Rüya Tabirleri
Açılış  Giriş Sayfası Yap
Favori  Sık Kullanılanlara Ekle
www.ihya.org 4. yilinda
MC ÜYE İŞLEMLERİ
Üyeadi:
Parola :
Kütübü Sitte
Buhari Hadis Kitabi
SPONSOR LINKLERI
Secme Konular
· Gaflet
· Sahih-i Buhârî
· Tevâtür
· Kudsi Hadis
· Cüz
· Sahîfe
· Zındık
· Salih
· Fasık
· Nesh

Burayada Bak
· Akıl
· Mubtedi
· Tarahû Hadîsehû
· Esahhu’l-Ahâdîs
· Fî Hadîsihî Da'fun
· Şart
· Uhtulife Fîhi
· Zekera Lenâ Fulân Kırâ'aten Aleyhi Ve Ene Esme'u
· Esânid
· Gayru Mensûb
· Haddesenâ İcazeten
· Haddesenî Gayru Vâhid Min Ashâbinâ
· Kalîlu'l-Hadîs
· Lehû Ahâdîs Menâkîr
· Lem Yesbut

Son Okunanlar
· El-Erba'a
· Nahvehû
· Ahberanî Fulân Kitâbeten
· Ahfaz
· Vaddâ'un
· Şartu’l-Buhârî
· Âlî İsnad
· Mevâlî
· Lâ Yu’rafu Lehu Aslun
· Mutarrahu'l-Hadîs




KÜTÜBÜ SİTTE HADİSLERİNDE ARAMA YAP
Fasil Ravi Konu Hadis

Hadis » Kütübü Sitte » Hadisler

Kütübü Sitte Hadisleri

Fasillar hadislerin kategorilerine göre tasnif edilmis halidir. Tikladiginiz basliklardan ilgili kategoriler ve hadisleri okuyabilirsiniz

 
Fasil : MEV`İZELER BÖLÜMÜ
Konu : Mev`izeler Hakkında
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) (bir bayram namazında kadınlar tarafına geçerek): "Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun, istiğfarı çok yapın. Zira ben siz kadınların cehennemde çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm" buyurdular. Dinleyenlerden cesaretli bir kadın: "Niye cehennemliklerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor, neyimiz var?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Ağzınızdan kötü söz çıkıyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı ve dini eksik olanlar arasında akıl sahibi erkeklere galebe çalan sizden başkasını görmedim!" dedi. O kadın tekrar: "Ey Allah`ın Resulü! Aklı ve dini eksik ne demek?" diye sorunca Aleyhissalatu vesselam açıkladı: "Aklı noksan tabiri, iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk olmasını ifade eder. Dinlerinin eksik olması tabiri de onların (hayız dönemlerinde) günlerce namaz kılmamalarını, Ramazan ayında oruç tutmamalarını ifade eder."
HadisNo : 5374

 
Fasil : HUDUD BÖLÜMÜ
Konu : Haddlerde Şefaat Ve Müsamaha Hakkında
Ravi : Ali
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: " Kalem üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, ihtilam oluncaya kadar çocuktan, Aklı erinceye kadar mecnundan." [Ebu Davud, diğer bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "...yaş sebebiyle Aklı fesada uğrayandan..."]
HadisNo : 1658

 
Fasil : DUA BÖLÜMÜ
Konu : Namaz Duaları
Ravi : Aişe
Hadis : Resulullah (sav) namaza (iftitah tekbiri ile) başlayınca şunu okurdu: "Subhaneke Allahümme ve bi-hamdike ve tebareke`smüke ve teala ceddüke ve la ilahe gayruke. (Allah`ım seni her çeşit noksan sıfatlardan takdis ederim, hamdim sanadır. Senin ismin mübarek, azametin yücedir, senden başka ilah da yoktur)."
HadisNo : 1800

 
Fasil : İÇECEKLER BÖLÜMÜ
Konu : Alkollü İçkilerin Tahrimi İçenlerin Zemmi
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Ömer (ra), Resulullah (sav)`ın minberinde şu açıklamayı yaptı: "Emma ba`d, Ey insanlar! Hamr`ın haram olduğu hükmü inmiştir. Bilesiniz ki hamr (günümüzde ve çevremizde) beş şeyden yapılmaktadır: Üzümden, hurmadan, baldan, buğdaydan, arpadan. Hamr, Aklı örten (her) şeydir."
HadisNo : 2269

 
Fasil : TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu : Hucurat Suresi
Ravi : Bera
Hadis : "Hücrelerin arkasından sana ünleyenler, herhalde ekserisi Aklı ermiyenlerdir..." (Hucurat, 4) mealindeki ayetle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: "Bir adam kalkıp: "Ya Resulallah, benim övmem bir yüceltme yermem de alçaltmadır" dedi, Resulullah (sav): "Böyle yapmak Allah`a aittir" cevabını verdi."
HadisNo : 791

 
Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Namazın Eda Ve Kazasının Vücubu Hakkında
Ravi : Nafi`
Hadis : Abdullah İbnu Ömer (ra)`e baygınlık gelmiş ve Aklı gitmişti. (Bu esnada kılamadığı) namazı kaza etmedi. (İmam Malik der ki: "Doğruyu Allah bilir ya, bana göre bu şundan ileri gelir: "Vakit çıkmıştır. Ama vakit içinde ayılan, o vaktin namazını kılar..")
HadisNo : 2352

 
Fasil : ALEMİN YARATILIŞI BÖLÜMÜ
Konu : Alemin Yaratılışı Hakkında
Ravi : İbnu Mes`ud
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri Aklı yarattığı zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri dön!" diye emretti. O da geri döndü. Bunun üzerine akla şunu söyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım. Seni, nezdimde mahlukun en sevgilisi olana bindireceğim." [Rezin ilavesi]
HadisNo : 1687

 
Fasil : BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ
Konu : Alış-Verişte Ve İkalede Kolaylık
Ravi : Amra Bintu Abdirrahman
Hadis : Bir adam bir meyve bahçesinin meyvelerini toptan satın aldı. Meyveyi toplayıp miktarını tayin edince, tahmin edilenden noksan buldu. Bahçe sahibini görerek eksik çıkan kısmı hesaptan düşmesini veya alım-satım akdinden dönmesini taleb etti. Fakat adam teklif edilenleri kabul etmemeye yemin etti. Bunun üzerine müşterinin annesi, Hz. Peygamber (sav)`e müracaat ederek durumu arzetti. Resulullah (sav): "O adam, hayır yapmamaya yemin etmiştir" buyurdu. Bu sözü işiten bahçe sahibi Hz. Peygamber (sav)`e gelerek: "Ey Allah`ın Resulü, talebini kabul ettim" dedi.
HadisNo : 203

 
Fasil : SOHBET BÖLÜMÜ
Konu : Kadının Kocası Üzerindeki Hakları
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav): "(Ey kadınlar topluluğu!) Ben, akıl sahiplerine Aklı ve dini nakıs olanlardan galebe çalan sizin kadarını hiç görmedim!" demişti. İçlerinden dirayetli bir kadın: "Bizim Aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?" diye sordu. "Aklınızın noksanlığı, şahidlikte, iki kadının şehadetinin bir erkek şehadetine denk olmasıdır. Dindeki noksanlık ise, (ay hali sebebiyle) ramazanda oruç yemeniz ve bazı günler namaz kılmamanızdır" cevabını verdi. (Bu, Sahiheyn`de geçen uzunca bir hadisten bir parçadır)
HadisNo : 3307

 
Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Hacet Namazı
Ravi : Abdullah İbnu Ebi Evfa
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kimin Allah`a veya herhangi bir insana ihtiyacı hasıl otursa önce abdest alsın, abdesti de güzel yapsın. Sonra iki rek`at namaz kılsın, sonra Allah Teala Hazretlerine senada bulunsun, Resulullah (sav)`a salat okusun, sonra şu duayı okusun: "Halim, kerim olan Allah`tan başka ilah yoktur. Arş-ı Azam`ın Rabbi noksan sıfatlardan münezzehtir. Hamd alemlerin Rabbine aittir. Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek esbabı (hakkımda yaratmanı) taleb ediyor, her çeşit günahtan koruman için yalvarıyor, her çeşit iyilikten zenginlik, her çeşit günahtan selamet diliyorum. Rabbim! Affetmediğin hiç bir günahımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Hangi amelden razı isen onu ver, ey rahim olan, bana en ziyade rahmet gösteren Rabbim."
HadisNo : 3092

 
Fasil : FİTNELER HEVALAR VE İHTİLAFLAR BÖLÜMÜ
Konu : Sahabe Ve Tabiin Arasında Çıkan Kavga Ve İhtilaflar
Ravi : Said İbnu Amr İbni Said İbni`l-As
Hadis : Ceddim bana dedi ki: "Ben Ebu Hüreyre (ra) ile beraber Medine mescidinde oturuyordum. Yanımızda Mervan da vardı. Bir ara Ebu Hüreyre (ra): "Ben, sadık ve masduk olan Resulullah (sav)`ın şöyle buyurduklarını işittim: "Ümmetimin helak olması Kureyş`e mensup [Aklı kıt] bir grup çocukcağızın elleriyledir!" Mervan: "Allah onlara lanet etsin!" dedi. Ebu Hüreyre der ki: "Eğer ben dileseydim falan falan diye onları teker teker ismen sayardım." Said rahimehullah dedi ki: "Ben, Beni Mervan iktidar olduğu zaman dedemle birlikte Şam`a gittim. Orada onları genç oğlanlar olarak görünce: "Ebu Hüreyre (ra)`nin kastettiği bunlar olmasın?" dedi. Ben de: "Sen daha iyi bilirsin" dedim".
HadisNo : 4825

 
Fasil : İMAN VE İSLAM HAKKINDA
Konu : İmanın Hakikati
Ravi : Talha İbnu Ubeydillah
Hadis : Hz. Peygamber (sav)`a Necid ahalisinden bir adam geldi. Saçları karışıktı. Kulağımıza sesinin mırıltısı geliyordu, ancak ne dediğini anlayamıyorduk. Hz. Peygamber (sav)`e iyice yaklaşınca gördük ki, İslam`dan soruyormuş. Hz. Peygamber (sav): "Gece ve gündüzde beş vakit namaz" demişti ki adam tekrar sordu: "Bu beş dışında bir borcum var mı?" Hz. Peygamber (sav): "Hayır ancak istersen nafile kılarsın" dedi. Hz. Peygamber (sav): "Ramazan orucu da var" deyince adam: Bunun dışında oruç var mı? diye sordu. Hz. Peygamber (sav): "Hayır! Ancak dilersen nafile tutarsın" dedi. Hz. Peygamber (sav) ona zekatı hatırlattı. Adam: "Zekat dışında borcum var mı?" dedi. Hz. Peygamber (sav): "Hayır, ama nafile verirsen o başka!" dedi. Adam geri döndü ve gider ayak: "Bunlara ilave yapmayacağım gibi noksan da tutmayacağım" dedi. Hz. Peygamber (sav) da: "Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir" buyurdu. Veya "Sözünde durursa cennetliktir" buyurdu. Ebu Davud`da. "Kasem olsun kurtuluşa erer, yeter ki sözünde dursun" şeklinde te`kidli olarak gelmiştir.
HadisNo : 17

 
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Sa`d İbnu Ebi Vakkas
Hadis : Resulullah (sav), fetih günü dört erkek iki kadın dışında, herkese (hayatını bağışladı ve) eman tanıdı. Bu dörtler arasında İbnu Ebi Sarh da vardı. Hz. Osman`ın yanında saklandı. Resulullah (sav) halkı, kendisine biat etmeye çağırınca, Hz. Osman (ra) onu da getirip Resulullah (sav)`ın yanında durdurdu ve: "Ey Allah`ın Resulü! Abdullah`tan biat al!" dedi. Aleyhissalatu vesselam (hiç ses çıkarmadan) üç sefer başını kaldırıp ona baktı. Her seferinde bey`at`tan imtina ediyordu. Üç seferden sonra, onunla da biat etti. Sonra ashabına yönelip: "İçinizden elimi bey`at için vermekten imtina ettiğimi görünce kalkıp öldürecek Aklı başında bir adam yok muydu?" buyurdular. Ashab: "İçinizden geçeni nasıl bilelim. Keşke bize gözünüzle bir imada bulunsaydınız!" dediler. Bunun üzerine: "Bir peygambere hain gözlü olmak yaraşmaz" buyurdular. [Ebu Davud der ki: "Abdullah, Hz.Osman`ın süt kardeşiydi."]
HadisNo : 4281

 
Fasil : BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ
Konu : Cimrilikle İlgili Bölüm
Ravi : Ahnef İbnu Kays
Hadis : Ben Kureyş`ten bir grubla oturuyordum. Oradan Ebu Zerr (ra) geçti. Şöyle diyordu: "Mal biriktirenleri, cehennem ateşinde kızdınlan taşlarla müjdele. Bu kızgın taşlar onların her birinin memelerinin uçlarına konacak, ta kürek kemiklerinden çıkacak; kürek kemiklerine konacak, ta meme uçlarından çıkacak. (Böylece) çalkalanıp duracaklar" dedi. Bu konuşmayı dinleyenler başlarını indirdiler. Onlardan hiçbirinin bu adama cevap verdiğini görmedim. Bunun üzerine adam dönüp gitti. Ben de peşinden onu takip ettim. Nihayet bir direğin dibine oturdu. "Bu adamların, senin kendisine söylediklerinden hoşlanmadıklarını görüyorum" dedim. Şu cevabı verdi: "Bunların hakikaten hiçbir şeye Aklı ermiyor. Dostum Ebu`l-Kasım (sav) bir keresinde beni çağırdı. Yanına varınca bana: "Uhud`u görüyormusun?" dedi. "Evet görüyorum" dedim. Bunun üzerine: "Bunun kadar altınım olmasını istemem, (olsaydı) üç dinar müstesna hepsini infak ederdim" buyurdu. Ebu Zerr (ra) önceki sözünü te`kiden: "Bu (Kureyşliler var ya) dünyayı topluyorlar hiçbir şeye akılları ermiyor" dedi. Ben: "Seninle bu Kureyşli kardeşlerinin arasında ne var ki, onların yanına uğramıyor, onlardan birşey almıyorsun?" dedim. Ebu Zerr: "Hayır! Rabbine yemin ederim, taa Allah ve Resulüne kavuşuncaya kadar ben onlardan ne dünyalık isterim ne de kendilerine din namına bir şey sorarım" dedi. Ben tekrar: "Şu ihsan meselesi hakkında ne dersin?" dedim. "Sen onu al. Çünkü, bugün onda bir nafaka var. Ancak, bu ihsan dinin karşılığında yapılırsa, bırak alma" dedi.
HadisNo : 390

 
Fasil : MUHTELİF NEV`E GİREN HADİSLER
Konu : Muhtelif Nev`de Hadisler
Ravi : İyaz İbnu Hımar
Hadis : Resulullah (sa) buyurdular ki: "Rabbim, bugün bana öğrettiği şeylerden bilmediklerinizi size öğretmemi emretti. (Ve buyurdu ki): "Benim bir kula verdiğim bir mal helaldir. Ben bütün kullarımı hanif (=Müslüman, hakka taraftar) olarak yarattım. Ancak şeytanlar onlara gelip, (fıtri) dinlerinden alıp götürdüler, kendilerine helal kıldığım şeyleri haram kıldılar. Kendisine bir güç vermediğim şeyi bana şirk koşmalarını emrettiler." Allah Teala hazretleri arz ehline baktı ve Ehl-i Kitap`tan bir kısmı hariç onların Arap, acem hepsine öfkelendi ve dedi ki: "Ben seni imtihan etmek ve seninle de (başkasını) imtihan etmek üzere gönderdim. Sana, suyun yıkayıp (yok edemeyeceği) bir kitap gönderdim. Ta ki sen onu uyurken de uyanıkken de okuyasın!" Allah Teala hazretleri bana, Kureyş`i ateşe vermemi (onlarla savaşmamı) emretti. Ben: "Ey Rabbim, bu durumda onlar başımı yararlar ve bir ekmek parçısına çevirirler!" dedim. "Öyleyse, seni çıkardıkları gibi sen de onları (Mekke`den) çıkar! Onlara karşı gazada bulun da biz de sana yardım edelim; infakta bulun biz de sana infak edelim. Sen bir ordu gönder, biz de sana onun beş misli (yardımcı melek ordusu) gönderelim. Sana itaat edenlerle birlik ol, asikre karşı savaş!" buyurdu. Cennetlikler üç kısımdır: 1-Kuvvet sahibi, adaletli, sadaka veren ve muvaffak olanlar. 2-Bütün yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve yumuşak kalpli olanlar. 3-İffetli, namuslu ve çoluk çocuk sahibi olanlar." Resulullah devamla dedi ki: "Cehennem ehli de beş kısımdır: 1-Aklı olmayan zayıflar. Bunlar, aranızda tabi olarak bulunurlar, hiçbir ehle ve mala tabi değildirler. 2-Tamahkarlığını izhar etmeyen hain kişiler. Böylesi, bir kapıyı çalsa mutlaka ihanet eder. 3-Akşam, sabah her fırsatta malın ve ehlin hususunda seni aldatan adamlar. 4-Cimrilik ve yalanı da zikretti. 5-Bir de kötü huylu kaba sözlü insan." Resulullah devamla buyudular ki: "Allah Teala hazretleri, bana mutevazi olmanızı emretti. Öyle ki, hiç kimse hiç kimseye karşı böbürlenmesin, hiç kimse hiç kimseye karşı tecavüzde bulunmasın."
HadisNo : 5936

 
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hudeybiye
Ravi : Urve İbnu Zübeyr
Hadis : Urve İbnu Zübeyr, Misver İbnu Mahreme ve Mervan`dan almış. Misver ve Mervan her ikisi de birbirlerinin sözünü tasdik etmişlerdir. Derler ki: Resulullah (sav) Hudeybiye senesinde Medine`den çıktı. Yolda bir yerlere ulaşınca aleyhissalatu vesselam: "Halid İbnu`l-Velid, Kureyş`e ait gözcülük yapan bir grup atlının başında olarak el-Gamim`dedir, siz sağ tarafı takib edin!" dedi. Vallahi, Halid müslümanların varlığını sezemedi. Ne zaman ki müslüman askerlerin kaldırdığı toz bulutunu görünce, (müslümanların geldiğini) Kureyş`e haber vermek üzere hayvanını koşturarak gitti. Resulullah (sav) yoluna devam etti. Seniyye nam mevkiye gelindi. Oradan (devam edildiği takdirde) Kureyşlilerin bulunduğu yere inmek mümkündü. Ama devesi orada ıhıverdi. Halk: "Kalk, kalk, yürü, yürü!" dedi ise, deve kalkmamakta ısrar etti. Halk bu sefer: "(Resulullah (sav)`ın devesi) Kasva çöküp kaldı, Kasva çöküp kaldı!" dediler. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Hayır! Kasva çöküp kalmadı. Onun böyle bir huyu da yok. Ancak onu, "Fil`i (Mekke`ye girmekten alıkoyan) Zat" durdurmuştur!" buyurdu. Sonra ilave etti: "Nefsimi kudret eliyle tutan o Zat`a yemin olsun, (Kureyş, Mekke`de) Allah`ın haram kıldığı şeyelri tazim sadedinde her ne taviz isterlerse onlara vereceğim!" Sonra deveyi zorladı, deve sıçrayıp kalktı. Ravi dedi ki: Resulullah (sav) Kureyş tarafından saptı, suyu az olan Semed Kuyusunun yanma indi. Burası Hudeybiye mevkiinin en uç noktasında idi. (Mezkur kuyunun suyu azdı. Öyle ki) insanlar ondan suyu avuç avuç toplarlardı. Çok geçmeden suyu kurudu. Resulullah (sav)`a susuzluktan şikayette bulundular. Aleyhissalatu vesselam sadağından bir ok çıkardı, onu kuyuya koymalarını söyledi. Allah`a yemin olsun çok geçmeden, su coşmaya başladı ve ashab oradan ayrılıncaya kadar onlara yetecek kadar akmaya devam etti. Onlar bu halde iken Budeyl İbnu Verka` el-Huza`i Huza`a kabilesinden bir grupla çıkageldi. Huza`lılar, (Mekke civarında tavattun etmiş bulunan) Tihame kabileleri arasında Resulullah`m sırdaşı ve dostu olagelmişlerdi. Dedi ki: "Ben (Mekke`nin) Ka`b İbnu Lüeyy ve Amir İbnu Lüeyy kabilelerini, bir çok Hudeybiye surlarının başına, beraberlerinde sütlü ve yavrulu develeri olduğu halde konAklıyorlar gördüm. Onlar seninle savaşacak, Beytullah`ı ziyaretine mani olacak olmasınlar! Resulullah (sav) dedi ki: "Biz kimseyle savaşa gelmedik. Biz sadece umre yapmaya geldik! Mamafih Harb Kureyş`in (iliğine işlemiş). Halbuki çok da zarar gördüler. Eğer onlar dilerse ben (onlarla sulh yapar) kendilerine müddet tanırım, onlar da benimle diğer insanların arasından çekilirler. Eğer ben öbürlerine galebe çalarsam, Kureyşliler de dilerlerse onlarla yapacağım sulha (kendi mallarıyla) girerler. Şayet ben galebe çalamazsam (Kureyşliler benimle savaşmak zahmetinden kurtulup) rahata ererler. Şurası da var ki, eğer Kureyşliler bu teklifime itiraz ederlerse, ruhumu elinde tutan Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun, bu davam için, ölünceye kadar onlarla savaşacağım. O zaman Allah, bana olan emrini (gerçekleştirme hususundaki vaadini mutlaka) yerine getirecektir." Resulullah (sav)`ın bu sözü üzerine Büdeyl: "Senin bu sözlerini Kureyş`e mutlaka duyuracağım!" dedi ve gitti. Kureyşlilere gelince: "Ben, size şu adamın yanından geliyorum. O`nun bazı sözlerini işittik. Eğer dilerseniz size söyleriz" dedi. Onların serseri takımı: "Ondan herhangi bir haber söylemene ihtiyacımız yok!" dedi ise de Aklı başında olanlar: "Hele şu işittiğini söyle!" dediler. Büdeyl: "Ben Muhammed`in şöyle şöyle söylediğini işittim!" diyerek Aleyhissalatu vesselam`ın söylediklerini bir bir nakletti. Bunun üzerine Urve İbnu Mes`ud kalkıp: "Ey kavm! Siz benim babam değil misiniz?" dedi. Hepsi: "Evet!" dediler. "Benim hakkımda bir (itimatsızlığınız) ithamınız var mı?" dedi. "Hayır!" dediler. "Biliyorsunuz ki ben Ukaz halkını toptan sizin yardımınıza çağırmış, onlar yanaşmayınca ailem, çocuklarım ve bana itaat edenlerle kendim gelmiştim değil mi?" diye sordu. (Kureyşliler), hep bir ağızdan buna da "evet" deyince Urve (bu tasdikleri aldıktan sonra): "Bu adam size uygun bir şey teklif ediyor. Onu kabul edin ve benim ona (anlaşmak üzere) gitmeme izin verin!" dedi. Kureyşliler: "Pekala git!" dediler. Urve, Resulullah (sav)`a geldi, Onunla konuştu. Aleyhissalatu vesselam Büdeyl`e söylediklerine yakın şeyler söyledi. Urve bu esnada: "Ey Muhammed! Kavminin kökünü kazıdığını farzedelim, (eline ne geçecek). Senden önce, Araplardan kavmini toptan helak eden birini işittin mi? Durum aksi olursa (başınıza geleceği, Kureyş`in size neler yapacağını tahmin edebilirsin. Üstelik bu daha kavi bir ihtimal) zira ben, aranızda ileri gelenlerden bazı kimseler görüyorum, halktan toplanmış, seni terkedip kaçmaya mütemayil kimseler de görüyorum" dedi. Hz. Ebu Bekr (ra) (onun bu sözüne dayanamayıp): "(Halt etmişsin, git!) Lat putunun fercini yala! Demek biz Resulullah`ı terkedip yalnız bırakacakmışız ha!" diye (şiddetle çıkıştı). Urve: "Bu da kim?" dedi. Kendisine onun Ebu Bekr olduğu söylendi. Urve: "Nefsimi elinde tutan Zata yemin olsun! Eğer senin bende, henüz ödeyemediğim bir yardımın bulunmamış olsaydı ben sana (layık olduğun) cevabı verirdim" dedi. Ravi der ki: "Urve, Resulullah (sav)`a konuşmaya devam etti. Her konuşmasında (cahiliye adeti üzere) Resulullah (sav)`ın sakalından tutuyordu. Bu sırada Muğire İbnu Şu`be, üzerinde miğfer, elinde kılıç Aleyhissalatu vesselam`ın yanında ayakta (muhafız gibi) bekliyordu. Urve, tutmak üzere, elini Resulullah`ın sakalına her uzatışında, kılıncın demiriyle eline vuruyor: "Elini Resulullah`ın sakalından çek!" diyordu. Urve, (bir ara) başını kaldırıp ona baktı. "Bu da kim?" dedi. Kendisine: "Bu Muğire İbnu Şube`dir!" dendi. Bunun üzerine Urve: "Ey zalim! Ben hala senin (geçmişteki) gadr ve ihanetini ödemekle meşgul değil miyim?" dedi. (Onu bu söze sevkeden şey şu idi): "Cahiliyede Muğire İbnu Şu`be bir grup kimse ile yolculuk yapmış, yolda arkadaşlarını öldürüp mallarını almıştı. Sonra gelip müslüman olmuş, Resulullah (sav) da: "Müslüman olmanı kabul ediyorum, ancak malları kabul etmiyorum, (bu ihanet malıdır)" demişti. Urve bu esnada göz ucuyla Resulullah (sav)`ın Ashabını tedkikten geçiriyordu. (Bilahare gördüklerini şöyle anlatacaktır): "Vallahi (öylesine hürmet hiç görmedim). Resulullah (sav) yere bir kerecik tükürmeye görsün, mutlaka onlardan bir adamın eline düşüyordu. Onu alıp yüzlerine, derilerine (teberrüken, bir tiyb gibi) sürüyorlardı. Bir şey söyleyecek olsa emrine hepsi birden koşuyordu. Abdest alacak olsa, abdest suyundan kapabilmek için nerdeyse (itişip-kakışıp) kavga ediyorlardı. Konuşsalar onun yanında seslerini kısıyorlardı. Saygıları sebebiyle O`na dikkatle bakamıyorlardı bile." Urve arkadaşlarının yanına dönünce dedi ki: "Ey kavm dinleyin! Vallahi ben muhtelif kıralların huzuruna çıktım. Kisra`nın, Kayser`in, Necaşi`nin yanlarına girdim. Vallahi, Muhammed`in ashabının, Muhammed`e gösterdiği saygıya, hiç bir kralın ashabında rastlamadım. Vallahi tükürecek olsa mutlaka onlardan birinin eline düşüyor, bunu alıp yüzlerine bedenlerine sürüyorlar. Bir şeye emretse hesi birden koşuşuyorlar. Abdest alsa, abdest suyu(ndan kapmak) için nerdeyse kavga ediyorlar. Konuşsalar, onun yanında seslerini kısıyorlar. Ona hürmeten dikkatle yüzüne bakmıyorlar. Bu adam size makul bir teklifte bulunuyor, onu kabul edin!" Urve`nin bu açıklaması üzerine, Beni Kinane`den bir adam: "Beni bırakın, ona bir de ben gideyim!" dedi. Ona da müsaade ettiler, "git!" dediler. Resulullah (sav) ve ashabına yaklaşınca, Aleyhissalatu vesselam: "işte falan! Bu, hacc ve umre için ayrılan kurbanlık develere saygı gösteren bir kavimdendir. Kurbanlıklarınızı önüne salıverin görsün!" buyurdu. Ashab o zatı telbiyelerle karşıladı. Adam bu manzarayı görünce: "Sübhanallah! Bu kimselere Beytullah`ın yolunu kapamak münasip düşmez!" dedi. Arkadaşlarının yanına dönünce: "Ben kurbanlık develer gördüm, takıları boyunlarına takılmış, gerekli işaretler vurulmuş, onlara Beytullah`ı yasaklamayı uygun görmüyorum!" dedi. Onun kavminden Mikrez İbnu Hafs denen bir zat kalkıp: "Bırakın, bir de ben gideyim! dedi. Ona da müsaade edip "git!" dediler. Müslümanlara yaklaşınca, Aleyhissalatu vesselam: "Bu gelen Mikrez`dir, facir birisidir" dedi. Resulullah (sav)`a konuşmaya başladı. Onlar konuşurken Süheyl İbnu Amr çıkageldi. Aleyhissalatu vesselam: "İşiniz artık size kolaylaştırıldı, size Süheyl İbnu Amr geldi." Resulullah`a: "Gel! seninle aramızda bir antlaşma (metni) yazalım!" dedi. Resulullah (sav) katibini çağırdı ve emretti: "Yaz Bismillahirrahmanirrahim." Süheyl itiraz etti: "Rahman ne demek? Vallahi onun ne olduğunu bilmiyorum. Fakat: Bismikallahümme yaz, vaktiyle senin de yazdığın gibi" dedi. Müslümanlar da ona itiraz ettiler: "Biz onu değil, bismillahirrahmamrrahim`i yazarız!" dediler. Ama Resulullah (sav) emreder: "Bismikallahümme yaz! ve devam et: "Bu Allah Resulü ve Süheyl`in üzerinde mutabık kaldıkları hususlardır." Süheyl yine itiraz eder: "Vallahi, eğer bilsek ki sen Allah`ın Resulüsün sana Beytullah`ı kapamazdık, seninle savaşmazdık da. Şöyle yaz: Muhammed İbni Abdillah." Resulullah (sav): "Vallahi siz beni tekzib etseniz de ben kesinlikle Allah`ın Resulüyüm. Bununla beraber, Muhammed İbni Abdillah yaz!" buyurur ve devam eder: "Bizimle Beytullah arasından çekilmeniz ve onu tavaf etmemiz şartıyla." Süheyl itiraz eder: "Vallahi hayır. (Biz size bu yıl tavafa izin versek), Araplar "bizim aniden emrivakiye geldiğimiz" hususunda dedikodu yapar. Ancak ziyareti gelecek yıl yapacaksınız" der. Böyle yazılır. Süheyl ilave eder: "Senin dinine de girse, bizden hiç bir erkeğin sana gelmemesi, gelirse iade etmen şartıyla." Müslümanlar bu şarta itiraz ederek: "Sübhanallah! Bize iltica eden bir müslüman, müşriklere nasıl iade edilir?" derler. Bu halde iken Ebu Cendel İbnu Süheyl İbni Amr zincirleri arasında seke seke geldi. Mekke`nin aşağısındaki hapsedildiği yerden kaçmış, kendini müslümanlann arasına atmıştı. Süheyl: "Ey Muhammed, bu seninle üzerine anlaştığınız maddelerin ilk uygulaması olacak, bunu bana iade edeceksin!" dedi. Resulullah (sav): "Biz henüz anlaşmayı yazıp bitirmedik" buyurdu. Süheyl: "Öyleyse, vallahi ben seninle hiç bir madde üzerine sulh yapamam!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse şu Ebu Cendel`i bana bağışla da imza et" buyurdu. Fakat Süheyl: "Asla ben bunu sana bağışlamam" diye direndi. Aleyhissalatu vesselam: "Hayır, hatırım için yap!" ricasında bulundu. Süheyl direndi: "Asla yapmam!" Mikrez İbnu Hafs atılıp: "Biz onu sana müsaade ettik!" dedi. (Ancak imza yetkisine sahip olmadığı için Süheyl onu dinlemedi. Ebu Cendel teslim edilecekti). Ebu Cendel (ra): "Ey müslümanlar, (nasıl olur?) Ben size müslüman olarak sığınmışım. Beni müşriklere teslim mi ediyorsunuz? Bana yaptıklarını görmüyor musunuz?" dedi. Ebu Cendel`e Allah yolunda çok işkenceler yapılmıştı. Ömer İbnu`l-Hattab der ki: "(O gün, bu cereyan eden hadiseleri çok alçaltıcı bularak) Resulullah (sav)`a gelip: "Sen Allah`ın hak peygamberi değil misin?" dedim. "Evet!" dedi. "Biz hak üzere, düşmanlarımız da batıl üzere değiller mi?" dedim. "Evet" dedi. "Öyleyse biz niye dinimiz uğrunda alçAklığı kabul ediyoruz" dedim. "Ben Resulullah`ın; (bu anlaşmayı imzalamakla) Allah`a asi olmuş da değilim. Allah yardımcımızdır!" dedi. "Sen, bize (Medine`den çıkarken) Beytullah`a gideceğiz, onu tavaf edeceğiz demedin mi?" dedim. "Pek tabii, ama, sana bu yıl gideceksin dedim mi?"dedi. Hayır!" dedim. "Sen mutlaka onu tavaf etmeye geleceksin!"`buyurdu. Ben Hz. Ebu Bekr (ra)`e geldim. "Ey Ebu Bekr! Bu adam Allah`ın hak peygamberi değil mi?" dedim. "Elbette hak peygamberi!" dedi. "Biz hak, düşmanlarımız da batıl üzere değiller mi?" dedim. "Elbette (onlar batıl, biz hak üzereyiz)" dedi. "Öyleyse, niye dinimiz için alçAklığı kabul ediyoruz?" dedim. "Be adam! O Allah`ın Resulüdür. (Bunu kabul etmekle) Rabbine isyan etmiş olmayacak da. Allah onun yardımcısıdır. Şu halde sen O`nun emrine sarıl. Allah`a yemin ederim o hak üzeredir!" dedi. "O bize: "Kabe`ye gideceğiz, onu tavaf edeceğiz!" demiyor muydu?" dedim. "Evet ama, sana bu yıl gideceksin dedi mi?" dedi. "Hayır!" dedim. "Sen ona gidecek, onu tavaf edeceksin!" dedi. (Hadisi rivayet eden Zühri) der ki: "Hz. Ömer (ra) dedi ki: "(O günki nezaketsiz çıkışımın günahını affettirmek için nice amellerde bulundum." Anlaşmayı yazma işinden çıkınca, Resulullah (sav) ashabına: "Kalkın kurbanlarınızı, kesin, sonra da traş olun" buyurdu. Ancak (müşriklerle yapılan bu antlaşmadan hiç kimse memnun değildi. Bu sebeple) kimse kalkamadı. Resulullah (sav), emrini üç kere tekrar etti. Yine kalkan olmayınca Ümmü Seleme (ra)`ın çadırına girdi. Ona halktan maruz kaldığı bu hali anlattı. O, kendisine: "Ey Allah`ın Resulü! Bunu (yani halkın kurbanını kesip, traşını olmasını) istiyor musun? Öyleyse çık, Ashab`tan hiçbiriyle konuşma, deveni kes, berberini çağır, seni traş etsin!" dedi. Aleyhissalatu vesselam kalktı, hiç kimse ile konuşmadan bunların hepsini yaptı: Devesini kesti, berberini çağırdı, traş oldu. Ashab bunları görünce kalktılar kurbanlarını kestiler, birbirlerini traş ettiler. Ancak, bu sırada gam ve kederden birbirlerini öldüreyazdılar. Sonra bazı mü`mine kadınlar (Mekkelilerden kaçarak) geldiler. Allah Teala Hazretleri, (onların geri verilmemesi için) şu ayeti indirdi: "Ey iman edenler, (kendi ifadelerince) mü`min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman onları imtihan edin. Allah onların imanlarını iyi bilendir ya, fakat siz de mü`min kadınlar olduklarına kail olursanız onları kafirlere geri vermeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. (Kafir zevcelerinin bu kadınlara) sarfettikleri (mehri) onlara (kafirlere) verin. Sizin onları nikahla almanızda, mehirlerini verdiğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur..." (Mümtehine 10). Hz. Ömer, ayet üzerine o gün cahiliye devrinde evlendiği iki hanımını boşadı. Birini Hz. Muaviye İbnu Ebu Süfyan nikahladı, diğerini de Safvan İbnu Ümeyye. Sonra Resulullah (sav) Medine`ye döndü. Kureyş`ten Ebu Basir müslüman olarak Medine`ye iltica etti. Mekkeliler onu almak üzere arkasından iki adam gönderdiler. "(Antlaşmada) bize verdiğin söz var, onu teslim et!" dediler. Resulullah (sav) derhal onu onlara teslim etti. Bunlar Ebu Basir`i alıp gittiler. Yolda Zülhuleyfe nam mevkiye gelince, (azıkları olan) hurmadan yemek üzere konakladılar. Ebu Basir onlardan birine: "Vallahi şu kılıncı çok güzel görüyorum!" dedi. O, hemen kınından sıyırıp: "Doğru! Vallahi pek harika! Onunla ne tecrübelerim var!" dedi. Ebu Basir: "Hele bir göster, daha yakından bakayım!" deyip kaptığıyla adama vurup öldürdü. Öbürü kaçıp Medine`ye geldi, koşarak Mescide girdi. Resulullah (sav) onu görünce (yanındakilere): "Bu adam her halde bir korku geçirmiş" dedi. Adam (sav)`a gelince: "Vallahi arkadaşım öldürüldü! Beni de öldürecek!" dedi, Ebu Basir (ra) da geldi. "Ey Allah`ın Resulü! Allah senin zimmetini (taahhüdünü) yerine getirdi, beni onlara iade ettin. Allah beni onlardan tekrar kurtardı" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Harbi kızıştıranın anası ağlar. Keşke ona bir kişi daha olsa!" cevabını verir. Ebu Basir bu sözü işitince anlar ki, aleyhissalatu vesselam onu yine iade edecek. Hemen oradan çıkıp deniz kenarına gelir [İs denen bir yere yerleşir]. Mekkelilerin elinden Ebu Cendel İbnu Süheyl de kurtulup Ebu Basir`e iltihak eder. Derken Kureyş`ten müslüman olan herkes Ebu Basir`e katılmaya başlar. Kısa zamanda orada bir grup teşekkül eder. Allah`a yemin olsun. Kureyş`ten Şam`a gitmek üzere bir kervanın haberini aldılar mı, ona saldırıp adamları öldürüyor, mallarına da el koyuyorlardı. Kureyş Resulullah (sav)`a elçi gönderip, Allah`ın adını ve aralarındaki akrabalık bağlarını hatırlatarak, Mekke`den geleceklerin emniyette olacağını, yeter ki Ebu Basar ve arkadaşlarının yaptığı baskınların önlenmesini rica ettiler. [Bazı rivayette, bunu temin için Medine`ye bizzat Ebu Süfyan`nın geldiği belirtilir.] Resulullah da onları Medine`ye çağırdı. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "O size Mekke`nin kanunda (hududu içinde), onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi. Allah ne yaparsanız hakkıyla görücüdür. Onlar, küfreden, sizi Mescid-i Haram`dan ve alıkonulmuş hediyelerin mahalline ulaşmasından men edenlerdir. Eğer (Mekke`de) kendilerini henüz tanımadığınız mü`min erkeklerle mü`min kadınları bilmeyerek çigneyip de o yüzden size bir vebal isabet edecek olmasaydı (Allah size fetih için elbette izin verirdi). (Bunu) kimi dilerse, onu rahmetine kavuşturmak için (yaptı). Eğer onlar seçilip ayrılmış olsalardı biz onlardan küfredenleri muhakkak elem verici bir azaba giriftar etmiştik bile. O küfredenler kalplerine o taassubu, o cahillik taassubunu yerleştirdiği sırada idi ki hemen Allah, Resulünün ve müzminlerin üzerine kuvve-i maneviyesini indirdi, onları takva sözü üzerinde durdurdu. Onlar da buna çok layık ve buna ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla bilendir." Feth 24-26).
HadisNo : 4266






Google
 
Web ihya.org
CepAlem Gazeteler E-Kart E-Kitap Saglik Şiirler Sözlük
Kuran Meali Hadis Namaz Vakitleri Ingilizce Samil Fıkıh Fetva Rüya Tabiri
Kamus Hikayeler Forum Dini Terimler Haberler Oyun Resimler Ilahiler
Terimler isimler Sosyal Kavram Hadis Sözlügü imsakiye
Üniversite taban puanları ilmihal Rehber