıyorlar) dedi. Ve (nevha ile) ağlaştıklarını söyledi. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de o kimseye kadınları bu çığlıktan men` etmesini emretti. O adam gitti. Sonra ikinci def`a Resûlullâh`a geldi ve kadınların kendisine itâat etmediklerin haber verdi. Resûlullâh gene: - Kadınları men` ediniz, buyurdu. O adam üçüncü def`a geldi ve: - Yâ Resûla`llâh! Vallâhi kadınlar bize galebe ettiler, dedi. (Râvî Ömr`e diyor ki:) Hazret-i Âişe: - Resûlullâh o adama (haydi git) bu kadınların ağızlarına, (yüzlerine) toprak saç, buyurdu, dedi.
Sıra :
644
 
Fasil :
Baslik :
MUSÎBET ZAMÂNINDA HÜZÜN İZHÂR EDİLMEMESİNİN VE ŞİDDETLİ BİR SABRIN FAZÎLETİ HAKKINDA ENES HADÎSİ
Hadis :
Hazret-i Enes demiştir ki: Ebû Talha`nın (ağır) hasta olan bir oğlu Ebû Talha evde yokken ölmüştü. Zevcesi (Ümm-i Süleym), çocuğun öldüğünü görünce onu gasledip kefenlendi. Ve evin bir köşesine koydu. Ebû Talha geldiğinde: - Oğlan nasıldır? diye sordu. Ümm-i Süleym: - Çocuğun ıztırâbı sâkinleşti. İstirahat ettiğini zannediyorum, dedi. Ebû Talha kadını doğru söylüyor sandı. Ve (Sevinerek) yattı (eşi ile de birleşti). Sabah olunca gusledip çıkmak istediğinde Ümm-i Süleym Ebû Talha`ya çocuğun öldüğünü bildirdi. Ebû Talha (Mescid`e gidip) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem ile namaz kıldı. Sonra bu karı koca arasında o gece olup bitenleri anlattı. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem de: - Cenâb-ı Hak bu gecenizi hakkınızda mubârek kılsın! diye duâ buyurdu. Süfyân İbn-i Uyeyne: (Ensâr`dan İbâye İbn-i Rifâa isminde) bir kimse (bu çiftleşmeden Ümm-i Süleym, Ebû Talha`ya Abdullâh`ı doğurdu. Bu) Abdullâh`ın dokuz oğlunu gördüm. Bunların hepsi de Kur`ân okurdu, dediğini bildirmiştir.
Sıra :
645
 
Fasil :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN MAHDÛMU HAZRET-İ İBRÂHİM`İN SÛRET-İ VEFÂTI HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis :
Hazret-i Enes demiştir ki: (Bir kere) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem ile Haddâd bir san`atkâr olan Ebû Seyf (Berâ` İbn-i Evs) in evine gitmiştik. Ebû Seyf`in zevcesi Ümm-i Bürde Peygamber`in mahdûmu Hazret-i) İbrâhîm`in murdıası, süt ninesi idi. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem İbrâhîm`i (kucağına) aldı. İbrâhîm`i öptü, kokladı. Bundan sonra bir kerre daha Ebû Seyf`in evine gittik. (Bu def`a) İbrâhîm can veriyordu. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in iki gözü yaş dökmeğe başladı. Bunun üzerine (Abdurrahmân) İbn-i Avf: - Yâ Resûlullâh! Halk musîbet zamânında sabretmiyebilir, fakat sen de mi? diye taaccüb ve istiğrâb eyledi. Resûlullâh: - Ey İbn-i Avf! Bu hal, (babanın çocuğuna karşı beslediği) rikkat ve şefkattir. (Yoksa sabır ve tevekküle münâfî bir nevha değildir) duyurdu. Sonra bu göz yaşını bir diğeri ta`kîb eyledi. Bu def`a da Resûl aleyhi`s-selâm: - Göz ağlar ve kalb mahzûn olur. Biz, Rabbimiz`in râzı olacağı sözden başka bir kelime ile izhâr-ı hüzn etmeyiz. Ey İbrâhîm! Biz, senin ayrılığınla pek ziyâde mahzûn ve mükedderiz, buyurdu.
Sıra :
646