|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Malı olan köle |
Ravi |
: |
Abdullâh b. Ömer |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet edilmiştir: Her kim hurma ağacını, aşıladıktan sonra satarsa, onun meyvası satanın hakkıdır. Meğer ki, müşteri (kendisine âidiyetini) şart ede. Her kim ki, malı bulunan bir köleyi satarsa, bunun da malı satanındır. Meğer ki, müşteri (kendisinin olacağını) şart ede. |
HadisNo |
: |
1073 |
|
|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Borç ödemek;Ödünç alma |
Ravi |
: |
Ebû Hüreyre |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: [Her kim halkın malını ödemek niyetiyle (istikrâz eder vyea bir muâmele sebebiyle) alırsa, Allah o kimseye (dünyâda) edâsını müyesser kılar. Her kim de halkın malını itlâf etmek kasdiyle alırsa, Allah telef ettirir] buyurduğu rivâyet edilmiştir. |
HadisNo |
: |
1074 |
|
|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Allâh`a şirk koşmamak;Hz. Peygamber`in cömertliği;İnfak-İmsak |
Ravi |
: |
Ebû Zerr-i Gıfârî |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ben (bir seferde) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber bulundum. (Avdetde) Resûlullah onu yâni Cebel-i Uhud`u görünce: - Benim için Uhud`un altın olmasını, ondan (meselâ) bir dînârın üç günden fazla yanımda beklemesini arzu etmem. (O) bir dînârı (da) ben, yalnız borç (ödemek) iin hazırla (mak iste) rim, buyurdu. Sonra Resûlullah (devâmla): - (Malca) çok (zengin) ler vardır ki, onlar, (sevabca) çok azdırlar. Meğer ki, onlar mallarını şöyle böyle (nâsa ve vücûhü birre) sarf etmiş olalar. Bu (seciyyede insa) nlarsa her halde azdır, buyurdu. Sonra Resûlullah bana: - (Ben yanına gelinceye kadar) yerinde dur! buyurup uzak değil (şöyle yakın) gitti. Bu sırada ben bir ses işittim de Resûlullah`ın yanına gelmek istedim. Sonra Resûlullah`ın: ben gelinceye kadar yerinde bekle! buyurduğunu hatırladım (da vaz geçtim). Resûlullah gelince: - Yâ Resûla`llah! O işittiğim (ne idi?); yâhud o işittiğim ses (ne idi?) diye sordum. Resûlullah: - Sen de (böyle bir ses) işittin mi? buyurdu. Ben de: - Evet, dedim. Resûlullah: - Yanıma Cebrâil Aleyhi`s-selâm gelmişti de bana o: - Ümmetinden her kim Allah`a hiç bir şey`i şerîk koşmayarak (tevhîd akîdesiyle), ölürse, Cennet`e dâhil olur, dediğini hikâye buyurdu. Ben: - (Yâ Resûla`llah!) şöyle (zinâ gibi), şöyle (sirkat gibi) bir günâh işlerse de mi? diye sordum. Resûlullah: - Evet! diye tasdîk buyurdu. |
HadisNo |
: |
1075 |
|
|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Borç ödemek |
Ravi |
: |
Câbir b. Abdullâh |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: ben (Tebûk seferinden avdetimde) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e geldim. Resûlullah duhâ vakti (Medîne) Mescidi`nde bulunuyordu. Resûlullah bana: Haydi iki rek`at namaz kıl! buyurdu. Benim, Resûlullah uhdesinde (deve bedelinden) matlubum vardı. Resûlullah bana matlubumu edâ buyurdu; (bir kırat da) ziyâde eyledi. |
HadisNo |
: |
1076 |
|
|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Ölünün borçlarını ödemek |
Ravi |
: |
Ebû Hüreyre |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: "Hiç bir mü`min yoktur, ancak ben, ona dünyâ ve âhiret (işlerin) de (kendisinden) daha yakın (bir şefik) im. İsterseniz (ihticâc için) ... kalv-i şerîfini okuyunuz!. Her hangi bir mü`min ölür de mal bırakırsa, bu mala kim olursa olsunlar, onun asabesi vâris olsun. Her hangi bir mü`min de borç, yâhud (fakîr bir) âile bırakırsa, o da bana gelsin!. Ben onun velîsiyim." |
HadisNo |
: |
1077 |
|
|
|
|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Husumet |
Ravi |
: |
Abdullâh b. Mes`ûd |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Şöyle rivâyet edilmiştir: müşârün-ileyh demiştir ki: bir kimsenin (Mescidde Rahmân Sûresi`nden) bir âyeti, benim Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`den işittiğim kırâet (-i Nebevî) hılâfına okuduğunu duydum. Hemen elinden tutup Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e getirdim. (Aramızdaki ihtilâfı arz edince yüzünde âsâr-ı şiddet hissettim. Bununla berâber) Resûlullah: ikinizini kırâeti de güzeldir; (Kur`ân hakkında) sakın ihtilâf etmeyiniz!. Sizden evvelki ümmetler, (kitablarında) ihtilaf ettiler de öyle helâk oldular, buyurdu. |
HadisNo |
: |
1079 |
|
|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Hz.Mûsâ;Husumet;Kıyâmet dehşeti;Mûsâ (A.S.) |
Ravi |
: |
Ebû Hüreyre |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Şöyle rivâyet edilmiştir. Müşârün-ileyh demiştir ki: (Bir kere) biri müslümanlardan, öbiri Yehud`dan iki kişi biribirlerine sebb-ü şetm etmişti de müslüman zat, yehûdîye: - Muhammed`i, âlemler üzerine tercîh ve ihtiyâr eden Allah`a yemîn ederim ki, demişti. Yehûdî de müslümana hitâben: - Mûsâ`yı âlemlere tercîh ve ihtiyâr eden Allah`a yemîn ederim ki, demesi üzerine müslüman elini kaldırıp yehûdînin suratına bir tokat yapıştırdı. Bunun üzerine yehûdî Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e gitti. Kendisinin ve müslim zâtın ahvâlinden olup biten şeyleri Resûl-i Ekrem`e haber verdi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: Beni Mûsâ`ya tafdîl etmeyiniz!. Hakîkat halde insanlar, kıyâmet gününde (o günün dehşetinden yıldırım çarpmış gibi) bayılacaklar; onlarla berâber ben de bî-hûş olacağım. Fakat ilk ifâkat bulan ben olacağım. O anda bir de ben ne bakayım ki, Mûsâ Arşın bir tarafına sıkıca tutunmuş duruyor. Bilmiyorum Mûsa da bayılanların içinde idi de benden evvel mi ifâkat buldu. Yâhud baygınlıktan istisnâ edilen (bahtiyar) lardan mı bulundu?. |
HadisNo |
: |
1080 |
|
|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Kısas |
Ravi |
: |
Enes b. Mâlik |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Rivâyet olunduğuna göre, bir Yehûdî (Ensar`dan) bir câriyenin başını iki taş arasında ez (erek üzerindeki hulliyyâtını al) mıştı. (Huzûr-ı Risâlet`e getirildiğinde): - Sana bu cinâyeti kim işledi; fülân mı, fülân mı? diye sorulup nihâyet Yehûdînin adı anılınca câriye başiyle işâret etti. Bunun üzerine Yehûdî yakalandı ve (cürmünü) i`tirâf etmesi üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in emriyle Yehûdînin başı iki taş arasında ezil (erek kısas edil) di. |
HadisNo |
: |
1081 |
|
|
Fasil |
: |
|
Konu |
: |
Husumet |
Ravi |
: |
Eş`as |
Baslik |
: |
|
Hadis |
: |
Eş`as hadîsi yakında geçmişti. Orada Eş`as (radiya`llahu anh): kendisiyle Hadramût ahâlîsinden bir kimse arasında husûmet tehaddüs ettiğini zikretmişti. Bu rivâyette ise Eş`as (İbn-i Kays) bu husûmet, kendisiyle bir Yahûdî arasında idi, demiştir. Kâ`b İbn-i Mâlik radiya`llahu anh`den rivâyet olunduğuna göre müşârün-ileyh Hazretleri`nin Eslemî Abdullah İbn-i Ebî Hadred zimmetinde alacağı varmış. Bir kere Kâ`b, Abdullah`a mülâkî olup ondan alacağı taleb etmiş, her ikisi de ileri geri söylenmişler, hattâ sesleri yükselmiş. Bu sırada Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bunların yanına uğramış da: - Yâ Kâ`b, buyurmuş Abdullah`ın uhdesindeki matlubunun nıfsını al!, der gibi (mübârek) eliyle işâret etmiştir. Kâ`b da Eslemî`nin uhdesindeki matlubunun nısfını almış da öbir nısfını bırakmıştır. Habbâb İbn-i Eret radiya`llahu anh`den şöyle rivâyet edilmiştir: müşârün-ileyh hazretleri demiştir ki: câhiliyet devrinde ben kılıççı idim. Âs İbn-i Vâil uhdesinde (kadın müzeyyenâtı ücretinden) matlubum vardı. Bu alacağımı taleb etmek üzere ona mürâcaat ettim. Âs bana: - Sen, Muhammed`e küfredinceye kadar sana paranı vermem, dedi. Ben de: - Hayır, vallahi ben -Allah seni öldürüp sonra ba`s edinceye kadar- Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem`e küfretmem! dedim. Âs: - Demek ben muhakkak ölürüm, sonra dirilirim! Öyle mi? dedi. Ben de: - Evet, öleceksin, sonra dirileceksin! dedim. Âs: - Öyle ise beni bırak! Ben ölüp sonra ba`s olunayım. Bana orada mal, çoluk çocuk verilsin, sonra borcumu kazâ edeyim! di (ye istihzâ et) ti. |
HadisNo |
: |
1082 |
|