Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

İhya Hadis Arama Motoru

Aranan kelime : Tevrat

Sonuc : 14 adet arama sonucu bulunmuştur.

Konu :
Ravi :
Hadis :
Hz. Peygamber (sav), Ubey İbnu Ka`b (ra)`a uğradı. O namaz kılıyordu... devamını yukandaki gibi aynen kaydetti. Ancak şu ziyade var: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zü`l-Celal`e yemin ederim ki, Allah, Fatihanın bir mislini ne Tevrat`ta, ne İncil`de, ne Zebur`da, ne de Furkan`da indirmemiştir. O (namazlarda) tekrarla okunan yedi ayet ve bana ihsan edilen yüce Kur`an`dır." (Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir. Nesai`nin yine Ebu Hüreyre`den yaptığı bir rivayette: "O (Fatiha süresi) benimle kulum arasında taksim edilmiştir. Kuluma istediği verilmiştir" ziyadesi vardır)
Sıra :
 
Konu :
Ravi :
Hadis :
Hz. Peygamber (sav)`in yanına yürür kömürle karartılmış ve dayak atılmış bir Yahudi getirdiler. Bunun üzerine Resulullah (sav) Yahudileri çağırarak: "Kitabınızda zina haddini (cezasını) böyle mi buluyorsunuz? diye sordu. "Evet" dediler. Sonra Hz. Peygamber (sav) onların alimlerinden birini çağırdı ve "Musa`ya, Tevrat`ı indiren Allah aşkına soruyorum, zina edenin haddini kitabınızda böyle mi buluyorsunuz?" dedi. Alim: "Hayır! Eğer bana böyle yemin vererek sormasa idin sana haber vermezdim. Kitapta recm buluyoruz. Fakat, zina vakıaları eşrafımız arasında çoğaldı. Artık şerefli birini bu suçla yakalarsak onu bırakır olduk. Ancak biçare birisini yakalarsak ona haddi tatbik ediyoruz. Kendi aramızda şöyle dedik: "Gelin aramızda öyle bir ceza şeklinde anlaşalım ki o, eşraftan olsun, halktan olsun herkese tatbik edilsin. Sonunda recm yerine suratın kömürle boyanıp dayak atılmasında ittifak ettik." Bunun üzerine Resulullah (sav), "Allahım, onların öldürdüğü emr-i şerifini ilk ihya edip dirilten ben olayım" dedi ve had cezasının tatbikini emretti, zani hemen recmedildi. Bunun üzerine şu ayet indi: "Ey Peygamber! Kalbleri inanmışken ağızlarıyla "inandık" diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de "Böyle bir (fetva) size verilirse alın, verilmezse kaçının" derler..." (Maide 41). Az sonra Allah Teala şu ayeti indirdi: "Allah`ınidirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir..." "Allah`ın indirdiği ile hükmetmeyenler işte onlar zalimlerdir..." "..Allah`ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar fasıklardır!" (Maide 44, 45, 47). Bu ayetlerin hepsi kafirler hakkında nazil olmuştur.
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
"... Yahudiler: "Bize çok ilim verildi, bize Tevrat verildi. Kime Tevrat verilmişse ona çok ilim verilmiş demektir" dediler. Bunun üzerine şu ayet indi: "De ki Rabbinin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadarını da katsak, Rabbinin sözleri tükenmeden denizler tükenirdi" (Kehf, 109).
Sıra :
 
Konu :
Ravi :
Hadis :
Hz. İsa (a.s.)`dan sonra bir kısım melikler Tevrat ve İncil`i tahrif ettiler. Aralarında mü`min olanlar da vardı, bunlar Tevrat ve İncil`i okuyorlardı. (Müminlerin okuduklarından rahatsız olan) bazıları, meliklerine şöyle dediler: "Bunların bize yaptığı hakaretten daha ağır hakaret, savurdukları küfürden daha galiz küfür görmedik. Kitapta, "Allah`ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendisidirler" (Maide, 44) diye okuyup, kitaptan gösterdikleri ayetlerle bizi yaptığımız işlerden dolayı kınıyorlar (kafir, fasık oldunuz diyorlar.) Onları çağırıp uyarın, bizim okuduğumuz gibi okusunlar, bizim inandığımız gibi inansınlar." Melik onları çağırıp topladı, ya ölümü ya da tahrif edilmiş haliyle Tevrat ve İncil`i okumaktan birini tercih etmelerini teklif etti. Onlar: "İstediğiniz bu mu? bizi bırakın (bir düşünelim)!" dediler. Sonra bunlardan bir kısmı: "Bize bir kule inşa edin, bizi içine tıkın, yiyecek ve içeceğimizi çekebileceğimiz (ip gibi) bir şeyler de verin, böylece bizden size hakaret sayılacak bir şey ulaşmamış olur" dedi. Diğer bir kısmı da: "Bırakın bizi başımızı alıp gidelim. Yeryüzünde dolaşır, vahşi hayvanlar gibi yer içeriz. Bizi kendi memleketinizde (faaliyet yapar) bulursanız öldürürsünüz" dedi. Bir grup da: "Bize ıssız bir arazinin ortasında evler inşa ediverin. Biz orada kendi başımıza kuyular açıp ziraat yapalım, sizinle hiç konuşmayalım, sizlere uğramıyalım da!" dedi. Bunların her kabilede samimi yakınları vardı. İsteklerini kabul ettiler (ve öldürmediler). Cenab-ı Hakk (onların kalbine, şu ayette temas buyurduğu) ruhbaniyeti inzal buyurdu: "Üzerlerine bizim gerekli kılmadığımız fakat kendilerinin güya Allah`ın rızasını kazanmak için ortaya attıkları rahbaniyete bile gereği gibi riayet etmediler, içlerinde inanmış olan kimselere ecirlerini verdik. Ama çoğu yoldan çıkmışlardır" (Hadid, 27). Geri kalanlar da şöyle dediler: "Falancaların ibadet ettiği gibi biz de ibadet edelim. Falancaların yeryüzünde dolaştığı gibi biz de dolaşalım, falancaların edindiği gibi biz de evler edinelim." Bunlar şirkleri üzerine devam eden kimselerdi. Bunlar kendilerine uydukları (diğer) kimselerin imanlarını da bilmiyorlardı. Hz. Peygamber (sav)`a nübüvvet geldiği zaman, bu ruhbanlardan pek az kimse kalmıştı. Bu kişi, mabedinden indi, seyyah olup dolaşan bir kişi seyahatinden döndü, bir kişi de manastırından çıktı. Bunlar gelip iman ettiler ve tasdikte bulundular. (Bütün Ehl-i Kitap hakkında) Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu: "Ey iman edenler, Allah`tan korkun. Onun peygamberine de iman edin ki, (Allah) size rahmetinden iki kat nasib versin" (Hadid, 28). Burada zikri geçen iki kat nasibden biri: Hz. İsa (a.s.)`ya İncil`e ve Tevrat`a olan imanları sebebiyledir, diğeri de Hz. Muhammed (sav)`e olan imanları ve onu tasdikleri sebebiyledir. (Ayet şöyle devam ediyor): "Sizin için yardımıyla yürüyeceğiniz bir nur lutfetsin" (Hadid, 28). Bu nurdan maksad Kur`an ve Hz. Peygamber (sav)`e ittiba etmeleridir. Vahiy şöyle devam ediyor: "Ehl-i Kitap, hakikaten Allah`ın fazl (u kerem)inden hiçbir şeye nail olamayacaklarını, muhakkak bütün inayetin Allah`ın elinde bulunduğunu, onu (ancak) dileyeceği kimselere vereceğini bilmedikleri için mi (küfürde inad ediyorlar? Halbuki bunu pekala biliyorlar da). Allah büyük fazl-u kerem sahibidir" (Hadid, 29).
Sıra :
 
Fasil :
Ravi :
Hadis :
Yahudilerden bir kadınla bir erkek zina yaptılar. Birbirlerine: "Bizi şu peygambere götürün. Çünkü bir kısım hafifletmeler getiren bir peygamberdir. Bize recm dışında fetvalar verirse kabul eder, Allah indinde O`nun hükmünü kendimize delil kılarız ve: "Peygamberlerinden bir peygamberin bize verdiği fetvalarda amel ettik, hevamıza uymadık" deriz" dediler. Mescidde ashabıyla birlikte oturmakta olan Hz. Peygamber (sav)`a gelerek: "Ey Ebu`l-Kasım, zina yapan kadın ve erkek hakkında kanaatin nedir?" dediler. O, onlara tek kelime söylemeden Beyt-i Midraslarına geldi. Kapıda durarak: "Hz. Musa (a.s)`ya kitabı indiren Allah aşkına söyleyin, muhsan olan birisi zina yapacak olursa bunun Tevrat`taki hükmü nedir?" diye sordu. "Yüzü siyaha boyanır, eşek üzerine ters bindirilir ve dayak atılır." Hadiste geçen tecbiye: Zanileri, enseleri birbirine bakacak şekilde bir eşeğe bindirilip, bu halde sokaklarda dolaştırılmasıdır. Raivi devamla der ki: "Yahudilerden bir genç (bu cevaba katılmayıp) susmuştu. Resulullah (sav) onun suskunluğunu görünce sualinde ısrar etti. Bunun üzerine genç: "Madem ki sen bize Allah`ın adına yemin veriyorsun (gerçeği söyleyeceğim): "Biz Tevrat`ta recm emrini görüyoruz" dedi. Resulullah (sav): "Allah`ın emrini hafifletmenizin başlangıcı nasıl oldu?" diye sordu. (Genç) şu cevabı verdi: "Krallarımızdan birinin bir yakın akrabası zina yaptı. Kralımız, recmi ona tatbik etmedi. Sonra halka mensup bir aileden bir erkek zina yaptı. Bunu recmetmek istedi. Ancak adamın kavmi buna mani olup: "Sen yakınını getirip recmetmedikçe biz de adamımızın recmedilmesine müsaade etmeyeceğiz!" dediler. Bunun üzerine, aralarında şimdiki cezayı vermek üzere anlaşıp sulh yaptılar. (Bu açıklama üzerine) Resulullah (sav): "Ben Tevrat`taki ayetle hükmediyorum!" dedi ve onların recmedilmelerini emretti ve recmedildiler. Zühri (rh) der ki: "Bana ulaştığma göre şu ayet bunlar hakkında nazil olmuştur: "Şüphesiz ki Tevrat`ı biz indirdik. Ki onda bir hidayet, bir nur vardır. Kendisini (Allah`a) teslim etmiş olan (İsrail) peygamberleri, Yahudilere ait (davalarda) onunla hükmederlerdi..." (Maide 44). Resulullah (sav) onlardan biri idi."
Sıra :
 
Fasil :
Ravi :
Hadis :
Yahudiler, Resulullah (sav)`a gelip, kendilerinden bir erkekle kadının zina yaptığınısöylediler. Resulullah (sav) onlara: "Recm hakkında Tevrat`ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Teşhir edip rezil ederiz ve dayak atarız" dediler. Abdullah İbnu Selam (ra): "Yalan söylüyorsunuz. Zinanın Tevrat`taki cezası recmdir" dedi. Hemen Tevrat`ı getirip açtılar, içlerinden (Abdullah İbnu Surya adında) biri elini recm ayetinin üzerine koydu. Sonra, ayetten önceki kısımlardan okumaya başlayıp (kapadığı kısmı atlayarak arka kısmını okumaya devam etti. Abdullah İbnu Selam (ra) müdahale edip: "Kaldır elini!" dedi. Adam elini çekti, tam orada recm ayeti mevcut idi. Bunun üzerine: "Ey Muhammed, Abdullah doğru söyledi. Tevrat`ta recm ayeti mevcuttur!" dediler. Resulullah (sav) derhal o iki zaninin recmedilmesini emretti ve recmedildiler." İbnu Ömer (ra) der ki: "Erkeğin, atılan taşlara karşı korumak için, kadının üzerine eğildiğini gördüm."
Sıra :
 
Fasil :
Ravi :
Hadis :
Hz. Fatıma (ra) Resulullah (sav)`a gelerek bir hizmetçi taleb etmişti. Resulullah ona: "Şu duayı oku(man senin için hizmetçi edinmenden daha hayırlı)" dedi: "Allahım! Sen yedi semanın Rabbi, Arş-ı Azam`ın Rabbisin. Sen bizim Rabbimiz ve herşeyin Rabbisin. Tevrat, İncil ve Furkan`ı indiren, tohum ve çekirdekleri açansın. Her şeyin şerrinden sana sığınıyorum. Her şeyin alnından yapışmışsın (dizginleri senin elindedir). Evvel sensin, senden önce bir şey yoktur. Ahir sensin, senden sonra da bir şey kalmayacak. Sen zahirsin, senin üstünde bir şey mevcut değildir. Sen batınsın, senin dışında bir şey yoktur. Benim borcumu öde, beni fukaralıktan kurlar, zengin kıl."
Sıra :
 
Konu :
Ravi :
Hadis :
Tevrat`ta okudum: "Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır" diyordu. Bunu Resulullah (sav)`a söyledim: "Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonraki yıkamalardadır" buyurdular.
Sıra :
 
Ravi :
Hadis :
Resulullah (sav) ile beraberdik. Gözünü semaya dikti. Sonra: "Şu anlar, ilmin insanlardan kapıp kaçırıldığı anlardır. Öyle ki, bu hususta insanlar hiçbir şeye muktedir olamazlar!" buyurdular. Ziyad İbnu Lebid el-Ensari araya girip: "Bizler Kur`an`ı okuyup dururken ilim bizlerden nasıl kapıp kaçırılır? Vallahi biz onun hem okuyacağız, hem de çocuklarımıza, kadınlarımıza okutacağız!" dedi. Resulullah da: "Anasız kalasın, ey Ziyad, ben seni Medine fakihlerinden sayıyordum. (Bak) işte Tevrat ve İncil, yahudilerin ve nasranilerin elinde, onların ne işine yarıyor (sanki onunla amel mi ediyorlar)?" buyurdu. Cübeyr der ki: "Ubade İbnu`s-Samit (ra)`e rastladım. "Kardeşin Ebu`d-Derda ne söyledi, işittin mi?" dedim. Ve ona, Ebu`d`Derda`nın söylediğini haber verdim. Bana: "Ebu`d-Derda doğru söylemiş, dilersen kaldırılacak olan ilk ilmin ne olduğunu sana haber vereyim: İnsanlardan kaldırılacak olan ilk ilim huşudur. Büyük bir camiye girip huşu üzere olan tek şahsı göremeyeceğin vakit yakındır!" dedi.
Sıra :
 
Hadis :
Yeryüzünde yürüyen hiç kimseye Resulullah (sav)`ın "Cennetliktir" dediğini duymadım. Ancak Abdullah İbnu Selam müstesna. Onun hakkında şu ayet indi. (Mealen): "(De ki: Söyleyin bana, eğer bu Kur`an Allah tarafından gönderildiği halde onu inkar ettiyseniz ve) İsrailoğullarından bir şahit de, Tevrat`a dayanarak onu hak kitap olduğuna şahidlik edip iman ettiği halde, siz iman etmeyi büyüklüğünüze yediremezseniz, zalim olmaz mısınız? Muhakkak ki Allah zalimler güruhuna yol göstermez." (Ahkaf 10).
Sıra :
 

Hadis No ile Ara