Hadis | Kütüb-ü Sitte | Buhari | Hadis Sözlüğü

A B C D E F G H I İ K L M N R S Ş T U V Y Z

HADİSLERİNDE ARAMA YAP

Fasil Ravi Konu Hadis

KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT

Sahih Buhari eserindeki KİTÂBÜ`Z-ZEKÂT fasılı ile ilgili konular ve hadisler

Baslik :
ZEKÂTA MÜSÂREAT HAKKINDA ADİY İBN-İ HÂTİM HADİSİ
Hadis :
Şu haber rivâyet edilmiştir: (Bir kere) ben, Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in yanında iken Huzûru Saâdet`e iki kişi geldi. Bunun birisi (ortalığın) fakr-ü ihtiyâcından yana, yakıla bahsediyordu. Öbürüsü de yol kesildiğinden (emniyet ve âsâyiş bulunmadığından) şikâyet etmişti. Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (bunlara cevâb verip) buyurdu ki: Amma kat`-ı tarîk mes`elesi: (çok sürmez), az sonra sana bir zaman gelir ki, o vakit ticâret kervanı kimsenin himâye ve kefâletine muhtâc olmıyarak tâ Mekke`ye kadar çıkar, (gider). Ortalığın müzâyakasına gelince: sizin biriniz (elinde) sadakasiyle (kapı kapı) dolaşıp da kendisinden bu sadakayı kabûl edecek bir kimse bulamayacak bir halde müreffeh günler gelmedikçe kıyâmet kopmaz. Sonra sizden biriniz (Âhirette) Allâhu Teâlâ`nın Dîvân-ı Sübhânîsinden muhakkak durur. Hem de Allah ile kendi arasında ne bir hicab, ne de Allah kelâmını terceme edecek bir terceman bulunmıyarak duracaktır. Sonra Cenâb-ı Mevlâ o kula: - Sana ben mal vermedim mi? diye her halde sorar. O kul da: - Evet, (verirdin Allâh`ım) diye muhakkak cevab verir. Sonra Hak Teâlâ: - Sana ben Peygamber göndermedim mi? diye elbette sorar. O kul da: - Evet, (gönderdin Rabbim) diye şüphesiz cevâb verir. Bu halde o kimse sağına bakar, Cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Sonra soluna bakar, Cehennem ateşinden başka bir şey göremez. Ashâbım! Şimdi sizin her biriniz tek bir hurmanın yarısı ile, bunu da bulamazsa güzel sözle olsun kendisini Cehennem ateşinden korusun!
Sıra :
 
Baslik :
ÂHİR ZAMANDA HARB ÇOKLUĞUNDAN ERKEK AZALIP KADIN ÇOĞALACAĞINA HATTÂ BİR ERKEĞİN KIRK KADININ VEKÎL-İ UMÛRU OLACAĞINA DÂİR EBÛ MÛSE`L-EŞ`ÂRÎ HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`den nakl ederek şöyle rivâyet edilmiştir: Resûl-i Ekrem buyurmuştur ki: halk için elbette bir zaman gelecektir ki, o sırada bir adam altın sadakasiyle (taraf taraf) dolaşacak da sonra elinden sadakasını alacak bir fakîr bulamıyacak. Yine o sırada (masâib-i harbiye ile) erkeklerin azlığından ve kadınların çokluğundan nâşî (hâmîsiz) kırk kadının (düşmandan korkarak) bir erkeğin himâyesine sığındıkları görülecektir.
Sıra :
 
Baslik :
ASR-I SAÂDET`TEKİ MAÎŞET DARLIĞINI VE FÜTÛHÂT-İ İSLÂMİYYE ÜZERİNE REFAH VE SAÂDET DEVRİ AÇILDIĞINI BİLDİREN EBÛ MES`ÛD HADÎSİ
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: Ebû Mes`ûd demiştir ki. (sadaka âyeti nâzil olup da) Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem bize sadaka ile emrettiği sıralarda (sadaka vermeğe kudreti olmıyan) her hangi birimiz, çarşıya gider; ve arkasında (ücretle) yük çekerek iki avuç (hurma) kazanırdı. (Ve bu kazancından sadaka verirdi) bu gün ise bunlardan bâzılarının yüz binler (le servet)i vardır.
Sıra :
 
Baslik :
HAZRET-İ ÂİŞE`NİN BİR HURMA SADAKA BUYURMALARI. ÂİŞE HAZRETLERİ BİR KEREDE KENDİSİNE HAZRETİ MUÂVİYE TARAFINDAN HEDİYE EDİLEN İKİ KESE ALTINI BİR GÜNDE FUKÂRAYA DAĞITMIŞ, AKŞAM VAKTİ ZEYTİN EKMEKLE İF
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Bir kere) kendisinin iki kız çocuğu ile yanıma tese`ül ederek bir kadın girmişti. O sırada yanımda bir hurmadan başka bir şey bulunmuyordu. O bir hurmayı ona verdim. Kadın hurmayı iki çocuğu arasında taksîm etti. Ve kendisi ondan bir şey yemedi. Sonra kalkıp çıktı, (gitti). Müteâkıben yanıma Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem girdi. Bu vâkıayı kendilerine bildirdim. Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki. Kadın, erkek her hangi bir mü`min şu kız çocukları yüzünden bir sûretle sıkıntı çekerse (hayır bilsin! Çünkü) kız çocukları, kendisi için Cehennem ateşinden koruyan birer perde olurlar.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
SAHİH VE SON DERECE BAHİL OLUP DA SADAKA VERİR DE FAKİR OLURUM KORKUSU GÖNLÜNDE HÂKİM OLDUĞU HALDE VERİLEN SADAKA, SADAKALARIN EFDALİ OLDUĞUNA DAİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in huzûruna bir kimse, (Ebû Zer radiya`llâhu anh) geldi. Ve: - Yâ Resûla`llâh! Ecir ve sevâb cihetiyle hangi sadaka daha büyüktür? (ki, ben onu vereyim) diye sormuştu. Resûl-i Ekrem: - (Sevâbı büyük sadaka,) senin sahîh, son derece bahîl olduğun, fukarâlıktan korkar, zenginlikten hoşlanır bulunduğun halde verdiğin sadakadır. Can boğaza gelip, bu malım filân içindir, şu malım da falan içindir, diyene; ve bu (sülüsten fazlası) da veresenin olana kadar (sadakanı) te`hîr etme!
Sıra :
 
Baslik :
SADAKA VERMEK
Hadis :
Şöyle rivâyet edilmiştir: (Bir kere) Nebî aleyhi`s-selâm`ın bâzı kadınları: - Hangimiz (evvel ölüp de) en çabuk sana kavuşacaktır? diye Resûl-i Ekrem`e sormuşlardı. O da cevâben: - Eli uzun olanınız, buyurmuştu. Bu def`a Peygamber`in kadınları bir kamıp endâze alıp kollarını ölçmeğe başladılar. İçlerinden en uzun kollu kadın Sevde (Bint-i Zem`a) idi. Fakat Resûlullâh`ın vefâtından sonra öğrendik ki, kolu uzun alan kadın, sadakası bol, (eli açık) kadın demek imiş. Ve hakîkaten içimizde Sevde, aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm`a ilk iltihak eden kadın oldu. Ve Sevde sadaka vermeği çok severdi.
Sıra :
 
Ravi :
Baslik :
HAYIR KASDİYLE VERİLEN SADAKADAN MÛSAB OLUNUR, BU BABTA RİVÂYET OLUNAN EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir. (Benî İsrâil`den) bir kimse her halde (bu gece) bir sadaka vereceğim, diye nezr ederek sadakasiyle (evinden) çıkmış ve sadakasını (tesâdüfî) bir hırsızın eline sunmuştu. Sabah olunca halk: - (Tuhaf şey?) Hırsıza sadaka veriliyor. (Bu câiz mi?) diye söylenirler. Sadakayı veren (bu yanlış işten müteessir olmıyarak): - Yâ Rab! Yalnız Sana hamd edilir. (Sadaka verdiğim için hamd ederim,) dedi. Ve elbette sadaka veririm, diye yemîm etti, ve (gece evinden) sadakasiyle çıktığında (bu def`a da) bilmiyerek sadakayı bir zâniyenin eline sıkıştırdı. Sabahleyin halk: - (Bu ne hal?) Bu gece de rosbuya sadaka verilmiş, diye söylenirler. Sadaka veren kimse hiç aldırmayarak: - Yâ Rab! Fâhişeye (Sen`in irâdenle) sadaka verdiğim için Sana hamd ederim, dedi. Ve her halde sadaka vereceğim, diye azmetti. Ve sadakasiyle çıktığında bu def`a da bir zenginin eline koymuştu. Sabahleyin halk: - Zengine sadaka verilmiş, (olur şey değil?) diye dedikodu ederler. Sadaka veren zât: - Allâh`ım! Hırsıza, rosbuya, zengine sadaka verdiğim için Sana hamd ederim. (Bunlara sadakamı Sen`in irâdenle verdim.) diyordu. Sonra bu kimse, rü`yasında şöyle müjdelendi: - Hani o hırsıza verdiğin sadaka yok mu? (Kabûl olunmuştur) umulur ki, o sadaka sebebiyle hırsız, sirkatten vaz geçerek temiz bir hayâta kavuşur. Fâhişeye verdiğin sadakaya gelince, (bu da kabûl edilmiştir.) Me`muldür ki, bu kadın da çirkef hayattan kurtulup da kesb-i iffet eder. Hani o zengin! (Buna verilen sadaka da kabûl edilmiştir). Umulur ki, bu zengin de aldığı sadakadan mütenebbih olarak Allâh`ın kendisine verdiği servetten fukarâya vermeğe başlar.
Sıra :
 
Baslik :
ZEKÂTIN FAZÎLET-İ AHLÂKA HİZMETİ HAKKINDA MAN`N İBN-İ YEZÎD İBN-İ AHNES HADÎSİ
Hadis :
(Resûl-i Ekrem`e husûsiyetini ifâde ederek) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ben, babam, büyük babam Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e bîat ettik. Resûl-i Ekrem beni nişanladı ve evlendirdi. Ve Resûl-i Ekrem`e da`vâ arz ettim. (Bana hak verdi. Bir kere) babam Yezîd, tasadduk etmek için bir mikdar altın ayırıp mescidde kendi nâmına tasadduk edivermesi için birisine bırakmıştı. Sonra ben geldim, o adamdan bu altınları alıp babamın yanına altınlarla geldim. Babam: - Va`llâhi bu parayı sana verilsin diye bırakmadım, diye altınları almak istedi. Ben de Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e keyfiyeti arz ettim. Resûl-i Ekrem (babama hitâb ederek): - Ey Yezîd! Niyet ettiğin sadaka savâbı sana âidtir. (Bana karşı da:) Ey Ma`n! Aldığın sadaka parası da senindir, buyurdu.
Sıra :
 
Baslik :
ZEVCİN MALINDAN KADININ TASDDUKU
Hadis :
Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dediği rivâyet edilmiştir: Ev kadını, evinin taâmından isrâf etmiyerek (örf ü âdete göre âilesine, müsâfirlerine) infâk ve ikrâm ettiğnde, bu infâk ile me`cûr ve müsâb olur. Bu malı kazandığı cihetle de zevci, muhâfaza ettiği için hizmetçisi bir o kadar sevab kazanır. Bunlardan bâzısının ecr-ü sevâbı, öbirlerinin sevâbından hiç bir şey eksiltmez.
Sıra :
 
Baslik :
YED-İ ULYÂ, YED-İ SÜFLÂDAN HAYIRLI OLDUĞUNA DÂİR HAKÎM İBN-İ HİZÂM HADÎSİ
Hadis :
Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`den naklen şöyle rivâyet edilmiştir: Resûl-i Ekrem buyurmuştur ki: (Veren) yed-i ulyâ, (alan) yed-i süflâdan hayırlıdır. Tasadduka, nafakası üzerine vâcib olanlara ihsân ile başla!. Sadaka-i kâmile, bol maldan verilendir. Tese`ülden sakınmak istiyenleri Allah afîf kılar. (Halkdan) müstağnî olmak isteyenleri de Allah ganî kılar.
Sıra :