Hadis »
Sahih Buhari » Hadisler Sahih Buhari HadisleriFasillar hadislerin kategorilerine göre tasnif edilmis halidir. Tikladiginiz basliklardan ilgili kategoriler ve hadisleri okuyabilirsiniz « geri 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 ileri » |
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
|
Ravi |
: |
Ukbe İbn-i Âmir |
Baslik |
: |
İRTİHAL BUYURMAZDAN EVVEL RESÛL-İ EKREM`İN UHUD ŞEHÎDLERİNE NAMAZ KILDIĞINA DÂİR UKBE İBN-İ ÂMİR HADÎSİ. VE ŞEHÎDE NAMAZ KILINMASI HUSÛSUNDA ULEMÂNIN İCTİHADLARI |
Hadis |
: |
Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (irtihâline yakın) bir gün çıkıp Uhud (gazâsı) şehidlerine meyyite namaz kılar gibi namaz kıldı. Sonra (Medîne`ye) gelip minbere çıktı. Ve (ölülere, dirilere vedâ eder gibi bir hutbe îrâd edip) buyurdu ki: Ben sizin Kevser havuzuna ilk erişeniniz olacağım. Sizin Hak yolundaki hizmetlerinize şehâdet edeceğim. Vallâhi ben, şu anda (Cennet`teki) havuzumu görüyorum. Ve emîn olunuz yine şu anda bana hazâin-i arzın yâhud arzın anahtarları verildi, (bütün cihâna İslâm nûrunun intişârı tebşîr edildi). Vallâhi ben, vefâtımdan sonra sizin hâl-i şirke döneceğinizi umarak hiç endîşe etmem. Yalnız sizin (ihtiras ile) nefsâniyet güdüp didişmenizden korkarım. |
HadisNo |
: |
661 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
|
Ravi |
: |
Abdullâh b. Ömer |
Baslik |
: |
İBN-İ SAYYÂD HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADÎSİ |
Hadis |
: |
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: Ömer radiya`llâhu anh Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem ile berâber bir cemâat içinde İbn-i Sayyâd (denilen bir kâhin) in yanına gitmişlerdi. Resûlullâh ile maiyyetindeki zevât İbn-i Sayyâd`ı (Ensâr`dan) Benî Megâle soyunun kasrı yanında çocuklarla oynarken buldular. İbn-i Sayyâd o sırada henüz erlik çağına ermeğe yaklaşmıştı. Bu genç kâhin Resûl aleyhi`s-selâm`ı bilemedi. Resûl-i Ekrem eli ile buna (hafifçe) vurarak: - Benim Resûlu`llâh olduğuma inanır mısın? deyince anladı. Resûl-i Ekrem`e bakarak: - Senin ümmîlerin peygamberi olduğunu kabûl ederim, dedi. Ve sonra Resûl-i Ekrem`e: - Sen de benim resûlu`llâh olduğuma inanır mısın, dedi. Resûlullâh bunun suâline cevap vermeği bırakıp: - Ben Allâh`a ve Allâh`ın (hak) peygamberlerine inanırım, buyurdu. Sonra da bu küçük kâhine: - Düşte, türede ne görüyorsun bakalım? diye sordu. O da: - Bana gerçek haberler de gelir, yalan haberler de. (Rü`yâmın kimi eğri çıkar, kimi doğru) diye cevab verdi. Bunun üzerine Resûl aleyhi`s-selâm: Öyle ise senin işin çok karışıktır, buyurdu. Bundan sonra Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem İbn-i Sayyâd`a: - Haydi gönlümde senin için bir şey sakladım, şunu bil bakayım? buyurdu. (Ve zihninde Sûre-i Dühân`ı hatırlamıştı). İbn-i Sayyâd: - Gönlündeki "Duh" dur, diye cevab verdi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: - Haydi sus, yıkıl git, haddini tecâvüz etme, buyurdu. Şimdi Ömer radiya`llâhu anh: - Yâ Resûla`llâh müsâade buyur da şu yalancı piçin boynunu vurayım, dedi.. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Bırak şunu, eğer bu deccâl ise sen onu vurmağa me`mûr değilsin. Deccâl değil ise onu öldürmekte senin için ne hayır ve menfaat vardır, buyurdu. Yine İbn-i Ömer radiya`llâhu anhumâ demiştir ki: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bundan başka bir kerre de Übey İbn-i Kâ`b radiya`llâhu anh ile berâber İbn-i Sayyâd`ın bulunduğu bir hurmalığa gitmişti. Resûlullâh onu gâfil avlamak ve İbn-i Sayyâd kendilerini görmeksizin onun husûsî hayâtını görmek ve onun kehânetini ve gayri tabiî hâlini Ashab`a göstermek istiyordu. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem onu kadife kisvesi içinde yan yatmış bir halde gördü. Hırka içinde genizden gelen bir hırıltı vardı. Tam bu sırada bir hurma ağacının arkasına gizlenmiş bulunan İbn-i Sayyâd`ın annesi, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i gördü. Ve hemen: - Yâ Sâfi! İşte Muhammed geldi, diye seslendi. Sâfi, İbn-i Sayyâd`ın adıdır. İbn-i Sayyâd sür`atle ayağa kalktı. Bunun üzerine Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem maiyyetinde bulunan zevâta: - Şu kadın oğlunu o halde bıraksaydı, o, saçma sapan sözleriyle gayri tabiî hâli ile size ne mal olduğunu anlatırdı, buyurdu. |
HadisNo |
: |
662 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
Çocuğa telkin |
Ravi |
: |
Enes b. Mâlik |
Baslik |
: |
RESÛL-İ EKREM`İN HÂDİMİ BULUNAN BİR YEHÛDÎ ÇOCUĞUNU MARAZ-I MEVTİNDE İYÂDE BUYURUP TA`LÎM-İ DÎN ETTİKLERİNE DÂİR ENES HADÎSİ |
Hadis |
: |
(Abdü`l-Kuddüs) adlı bir yehûdî çocuğu vardı. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e hizmet ederdi. (Bir ara) çocuk hastalandı. Nebî aleyhi`s-selâm bunu iyâdeye geldi. Ve başucunda oturdu. Ve çocuğa: "Müslüman ol!" buyurdu. Çocuk (yanında bulunan) babası (nın yüzü) ne baktı. Babası oğluna: - Ebü`l-Kâsım salla`llâhu aleyhi ve sellem`in emrini kabûl et! dedi. Abdü`l-Kuddüs de hemen: - (Eşhedü en lâ ilâhe illâ`llâh ve eşhedü enne Muhammeden resûlu`llâh) deyip müslüman oldu. Nebiyy-i Erham salla`llâhu aleyhi ve sellem (hastanın yanından) çıkarken: Şu çocuğu Cehennem ateşinden halâs eden Cenâb-ı Hakk`a hamd ü senâlar olsun, diyordu. |
HadisNo |
: |
663 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
Çocuklar islâm fıtratı üzerine doğar |
Ravi |
: |
Ebû Hüreyre |
Baslik |
: |
CENÂB-I HAKK`IN İNSANLARI HAKKI KABÛLE MÜSÂİD BİR FITRATTA YARATTIĞI, SONRA ÇOCUĞUN ANASİYLE BABASI KENDİ DİNLERİNİ ÖĞRETTİKLERİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ |
Hadis |
: |
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Her doğan çocuk muhakkak İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anasiyle babası onu yehûdî yâhud nâsrâni, yâhud mecûsî yaparlar. Nasıl ki, her hayvanın yavrusu tâmmü`l-a`zâ` olarak doğar. Hiç o yavrunun burnunda, kulağında eksik, kesik bir şey görülür mü? Sonra Ebû Hüreyre radiya`llâhu anh: [Habîbim! Allâh`ın insanları hakkı idrâk ve kabûle müsâid yarattığı fıtrat-ı asliyyesi -ki, fıtrat-ı İslâmiyyedir- rehber-i hareket ittihâziyle Allâh`ın yarattığı bu İslâm ve tevhid seciyyesini şirk ile tebdîl etmek muvâfık değildir. Bu İslâm ve tevhid dîni, en doğru bir dindir] meâlindeki nazm-ı şerîfi okumuştur. |
HadisNo |
: |
664 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
Ölmek üzere bulunana telkin |
Ravi |
: |
Müseyyeb İbn-i Hazn |
Baslik |
: |
RESÛL-İ EKREM`İN, AMUCASI EBÛ TÂLİB`E KELİME-İ TEVHÎD ARZETMESİ, FAKAT EBÛ TÂLİB`İN İ`RÂZINA DÂİR MÜSEYYEB HADÎSİ |
Hadis |
: |
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ebû Tâlib`e ölüm (alâmetleri) geldiği sırada ona, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem geldi. Ve amcasının yanında Ebû Cehl İbn-i Hişâm ile Abdullâh İbn-i Ebî Ümeyye`yi buldu. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem Ebû Tâlib`e: - "Ey ammi! (Lâ ilâhe illâ`llâh) de, nezd-i Bârî`de kendisiyle sana şehâdet ve şefâat edebileceğim (bu mübârek) kelimeyi söyle!" buyurdu. Ebû Cehl ve Abdullâh İbn-i Ebî Ümeyye: - Ey Ebû Tâlib! Abdülmuttalib milletinden yüz mü çevireceksin? diye men` ettiler. Resûl-i Ekrem amucasına bu kelime-i tevhîdi arza devâm ediyordu. Bu ikisi de mütemâdiyen o sözlerini tekrar eyliyorlardı. Nihâyet Ebû Tâlib bunlara söylediği son söz olarak: - "O, (yâni ben) Abdülmuttalib milleti üzredir" dedi, ve "Lâ ilâhe illâ`llâh" demekten çekindi. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: - "İyi bil amcacığım! Yemîn ederim ki ben, hakkında mağfiret dilemekten nehy olunmadıkça herhalde Allâhu Teâlâ`dan senin için af ve mağfiret dilerim!" dedi. |
HadisNo |
: |
665 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
|
Ravi |
: |
Alî b. Ebî Tâlib |
Baslik |
: |
ALÎ İBN-İ EBÎ TÂLİB RADİYA`LLÂHU ANH`İN KAZÂ VE KADERE DÂİR BİR HADÎSİ |
Hadis |
: |
(Biz bir kere) Bakî-i Garkad (kabristanında) bir cenâzede bulunduk. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem de yanımıza gelip oturdu, biz de etrâfına oturduk. Resûl-i Ekrem`in elinde bir asâ vardı. O hazret başını eğdi. Asâsiyle yere vurmağa başladı. Sonra buyurdu ki: - Sizden hiçbir kimse ve nüfûsu mahlûkadan hiçbir nefis yoktur ki, onun (Allâhu Teâlâ tarafından) Cennet`teki ve Cehennem`deki yeri takdîr ve ta`yîn edilmemiş olsun! Onun şakî ve saîd olduğu tesbit olunmamış bulunsun! Bunun üzerine Ashâb-ı Kirâm`dan birisi dedi ki: - Öyle ise yâ Resûla`llâh! Ameli ve ibâdeti bırakıp Cenâb-ı Hakk`ın takdîrine i`timâd edemez miyiz? Bizdenm, saâdet ehli (olması mukadder) olan her kişiyi kazâ-yı ilâhî, ehl-i saâdetin (hayır) ameline sevkeder, (kişi Cennet`e nâil olur). Yine bizden ehl-i şakâvetten (olması mukadder) olan her kişiyi de kazâ-yı İlâhî, ehl-i şakâvetin (şer) ameline sevkeder, (bu da Cehennem`e girer). Resûl-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem cevâben: - Saâdet ehline, saâdet sâhiblerinin (hayır) ameli (sevdirilerek) îfâsı kolaylaştırılır. Ehl-i şakâvete de eşkıyâ zümresinin (şer) işleri (sevdirilerek) îfâsı teshîl edilir, buyurdu. Sonra Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şu mealdeki âyet-i kerîmeyi okudu: - O kimse ki Allah hakkını verir, Allah`tan korkar, güzel kelimeyi, (Lâ ilâhe illâ`llâh) Kelime-i Tevhîd`ini tasdîk eder, muhakkak biz o kimseye hayra karşı yüsrü mûcib bir haslet müyesser kılarız. O kimse ki, hakku`llâh`a buhl edip inâyet-i ilâhiyyeden istiğnâ ve güzel kelimeyi tekzîb eder, ona da hayra karşı usrü şiddet-i mûcib bir haslet müyesser kılarız. |
HadisNo |
: |
666 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
İntihar;Kendini öldürmek (intihar);Yemin |
Ravi |
: |
Sâbit İbn-i Dahhâk |
Baslik |
: |
İSLÂM`DAN BAŞKA BİR DÎNE YEMÎN VE HÜKMÜ |
Hadis |
: |
Resûl aleyhi`s-selâm buyurdu ki: Kim ki İslâm`dan başka bir dîne kâzib ve müteammid olarak yemîn ederse, o kimse dediği gibi (yalancı) dır. Kim ki, keskin bir âletle kendini öldürürse, bu kimse de Cehennem ateşinde o âletle azâb olunur. |
HadisNo |
: |
667 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
İntihar;Kendini öldürmek (intihar) |
Ravi |
: |
Cündüb b. Abdullâh |
Baslik |
: |
MÜNTEHİR HAKKINDA CÜNDÜB HADÎSİ |
Hadis |
: |
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: (Sizden evvel geçen bir ümmet içinde) bir adamın yarası vardı. (Istırâbına dayanamayıp) kendisini öldürdü de, Allâhu Teâlâ: "Kulum kendi kendisine (ölüme teşebbüs ederek) bana takaddüm eyledi. Ben (de) ona Cennet`i haram kıldım" buyurdu. |
HadisNo |
: |
668 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
İntihar;Kendini öldürmek (intihar) |
Ravi |
: |
Ebû Hüreyre |
Baslik |
: |
İNTİHÂRIN NEV`İNE GÖRE MÜNTEHİRİN AZÂB OLUNACAĞINA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ |
Hadis |
: |
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: (Dünyâda ip ve emsâli ile) kendini boğan kimse Cehennem`de kendini boğar (ak, bıçak gibi şeylerle) kendini vuran da Cehennem`de kendini vurar(ak azâb olunur). |
HadisNo |
: |
669 |
|
|
Fasil |
: |
CENÂZE BAHSİ |
Konu |
: |
Ölüyü hayırla anmak;Şâhitlik;Tezkiye |
Ravi |
: |
Enes b. Mâlik |
Baslik |
: |
ÖLÜYÜ İYİLİKLE YÂD ETMEK |
Hadis |
: |
(Bir kerre) Resûl-i Ekrem ile bâzı Ashâbının yanlarından bir cenâze geçti. Ashâb-ı Kirâm bu cenâzeyi hayır ile andılar. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem de "vâcib oldu!" buyurdu. Sonra başka bir cenâze daha geçmişti. Ashâb-ı Resûl bunu da şer ile andılar. Resûl-i Ekrem de yine "vâcib oldu" buyurdu. Bunun üzerine Ömer İbn-i Hattâb: - Ne vâcib oldu, yâ Resûla`llâh? diye sorması üzerine, Resûlullâh: - Şu önce geçen cenâzeyi hayır ile yâdettiniz, ona Cennet vâcib oldu. Sonraki cenâzeyi şer ile andınız. Buna da Cehennem vâcib oldu. Çünkü siz yeryüzünde Allâh`ın şahidlerisiniz, buyurdu. |
HadisNo |
: |
670 |
|
« geri 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 ileri »
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13
|