Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

İmrân İbn-i Husayn

İmrân İbn-i Husayn - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Baslik :
TEYEMMÜMÜN SIFAT VE KEYFİYETİ
Hadis :
Şöyle demiştir. (Bir def`a) Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte yolculuk ediyorduk. Gece gittik. Âhır-ı leyli bulduğumuzda öyle bir düşüş düştük ki, bir yolcu için bundan daha tatlısı olamaz. (Öyle bir dalmışız ki,) bizi güneşin sıcağından başka uyandıran olmadı. İlk uyanan falanca, sonra falanca, daha sonra falanca oldu. Sonra Ömer b. el-Hattâb (radiya`llâhu anh) dördüncü olarak uyandı. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem (ise) uyuduğu vakit kendiliğinden uyanmadıkça uyandırmazdık. Zîrâ biz, esnâ-yı nevminde kendisine (vahiy mi nâzil olur, başka bir hal mi ârız olur, hâsılı) ne olacağını bilemezdik. Ömer (radiya`llâhu anh) -ki celâdetli bir zât idi- uyanıp da herkesin başına geleni görünce tekbîr, hem de yüksek sesle tekbîr almağa başladı. Yüksek sesle muttasıl tekbîr ala ala nihâyet Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem onun sesinden uyandı. Uyanınca (Ashâb-ı Kirâm`ı) başa geleni (makâm-ı şekvâda) arzettiler. "Zarar yok, buradan (başka tarafa) savuşun." buyurdu. Yola çıkıldı. (Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) pek de uzak olmayan bir yere kadar yol aldıktan sonra konak etti. Abdest suyu istedi. Abdest aldı. Namaz için nidâ edildi. (Yâni ezan okundu.) Namazı (maiyyet-i Risâlet-Penâhîdeki) halka kıldırdı. Namazdan (çıkıp) yüzünü dönünce bakmış ki, biri ayrıca (bir kenara) çekilmiş, (oradaki) cemâatle berâber namazını kılmamış. "Yâ fülân, bunlarla birlikte namaz kılmana mâni` ne idi?" diye sordu. O da: "Bana cünüblük ârız oldu, suyum da yok." dedi. (Bunun üzerine): "(Şu) yer yüzündeki (temiz) toprağa bak, o sana yeter." buyurdu. Ondan sonra Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem Hazretleri yola revân oldu. (Lâkin bu def`a) halk susuzluktan şikâyet ettiler. (Yine) konak etti. Ve Alî (kerrema`llâhu veche) ile diğer birini çağırıp: "(Haydi) gidin, su arayın." emrini verdi. (İkisi) gittiler. Devesi üstüned iki (büyük) kırba arasına oturmuş bir kadına rast geldiler. Kadına: "Su nerede?" diye sordular. "Dün bu saatde suyun başında idim. Adamlarımız (hâlâ orada su almak için) duruyorlar." cevâbını verdi. "Öyle ise yürü." dediler. "Nereye?" diye sordu. "Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in huzûruna." dediler. "Şu sâbiî dedikleri adamın yanına mı?" diye sordu. "İşte o seni murâd ettiğin zâtın yanına. (Haydi) yürü." dediler. Kadını Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (`in huzûrun)a getirip (aralarında geçen) mâcerâyı anlattılar. (Râvî) der ki: Kadını devesinden indirdiler. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem bir kap istedi. Her iki kırbanın (baş taraflarındaki) ağızlarından oraya (biraz) su boşaltıp ağızlarını bağladı. Ve öteki taraflardaki ağızlarını açtı. "Gelin (hayvanlarınızı) suvarın, (kendiniz için) su alın." diye halka nidâ edildi. İsteyen (hayvanı için), isteyen (kendisi için) su aldı. En sonunda da (Resûl-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem, cenâbetle musâb olan kimseye bir kap su verip: "(Haydi) git, üstüne dök." buyurdu. O kadın (hep) ayakta, suyunu nasıl kullandıklarını (bel bel) seyredip duruyordu. Allâh`a kasemler ederim ki, (artık su almaktan) vaz` geçildi de hâlâ kırbalar bize, işe başlamadan evvelki zamandan daha dolu görünüyordu.
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM (SALLAH`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM) İN NAMAZI TA`RİF EDERKEN HER KALKIP İĞİLDİKÇE "ALLÂHU EKBER" DEDİĞİNE DAİR İMRAN İBN-İ HUSAYN HADİSİ
Hadis :
(Sened-i Muttasıl ile) mervîdir ki, (vak`a-i Cemel`den sonra bir def`a), İmrân b. Husayn(-ı Huzâl) radiya`llâhu anh, Basra`da Alî (b. Ebî Tâlib) radiya`llâhu anh`in ardında namaz kılmış. (Namazdan sonra râvî Mutarrif b. Abdullâh`a:) "Vallâhi bu zât Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte kıldığımız (o güzelim) namaz(lar)ı bize hatırlattı" deyip (namazı ta`rîf ederken) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in her kalkıp her eğildikçe "Allâhu Ekber" dediğini zikretmiştir.
Sıra :
 
Baslik :
SALÂT-İ MARÎZA DÂİR İMRÂN İBN-İ HUSAYN HADÎSİ
Hadis :
Şöyle demiştir: Bevâsîr illetine mübtelâ idim. Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`den salât (-ı marîzın keyfiyetin)i sordum. "Ayakta kıl, gücün yetmezse oturarak, ona da gücün yetmezse yan yatarak kıl" buyurdu.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Baslik :
HACCIN VE İHRAMLANMANIN ÜÇ NEV`İNE DÂİR CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH HADÎSİ
Hadis :
"Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem zamânında biz, mütemetti` olarak haccederdik. Kur`ân da (temettuun cevâzı vechile) nâzil oldu. Bir adam da (Hazret-i Ömer) hâlâ gönlü ne dilerse onu söyliyor" dediği rivâyet edilmiştir.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
YEVM-İ ŞEKTE ORUCTAN NEHYE DÂİR İMRÂN İBN-İ HUSAYN HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Ashâbından) bir adama: - Yâ Ebâ fülân, bu (Şa`bân) ayının son günlerinde oruç tuttun mu? diye sordu. O adam: - Hayır yâ Resûla`llah! diye cevap verdi. Resûlullah: - (Ramazan`dan çıkıp) iftar ettiğinde iki gün oruç tut! buyurdu. İmran`dan gelen diğer bir rivâyette (bu iki orucun) Şa`bân`ın âhirindeki oruçtan (ivaz) olduğu bildirilmiştir.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
BU BÂBDA İMRÂN İBN-İ HUSAYN HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre şöyle demiştir: (Bir ara) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e Temîm oğullarından bir cemâat gelmişti. Resûlullah onlara: - Ey Temîm oğulları! Size müjde olsun, buyur (up onlara Mebde` ve Meâda dâir İslâm akîdelerinin umdelerini öğret)ti. (İçlerinde Akra` İbn-i Hâbis bulunan bu) bedevîler: - Bizi müjdeledin. (İyi amma) bize (Beytü`l-malden dünyâlık) da ver! dediler. Bunların şu hâline eseflenerek Resûlullah`ın sîmâsı değişti. (Hayber`in fethi sırasında da) Yemen halkı (Eş`arîler) de geldi. Resûlullah onlara da: - Ey Yemenliler! Temîm oğulları mâdem ki, kabûl etmek istemediler, o hayır ve saâdet müjdesini siz alınız! buyurdu. Yemenli Eş`arîler de: - Kabûl ettik (yâ Resûla`llah! Esâsen biz huzûrunuza bunun için geldik) dediler. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem mahlûkatın ve arşın hilkati mebdeini anlatmağa başladı. Bu sırada bir kişi geldi: - Yâ İmrân! Binit deven bağından sıyrılıp kaçtı! dedi. (Ben de deveme bakmak için kalktım). Keşke (Resûlullah`ın meclisinden) kalkmasaydım (da Peygamber`in mübârek sözlerini dinlemek fırsatını kaçırmasaydım, demiştir).
Sıra :
 
Baslik :
İMRÂN İBN-İ HUSAYN`İN DİĞER BİR RİVÂYETİ
Hadis :
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: (Ezelde) Allah vardı; ve Allah`dan başka bir şey yoktu. Ve Allah`ın arşı su üzerinde bulunuyordu. Sonra Allah (levhde) kâinâtın tamâmını takdîr ve tesbît etti. Ve göklerle yeri yarattı. Resûlullah böyle buyurduğu sırada bir sözcü: Ey Husayn oğlu, deven kaçtı! diye seslendi. (Hemen çıktım baktım). Halbuki devemin berisindeki Serab (aramızı) kesiyordu (onu görmeme hâil oluyordu). Vallahi ben pek arzu ederdim ki, keşke deveyi bıraksaydım (da Resûlullah`ın kelâmını dinlemek fırsatını kaçırmasaydım).
Sıra :
 
Baslik :
CENNET HALKININ ÇOĞUNUN FAKİRLER, CEHENNEMLİKLERİN DE KADINLAR OLDUĞU RİVÂYETİNİN TEVCÎHİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: "Ben, (Mi`râc gecesi) Cennet`de baktım da ehl-i Cennet`in çoğunun fakirler olduğunu gördüm. Cehennem`e de baktım. Cehennem`dekilerin çoğunu da kadınlar (teşkîl ettiğini) gördüm" buyurmuştur.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
HAYÂNIN MÂHİYETİ, VEKAR VE SEKÎNAT HAKKINDA İMRÂN İBN-İ HUSAYN HADİSİ
Hadis :
Nebî Salla`llahu aleyhi ve sellem: "Hayâ` ancak hayır getirir" buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
KAZÂ VE KADER HAKKINDA ŞÜPHELER VE BU ŞÜPHELERDEN CEVAPLAR DAİR İMRAN İBN-İ HUSAYN RADİYA`LLÂHU ANH`DEN RİVAYET
Hadis :
Rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kere Resûl-i Ekrem`e bir kimse (İmrân`dan kendisi): Yâ Resûla`llah! Ehl-i Cennet cehennemliklerden (Allah`ın kazâ ve kaderiyle) bilinir, (ayırd edilir) mi? Diye sordu. Resûlu`llah: Evet ayırd edilir, buyurdu. İmrân: Öyle ise (Cennetlik, Cehennemlik ezelde belli olunca) hayır işliyenler, ibâdet edenler niçin işlenmeli? Dedi. Resûl-i Ekrem: Herkes niçin yaradıldıysa onu işler, kendisi için (ezelde) ne müyesser (ve mukadder) kılındıysa onu yapar, buyurdu.
Sıra :