Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

Câbir b. Abdullâh

Câbir b. Abdullâh - Sahih Buhari kitabındaki rivayet ettiği hadisi şerifler listesi

Konu :
Baslik :
ŞÜF`A HAKKINDA ULEMÂNIN ÂRÂ VE MEZÂHİBİ
Hadis :
"Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şüf`a, taksîm olunmamış her (akar olan) malda (cârî) dir. Hudud konup da yollar ta`yîn edildiği zaman şüf`a yoktur".
Sıra :
 
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN HAMRİN, MEYTENİN, HINZÎRİN, ASNÂMIN BEY`İNİ FETH-İ MEKKE GÜNÜ MEN` ETTİĞİNE DÂİR CÂBİR İBN-İ ABDULLÂH HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem feth-i Mekke senesi Mekke`de iken: - Allah ve Allah`ın Resûlü şarabın, meytenin hınzîrin, asnâmın bey`ini haram kıldı, buyurdu. Resûl-i Ekrem`e: - Yâ Resûla`llah murdar ölen hayvanın iç yağı hakkında ne buyurulur? Şuhûm-ı meyte ile sefîneler cilâlanır, deriler yağlanır, onunla nâs da (mum yapar) ışıklanır, diye soruldu da Resûlullah: - Hayır, murdar yağı bey` etmeyiniz! Bu bey` haramdır. Bundan sonra Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bu bey` haramdır, dediği zaman: - Allah Yehûd`a lâ`net etsin! Allah meytenin yağını haram ettiğinde onlar bu yağı erittiler, sattılar da tutarını eklettiler, buyurdu.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (bir kere): Bahreyn (den Cizye) malı gelmesi tahakkuk ederse, sana: (mübârek elini açarak üç def`a) şöyle şöyle (şöyle dünyâlık) veririm, buyurdu. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (cânib-i Hakk`a) alınıncaya kadar Bahreyn malı gelmedi. Bahreyn malı geldiği zaman Ebû Bekr (bir münâdîye) emredip: - Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in her kime bir va`di veyâhut bir borcu varsa bize gelsin! diye i`lân eyledi. Ben de Ebû Bekr`e gittim: - Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyur (up va`det) mişti, dedim. Ebû Bekr de (şöyle al deyip eliyle işâret ederek) benim için bir avuç (para) hapazla (yıp ver) di. Ve bunu say buyurdu. Saydım, bu nukud beş yüz (adet) idi. Bu def`a Ebû Bekr bana: - Bunun iki misli daha al! dedi.
Sıra :
 
Fasil :
Konu :
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: ben (Tebûk seferinden avdetimde) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e geldim. Resûlullah duhâ vakti (Medîne) Mescidi`nde bulunuyordu. Resûlullah bana: Haydi iki rek`at namaz kıl! buyurdu. Benim, Resûlullah uhdesinde (deve bedelinden) matlubum vardı. Resûlullah bana matlubumu edâ buyurdu; (bir kırat da) ziyâde eyledi.
Sıra :
 
Fasil :
Baslik :
BİR KİMSENİN ÖBİR KİMSEYE: "ÖMRÜN OLDUKÇA MESELÂ BU EVİMİ SANA BAĞIŞLADIM!" YÂHUT: "BEN SAĞ OLDUKÇA BU EVİMİ SANA BAĞIŞLADIM" DİYE HİBE ETMESİ Kİ, BUNA ŞERÎAT ÖRFÜNDE UMRÂ DENİR, CÂİZ OLDUĞUNA DÂİR CÂ
Hadis :
[Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Umrânın (sıhhati ve) hibe olunan kimseye âidiyyeti ile hükmetti] dediği rivâyet olunmuştur.
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBERİMİZİN EMRİ İLE ZÜBEYR`İN BENÎ KURAYZA`YI TECESSÜSÜ VE HARP CÂSUSU KULLANMANIN CEVÂZINI İFÂDE EDEN CÂBİR HADÎSİ
Hadis :
Gelen rivâyete göre, Ahzâb günü (Kureyş ile birlikte bütün Arab kabîlelerinin İslâm aleyhinde harekete geçmesi, Benî Kurayza`nın da nakz-ı ahd etmesi üzerine vaziyet ciddîleşince) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bana Benû Kurayza`nın (vaziyetine dâir) kim haber getirir? diye sordu. Zübeyr: - Ben (yâ Resûla`llah!) dedi. Sonra (harb şiddetlenince) Resûlullah (bir kere daha): - Benû Kurayza`ya dâir bana kim haber getirir? diye sordu. (Yine) Zübeyr: - Ben, diye cevap verdi. (Bunun üzerine) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Her peygamberin ashâbı içinde bir güzîdesi vardır. Benim güzîdem de Zübeyr`dir, buyurmuştur.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
HARP SIRASINDA TEKBÎR GETİRİLMESİNİN MEŞRÛİYETİ; ASKERÎ HAREKETİ DÜŞMANDAN GİZLEMEK MATLÛB OLURSA TEKBÎR`İN GİZLİ ALINMASI; SEFER VE HAREKET ESNÂSINDA BİR VÂDÎYE İNİLDİĞİNDE TESBÎH EDİLMESİ, YÜKSEKLER
Hadis :
Demiştir ki: biz (Peygamber`in Ashâb`ı) seferde yüksek bir yere çıkınca Tekbîr ederdik. Yüksekten (bir vâdîye) inince de Tesbîh eder (, Sübhâna`llah der) dik, demiştir.
Sıra :
 
Baslik :
GÂZÎLERE ZİYÂFETİN MEŞRÛİYYETİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre müşârün-ileyh demiştir ki, Ahzab günü ben: - Yâ Resûla`llah, biz bir körpe kuzu kestik, arpadan da bir sâ` (1040 dirhem) un öğüttüm; şimdi cenâbınız, maiyetinizdeki bâzı kimselerle berâber (bize) geliniz! diye da`vet ettim bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Ey hendek kazanlar! (kardeşiniz) Câbir (sizin için) yemek hazırlamış haydi geliniz! diye bütün hendek ehlini çağırdı.
Sıra :
 
Baslik :
PEYGAMBERİMİZİN HEM ADINI, HEM KÜNYESİNİ BİRDEN KULLANMAK CÂİZ DEĞİLDİR
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: bizim Ensâr`dan birisini bir oğlu doğmuştu da çocuğa Kasim diye ad koymuştu. Şimdi (o kişinin Ebû Kasim, diye anılmasını hoşlanmıyan) Ensâr ona: - Artık biz seni Ebü`l- Kasim lâkabiyle anmayız ve sana bu doğum sebebiyle. "göz aydın!" diye ikrâm da etmeyiz, dediler. Bu Ensârî de Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e geldi. Ve: - Yâ Resûla`llah, bir oğlum doğmuştu da onu Kasim diye ad vermiştim. Bunun üzerine Ensâr bana: Biz seni Ebü`l-Kasim lâkabiyle çağırmayız, ve sana göz aydın! Temennîsinde bulunmayız! dediler, (ne buyurulur? diye sordu.) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem de: Ensâr güzel söylemiştir, buyurdu. (Ve devâm ederek): Ashâbım, benim (Muhammed, Ahmed gibi) bir adımla ad verebilirsiniz. Fakat benim künyemle künyeleyemezsiniz. Çünkü Kasim yalnız benim, (mîrâs, ganîmet gibi malları Allah tarafından niyâbeten aranızda ancak ben taksîm ederim!) buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
GANÎMET MALININ TAKSÎMİNE İ`TİRÂZ EDEN ZÜLHUVAYSIRA VE BU KÜSTAH ADAMIN HÜVİYETİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, (Mekke`nin fethinden sonra) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Ci`râne (mevkiin) de (Huneyn ve Hevâzin harbinin) ganîmet (lerini) taksîm etmek üzere iken (Zülhuveysıra denilen) bir kişi Resûlullah`a karşı (küstahâne bir edâ ile) ansızın: - Yâ Resûla`llah, adâlet et! (Şu taksîm, Allah rızâsı kasd olunarak yapılmış bir taksîm değildir!) demişti. Resûlullah da onu: - Eğer ben adâlet etmezsem bedbaht olurum! (Bir rivâyete göre: sen bedbaht olursun!) cevâbiyle karşıladı.
Sıra :