Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

KİTÂBÜ`L-BÜYÛ`

Sahih Buhari eserindeki KİTÂBÜ`L-BÜYÛ` fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Baslik :
TİCÂRETİN FAZÎLETİ HAKKINDA ABDURRAHMÂN İBN-İ AVF HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Biz Medîne`ye (hicret edip) geldiğimizde, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem benimle Sa`da İbn-i Rebî` arasında kardaşlık te`sîs etmişti. Bunun üzerine Sa`d İbn-i Rebî` (Abdurrahmân İbn-i Avf`e): - Ben mal cihetiyle Ensâr`ın en zenginiyim; malımın yarısını sana ayırdım. Sonra bak! İki kadınından hangisini dilersen senin hisâbına talâkını veririm. İddeti geçince onu tezevvüc edersin, dedi. Abdurrahmân İbn-i Avf, Sa`d`e: - (Allah ehlini ve malını sana mübârek eylesin,) benim bunlara ihtiyâcım yoktur. İçinde ticâret yapılan bir çarşınız yok mu? (Bana o pazara delâlet ediniz,) dedi. Sa`d: - Kaynuka` (kabîlesinin) çarşısı vardır, dedi. Abdurrahmân İbn-i Avf Kaynuka` çarşısına gitti. (Satmak üzere) keş ve yağ götürdü. Ertesi günü yine gitti. Çok geçmedi, Abdurrahmân Resûlullah`ı ziyârete geldi. Üzerinde (ehl-i zifâfa mahsus) zafran eserin vardı. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Evlendin mi? diye sordu. Abdurrahmân: - Evet evlendim, diye cevap verdi. Resûlullah: - Kimi tezevvüc eylediğini sordu. O da: - Ensar`dan bir kadınla evlendim, dedi. Resûlullah: - Ne kadar mihir verdin? buyurdu. Abdurrahmân: - Bir çekirdek (beş dirhem) ağırlığında altun yâhud altundan bir çekirdek verdim, diye cevab verdi. Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Abdurrahmân`a: - Bir koyun (kesmek sûreti) le olsun, velîme yap, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
HALÂL İLE HARAM ARASINDAKİ UMÛR-I MÜŞTEBİHEYE DÂİR NU`MÂN İBN-İ BEŞÎR HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Halâl olan şeyler bellidir; haram olanlar da bellidir. Fakat halâl ile haram arasında birtakım şübheli şeyler vardır (ki bunlar halâl mıdır, haram mıdır? Çok kimseler bilmezler). Kim ki, kendisince günah olması sezilen bir şey`i terk ederse, o, hürmeti âşikâr olan şey`i çoktan bırakmış demektir. Kim ki, günah olması şübheli olan şey`e cür`et ederse, bu da hürmeti vâzıh muharremâta dalmağa yaklaşmıştır. Günahlar (, haramlar) Allah`ın korusudur (yasak yeridir). Hangi çoban ki, (davarlarını) koru etrâfında otlatırsa, çok sürmeden koruya dalabilir.
Sıra :
 
Baslik :
SA`D İBN-İ EBÎ VAKKÂS İLE ABD İBN-İ ZEM`A ARASINDA İSTİLHAK VE TA`YÎN-İ NESEB DA`VÂSI. VE TARAFEYNİN SÛRET-İ TEŞEKKÜLÜ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Utbe İbn-i Ebî Vakkas, kardeşi Sa`d İbn-i Ebî Vakkas`a vasiyet etmiş (şöyle söylemiş): - Zem`an`ın câriyesinin oğlu (Abdurrahmân,) ben (im sulbüm) dendir. Bu çocuğu almalısın!. Hazret-i Âişe diyor ki: - Mekke`nin fethi senesi (Mekke`ye varıldığında) Sa`d İbn-i Ebî Vakkas, çocuğu (, Abdurrahmân`ı) yakaladı. Ve: - Bu, kardeşim Utben`in oğludur. Bunun nesebinin kendisine istilhâkı için bana vasıyet etmiştir, dedi. Bunun üzerine Abd İbn-i Zem`a ayaklanıp: - Bu, benim kardeşimdir; bababın câriyesinin oğludur; babamın firâşı üstünde doğmuştur, dedi. Her iki taraf bu nizâ` ve husûmetlerini Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e arz ettiler. Sa`d İbn-i Ebî Vakkas: - Yâ Resûla`llah! Bu çocuk, kardeşim Utbe`nin oğludur. Nesebinin kendisine istilhâkına dâir bana vasıyeti vardır, dedi. Abd İbn-i Zem`a da: - Bu, benim kardeşimdir; ve babamın câriyesi doğurmuştur; babamın firâşi üstünde doğmuştur, dedi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Yâ Abd İbn-i Zem`a! Bu (Abdurrahmân) senin (kardeşin) dir, buyurdu. Sonra da Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: - Çocuk, (sâhib-i) firâşindir. Zânîye de mahrûmiyet düşer, buyurdu. Sonra Resûl-i Ekrem vesîle-i husûmet olan bu çocuğun sîmâca Utbe`ye benzediğini görerek, zevci Sevde Bint-i Zem`a`ya: - Ey Sevde! Bundan sonra sen de Abdurrahmân`a gözükme (, ondan kaç!) buyurdu. Bundan sonra Abdurrahmân, Sevde (vefât edip de) Allahü Azze ve Alâ`nın rahmetine kavuşuncaya kadar, Ümmü`l-Mü`minîn`in yüzünü görmedi.
Sıra :
 
Baslik :
HİLL-Ü HURMETTE ŞÜBHE, VESVESE DERECESİNİ BULMAMASI HAKKINDA HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bâzı kimseler: - Yâ Resûla`llah! Bâzı Bâdiyeler bize (kesilmiş) et getiriyorlar. Bilmeyiz ki, bunlar kesilirken hayvan üzerine İsmu`llah zikrettiler mi, etmediler mi? dediler. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - Bu et üzerine Bismi`llâh deyiniz, sonra yeyiniz! diye cevab verdi.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
KAZANCIN HİLL-Ü HURMETİNE MÜBÂLÂTSIZLIĞIN ZEMMİNE DÂİR RİVÂYETLER
Hadis :
Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in: insanlara (muhakkak) bir zaman erişir ki, o devirde kişi, ele geçirdiği mal halâldan mı, haramdan mı? kazanıldığını hiç aldırmaz.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
BEY`-İ SARFA DÂİR ZEYD İBN-İ ERKAM İLE BERÂ` İBN-İ ÂZİB`İN MÜŞTEREK RİVÂYETLERİ
Hadis :
Şöyle dedikleri rivâyet edilmiştir: Biz, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem zamânında tâcir idik. (Bir kere) Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e sarf(ın hükmün) den sorduk da Resûlullah: "(Bir mecliste) bir elden bir ele verilir, alınırsa beis yoktur. Eğer va`de ile olursa sahîh değildir" buyurdu.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
EBÛ MÛSE`L-EŞ`ARÎ`NİN RİVÂYET ETTİĞİ BİR HADÎSE HAZRET-İ ÖMER`İN ŞÂHİD TALEBİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Ömer İbn-i Hattâb radiya`llahu anh`den (ziyâret için üç def`a) izin istemiştim de bana izin verilmemişti. Ömer, (o sırada müslümanların işiyle) meşgul olsa gerekti. Ben de geri dönmüştüm. Ömer, meşguliyetinden kurtulunca (Ebû Mûse`l-Eş`arî`yi kasd ederek): - Abdullah İbn-i Kays`in sesini işitmedim mi? (Şimdi onu işitmiştim) izin veriniz (de gelsin!) demiş, fakat: - Ebû Mûsâ gitti, diye cevab verilmiştir. (Hazret-i Ömer arkamdan adam gönderip) beni da`vet etti. (Gelince) bana: - Niçin geri gittin? diye sordu. Ben de: - Biz, bununla (yâni izin verilmeyen kapıdan dönmekle) emrolunduk, diye cevab verdim. Bunun üzerine Ömer: - (Resûlullah`ın) böyle (rücû` ile emrine dâir) beyyine getirirsin. (Değil mi?. Vâkıa ben seni ittiham etmek istemem. Fakat nâsın Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e yalan isnâd etmesinden endîşe ederim) dedi. Bunun üzerine ben, (şâhid bulmak üzere) Ensar meclisine gittim. Onlardan (bu rücû` haberini) sordum. Ensâr: - Bu mes`ele hakkında büyüklerimizin senin için şahâdetleri ne lâzım?. Bunu küçüklerimiz de, (meselâ) Ebû Saîd-i Hudrî (bile) muhakkak (bilir,) şahâdet eder, dediler. Ben de Ebû Saîd-i Hudrî`ye gittim. (Ömer`e getirdim. O da haberi anlattı.) Ömer: - Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in emrinden (bu rücû` mes`elesi) bana kapalı mı kaldı? (Öyle ya) çarşılara, pazarlara ticârete çıkmak beni, (Resûlullah`ın meclisine devamdan) alıkoydu, di (ye eseflen) di.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
SILA-İ RAHM HAKKINDA ENES İBN-İ MÂLİK`İN BİR HADÎSİ. VE SILA-İ RAHMİN DERECELERİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, Müşârün-ileyh: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Kim ki rızkının bereketlenmesi, bakıye-i ömrünün uzaması kendisini sevindirirse, o kimse sıla-i rahmetsin!" buyurduğunu işittim, demiştir.
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
RESÛL-İ EKREM`İN REHN İLE, VA`DE İLE BİR YEHÛDÎDEN ZAHÎRE MÜBÂYAASINA DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh demiştir ki: (Bir def`a elimde) bir arpa ekmeği ve bir mikdar bayat yağla Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e vardım. (O sırada) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (demir) bir zırhını Medîne`de bir Yehûdîye rehnederek ondan âilesi (ni infâk) için (vâde ile bir mikdar) arpa almak üzere idi. Bu halde Resûlullah`ın: - Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem`in ehl-i beyti yanında ne bir sâ` buğday, (ne de) bir sâ` dâne akşamlayamadı ki, buyurduğunu işittim. (Enes devamla): - Hakîkaten Resûlullah`ın hânedânı içinde (lâzimü`l-infak) dokuz kadın vardı, (diyor).
Sıra :
 
Baslik :
ELİ EMEĞİ İLE İKTİSÂB-I MAÎŞETİN FAZÎLETİ HAKKINDA MİKDAM İBN-İ MA`D-İ KERİB HADÎSİ
Hadis :
Rivâyet olunduğuna göre, müşârün-ileyh, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Hiç bir kimse kendi eli emeğini yemekten hayırlı, asla bir lokma yememiştir. Allah`ın Peygamberi olan Dâvud aleyhi`s-selâm da kendi elinin emeğini yerdi" dediğini haber vermiştir.
Sıra :