Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

KÜTÜBÜ SİTTE HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

KİTÂBÜ`L-İSTİ`ZÂN

Buhari eserindeki KİTÂBÜ`L-İSTİ`ZÂN fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Baslik :
ÂDEM-OĞLUNUN İKİ DERE DOLUSU MALI OLSA BİR ÜÇÜNCÜSÜNÜ İSTER. ÂDEM-OĞLUNUN MUHTERİS GÖNLÜNÜ ANCAK TOPRAK DOLDURUR! MEÂLİNDEKİ İBN-İ ABBÂS RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: Âdem-oğlunun iki dere dolusu malı olsa bir üçüncüsü ister. Âdem oğlunun (muhteris) gönlünü topraktan başka bir şey dolduramaz. Şu kadar ki (ihtirastan nefret edip) tevbe eden kişinin tevbesini Allah kabûl eder.
Sıra :
2025
 
Konu :
Baslik :
KİŞİNİN KENDİ ÖZ MALI, ÖLÜMÜNDEN ÖNCE HARCADIĞI MALIDIR. ÖLÜMÜNDEN GERİYE KALAN DA MÎRASCILARINDIR, MEÂLİNDEKİ İBN-İ MES`ÛD RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, bir kere Resûlullah Salla`llahu aleyhi ve sellem Ashâbına: Hanginize mîrascısının malı kendi malından çok sevimlidir? Diye sordu. Onlar da: Yâ Resûla`llah! İçimizde hiç bir kimse yoktur ki, malı kendisine her şeyden sevimli olmasın,dediler. Resûl-i Ekrem de: Çünkü kişinin kendi malı (ölümüne) takaddüm (ve hayra sarf) ettiği malıdır. (Kıyâmette onun sevâbını bulacaktır). Mîrascısının malı da kişinin (hayra sarfetmeyip ölünceye kadar) te`hîr ettiği malıdır, buyurdu.
Sıra :
2026
 
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN ASHÂB`ININ EHL-İ SUFFE DENİLEN FAKİRLERİ VE BUNLARIN FERÂGATLİ HAYATLARI, BUNLARA BİR ÖRNEK OLAN EBÛ HÜREYRE RADİYA`LLÂHU ANH`İN BİR RİVÂYETİ
Hadis :
Rivâyete göre, müşârün-ileyh şöyle der idi: Kendisinden başka ma`bûd olmayan Allah`a yemîn ederim ki, kat`î sûrette ben (kâh) açlıktan karnıma taş bağlardım. Bir gün ben (Resûlu`llah ile Ashâb`ının mescidden) çıkıp gittikleri yol uğrağı üzerine (aç ve mecalsiz) oturdum. Bu sırada Ebû Bekir geçti. Ona Allah Kitâbı`ndan bir âyet sordum. (Maksadım öğrenmek değildi, pek iyi biliyordum) ben yalnız karnımı doyurtmak istiyordum. Ömer de geçti gitti, beni doyurmadı. Sonra Ebu`l-Kasım Salla`llahu aleyhi ve sellem uğradı, ve beni görüp kendimdeki halsizliği, yüzümdeki açlık âsârını anlayınca, Resûlu`llah güldü. Sonra bana: Yâ Ebâ Hirr! Dedi. Ben de: Buyurunuz, emrinize hazırım Yâ Resûla`llah! Dedim. Resûl-i Ekrem: Ardım sıra gel, buyurdu, yürüdü. Ben de onu takip ettim. (Hâne-i saâdete) girdi. Ben de izin diledim. Bana da izin verildi. Resûlu`llah girdiğinde bir bardak içinde süt buldu. Bu süt nereden geldi? Diye sordu. Sana falan kişi veyâhut falan kadın hediye etti, dediler. Resûlu`llah da bana: Yâ Ebâ Hirr! Diye seslendi. Ben de: Buyurunuz yâ Resûla`llah! Emrinize hazırım, dedim. Haydi Ehl-i Suffe`ye git, onları bana çağır, buyurdu. Ebû Hüreyre der ki: Ehl-i Suffe İslâm konukları idiler. Ne sığınacak âileleri, ne malları, ne de bir dostları ve âşinâları vardı. Resûlu`llah, bir sadaka geldiğinde sadaka malını onlara gönderirdi. Sadaka malından kendisi bir şey yemezdi. Bir hediye geldiğinde de bunu da Ehl-i Suffe`ye gönderirdi. Hediyeden kendisi de alırdı. Fakat Ehl-i Suffe`yi hediyeyi ortak kılardı. Ebû Hüreyre der ki: Ehl-i Suffe`yi (Süt ziyâfetine) da`vet bana çok fenâ geldi. (Kendi kendime) dedim ki: "Suffe halkı içinde şu bir bardak süt nedir ki? Lâyık olan şu sütten bir yudum bana isâbet edebilmeli idi de, iktisâb-ı kuvvet etmeli idim. Da`vet edilmelerine memur olduğum Suffe halkı şimdi gelip onlara dağıttığımda bu bir bardak sütten bana ne düşecek?" diye endîşeleniyorum. Fakat Allah`a ve Resûlu`llah`a itâatten başka çâre yoktu. Bu cihetle gittim, halkı da`vet ettim. Geldiler, izin dilediler. Verilen müsâade üzerine Hâne-i Saâdet içinde baştan başa yer aldılar. Bunun üzerine Resûlu`llah: Yâ Ebâ Hirr! Diye bana seslendi Ben de: Emir buyur yâ Resûla`llah! Emrini beklerim, dedim. Şu süt bardağını al, misâfirlere ver, buyurdu. Ben de bardağı alıb vermeğe başladım: Bir kişiye veriyorum. O, kanıncaya kadar içiyordu, sonra bardağı bana veriyordu. Ben de alıb diğer bir kiyiye veriyordum. O da kanıncaya kadar içiyor, sonra bardağı bana veriyordu. Bu sûretle bütün halk kana kana içip bardağı bana vererek tâ Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`e kadar gelib dağıtım sona erdi. Artık da`vetlilerin hepsi süte kanmışlardı. Şimdi süt bardağını Resûlu`llah aldı, elinde tutarak bana bakıp güldü ve: Yâ Ebâ Hirr! Buyurdu. Ben de: Emret yâ Resûla`llah! Emrinize hazırım, dedim. Süt içmedik ben kaldım, bir de sen, dedi. Ben de: Doğru buyurdunuz yâ Resûla`llah! Dedim. Resûlu`llah bana: Haydi otur da iç! Buyurdu. Ben de oturdum, içtim. Resûlu`llah tekrar iç! Buyurdu. Ben de içtim. Resûlu`llah tekrar tekrar iç! Diye emir ediyordu. (Ben de içiyordum) en sonu: Yâ Resûla`llah İçemiyeceğim. Seni Hak Peygamber gönderen Allah`a andolsun ki, süt gidecek yol bulamam, dedim. Öyle ise bardağı bana ver, buyurdu. Ben de verdim. Resûlu`llah da Allah`a hamdetti ve Besmele çekib geri kalan südü içti.
Sıra :
2027
 
Konu :
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN: ALLÂH`IM, MUHAMMED ÂİLESİNE GEÇİNECEK KADAR RIZK İHSÂN ET! DİYE DU`Â BUYURDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem`in: Allah`ım! Muhammed âilesine geçinecek kadar rızk ihsan buyur, diye du`â ettiği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
2028
 
Ravi :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM BİR HUTBESİNİN SONUNDA ASHÂB-I KİRÂM`A Î`TİDÂL İLE HAREKET ETMELERİNİ EMREDİP Î`TİDÂL İLE MAKSADINIZA ERERSENİZ, BUYURDUĞU EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem bir hutbesinde: - Ashâb`ım! Sizden hiç birinizin ibâdeti asla kendisini kurtaramaz, buyurmuştu. Bunun üzerine Ashâb: - Yâ Resûla`llah! Seni de mi ibâdetiniz kurtaramaz? Diye sorduklarında Resûl-i Ekrem: - Evet beni de. Şu kadar ki, Allah beni rahmetiyle setr ve muhâfaza etmiştir, buyurdu. Ashâb`ım! Doğruluğu iltizâm ediniz, İbâdetinizde ifrât etmeyiniz. Gündüzün ilk ve son saatlerinde yürüyünüz, gecenin bir saâtinden de istifâde ediniz. ve (her hal ve hareketinizde) i`tidâli iltizâm ediniz. İ`tidâli iltizâm ediniz ki, maksadınıza eresiniz.
Sıra :
2029
 
Konu :
Baslik :
ALLÂHU TEÂLÂ`YA EN SEVİMLİ İBÂDET VE HAYIRLI İŞ -AZ OLSA BİLE- DEVAMLI OLANIDIR, MEÂLİNDEKİ HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kere Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`e: Yâ Resûla`llah! Hangi ibâdet Allahu Teâlâ`ya çok sevimlidir? Diye sorulmuştu. O da: Az olsa bile en devamlı edileni, buyurdu.
Sıra :
2030
 
Ravi :
Baslik :
ALLÂHU TEÂLÂ`YA EN SEVİMLİ İBÂDET VE HAYIRLI İŞ -AZ OLSA BİLE- DEVAMLI OLANIDIR, MEÂLİNDEKİ HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim: Allah`ın rahmet deryâsındaki bunca genişliği kâfirler bilseydi, Cennet`ten ümidlerini kesmezlerdi. Eğer mü`minler de Allah`ın tâmûsundaki her gûnâ azâbı bilselerdi, Cehennem azâbınadn emîn olmazlardı.
Sıra :
2031
 
Ravi :
Baslik :
KİM Kİ DİLİNİ, TENÂSÜL UZVUNU ŞERDEN MUHÂFAZA ETMEYİ TE`MÎN EDERSE, BEN DE ONA CENNET-İ TE`MÎN EDERİM, MEÂLİNDEKİ SEHL İBN-İ SA`D HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Her kim ağzın iki kemiği arasındaki dilini ve iki budu arasında bulunan (uzv-ı tenâsül)ünü (şerden esirgemeyi) bana tazmîn (ve te`mîn) ederse ben de, o kişiye Cennet`i te`mîn ederim.
Sıra :
2032
 
Ravi :
Baslik :
KİM Kİ DİLİNİ, TENÂSÜL UZVUNU ŞERDEN MUHÂFAZA ETMEYİ TE`MÎN EDERSE, BEN DE ONA CENNET-İ TE`MÎN EDERİM, MEÂLİNDEKİ SEHL İBN-İ SA`D HADÎSİ
Hadis :
Rivâyete göre, Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kul Allah`ın hoşnûd olduğu (mübârek kelimeler) den bir kelimeyi (o kelimeye hiç ehemmiyet vermiyerek) mübâlatsız söyleyiverir. Halbuki Allahu Teâlâ o kelime sebebiyle o kimsenin derecesini yüceltir. Şu bir kul da vardır ki, Allahu Teâlâ`nın gazâbını mûcib bir kelimeyi (ona ehemmiyet vermiyerek) mübâlatsız söyleyiverir. Halbuki Allahu Teâlâ o kötü söz sebebiyle o kimseyi Cehennem`in dibine indirir.
Sıra :
2033
 
Konu :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN DÎNE DA`VET ETTİĞİ İLK HİTÂBESİ
Hadis :
Rivâyete göre, Resûlullah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Benim meselim (benzerim) ve beni kendisiyle (size) Allah`ın Peygamber gönderdiği şeyin meseli şu bir kimsenin benzeri gibidir ki, o, kavmine gelerek: "Şurada gözümle asker gördüm (onlar beni soydular, ben kaçtım. Şimdi haber veriyorum) görüyorsunuz ben çıplak bir nezirim (sizi yarının musîbetinden korkutuyorum) hemen kurtulmağa, hemen kaçmağa bakınız! Der. Bu haber üzerine kavminden bir kısmı sözünü tutarak bütün gece vekar ve haysiyetleriyle kaçıp kurtulmuşlardır. Kavminden bir kısmı da onu yalanlamışlardır. Bunun üzerine sabahleyin ansızın onları asker basıb öldürmüştür."
Sıra :
2034