Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT

Sahih Buhari eserindeki KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Allah düşmanları ile savaş;Dâvete katılmak (icâbet);İrtidat edenler
Allah huzûruna çıkış;Güzel söz sadakadır;Kıyâmet alâmetleri;Malın çoğalması;Sadaka vermek;Tasadduk;Yol kesmek
Allâh`a ibâdet;Allâh`a şirk koşmamak;Nâfile ibâdet;Namaz kılmak;Oruç
Allâh`a şirk koşmamak;Bilmediğini sormak;Namaz kılmak;Sıla-i Rahm;Zekât
Benî İsrâîl`in ibretli kıssaları
Benî İsrâîl`in ibretli kıssaları;Borç ödemek
Câhilyede işlenen hayırlar;Köle âzad etmek;Sadaka vermek;Sıla-i Rahm;Tasadduk
Cimrilik;Cömertlik
Cimrilik;Cömertlik;İnfak-İmsak
Cömertlik;Sadaka vermek;Tasadduk
Çalışmak;Medîne`ye hicret
Definenin beytulmâl hissesi;Tazmin (ödeme)
Dilencilik
Dilencilik;Gerçek fakir
Dilencilik;Sabretmek
Dilencilik;Sadaka vermek;Tasadduk;Veren el - alan el
Dilencilik;Veren el - alan el
Dilencilik;Yüzsüzlük
Dünya hâyatının câzibesi
Ehl-i kitap;Kiymetli malları zekât almamak
Ensârın fazîleti
Ev kadının ecri
Hayra delâlet
Hayvanları damgalamak
Hediye
Hırs;Veren el - alan el
Hîbeden dönmek (rücû`)
Kadınların çoğalıp erkeklerin azalması;Malın çoğalması
Kıyâmet alâmetleri;Malın çoğalması
Kız çocukları;Sadaka vermek;Tasadduk
Malın kıymetlisini infak (birr)
Malın kıymetlisini infak (birr);Sadakayı yakınlarına vermek
Mazlûma yardım;Sadaka vermek;Tasadduk
Mazlûmun bedduâsı
Namaz kılmak;Tevhîde dâvet;Zekâtın farziyeti
Nisab
Ölü hayvanın derisi
Öşür
Peygamber soyu sadaka mal yemez
Sadaka helâl maldan verilir;Sadaka vermek;Tasadduk
Sadakayı yakınlarına vermek
Vekilharç
Zekât miktarı
Zekât nisabına girmeyen mallar
Zekât verene duâ etmek
Zekâtı lâyık olana vermek
Zekâtı verilmeyen mallar
Baslik :
ZEKÂTIN VÜCÛBU HAKKINDA İBN-İ ABBÂS`IN RİVÂYET ETTİĞİ MUAZ İBN-İ CEBEL RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem Muâz (İbn-i Cebel) i Yemen`e (vâli ve kadı) gönderirken şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Ey Muâz! Yemenlileri (ibtidâ) Allah`tan başka ibâdete lâyık bir Tanrı olmadığını ve benim de Allâh`ın Peygamberi olduğumu bilmeğe ve tanımağa da`vet et! Eğer bu iki şehâdeti kabûl ederlerse bu defa onlara her gece ve gündüz üzerlerine beş vakıt namaz farz kılındığını öğret. Eğer namazın vücûbunu (namaz kılarak) i`tirâf ederlerse, bu defa da onlara bildir ki, Allah, kendilerine mallarında zekât farz kılmıştır. Bu zekât, zenginlerinden alınır ve onların fakirlerine verilir.
Sıra :
 
Baslik :
ZEKÂTIN VÜCÛBUNA DÂİR EBÛ EYYÛB-I ENSÂRÎ RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: Bir kimse Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e: Yâ Resûla`llâh! (Kendisi ile amel edince) beni Cennet`e koyacak mûteber bir ibâdet haber verseniz, diye bir niyaz ve temennîde bulunmuştu. Mecliste bulunanlardan birisi: - Buna ne oluyor ki, ne dileği var ki? diye istifsâr etmesi üzerine Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Bu bir gûnâ hâcet sâhibidir, nesi olacak, buyurup sâile karşı: - Allâh`ı tevhîd edersin ve Allâh`a ibâdette hiç bir şeyi şerik kılmazsın, namaz kılar, zekât verir, sıla-i rahm edersin, diye cevab verdi.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
BU BABTA EBÛ HÜREYRE`DEN RİVÂYET OLUNAN A`RABÎ HADÎSİ
Hadis :
(Bir gün) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`e bir A`râbî geldi. Ve: - Yâ Resûla`llâh, beni bir ibâdete delâlet buyursanız ki, ben onu işleyince Cennet`e girebileyim, demişti. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Allâh`a ibâdet edersin, ve Allâh`a hiç bir şeyi şerik kılmazsın, farz olan namazı kılar, farz olan zekâtı verir ve Ramazan orucunu tutarsın! buyurdu. A`râbî (kemâl-i safvetle): - Hayâtım yed-i kudretinde olan Allâh`a yemîn ederim ki ben, sizden işittiğim bu ibâdetler üzerine hiç bir ibâdet ziyâde etmem, deyip de müteâkıben dönüp gidince, Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem: - Kim ki, ehl-i Cennet`ten bir nâsıye görüp mesrûr olmak isterse, şu temiz sîmâya baksın!, buyurdu.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
EHL-İ İRTİDÂDIN KATLİ HAKKINDA EBÛ BEKR RADİYA`LLÂHU ANH`İN HÜKMÜ VE HAZRET-İ ÖMER`İN İ`TİRÂZI
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in vefâtı üzerine Ebû Bekr (-i Sıddîk halîfe) olup (kabâil-i) Arabdan irtidâd edenler küfr(-i sâbıklarına avdet) ettiklerinde (ordu sevkine teşebbüs etmişti.) Ömer: - Ey Halîfe-i müslimîn! Bunlara karşı nasıl harb açarsınız? Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Biz müslümanlar, Lâ ilâhe illa`llâh diyene kadar ehl-i şirk ile mukâteleye me`mûruz, kim ki bu şehâdet kelimesini söylerse hakk-ı şer`îsine tevfîkan benden malını ve canını muhâfaza etmiş olur (gizli) küfür ve ma`sıyetin hesâbı Allâh`a âiddir" demişti. Hazret-i Halîfe cevâben: - Va`llâhi her kim namazla zekâtı tefrîk ederse, bu gürûh ile harb ederim. Çünkü zekât mâlî bir haktır (namaz bedenî bir vazîfe olduğu gibi). Allâh`a yemîn ederim ki, bunlar, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e verdikleri bir dişi oğlağı benden esirgerlerse bundan dolayı muhakkak onların boynunu vururum, buyurdu. Bunun üzerine Ömer: - Vallâhi bildim ki mürtecîlerin katli hakkındaki Halîfenin bu hükmü, Cenâb-ı Hakk`ın Ebû Bekr`in gönlünde yarattığı genişliğin eseridir. Bu sâyede mukâtelenin hak olduğunu öğrendim, diye Hazret-i Sıddîk`ı tasdîk eyledi.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HAZRET-İ SIDDÎK`IN YÜKSEK İRÂDESİ VE NÜFÛZ-I NAZARI;ZEKÂT`TAN İMTİNÂ` EDENLER HAKKINDA TAHZÎRÂT-İ ŞEDÎDE
Hadis :
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu dediği rivâyet edilmiştir: Sâhibi tarafından zekât hakkı verilmiyen deve, (Kıyâmet gününde) besili ve en güçlü kuvvetli hâli ile gelerek sâhibine musallat olup tabanlariyle onu çiğner. Zekâtı verilmiyen davar da gâyet semiz ve kuvvetli hâli ile gelerek sâhibine musallat olup tırnaklariyle onu çiğner, boynuzlariyle de vurur. Resûl-i Ekrem (devam edip) buyurdu ki: bu hayvanların haklarından birisi de su başında (sütlerinin) sağılması, (fakir ve ebnâ-i sebîle tasadduk edilmesi)dir. Resûli Ekrem (yine devam edip) buyurdu ki: Sakın sizden hiç biriniz kıyâmet gününde omuzuna zekâtını vermediği koyununu yüklenip avaz avaz bağırtarak ve: Yâ Muhammed! diye (istimdâd ede) rek (bana) gelmesin! Ben ona: Hükmü ilâhîden senin için bir zerresini tahfîfe mâlik ve muktedir değilim. Sana (dünyâda) hükm-i ilâhîyi tebliğ ettim, diye cevab veririm. Yine sizden hiç biriniz omuzunda zekâtını vermediği devesi yüklü bağıra, bağıra ve Yâ Muhammed! diye (istimdâd ede) rek (bana) gelmesin!. Ben buna da: Hükm-i ilâhîden bir zerresini senin için tahfîfe me`zun değilim. Sana (dünyâda) hükm-i ilâhîyi teblîğ ettim, diye cevab veririm.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
ZEKÂTTAN İMTİNÂ EDENLERİN ZEMMİ VE SÛRET-İ TA`ZÎBİ HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ VE İZÂHI
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu dediği rivâyet edilmiştir: Kim ki, Allah kendisine mal verir de o malın zekâtını vermezse, kıyâmet gününde zekâtı verilmiyen mal, sâhibi için gâyetle semnâk erkek bir yılan sûretine konulur. Bunun iki gözü üstünde (nişâne-i vahşet olarak) iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyâmet gününde mal sâhibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan (ağzı ile) sâhibinin çenesini iki tarafından yakarlar. Sonra: ben senin (dünyâda çok sevdiğin) malınım, ben senin hazînenim! der. (yine Ebû Hüreyre demiştir ki:) Bundan sonra Resûl-i Ekrem, şu meâldeki âyet-i kerîmeyi okudu: (Sevgili habîbim! Allah hazîne-i kereminden kendilerine ihsan buyurulan servetle düşkünlere muâvenetten kaçan bahiller zannetmesinler ki, bu hareketleri kendileri için hayırdır. Belki en büyük bir şerdir, (bir vebaldır). Yarın mahşerde bunların bu servetleri boyunlarına lâle gibi takılarak teşhîr edilirler).
Sıra :
 
Konu :
Baslik :
NİSÂB-I ZEKÂT HAKKINDA EBÛ SAÎD-İ HUDRÎ RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Beş okıyye (yâni iki yüz dirhem) den az miktar (daki gümüş) de zekât yoktur. En aşağı üçer yaşında beş deveden aşağısında da zekât yoktur. Beş vesak miktârının mâdûnunda (ki hurma, üzüm ve hubûbatta) dahi zekât vâcib değildir.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HALÂL KAZANÇTAN VERİLEN SADAKANIN İND-İ İLÂHÎDE ŞÂYÂN-I KABÛL OLDUĞUNA DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Kim ki, halâl kazancından bir hurma değerinde bir şey tasadduk ederse -ki, Allah halâl maldan verilen sadakadan başka hiç bir sadakayı kabûl etmez- işte bu halâl sadakayı sağ eliyle kabûl eder. Sonra o tek hurma kadar sadakayı, dağ gibi oluncaya kadar, sizin biriniz erkek küheylân tayını büyüttüğü gibi sâhib-i sadaka için (ithimam ile) büyütür.
Sıra :
 
Baslik :
ZEKÂT VERMEĞE MÜSÂREAT EDİLMESİNE DÂİR HÂRİSE İBN-İ VEHB RADİYA`LLÂHU ANH HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet edilmiştir: Ümmetim sadaka ver (meğe müsâraat edi)iniz!. Zîrâ size bir zaman gelir ki, kişi o sırada sadakasiyle (sokak sokak) dolaşır da onu kabûl edecek bir kimse bulamaz. (Sadaka verilmek istenilen) herkes: "Dün bu sadaka ile gelseydin (ihtiyâcım vardı) muhakkak ben onu kabûl ederdim. Fakat bu gün benim için bu sadakaya ihtiyaç yoktur" der.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
ZEKÂTA MÜSÂREAT HAKKINDA EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: İçinizde mal çoğalarak (köşe bucak) dolup taşmadıkça kıyâmet kopmaz. Hattâ o sırada mal sâhibi, sadakasını kim kabûl eder ki, diye tasalanır. Hattâ arzettiği kimse, mala benim ihtiyâcım yoktur, der.
Sıra :